Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/638
KARAR NO : 2023/436
DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2022
KARAR TARİHİ : 10/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkillerinin davalı kooperatifte dava dışı üye …’na ait davalı kooperatifin C adası, C blok, 1 no’lu villaya ait üyelik hakkının devralma talebini, … tarihli yönetim kurulu kararı ile kabul edilerek devraldığını, devirden önceki … ve davalı kooperatif arasında imzalanmış olan … tarihli sulh protokolünün 3. maddesinde “Davalı Kooperatifin ortaklık payı nedeniyle isteyebileceği aidat ücreti ve ek masraf tutarları devredilen gayrimenkul hissesinin satış değeri içerisinde olup gerek …’ndan ve gerekse ortaklık payının gevredileceği üçüncü kişilerden ayrıca aidat ve masraf talep edilmeyecektir.” hükmü yer aldığını, bu hüküm gereğince hiçbir aidat ve ek masraf bedeli talep edilemeyeceğini, ancak kooperatifin müvekkillerinden … tarihi itibariyle aidat borçları bulunduğu ve aidat aslı ve gecikme faizi, emlak vergisi payı ile birlikte toplam 5.532,41 TL ödeme talep ettiğini, davalı kooperatifin bu ödemeyi imar barışı bahanesi ile yapı kayıt belgeleri tarihi olan Temmuz 2019 tarihinden itibaren talep ettiğini, sözleşmedeki hükümlerin imar barışı bahanesi ile aşılmaya çalışılmasının davalı tarafın kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, kooperatif yöneticilerinin müvekkillerini baskı altına aldığını, aidat talep ettiklerini, bu nedenlerle eldeki menfi tespit davasını açma zorunluluğu doğduğunu, sonuç olarak müvekkillerinin sulh protokolü gereği davalı kooperatifin, kooperatif olarak faaliyette bulunduğu sürece aidat ve ek masraf ödeme yükümlülüğü altında olmadığının tespitine, müvekkillerine bildirilen Temmuz 2019 tarihi itibariyle 5.532,41 TL borcu bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı kooperatife yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle iş bu davada Mahkememizin yetkili ve görevli olmadığını, davacının iddia ettiği sulh protokolü ile Kooperatif yönetim kurulu kararının, Anayasaya, kanuna ve Kooperatif ana sözleşmesi hükümlerine ve hukuka aykırı olduğunu, üyeler arasındaki eşitlik esasına aykırı olduğunu, davacılara ayrıcalık tanınamayacağını, davalıların birikmiş aidat borçları, gecikme faizi, emlak vergisi payı ile vb. borçları bulunduğunu, bu borçların kooperatife ödenmesinde kooperatifin ve üyelerin hukuki yararı bulunduğunu, davacının iddia ettiği hukuka aykırı talepleri kabul etmediklerini, ayrıcı davacıların taleplerinin zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle görev ve yetki itirazlarının tekrarı ile davanın reddine karar verilerek yargılama harç ve giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dava, ilk önce, Antalya … Asliye hukuk mahkemesinin … esasında açılmış ve mahkemenin 2021/586 karar sayılı ilamı ile görevsizlik yönünde hüküm kurularak, dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Dava kooperatif kanunundan kaynaklanan menfi tespit davasıdır. 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’nun 98. maddesi ile TTK’nun 5. maddesi uyarınca davaya bakma görevi mahkememizdedir.
Mahkememizce aşamalarda mali müşavir bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
… tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosya münderecatında yapılan incelemede; Davalı kooperatif ile davacıların dava konusu bağımsız bölümü satış ve devir aldığı … arasında düzenlenen … tarihli “Sulh Protokolü” ne göre …’nun davalı kooperatif ile birlikte müşterek malik olduğu Antalya ili … ilçesi … köyü … mevkiinde kain … parselde mevcut …hissesini masrafları kooperatife ait olmak üzere kooperatife devredeceği, kooperatifin de bu hisse karşılığı dava dışı …’na C adası C Blok 1 no’lu villa ila C adası F blok 2 no’lu villayı ve bu villalara düşen ortaklık payını devredeceği, …’na devredilecek olan bu bağımsız bölümler için kooperatifin ortaklık payı nedeniyle isteyebileceği aidat ücreti ve ek masraf tutarları devredilen gayrimenkul hissesinin satış değeri içinde bulunduğundan bahisle gerek …’ndan gerekse ortaklık payının devredileceği üçüncü kişilerden ayrıca aidat ve masraf talep edilmeyeceği hususunda protokol düzenlendiği, bu protokolün … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 20/12/1996 tarihinde açılan … Esas sayılı davada verilen … tarih ve … Karar sayılı ilam ile de onaylanarak bu protokole göre sulh nedeniyle davanın, protokolde olduğu şekilde hükme bağlandığı, … tarihinde alınan yönetim kurulu kararında …’na ait olan C adası C Blok 1 no’lu villanın üyelik haklarının davacılara devredildiği ve yönetim kurulunca bu devrin kabulüne karar verildiğinin görüldüğü; Davalı kooperatifçe … tarihli belgede davacılara hitaben 2009 Temmuz döneminden itibaren 2020 Haziran ayı sonu itibarıyla 4800 TL aidat borcu ve 544,80 TL gecikme faizi, 187,61 TL emlak vergisi olmak üzere toplam 5.532,41 TL borçları olduğundan bahisle 400 TL Temmuz 2020 aidatı da ilave edilerek ay sonuna kadar ödenmesi, aksi halde işlem yapılacağının yönetim kurulunca davacıya bildirildiği anlaşılmakla; Mahkeme, … SHM’ce, kapsamı doğrultusunda hükme esas alınan sulh protokolünde yer alan düzenleme gereğince davalı kooperatifin davacılardan herhangi bir aidat ya da ek ödeme talep edemeyeceği kanaatinde ise bu durumda davacıların, davalı kooperatife, dava konusu bağımsız bölümden kaynaklı herhangi bir aidat ve ek gidere ilişkin bir borcunun bulunmadığı, davacıların dava konusu bağımsız bölüme ilişkin talep edilen aidat ve ek ödemeleri ödemesi gerektiği kanaatinde ise bu durumda söz konusu aidatların ve gidere ilişkin kararların, bu kararlara ait karar defteri ve toplantı tutanaklarının dosya kapsamında yer almadığı, davacıların bu toplantılara katılıp katılmadığının belirlenemediği, katılmamışlar ise söz konusu kararların davacılara tebliğ edilip edilmediğinin dosya kapsamına göre belirlenmesinin mümkün olmadığından bu hususta denetime elverişli ve hüküm kurmaya yarar bir hesaplama yapılamayacağı, davalı kooperatifçe davacılardan Temmuz 2019 ila Haziran 2020 dönemleri arasına ilişkin aylık 400,00 TL üzerinden 4.800,00 TL aidat bedeli, bu bedellere işlemiş 544,80 TL gecikme faizi ile 187,61 TL emlak vergisi olmak üzere cem’an 5.532,41 TL talep edildiğinden bu husustaki takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Eksik belgelerin temini açısından mahkememizce aşamalarda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile yazışma yapılmıştır.
Aşamalarda, ek rapor için dosya tekrar aynı bilirkişiye tevdi edilmiştir.
… tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Mahkeme, … SHM’ce, kapsamı doğrultusunda hükme esas alınan sulh protokolünde yer alan düzenleme gereğince davalı kooperatifin davacılardan herhangi bir aidat ya da ek ödeme talep edemeyeceği kanaatinde ise bu durumda davacıların, davalı kooperatife, dava konusu bağımsız bölümden kaynaklı herhangi bir aidat ve ek gidere ilişkin bir borcunun bulunmadığı, Davalı Kooperatifte yapılan ve Davacı …’nin asaleten ve vekaleten katıldığı … tarihli Genel Kurul Toplantısı kapsamında alınan ve dosya kapsamında dava açıldığı ya da iptal edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmayan Genel Kurul Tutanağında yer alan Gündemin 14. Maddesinde oy çokluğu ile belirlenen aidat bedelinin Davacılarca ödenmesi gerektiği kanaatinde ise bu durumda detayları rapordaki tabloda görüleceği üzere; Davacıların Davalı Kooperatife 2019/ Temmuz-2020/Haziran ayları arası 4.800,00 TL Asıl Aidat Bedeli borcu bulunduğu, bu bedellere ödenmesi gereken vadelerinden dava tarihine kadar işlemiş faiz tutarının 391,96 TL olduğu, davalı Kooperatifçe ödenen Emlak Vergisinden dolayı Davacılara ait bağımsız bölüme isabet eden tutarının 187,61 TL olduğu, davacıların Davalı Kooperatife dava tarihi itibariyle toplam borcunun 5.379,57 TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Aşamalarda, Antalya … Asliye ticaret mahkemesinin dosyasında birleştirme kararı verildiğinden, öncelikle o dosya için ön inceleme aşaması yapılmıştır.
Birleşen dosyada davacı taraf iş bu davadaki davacı olmakla, davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava dışı üye …’na ait davalı kooperatifin C Adası, C Blok 1 nolu villaya ait üyelik hakkını … tarihinde yönetim kurulu kararı ile devraldıklarını, dava dışı Asuman Hadımoğlu müvekkillerinin devraldığı C adası, C Blok 1 nolu villayı ve C Adası F BLok 2 nolu villayı … tarihli sulh protokolü karşılığında davalı kooperatife taşınmaz hissesi vermek karşılığı devraldığını, …’nun davalı kooperatif ile hissedar olduğu Antalya ili … ilçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmazda …paylı hissesi bulunması nedeniyle … Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açtığını, dava devam ederken taraflar arasında yapılan … tarihli Sulh Protokolü ile tam bitmiş bir şekilde hiçbir masraf gerektirmeden kullanıma müsait olarak 2 adet villanın üye kaydı ve …’na teslim edilmesi karşılığı …’nun taşınmazdaki …hissesinin davalı kooperatife devri konusunda anlaşmaya vardıklarını, protokolün 3. Maddesinde, davalı kooperatifin ortaklık payı nedeniyle isteyebileceği aidat ücreti ve ek masraf tutarları devredilen gayrimenkul hissesinin satış değeri içerisinde olup gerek …’ndan ve gerekse ortaklık payının devredileceği üçüncü kişilerden ayrıca aidat ve masraf talep edilmeyecektir hükmü yer aldığını, müvekkillerinin davalı kooperatifte bulunan dava dışı …’ndan hisseyi devraldığını, protokol hükmüne rağmen aidat borçları ve gecikme faizleri emlak vergisi payı ile birlikte davalı kooperatifin müvekkillerinden 5.532,41 TL ödeme talep ettiğini, müvekkillerinin sulh protokolü gereği ödeme yükümlülüğü altında olmadığını, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyada menfi tespit davası açtıklarını, yine mahkememize açılan menfi tespit dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl dosyadaki cevap dilekçesi benzeri beyanlarını tekrar ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkememizce birleşen dava dosyası da dikkate alınarak, tekrar bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
… tarihli bilirkişi raporunda özetle; asıl dava açısından; mahkeme, … SHM’ce, kapsamı doğrultusunda hükme esas alınan sulh protokolünde yer alan düzenleme gereğince davalı kooperatifin davacılardan herhangi bir aidat ya da ek ödeme talep edemeyeceği kanaatinde ise bu durumda davacıların, davalı kooperatife, dava konusu bağımsız bölümden kaynaklı herhangi bir aidat ve ek gidere ilişkin bir borcunun bulunmadığı, davalı Kooperatifte yapılan ve Davacı …’nin asaleten ve vekaleten katıldığı … tarihli Genel Kurul Toplantısı kapsamında alınan ve dosya kapsamında dava açıldığı ya da iptal edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmayan Genel Kurul Tutanağında yer alan Gündemin 14. Maddesinde oy çokluğu ile belirlenen aidat bedelinin Davacılarca ödenmesi gerektiği kanaatinde ise bu durumda detayları raporda görüleceği üzere; davacıların Davalı Kooperatife 2019/ Temmuz-2020/Haziran ayları arası 4.800,00 TL Asıl Aidat Bedeli borcu bulunduğu, bu bedellere ödenmesi gereken vadelerinden dava tarihine kadar işlemiş faiz tutarının 391,96 TL olduğu, davalı Kooperatifçe ödenen Emlak Vergisinden dolayı Davacılara ait bağımsız bölüme isabet eden tutarının 187,61 TL olduğu, davacıların Davalı Kooperatife dava tarihi itibariyle toplam borcunun 5.379,57 TL olduğu; birleşen dava açısından; mahkeme, … SHM’ce kapsamı doğrultusunda hükme esas alınan sulh protokolünde yer alan düzenleme gereğince davalı kooperatifin davacılardan herhangi bir aidat ya da ek ödeme talep edemeyeceği kanaatinde ise; bu durumda davacıların, davalı kooperatife, dava konusu bağımsız bölümden kaynaklı herhangi bir aidat ve ek gidere ilişkin bir borcunun bulunmadığı, davalı Kooperatifte yapılan ve Davacı …’nin asaleten ve vekaleten katıldığı … tarihli Genel Kurul Toplantısı kapsamında alınan ve dosya kapsamında dava açıldığı ya da iptal edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmayan Genel Kurul Tutanağında yer alan Gündemin 14. Maddesinde oy çokluğu ile belirlenen aidat bedelinin Davacılarca ödenmesi gerektiği kanaatinde ise; Davalı tarafça talep edilen 15.029,26 TL bedelden eldeki esas dava dosyasında talep edilen 5.532,41 TL tutar düşüldükten sonra kalan 9.496,85 TL tutar yönünden birleşen dava dosyasından borçlu olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Dilekçelerde bahsedilen Antalya … Ağır Ceza mahkemesinin dosyası uyaptan dosya arasına alınmıştır. İddianameye bakıldığında, davalı kooperatifin şikayetçi sıfatının olduğu, özetle; soruşturma konusu olayda, yönetim kurulu üyesi şüpheliler … ile birlikte bilirkişi incelemesine göre özel hesaba yatırılan … TL parayı zimmetlerine geçirdikleri, … ve yönetim kurulu üyelerinin …’ın fiilen kooperatifte çalışmadığı halde çalışıyormuş gibi göstererek kooperatifi zarara uğratıp görevlerini kötüye kullandıkları, ayrıca kooperatif ile hiçbir ilgisi bulunmayan harcamaları kooperatife ödetmek, yönetim kurulu kararlarını mevzuata aykırı olarak oluşturmak suretiyle müteselsilen görevlerini kötüye kullandıkları gibi kooperatif başkanının araçları kooperatife kiralayıp bedel ödeyerek ve yine kooperatif başkanı ve oğluna ait … Ltd. Ştd’den yüksek bedellerle mal alıp kooperatifi zarara uğratarak 1163 Sayılı Yasanın 56/6 ve 59/6 maddelerine aykırı davrandıkları ve aynı yasanın Ek2/1 maddesinde belirtilen suçu işledikleri kanaatine varılmakla, Zimmet, Görevi Kötüye Kullanma, 1163 sayılı Kanuna Aykırılık gibi suçlardan cezalandırılmaları talebiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu davanın, iş bu davayı etkilemediği kanaatiyle, bekletici mesele yapılması yönündeki talep yerinde bulunmamıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar, bilirkişi rapor içerikleri, , … SHM’ce, kapsamı doğrultusunda hükme esas alınan sulh protokolünde yer alan düzenleme gereğince davalı kooperatifin davacılardan herhangi bir aidat ya da ek ödeme talep edemeyeceğinin, Davacı …’nin asaleten ve vekaleten katıldığı … tarihli Genel Kurul Toplantısı kapsamında alınan ve dosya kapsamında dava açıldığı ya da iptal edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmayan Genel Kurul Tutanağında yer alan Gündemin 14. Maddesinde oy çokluğu ile belirlenen aidat bedelinin belirlenmesine ilişkin kararın davacıların kendilerinin de bu aidatı ödemelerine oy verdikleri, bunun kabul edildiği anlamı taşımadığının kabulü ile, asıl dava yönünden, Davanın kabulü ile; … tarihli davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından davacıların, dosyada olan sulh protokolü hükümleri dikkate alınarak, 5.532,41 TL borçlu olduklarına ilişkin yönetim kurulu kararının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacıların … tarihli davalı kooperatif yönetim kurulu kararı gereği davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava yönünden talep ise, asıl davadaki talep ile bağlantılıdır ve asıl davadaki temel talep olan … SHM’ce, kapsamı doğrultusunda hükme esas alınan sulh protokolünde yer alan düzenleme gereğince davalı kooperatifin davacılardan herhangi bir aidat ya da ek ödeme talep edemeyeceğinin kabulü halinde birleşen davanın da hukuken temelsiz kalacağı anlaşılacaktır.
Bu noktada öncelikle, davada menfaat (hukuki yarar) kavramı üzerinde durulmalıdır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakla hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır(Arslan, Ramazan; Aktaran, Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009 Önsöz VII)
Öte yandan, bu yararın, “hukuki ve meşru” doğrudan ve kişisel “doğmuş ve güncel” olması gerekir( …e, s. 135).
Öğreti, dava açarken menfaatin (hukuki yararın) bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. Bu nedenle, menfaate, “davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı” da denilmektedir( …e, s. 19-21).
Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu’nun 24/11/1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 05/06/1996 gün ve 1996/18-337 E. – 542 K.; 05/02/1997 gün ve 1997/18-797 E. – 53 K.; 11/03/1998 gün ve 1998/8-176 E.-217 K.; 20/10/1999 gün ve 1999/14-840 E-859 K; 10/11/1999 gün ve 1999/1-937 E.- 946 K.; 30/05/2001 gün ve 2001/14- 443 E.-458 K.; 29/05/2002 gün ve 2002/2-401 E.- 451 K.; 17/03/2010 gün ve 2010/3-119 E.-159 K.; 31/03/2010 gün ve 2010/11-143 E.-196 K. sayılı karalarında da, benimsenmiştir.
Bu genel açıklamalar ışığında, bakıldığında; Asıl davada, davacılar aynı temel hususu talep etmişlerdir. Süreçte devam eden aylıkların ayrı bir davaya konu edilmesinde hukuki yarar yoktur. Zira, birleşen davadan sonra da aylıklar işlemeye devam edecektir ki aksinin kabulü her zaman davaların açılmasına sebebiyet vermektir. Bunun yanında, birleşen davada, asıl davadaki gibi her hangi bir yönetim kurulu kararı ile veya başka bir yetkili organ kararı ile davacılardan bir bedel istendiğine yönelik bir belge yoktur. Dava dilekçesi ekinde, imzasız, aidiyetsiz bir tablo sunulmuş aşamalarda da başkaca bir belge sunulmamıştır. Tüm bu nedenlerle, birleşen davayı açmasında davacıların hukuki yararının olmadığının kabulü ile birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
(ASIL DAVA YÖNÜNDEN)
1-Davanın KABULÜ İLE; … tarihli davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından davacıların, dosyada olan sulh protokolü hükümleri dikkate alınarak, 5.532,41 TL borçlu olduklarına ilişkin yönetim kurulu kararının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacıların … tarihli davalı kooperatif yönetim kurulu kararı gereği davalıya BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE,
2-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 94,48 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 283,43 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 148,88 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı (birleşme öncesi yapılan masraflar hariç) 2.168,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.532,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
9-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
(BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN)
1-Davanın hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, harcın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 162,19 TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hükmün niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli bakiye 107,66 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
8-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı verilen karar miktar itibariyle KESİN olmak açıkça okunup usulen anlatıldı.10/07/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır