Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/593 E. 2022/716 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/593 Esas
KARAR NO : 2022/716 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2021
KARAR TARİHİ: 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı taraf arasındaki ticari uyuşmazlık konusunda arabuluculuğa başvurduklarını, arabuluculuk sürecinin 18.10.2021 tarihinde anlaşamama ile sonuçlandığını, müvekkili ile davalı şirketin Üretim Sözleşmesi düzenleyerek imza ettiklerini, ticari ilişkin ve sözleme gereği davalı şirketin belirttiği yerde davalının talep ettiği ürünler üretimi ve montaj dahil tüm hizmet faaliyetlerinin müvekkili tarafından yapılması konusunda anlaşıldığını ve müvekkilinin edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı tarafın ise sözleşme gereği ödemelerini yapmadığını, davalının ödemeleri yapmaması nedeniyle müvekkili şirketin maddi açıdan zor duruma düştüğünü, gerek maddi gerekse itibar olarak zarara uğradığını, davalı tarafın mutabakat belgesine istinaden müvekkiline olan borcunu kabul, ikrar ettiğini, borç konusunda mutabık olduklarını imzalayarak mutabıkız diye açıkça beyan ettiklerini, davalının mutabakat belgesindeki beyanının bağlayıcı nitelikte olduğunu, davalı tarafın imzalanan Üretim Sözleşmesine istinaden yapılan ticari ilişki sonucu borcunu ödememesi nedeniyle davalı hakkında Antalya Genel İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, İİK. 257. Maddesi uyarınca alacağın teminatını teşkil etmek amacıyla davalının menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibinin devamını, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesin talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak 06.12.2017 tarihinde Fason Üretim Sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşmeye aykırı davrandığını ve edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, kendisine verilen işi hatalı ve kusurlu ve icra etmesi teslim tarihini geciktirmesi nedeniyle ekstra işçilik, temizlik, taşıma ve gecikmeden kaynaklı nakliye bedelleri oluştuğunu, bu nedenle davacının hakedişleri üzerinden kesinti yapıldığını, siparişlerin eksiksiz teslim edileceği tarihin 31.01.2018 olarak kararlaştırıldığını ancak müvekkilli şirkete gönderilen irsaliye faturaları ile de sabit olduğu şekilde tüm ürünlerin teslim tarihinin geciktiğini ve teslim tarihinde yükümlülüğünü yerine getirmediğini, Antalya Genel İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında taraflarına mutabakat belgesinin tebliğ edilmediğini bu nedenle imzaya itirazda bulunulmadığını, ayrıca müvekkili şirketin imzaya tek yetkilisinin …olduğunu, mutabakatın muhasebeler arasındaki kayıtların kontrolü amacıyla yapıldığını, davanın reddini, %20 kötüniyet tazminatı hükmedilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında düzenlenen üretim sözlemesinden kaynaklı fatura ve cari hesap ekstresine dayalı Antalya Genel İcra Dairesinin …Esas sayılı takip dosyasında başlatılan takipte borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali ile icra inkar tazminatı .istemine ilişkindir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün …(Eski Antalya … İcra Müdürlüğü …)Esas sayılı dosyası incelenmiş; alacaklının …, borçlusunun …Ltd Şti, olduğu, toplam 117,618,42-TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun 04/03/2019 tarihinde takibe itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın davacıya tebliğ edilmediği ve İİK’nun 67/1 maddesi gereği 1 yıllık süre içerisinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter ve belgeleri getirtilmiş, Bilirkişi …04/04/2022 tarihli raporunda sonuç olarak ; dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile davalı tarafın sunduğu ticari defterlere dayalı olarak yapılan inceleme neticesinde,
“1-Taraflar arasında fason üretim sözleşmesine istinaden cari hesap şeklinde ‘…’ ta bulunan iş emri’ ne dayalı olarak ticari ilişkinin kurulduğu,
2-Davalının ticari defterlerinin tasdik ve e-berat onaylarının yasal süresinde yapıldığı, kayıtlarının usulüne uygun olduğu, defterlerinin birbirini doğruladığı, 2018 yılı ticari defterlerinin tasdik ve onaylarının tam olduğu, davalı lehine davalarda delil vasfına haiz olabileceği,
3-Davacı tarafın ticari defterlerinin..Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla yaptırılacağı,
4-Davalının ticari defter kayıtlarına göre takip / dava konusu asıl alacak tutarı olan 104.856,43 TL borcunun kayıtlı olarak yer aldığı,
5- Tarafların bağlı vergi dairesine 2018 yılı hizmet alım ve satımına ilişkin belgeleri birbirleri ile uyumlu olarak beyan ettiği, davalının beyanının incelenen defterler kayıtları ile de uyumlu olduğu,
6-Davacının davalıyı ihtarname ile temerrüte düşürmediği, sözleşme ile temerrüt faiz oranı belirlenmediği, dava / takip tarihi itibariyle ticari işlerde uygulanan avans faiz oranı üzerinden temerrüt faizi hesap edilebileceği” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mali Müşavir Bilirkişi …12.04.2022 tarihli Talimat Mahkemesi aracılığı ile alınan raporunda sonuç olarak; “Davacının kayıtlarında, yukarıda ki açıklamalar doğrultusunda yaptığımız tespitlere göre Davalı firma dan 31.12.2018 tarihi itibariyle 104.856,43 TL alacaklı olduğu” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Uyuşmazlık; eser sözleşmesi gereği işin(ürünlerin) teslim edilip edilmediği, süresinde ileri sürülen ayıp ihbarının ve ayıbın bulunup bulunmadığı, davacının teslime dayalı alacak talep edip edemeyeceği noktasında çıkmaktadır.
Fatura tek başına bir sözleşme olmayıp akdin ifasını gösteren bir belge niteliğindedir. Faturaya dayalı bir borcun varlığı öncelikle temel borç ilişkisinin varlığına bağlıdır. Faturayı tanzim eden ve tanzim alan arasında böyle bir borç ilişkisinin bulunmadığı hallerde faturanın hukuki sonuç doğurması da söz konusu olmayacaktır.
6098 sayılı TBK’nın 470. Ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eseri meydana getirmeyi iş sahibinin de bunun karşılığı bir bedel ödemeyi üstlendiği karşılıklı edimleri içeren sözleşme niteliğindedir.
TBK ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere yüklenicinin üstlendiği edimleri sözleşmeye uygun, iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle, fen ve sanat kurallarına uygun olarak ifa etmek, iş sahibi tarafınca işin yapımına ilişkin yüklenilen hususlarda sözleşmeye ve işin fen ve sanat kurallarına uygun yapılmasına engel olacak hususların bulunması halinde iş sahibini uyarma yükümlülüğü mevcuttur.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamında; “… Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır… Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)… Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde;
Taraflar arasında imzalanan 06/12/2017 tarihli fason üretim sözleşmenin işveren tarafı davalı …Ltd Şti, yüklenici firmanın davacı … olduğu, yapılacak işin sözleşmenin ayrılmaz parçası olan ürün listesinde belirlenen ürünlerin imal edilmesi ve belirlenen şekilde montajlı teslim işi olduğu, toplam siparişin en geç 31/01/2017 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmış olup, sözleşmenin 4.5 maddesinde ürünlerin davalı işveren tarafça incelenerek teslim alınması, bu ürünlerin sözleşmeye uygun olarak imal edildiği ve ayıptan ari üretildiği anlamına gelmeyeceği, ayıbın sonraki süreçte meydana gelebileceğinin yüklenici tarafından kabul edildiği ve ayıp ihbarının herhangi bir süreye bağlı olmaksızın sözlü veya yazılı olarak bildirilebileceği kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Öte yandan dava ve takibe konu faturaların borçluya tebliğ edildiği, itiraza uğramadığı, dolayısı ile faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 11.11.2020 tarih 2019/3926 E 2020/2954 K sayılı ilamı) Nitekim dava ve takibe konu faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, tarafların defter kayıtlarının birbirini doğruladıkları alınan bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir.
Taraflar arasında 120-01 kodlu cari hesap mutabakatının bulunduğu, davalı taraf her ne kadar ayıp savunmasında bulunmuş ise de; ayıp ihbarının yapılmadığı, ekli delillerde yer alan mail çıktılarının davanın tarafları arasında değil, üçüncü kişiler tarafından aralarında davalının da olduğu kişilere gönderilen mailler olduğu anlaşılmıştır. Ve yine davalı tarafça ayıp savunmasında bulunulmuş ise de yine delil olarak ibraz edilen mail yazışmalarından sonra da davacıya ödemelerin yapılmaya devam ettiği son ödemenin 31/12/2018 olduğu anlaşılmış, savunmalara bu sebeple itibar edilmeyerek davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Takibe ve davaya konu alacak, tarafların defterlerinde de kayıtlı olup, faturadan kaynaklı alacak likit nitelikte olduğundan, davacı yararına icra inkar tazminatının koşulları mevcut olduğundan, icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, Davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile 104.856,43 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
2-Hükmolunan asıl alacağın %20’si tutarındaki 20.971,28- TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 7.162,74.-TL harçtan peşin olarak alınan 1.202,60.-TL harcın mahsubu ile 5.960,14.-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğiden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 16.728,46.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 1.270,40.-TL ilk dava masrafı,1.783,20.-TL müzekkere, davetiye ve bilirkişi giderinden ibaret toplam 3.053,60.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere gösterecekleri bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili …ile davalı vekili …’nın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2022

Katip …
E- İmzalı

Hakim …
E- İmzalı