Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/594 E. 2022/13 K. 05.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/594 Esas
KARAR NO : 2022/13
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2021
KARAR TARİHİ: 05/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …bank Kemer şubesinden 1.000.000,00 USD 30 ay vadeli ticari kredi kullandığını, kredinin tahmini 120.000,00 USD sini ödediğini, kalan borcunu ödeyemediğini, öncelikle kullanmış olduğu USD ticari kredisine ilişkin takip tarihinde TCMB’nın dövize endeksli kur üzerinden TL’ye çevrilerek takip yapılması gerekirken takip tarihindeki kur dikkate alınmadan takip yapıldığını ve anapara alacağının kısmen fazla tahsil edildiğini, müvekkiline ipoteğin paraya çevrilmesi ile Ankara 23. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyası ile 4.650.000,00 TL asıl alacak ile takip yapıldığını, dava tarihi itibari ile toplam borcunun kapak hesabında da görüleceği üzere 8.213.193,16 TL olduğunu, müvekkili adına Ankara 19. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, dava tarihi itibari ile müvekkilinin toplam borcunun 6.675.647,72 TL olduğunu, işletilen faizlere kısmen itiraz ettiklerini beyan ederek, menfi tespit talebinde bulunmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı davanın İİK m. 72’ye aykırı olduğunu, davacının tacir olmadığını, yetki itirazlarının olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Bakırköy mahkemeleri olduğunu, husumet itirazlarının olduğunu, kısmi davanın açılma koşullarının olmadığını, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının davayı açma hakkının olmadığını, belirttiği kapak hesabının yanlış olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit davasıdır.
Davalı husumet itirazında bulunmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2-2727 esas, 2020/846 karar sayılı güncel emsal ilamında da belirtildiği üzere; Sıfat deyimi dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle (usul hukuku sorunu) ilgili olduğu hâlde; taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hakka (maddi hukuk sorunu) ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (davacı sıfatı-dava hakkı) o hakkın sahibine ait olup (aktif husumet); hakkını o hakka uymakla yükümlü kişiden (davalı sıfatı-pasif husumet) isteyebilecektir. Sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu daha açık bir ifadeyle bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin olması nedeniyle maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel bir itirazdır. Hâkim somut olayda bir itiraz sebebinin varlığını öğrenirse bu yönün kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle bu hususu kendiliğinden gözetmek zorundadır. Taraf sıfatının, dava şartı olmaması nedeniyle; hâkim, yaptığı inceleme sonunda taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanaatine varırsa, dava şartı yokluğunun aksine davanın usulden değil, esastan reddine karar vermelidir (Prof. Dr. Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Mart 2020, Cilt-1, s.332-334).Bu nedenle, husumet itirazı, ancak dava şartları ve ilk itirazlardan sonra değerlendirilecek bir husus olması nedeniyle, mahkememizce değerlendirilmemiştir.
Davalı görev itirazında bulunmuştur. Davalının temlik alan olduğu, dava dilekçesinde bahsedilen icra dosyalarında …bank’ın alacaklı sıfatına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Duruşmada, taraf vekilleri de temlik hususunda beyanda bulunmuş olmaları sebebi ile bu hususta uyuşmazlık yoktur. Temlik eden ile dosya ilk alacaklısı banka tacirdir ve takip dayanağı genel kredi sözleşmesidir. Sonradan temlik düşünülse de dayanaklar ve tarafların (ilk) sıfatı gereği, ticaret mahkemesinin dosyada/uyuşmazlıkta görevli olduğu kanaati mahkememizde mevcuttur.
Davacı zaman aşımı def-inde bulunmuştur. Zaman aşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır (Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:IV, İstanbul 2001, Cilt:2, s.1761;Von Tuhr. A.:Borçlar Hukuku (C.Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt:1-2, s.688 vd.;Canbolat, Ferhat:Def’i ve İtiraz Arasındaki Farklar ve İleri Sürülmesinin Hukuki Sonuçları, EÜHF Dergisi, Cilt:III, Sayı:1, Kayseri 2008, s.255 vd.; HGK’nun 06.04.2011 gün ve E:2010/9-629, K:2011/70 sayılı ilamı). Zamanaşımı def’i, davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı) Ancak, bu def-iye ilişkin incelemenin görevli ve yetkili mahkeme tarafından yapılması gerekir. Çünkü, bazı durumlarda mahkeme zamanaşımı def-i yönünden ön farklı bir inceleme yapma gereği duyabilir. Bu nedenle, mahkememizce öncelikle yetki hususunun bu def-iden önce değerlendirilmesi gerekmiştir.
Davalının belirtilenler ve yetki dışındaki diğer itirazları ise esasa ilişkindir.
Davalı yetki itirazında bulunmuştur.
HMK’nın 6/1. maddesi uyarınca “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz” hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazını “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesine göre menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgâhı mahkemesinde de açılabilir. Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Bu açıklamalar ışığında dosyaya bakıldığında; davalının adresi İstanbul’dur. Davanın Antalya’da açılmasına dayanak olan bir sözleşme hükmüne yönelik bir dayanak da dosyada mevcut değildir. Dava dilekçesinde bahsi geçen icra dosyaları da Ankara’dadır. Davacı, davasını Ankarada veya İstanbulda açmalıdır. Dava dilekçesinde de davalının adresi İstanbul olarak gösterilmiştir. Davacı seçimlik yetkili mahkemelerden birinde davasını açmamıştır. Seçim hakkı davalıya geçmiştir ve yasal süresinde davalı yetki itirazında bulunmuş olup, yetkili mahkemenin İstanbul Bakırköy mahkemeleri olduğunu beyan etmiştir. Tüm açıklamalar ışığında, İstanbul Bakırköy Ticaret mahkemesi yetkili olduğundan, mahkememizce yetkisizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetki itirazının KABULÜNE, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE
2-Yetkili mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
3-HMK Md. 20 gereğince kararın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edilmesinin gerektiğine, talep edildiği takdirde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK Md. 331 gereğince yetkili Mahkemeye gönderme başvuru yapılır ise yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, başvuruda bulunulmaz ise talep üzerine Mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespit ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceğine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yetkili mahkemede tevzi edilecek dosyaya aktarılmasına, dava dosyasının yetkili mahkemeye süresi içinde gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, bakiye gider avansının istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dair; Davacı vekili … ve davalı vekili …nun yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır