Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/673 E. 2022/384 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/673 Esas
KARAR NO : 2022/384
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/11/2021
KARAR TARİHİ : 17/05/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ticaret sicile kayıtlı olmadığını ancak gerçek kişi işletmesinin bulunduğunu, ticari defter tuttuğunu, tacir sayıldığını, müvekkilinin, davalılara ait … adresinde bulunan … Kolejinin binalarında dış cephe işleri, boya, taban boyaları ve |benzeri uygulamalar yaptığını, bu işler karşılığında 131.428,00.TLve yine 08.11.2018 tarihli hakkediş ile bir kısım işlerin bedelinin de 92.040,00.TL. olduğu konusunda mutabık kalındığını, imzalar atıldığını, müvekkilinin imalatların eğitim kurumuna yapılmış olması sebebiyle uzun bir dönem ödeme beklediğini ödeme yapılmadığını, bu sebeplerle haklarının saklı kalmak kaydıyla; davalıların Antalya Genel İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takip dosyasındaki borca itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalıların, dava ve yargılama zaman aralığında tüm malvarlığını kaçırma durumu olduğundan, alacaklarının likit olduğundan davalının menkul ve gayrimenkul malvarlığı ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, haksız itiraz sebebiyle lehlerine, asıl alacağın yüzde 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görev yönünden reddi gerektiğini, müvekkil olan …; anaokulundan üniversiteye gayesi ile … koleji’ni Özel … Anaokulu – Özel … İlkokulu – Özel … Ortaokulu – Özel … Lisesi) ve T.C. Antalya … Üniversitesini kurulduğunu, diğer müvekkil vakfın gelirlerinin yarısından fazlasını eğitim öğretim faaliyeti için harcadığı bu sebeple kamu yararına faaliyet yürüttüğünü, gelirlerinin tamamını bu kurumlar için kullanmış ve kullanmaya devam ettiğini, gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi (bir kamu yönetim ve ya kurumunun toplum yararına yaptığı bütün çalışmalar ve işler) niteliğindeki işlere harcayan vakıflar tacir sayılmadıklarını, Vakfın kurduğu ve halen dahi gelirlerinin büyük kısmını aktardığı T.C. Antalya … Üniversitesi’nin kamu tüzel kişiliğini haiz bir kurum olduğu ve yine kamu hizmeti gördüğü hususu da dikkate alındığında tacir sayılmayacağını, davacı yanın iddiasına göre alacağın sebebi … adresinde bulunan Özel … Kolejinin binalarında dış cephe işleri, boya, taban boyaları ve benzeri uygulamaların yapılmasıdır. Davacının iddiası dahi bu işin ticari bir iş olmadığını ortaya koyduğunu, taraflardan biri için ticari iş sayılan işin diğer taraf için de ticari iş sayılacağı kuralı ise görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınmayacağından, tacir sıfatı bulunmayan müvekkiller hakkında açılan davada Antalya Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli ve yetkili olduğundan davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, borçluların Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında borca itirazın iptali ile takibin devamın istemine ilişkindir.
Görev, 6100 Sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Somut olaya bakıldığında; dava dilekçesinde davacının bilanço usulüne göre defter tuttuğu belirtilmiştir. Dosyaya getirtilen vergi kayıtları da (uyap sistemindeki) bunu doğrulamakla, davacının tacir sıfatına sahip olduğu hususu anlaşılmıştır. Dava, mutlak ticari davaya sebebiyet veren bir uyuşmazlık olmadığı gibi, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin bir uyuşmazlık da mevcut değildir. Davada, nispi ticari uyuşmazlık olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Davalılardan, üniversite, eğitim kurumudur ve tacir olarak kabulü mümkün değildir. Davalının tüzel kişiliğe sahip olduğu ancak tacir olmadığı, eğitim kurumu olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmaması nedeniyle ticaret mahkemeleri görevli değildir. ( aynı doğrultuda bkz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2015/9631 Esas, 2015/10002 Karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/18404 Esas, İstanbul BAM 19. HD. 2016/12784 Karar, 2018/1929 Esas, 2018/1294 Karar sayılı ilamları)
6102 sayılı TTK m. 16/2 gereği; Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar. Vakfın gelirlerinin yarısından fazlasını eğitim öğretim faaliyeti için harcadığı bu sebeple kamu yararına faaliyet yürüttüğü dosyadan anlaşılmakla, davalı … ‘nın da tacir sayılması mümkün değildir.
… … Eğitim Tesisleri İktisadi İşletmesi yönünden bakıldığında; belirtmek gerekir ki; Ticari konu vakfın manevi amacına ulaşmasını sağladığı sürece vakıfların ticari bir konu ile uğraşmaları yasaklanmamıştır. İşlettiği ticari işletme dolayısı ile tacir sayılan ve işletmesini ticaret siciline tescil ettirmiş bulunan vakıf ticari işletmesi ile ilgili işler de Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olur. Vakfın iktisadi işletmesinin vakıftan ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Aynı şekilde iktisadi işletmenin kurumlar vergisine tabi olması işletmenin farklı tüzel kişiliği olduğu anlamına gelmez. (İstanbul BAM 32. HD’nin 18/07/2018 tarihli, 2018/929 Esas ve 2018/904 Karar sayılı kararı) İş bu davadaki vakfın ise tacir olmadığı, niteliği gereği yukarıda belirtilmiştir. Vakıflar, Medeni Hukuk tüzel kişisi statüsüne sahip bir hayır kurumu niteliğindedirler. Bu yapıları nedeniyle doğrudan vakıf tüzel kişiliği olarak ticari bir faaliyetin içerisinde bulunmaları mümkün değildir. Ancak vakıfların gayelerini gerçekleştirebilmeleri için çeşitli gelir kaynaklarına sahip olmaları gerektiği açıktır. Bunu sağlamak üzere, ya Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında bir sermaye şirketi kurmak veya kurulu olan bir sermaye şirketine ortak olmak suretiyle ayrı bir tüzel kişi şirket ile idari ve mali ilişki içinde bulunmak ya da vakıfların ticari faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi bakımından vakfa bağlı bir iktisadi işletme kurmak suretiyle vakfa gelir sağlaması mümkündür. Vakfa bağlı olarak kurulacak iktisadi işletmenin ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır.(İstanbul BAM 31. HD’nin 14/03/2019 tarihli, 2017/1814 Esas ve 2019/449 Karar sayılı kararı) (Antalya BAM 12. HD, 2020/2440 Esas, 2021/1148 Karar) Bu husus görevli mahkemece değerlendirilecektir. Bu nedenle, … ‘nın da tacir sayılması mümkün olmadığından; tüm davalılar yönünden mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda, harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2022

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı