Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/564 E. 2022/528 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/564
KARAR NO : 2022/528
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … ili … ilçesinde … işi ile uğraşmak geçimini bu yolla sağladığını, olaya göre müvekkil serasında topladığı mahsulleri (…) satmak amacıyla, aralık ayında … ile …TL ye pazarlık ettiğini, davalı …’ın, müvekkiline …TL kapora verdiğini, daha sonra müvekkiline ait … bankası hesabına …TL(açıklamasına … parası yazılmıştır.) ve yine tanık olarak ismini sundukları … adlı … Çalışanı kişi tarafından, …’ın talimatıyla alım satım işi ile alakalı olarak …TL müvekkiline ait hesaba yatırıldığını, daha sonra davalı …’ın pazarlık ettikleri paranın geri kalan kısmı için …TL bedelli ÇEK verdiğini, çeki müvekkiline veren davalı …’ın, müvekkiline “Abi ben ÇEKİ kullanacağım, bunun yerine sana SENET vereyim, senedin arkasına da ÇEK için verilmiştir yazayım kendi imzamı atayım” dediğini, müvekkile verilen senedin arka yüzünde “NOT BU SENEDİ … ÇEK KARŞILIĞI VERMİŞİM … LTD. Ve İMZA” bulunduğunu, müvekkiline çeki’i bana tekrar cirola dediğini, çek ciro silsilesinde görüleceği üzere müvekkilinin de çeki ciroladığını, daha sonra davalı …’in kullanmış olduğu … numaralı telefonu defalarca arayan müvekkiline davalı …’in … saat … te bir dakikanın üzerinde yaptıkları konuşmada “BEN SENİN PARANI … ÖDEYECEĞİM SENİ MAĞDUR ETMEYECEĞİM” diyerek oyaladığını, olayın akışına göre davalı …’in, müvekkilimiz …’den cirolatarak aldığı çeki, kardeşi davalı …’a ciroladığını, davalı …’in kardeşi davalı …’ın ise çeki bankaya ibraz ettiğini, çekin karşılıksız olmasından dolayı banka yetkilileri tarafından karşılıksızdır kaşesi vurulduğunu ve davalı …’a teslim edildiğini, çekin kardeşine devredilmesi bile iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, davalı …’ın ise müvekkili aleyhine İSTANBUL …İCRA MÜDÜRLÜĞÜ … Esas nolu, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığını, edindikleri bilgilere göre davalı …’ın dolandırıcılık suçundan dolayı şuan ceza evinde bulunduğunu, çekin tacir çeki olduğu, çeke bakıldığı zaman keşidecinin davalı … olduğu, yapılan araştırmalarda şirketin batık olabileceği şüphesi, şirketin telefonlarına kimsenin bakmadığı ve kapalı olduğu, tahminlerince üzerindeki imzalarında sahte olabileceği şirketin imza sirkülerinin (noterde ve ticaret sicilinde) getirilmesi, imza yazı örneklerinin incelenmesine ve getirilmesine, belki çekin bile sahte olabileceği şüphesi, imza incelemesi yapılması gerektiği, sahte çıkması durumunda sahtecilik suçu oluşacağı, yine yapmış oldukları incelemede şirketin …’da bir adet binası olduğu ve muhtelif yerlerde gayri menkul veya bağımsız bölümleri olduğu, … mahallede … ada … parselde gayrimenkulü olduğu fakat üstünde bankaların büyük miktarda ipoteklerinin bulunduğu, çoğunun bankalar tarafından konulduğu şüphesi olduğu, tüm bu değerlendirmelerde çekin bedelsiz olduğu, sahte cirolar atıldığı, icraya verdikleri, icra dairelerinin bir kamu kurumu olduğu, bunun neticesinde kamu kurumlarını kullanarak dolandırıcılık suçunun oluştuğu, yine davalı …’ın farklı kişileride bu yolla kambiyo senedi vb. kullanarak dolandırdığı, bu kişilerin tanık olarak dinlenmesi gerektiği, tanıkların isim ve adres ve tc lerinin alt bentte sırası ile sunulduğu; olay ile alakalı olarak Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet dilekçesi ile başvurulduğu belirtilerek; davalılara karşı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçesi vermemişlerdir ve bu suretle davacının dayandığı vakıaları inkar etmiş sayılmışlardır.
Dava, menfi tespit davasıdır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma, … karar sayılı dosyasına uyap sistemi üzerinden bakıldığında (Antalya CBS tarafından yetkisizlik kararı ile İstanbul CBS’ye gönderilmiştir); şikayetçinin, iş bu davanın davacısı oluğu, şüphelilerin ise dosyada şüpheli olarak yer aldıkları, atılı suçların, “Resmi Belgede Sahtecilik, Bedelsiz Senedi Kullanma” olduğu, iddia olunan eylemlerin hukuki uyuşmazlığa vücut verdiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı … tarafından, İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı dosyasında davalı şirket ile davacı aleyhine icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır. Takibe dayanak çek,: … günlü … Seri No lu çeki … TL Olan çektir. Takibe, iş bu davanın davacısı tarafından itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının, takip alacaklısı yanında, çekte yer alan …’a karşı da iş bu davayı açmasında hukuki yarar vardır. Çünkü, çekteki silsile de davacının, davalı …’a karşı sorumlu olduğu/olabileceği görülmektedir.
Davalı … … tarihli duruşmada; “Benim davacıya … TL borcum vardır, ben bunu inkar etmiyorum, kabul ediyorum, ancak işi dolandırıcılığa soktukları için bu hususu kabul etmiyorum, ben davacıdan … almıştım, ticaret yapmıştım, sonra ben başka bir firmaya bunları sattım, firma çek verdi, ben çeki davacı adına kestirdim, kestirmeden önce de davacıya sormuştum, bu çek kesildikten 10 gün sonra davacı bu çeki değiştir, bende kendisine çek senin adına kesildiği için ciro yapman gerekir dedim, kendisi de bana ciroladı ve çeki verdi, bende çeki kardeşime ciroladım, benim çünkü kardeşime borcum vardı, günü geldiğinde kardeşim çeki tahsil için gittiğinde karşılıksız çıkmış, kardeşim de firma sahibini, beni ve … beyi icraya verdi, ben yapmaması için rica da bulunmuş isem de avukatım ile konuşun dedi. Benim mesleğim … … komisyonculuğu yapıyorum, benim bugün param olsun bugün hemen öderim, ben kimseyi dolandırmadım, beni çeki davacıdan aldığımda borçlu olduğum için karşılığında senet verdim, bunu inkar etmiyorum, hatta üzerine de çek yerine verdiğimi de yazdım, bahsettiği bu çek ile senet dava dilekçesinde geçen senettir, bir ay hastalığım nedeniyle yoğunbakımda kaldığım için borcumu da ödeyemedim” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanık deliline dayanmıştır.
Hukukumuzda, senet delilinin uygulanma alanı oldukça geniştir çünkü hukukumuzda, hukuki işlemler için “senetle ispat” kuralı mevcuttur. Esasen, “senetle ispat kuralı” kavramı yerine “kesin delille ispat” kuralı denilmesi daha doğrudur. Çünkü, senetle ispatı zorunlu olan bir hukuki işlem, diğer kesin delillerle de (ikrar, yemin, kesin hüküm) ispat edilebilir. Senetle ispat zorunluluğu, “tanıkla ispat yasağı” olarak da ifade edilmesine rağmen, bunun da esasen “takdiri delille ispat yasağı” olarak belirtilmesi daha uygundur. Senetle ispat kuralı, kendisini iki temel durumda gösterir. Bunlardan birincisi olarak; Belli bir meblağı aşan hukuki kural olarak yalnız senetle ispat olunur. Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri kanunla belirlenen miktarı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir Senetle ispat kuralının kendisini gösterdiği ikinci durum ise, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler kanunda belirtilen miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz olmasıdır. Somut olayda da hem miktar anlamında hem de senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, davalı tarafın bir muvafakatı da olmadığından, davacının tanık dinletme talebi yerinde değildir.
Davalı … yukarıda da belirtildiği üzere duruşmada özetle; ” ben davacıdan … almıştım, ticaret yapmıştım, sonra ben başka bir firmaya bunları sattım, firma çek verdi, ben çeki davacı adına kestirdim, kestirmeden önce de davacıya sormuştum, bu çek kesildikten 10 gün sonra davacı bu çeki değiştir, bende kendisine çek senin adına kesildiği için ciro yapman gerekir dedim, kendisi de bana ciroladı ve çeki verdi, bende çeki kardeşime ciroladım, benim çünkü kardeşime borcum vardı” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı … açıkça davacının borçlu olmadığını, kendisinin davacıya borçlu olduğunu beyan etmiştir. …’a yapılan cironun alacak karşılığı olmadığı açıkça ciro nedeniyle alcaklı gözüken davalı … tarafından ifade edilmiştir. İkrara konu hususlar uyuşmazlık dışı kalmakla, davacının, davalı …’a İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına da konu olan davaya da konu … keşide tarihli … nolu, keşidecisi … olan … TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığı anlaşılmıştır. Davalı … yönünden dava kabul edilmiştir.
Davacı, davalı …’ne karşı da iş bu menfi tespit talepli davayı açmıştır. Adı geçen şirket çekte düzenleyendir (keşideci). Kıymetli evrakta bu niteliği itibariye, davacıdan alacaklı olan bir kişi değildir.
Bu noktada öncelikle, davada menfaat (hukuki yarar) kavramı üzerinde durulmalıdır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakla hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır(Arslan, Ramazan; Aktaran, Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009 Önsöz VII Öte yandan, bu yararın, “hukuki ve meşru” doğrudan ve kişisel “doğmuş ve güncel” olması gerekir( a.g.e, s. 135). Öğreti, dava açarken menfaatin (hukuki yararın) bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. Bu nedenle, menfaate, “davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı” da denilmektedir( a.g.e, s. 19-21). Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu’nun 24/11/1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 05/06/1996 gün ve 1996/18-337 E. – 542 K.; 05/02/1997 gün ve 1997/18-797 E. – 53 K.; 11/03/1998 gün ve 1998/8-176 E.-217 K.; 20/10/1999 gün ve 1999/14-840 E-859 K; 10/11/1999 gün ve 1999/1-937 E.- 946 K.; 30/05/2001 gün ve 2001/14- 443 E.-458 K.; 29/05/2002 gün ve 2002/2-401 E.- 451 K.; 17/03/2010 gün ve 2010/3-119 E.-159 K.; 31/03/2010 gün ve 2010/11-143 E.-196 K. sayılı karalarında da, benimsenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında, yukarıda da belirtildiği üzere; Adı geçen şirket çekte düzenleyendir (keşideci). Kıymetli evrakta bu niteliği itibariye, davacıdan alacaklı olan bir kişi değildir. Davacı ise çekte, lehtar (alacaklı)’dır. Davacının, davalı şirkete karşı iş bu davayı açmasında hukuki yararı yoktur ve bu nedenle, davalı şirket yönünden davanın usulden reddi gerekmiştir.
Davalı … yönünden bakıldığında; dava konusu çekten de anlaşıldığı üzere, davacı tarafından çekin davalı …’a, ondan da …’a çekin cirolandığı anlaşılmaktadır. Bu silsile davalı … tarafından da doğrulanmaktadır. Bu hususta bir uyuşmazlık yoktur. Davacı, davalı şirketin borca batık olabileceği ve tahminlerince imzaların da sahte olabileceğinden bahsetmiştir. Dava, davacının, davalı şirketten alacağına ilişkin bir dava olmayıp, menfi tespit davasıdır.
6100 sayılı TTK m. 677 gereği; Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez. BU madde hükme, TTK m. 818/1,c gereği çeklerde de uygulanır. Bu husus, imzaların istiklali ilkesi adı altında ifade edilmektedir. Davacı, kendi imzasının sahteliğini ileri sürmemektedir. 6102 sayılı TTK’nun 790. maddesinde; Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Davalı … müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla çeki eline geçirmiştir. Kıymetli Evrak kitabının “Kambiyo Senetleri” kısmında ise, poliçe ve bono için TTK m.687/1’de, şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülemeyeceğinden bahsedilmekte, bunun istisnasının ise, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması olduğu ortaya konulmaktadır. Aynı hüküm çek için de, TTK m. 818/1 (e) atfıyla söz konusudur. Bunun yanında, TTK m. 824-831 arasında düzenlenen, “Kambiyo Senetlerine Benzeyen Senetler ve Diğer Emre Yazılı Senetler” başlıklı beşinci kısımda TTK m. 825/2’de “Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir” hükmü konulmuştur. Davacı, davalı … ile ilgili kişisel def-ilerini davalı …’a karşı ileri süremez. Davalı … ile olan akrabalığı tek başına çeki bile bile davacının aleyhine kötü niyetle iktisap ettiğini göstermez ve buna ilişkin ispat yeter/yarar bir delil de davacı tarafça dosyaya sunulmamıştır. Davalı …’a karşı açılan dava, davacı tarafça iddiası ispatlanamadığından reddi gerekmiştir.
Tüm açıklamalar ışığında; Davacının davalı …’ne açmış olduğu davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, davacının davalı …’a açmış olduğu davanın reddine, davacının davalı …’a açmış olduğu davanın kabulü ile, davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına da konu olan davaya da konu … keşide tarihli … nolu, keşidecisi … olan … TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı …’ne açmış olduğu davanın hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2-Davacının davalı …’a açmış olduğu davanın REDDİNE,
3-Davacının davalı …’a açmış olduğu davanın KABULÜ İLE, davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına da konu olan davaya da konu … keşide tarihli … nolu, keşidecisi … olan … TL bedelli çekten dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan … (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan … (TL)’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye … (TL)’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda … (TL)’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı … (TL)’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; … (TL) vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı asil ile vekili Sn. Av. … ile davalı asil …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır