Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/625 E. 2022/722 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/625
KARAR NO : 2022/722

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ: 12/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iş bu dava konusu alacağı …Limited Şirketi’nden temlik aldığını, …Limited Şirketinin, …’ne soğutma dolabı yapılması karşılığında ödemeler yaptığını ve çekler verdiğini, ayrıca …Limited Şirketi, …’ne Süt Dolabı sattığını ancak, ödemesini alamadığını, bu nedenle cari hesap ilişkisine bağlı ticari ilişki kurulduğunu, davalının, …Ltd. Şti.’den çekleri ve sütlük dolabını aldığını, aldığı çekleri tahsil ettiğini, ancak, soğutma dolabını yapmadığını ve sütlük bedelini ödemediğini, davalı …nin, …Ltd. Şti.’den aldığı çekleri tahsil etmesine karşılık yapmayı taahhüt ettiği soğutma dolabını yapmadığını ve aldığı sütlüğün bedelini ödemediğini, davalı …cari hesap ekstresinde görüleceği üzere 33.000,00 TL miktarında borçlu olduğunu, taraflar arasında ticari faaliyetler ve mal alım satımı, çek tahsilatı davalı …tarafından ticari defter ve kayıtlarına işlenmiş olup BA/BS formlarında bildirildiğini, taraflar arasında da olduğu gibi karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde edimlerin aynı anda ifa edilmesi kural olduğunu, …Ltd. Şti. Edimini sütlüğü teslim ederek ifa etmesine rağmen davalı bedel ödeme borcunu yerine getirmediğini, temlik alacaklısı olan davacının, cari hesaptan, soğutma dolabı yapılması için verilen çeklerden kaynaklı olarak davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 33.000,00 TL alacağı olup davalı taraf borcunu ödemediğini, davacının alacağın temlikine istinaden ve alacağının ödenmemesi nedeniyle alacağının tahsili için davalı aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı icra dosyası üzerinden takip başlattığını, davalı tarafın haksız itiraz ettiğini beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, temlik edene karşı soğutma dolabı ve sütlüğü teslim ettiğini gösterir …Tarihli sevk irsaliyesini sunduklarını, ayrıca 11/02/2020- 24/02/2020 tarihlerinde temlik eden …Gıdanın talebi üzerine başkaca ürünler teslim edildiğini ve bu durum üzerine servis tutanakları da düzenlenmiş olup söz konusu servis tutanaklarını sunduklarını, davacının iddia ettiği gibi taraflarının mal teslimini gerçekleştirmemesi durumu söz konusu olsa idi temlik eden firmanın müvekkil şirket ile ticari ilişkisini sonlandıracağı, başkaca bir mal alım – satımı gerçekleştirmeyeceği aşikar olup sundukları servis tutanakları ve sevk irsaliyesi dahi tek başına müvekkil şirketin temlik eden ile aralarındaki sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirerek soğutma dolabını teslim etmiş olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, davalının, müvekkil şirketin sütlük teslim alarak bedelini ödemediği iddiasının ise hiçbir şekilde anlaşılamadığını, sunmuş oldukları sevk irsaliyesinde görüldüğü üzere sütlük teslim edenin tarafları olduğunu,, temlik eden firmadan herhangi bir sütlük almalarının söz konusu olmadığını, kaldı ki taraflarının soğutma ürünleri satan bir firma iken gıda üzerinde faaliyet gösteren bir firmadan sütlük almalarının ticari hayatın olağan akışına bir hayli ters düşmekte olup davacının diğer iddiaları gibi bu iddiası da haksız, dayanaksız, kötü niyetli ve haksız kazanç sağlama çabasından ibaret olduğunu, tek başına cari hesap ekstresi adı altında düzenlenen belgenin iddia olunan borcun mevcudiyetine delalet etmeyeceğini, kaldı ki temlik eden ile müvekkil kurum arasında cari hesap sözleşmesi de kurulmadığını, yazılı şekilde kurulması gereken bir cari hesap sözleşmesine dayanmayan cari hesap ekstresinin borcun varlığını tek başına kanıtladığı iddia olunamayacağını, dava dilekçesinde delil olarak dayanılan; tarafların ticari defterlerine, cari hesaplarına ve diğer delillere hiçbir surette muvafakat etmediklerini, itirazın iptali davalarında ispat külfetinin davacı/alacaklıda olduğunu, itirazın iptali davasında davalının, daha önce icra dairesinde bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı olmaksızın bütün savunma sebeplerini cevap süresi içinde cevap dilekçesinde ileri sürebileceğini, bu durum ile birlikte TBK Alacağın Devri Başlığı altında yer alan Madde III. Senet ve belgelerin teslimi ve bilgi verilmesi MADDE 190- ” Devreden, devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür. ” şeklinde hüküm bulmakta iken temlik edenin yasal yükümlülüğü çerçevesinde iddia edilen alacağa ilişkin hiçbir belge ve bilgileri vermemiş olmasına karşılık temellük edenin alacağı devir alması durumu da kötü niyetli ve muvazaalı bir devir ilişkisini gösterdiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
2021/1 E., 2022/3 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası icra takibine itiraz üzerine takibin devamını sağlamaya yönelik bir dava olsa da, yeni bir dava olması sebebiyle dava dilekçesinin asile tebliği gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K.; 25.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-894 E., 2020/942 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır.
Somut olayda ispat külfeti davacıdadır ve Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklı olduğundan davacının davalının icra müdürlüğündeki itiraz sebepleri ile bağlı olduğu yönündeki beyanları yerinde değildir. Davalı bu yön itibariyle beyanlarında haklıdır.
Mahkememizce ticari defterlerin (temlik edene de ait olan) incelenmesi yönünde ara karar kurulmuştur.
Senetle ispat kuralları dahilinde tarafların tanık dinletme talebi yerinde değildir.
06/04/2022 tarihli (her ne kadar rapor başlığı Antalya 2. Asliye Ticaret mahkemesine hitaben ve başka bir esas no’ya hitaben düzenlense de içerikten dosyamızın incelendiği anlaşılmakla, bu hususun sehven olduğu kabul edilmiştir) temlik eden şirket ile davalı şirket ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi kök raporunda özetle; Dava konusu alacağın dayanağı ile ilgili olarak dava dosyasına …tarihli “Alacağın Temliki Sözleşmesi “ ibraz edildiği ve bu sözleşme ile dava dışı …Ltd. Şti. nin davalı … Aş.nden olan 33.000,00.-TL. tutarındaki alacağının davacı …tarafından temlik alındığı ve bu temlik alınan alacağın davacı tarafından takip ve dava konusu edildiği, dava ve takip konusu edilen temlik alacağının dayanağının dava dışı …Ltd. Şti.nin davalı şirket emrine düzenlenen ve karşılığı banka aracılığı ile davalı şirkete ödenen; … tarihli …seri nolu 18.000,00.-TL. bedelli, … tarihli … seri nolu 15.000,00.-TL. bedelli, çek olduğu, tarafların ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre, dava konusu alacağın dayanağı olan çeklerin davalı şirket emrine düzenlendiği ve çekler karşılığı bedelin banka aracılığı ile davalı şirkete ödendiği, ancak ödenen çekler karşılığında davalı şirketin dava dışı …Ltd. Şti. ne mal veya hizmet teslim edildiği ilgili olarak dava dosyasına somut bir belgenin ibraz edilmediği, bu nedenle dava dışı şirketin davalı şirkete teslim ettiği ve karşılığı davalı şirkete ödenen 33.000,00.-TL. bedelli çeke istinaden takip tarihi itibariyle dava dışı şirketin 33.000,00.TL. tutarında davalı şirketten alacağının olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Mahkememizce BA BS formları yönünden tekrar yazışma yapılmış ve SGK’ya yazı yazılarak temlik eden şirketin 2018-2019-2020 yıllarındaki sigortalı çalışanların isimlerinin ve TC kimlik numaralarının gönderilmesi istenmiştir.
Gelen belgeler ve itirazlar göz önüne alınarak, bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
08/09/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Dava dosyasına sunulan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü …tarihli …sayılı yazısı ve ekindeki temlik eden …Ltd. Şti. ile kayıt ve belgeler üzerinde yapılan incelemelerde, davalı şirketin dava dışı temlik eden şirket adına düzenlenmiş …tarihli …sıra nolu sevk irsaliyesi altındaki teslim alan kısmında teslim alan olarak ismi olan … adındaki kişinin ve davalı tarafından dava dışı şirkete servis hizmeti verildiği ile ilgili ilgili olarak dava dosyasına … tarihli … sıra nolu ve … tarihli … sıra nolu servis tutanağı altında ismi olan …’nın temlik eden şirketin sigortalı personeli olduğuna dair bir bilgi ve belgenin olmadığının görüldüğü, temlik eden şirketin ibraz edilen ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, ilgili … ve …’nın diğer ticari ilişkilerinde yer aldığı ile ilgili bir kaydın ve bilginin olmadığının tespit edildiği, davalı vekilinin iddia ettiği sevk irsaliyesi muhteviyatında teslim edildiği belirtilen mal ve servis tutanaklarında belirtilen hizmet bedelleri ilgili olarak davalı şirketin ticari defterlerinde temlik eden şirket adına herhangi bir kaydın olmadığının kök raporda tespit edildiği,davalı şirketin ticari defterlerinde dava dışı temlik eden şirkete bir mal ve hizmet teslim ettiği ile ilgili bir kayıt bulunmadığı, yapılan incelemeler sonucunda, temlik eden şirketin 2 adet çek ile davalı şirkete toplam 33.000,00.-TL. tutarında ödeme yapıldığı sabit olduğu, ancak bu ödeme karşılığında dava dosyası kapsamına göre davalı şirketin temlik eden şirkete bir mal ve hizmet teslim ettiği ile ilgili somut bir belge ibraz edilmediği hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi kök ve ek raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi kök ve ek raporları gereği, davacının davasında haklı olduğu, sunulan videonun dava konularının teslimini açık ve bir şekilde göstermekten uzak olduğu, iddiayı ispata yarar başkaca bir delilin de sunulmadığı, teslim aldığı belirtilen kişilerin temlik eden şirketle hukuki bağının kurulamadığı, dava dilekçesinde soğutma dolabının da sütlükün de talebe dahil edildiği ve özellikle bir bütün olarak yargılama sonucu cari hesapta davacının (üçüncü kişi temlik edenin) alacaklı olduğu, taraflar arasında hukuki ilişkinin de mevcut olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davalının Antalya Genel İcra Dairesinin …Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ İLE takibin DEVAMINA,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile 6.600,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 398,56 ₺ (TL) peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 1.855,67 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 457,86 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.093,10 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 ₺ (TL) nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili … ve davalı vekili …’nin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022
Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır