Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/540 E. 2022/984 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/540
KARAR NO : 2022/984
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2021
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirketin davalı şirkete muhtelif tarihlerde satışlar mal/hizmet satışında bulunduğunu, bu mal/hizmet satışları nedeniyle taraflar arasında cari hesap ilişkisi doğduğunu, bu kapsamda Davalı taraftan kısmi ödemeler alan müvekkilinin 18.11.2020 tarihi itibariyle davalı şirketten 11.966,14-TL. tutarında bakiye alacağı kaldığını, kalan bu alacak tutarının sözlü ve yazılı bildirime rağmen ödenmediğini, bu nedenle davalı şirket hakkında 14.08.2021 tarihinde Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile 11.966,14-TL bakiye asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, davalı tarafça müvekkilinin banka hesabına takip sonrası dava tarihi öncesi 17.09.2021 tarihinde 11.958,50-TL.ödeme yaptığı yapıldığını, davalı tarafın takibe itirazından sonra alacaklının hesabına takip konusu edilen asıl alacağa yakın miktarda kısmi ödeme yapmasının esasında davacı şirketin cari hesaptan kalan bakiye alacağının varlığını kabul ettiğini, ancak başlatılmasına sebebiyet verdiği icra takibinin sonuçlarından kendince kurtulmak için haksız itirazda bulunduğunu açıkça ortaya koyduğunu, müvekkili şirketin itiraz edilen takipten dolayı bakiye alacağı olduğunu, takip sonrası yapılan kısmi ödeme, gönderilen ihtar nedeniyle takipten önce işleyen, ancak takipte talep edilmemiş olan avans faizi hariç, takip masrafı, takip vekalet ücreti, takipten sonra da işleyen faiz alacağı gibi takibin ferilerine mahsup edildiğinde alacaklının takip konusu bakiye asıl alacağının kaldığı tartışmasız olduğunu, ayrıca, itirazla durdurulan icra takibine konu alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının da davalı şirket tarafından karşılanması, tahsil harcının da ödenmesi gerektiğini, belirtilen nedenle, davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin kalan alacak ve ferileri yönünden devamına, haksız itirazla duran takibe konu asıl alacağın tamamı üzerinden %20 oranından az olmamak üzere tazminatın da davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile mahkeme vekalet
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı tarafın dava dilekçesi belirttiği hususların taraflarınca kabul edilemez olduğunu, müvekkili davalı şirketin, davacının vermiş olduğu hizmeti gereği gibi yerine getirmediği dolayısıyla, herhangi bir alacağı bulunmadığı gerekçesi ile itiraz ettiğini, ancak akabinde, talep edilen miktarın azlığı, gerekli hukuki bildirimlerin yapılmadığı düşünülerek, davaya sebebiyet vermemek amacıyla,itiraza rağmen davalı müvekkil şirketçe, 17.09.2021 tarihinde (huzurdaki dava açılmadan önce) davacı tarafa ödeme yapılmak suretiyle dosya borcu kapatıldığını, akabinde davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu takip masrafı ve takip vekalet ücreti; 18.10.2021 tarihinde … EFT numaralı işlemle 147,63-TL icra takip masrafları ve … EFT numaralı işlemle 1.346,19-TL vekalet ücreti ödendiğini, Antalya 13. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile de bu hususun davacı tarafa ihtar edildiğini, Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas numaralı icra dosyasında belirtilen dosya borcu 17.09.2021 tarihinde davacı tarafa ödeme yapılmak suretiyle kapatıldığını, hukuki yararın bulunmaması sebebi ile davanın usulden reddi gerektiğini, arabuluculuk süresince de anlaşmaya yönelik tekliflerde bulunulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, Davalı tarafından yapılan ödemeler sonucunda işbu davanın konusuz kaldığını, Davacının talep etmiş olduğu alacak olmadığından haksız davanın reddi gerektiğini, bu nedenle haksız davanın reddi ile, davacının
aleyhlerine açmış olduğu dava haksız ve kötü niyetli olduğundan, İİK madde 67/2 gereği;alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunma ve talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Belirtmek gerekir ki; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Dosyanın tarafları tacir olduğundan, aşamalarda, mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, bilirkişi raporu aldırılmıştır.
HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
20/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tarafların incelemeye ibraz etmiş olduğu ticari defter ve kayıtlarının açılış ve kapanış tasdiklerinin kanuni süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, tarafların incelemeye ibraz ettiği ticari defterlerinin TTK’na göre usulüne uygun tutulduğu, bu haliyle tarafların incelemeye ibraz etmiş olduğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma niteliğini taşıdığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre 31.12.2020 tarihi itibariyle Davacı şirketin Davalı şirketten 13.146,50 TL Alacaklı, Davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre 31.12.2020 tarihi itibariyle Davalı şirketin Davacı şirkete 11.958,57 TL Borçlu olduğu gözüktüğü, tarafların 31.12.2020 tarihi itibariyle ticari defter kayıtları arasındaki ( 13.146,50 TL – 11.958,57 TL = 1.187,93 TL) 1.187,93 farkın Davalının ticari defter kayıtlarında Davacıya
ait 01.01.2020 yılı devir bakiyesinin 7,93 TL eksik olması ile Davalı tarafça Davacı taraf adına düzenlenen 30.10.2020 tarihli … seri nolu 1.180,00 TL tutarlı satış faturasının Davacının ticari defter kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, bu husus dışında tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini karşıladığı, davacı tarafça Davalı taraf aleyhine 14.08.2021 tarihinde Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosya ile başlatılan icra takibinde Davacı tarafça Davalıdan 11.966,14 TL talep edildiği, takibe dayanak faturaların tarafların ticari defter kayıtlarında yer aldığı, davalı tarafça Davalı taraf banka hesabına takip sonrası, dava öncesi 17.09.2021 tarihinde 11.958,50 TL, dava sonrası ise 18.10.2021 tarihinde ise takip dosyasına 1.493,82 TL ödeme yapıldığı, bu yapılan kısmi ödemelerin TBK.100 maddesi kapsamında öncelikle asıl alacak ferilerinden, kalan tutarları da asıl alacak tutarından mahsup ettiğimizde Davacının Davalıdan takip konusu alacaktan kaynaklı 18.10.2021 son kısmi ödeme tarihi itibariyle aşağıda tabloda detaylandırıldığı üzere 501,03 TL Bakiye Asıl Alacağı olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Mahkememizce tarafların itirazlarının/beyanlarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
06/09/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Tarafların incelemeye ibraz etmiş olduğu ticari defter ve kayıtlarının açılış ve kapanış
tasdiklerinin kanuni süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, tarafların incelemeye ibraz ettiği ticari defterlerinin TTK’na göre usulüne uygun tutulduğu, tarafların incelemeye ibraz etmiş olduğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma niteliğini taşıdığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre 31.12.2020 tarihi itibariyle Davacı şirketin Davalı şirketten 13.146,50 TL Alacaklı, Davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre 31.12.2020 tarihi itibariyle Davalı şirketin Davacı şirkete 11.958,57 TL Borçlu olduğu gözüktüğü, tarafların 31.12.2020 tarihi itibariyle ticari defter kayıtları arasındaki ( 13.146,50 TL – 11.958,57 TL = 1.187,93 TL) 1.187,93 farkın Davalının ticari defter kayıtlarında Davacıya ait 01.01.2020 yılı devir bakiyesinin 7,93 TL eksik olması ile Davalı tarafça Davacı taraf adına düzenlenen 30.10.2020 tarihli … seri nolu 1.180,00 TL tutarlı satış faturasının Davacının ticari defter kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, bu husus dışında tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini karşıladığı, davacı tarafça Davalı taraf aleyhine 14.08.2021 tarihinde Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosya ile başlatılan icra takibinde Davacı tarafça Davalıdan 11.966,14 TL talep edildiği, takibe dayanak faturaların tarafların ticari defter kayıtlarında yer aldığı, davalı tarafça Davalı taraf banka hesabına takip sonrası, dava öncesi 17.09.2021 tarihinde 11.958,50 TL ödeme yapıldığı, bu yapılan kısmi ödemelerin TBK.100 maddesi kapsamında öncelikle asıl alacak ferilerinden, kalan tutarları da asıl alacak tutarından mahsup ettiğimizde Davacının Davalıdan takip konusu alacaktan kaynaklı 17.09.2021 kısmi ödeme tarihi itibariyle 1.890,46 TL Bakiye Asıl Alacağı 03.10.2021 dava tarihi itibariyle ise 1.890,46 TL Asıl Alacağı, bu Asıl Alacağa 17.09.2021
Kısmi Ödeme tarihinden Dava Tarihine Kadar 14,75 TL İşlemiş Faiz olmak üzere 03.10.2021 dava tarihi itibariyle aşağıda tabloda detaylandırıldığı üzere Davacının Davalıdan 1.905,21 TL Alacağı olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Davacı vekili, taleplerini ıslah etmiştir ve ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı vekili, ıslah dilekçesine karşı itirazlarını dilekçe ile sunmuştur.
Burada bir hususa daha önemle değinmek gerekir ki; itirazın iptali davasında, Alacaklı, alacağının varlığını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Yargıtay HGK’nun 2012 / 19-780 esas, … karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da, ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.10.2011 gün ve E: 2011/19-532, K: 2011/640 sayılı ilamı ile anılan kararda belirtilen HGK’nun 20.10.2004 gün, E: 2004/9-508 K: 2004/562; 30.03.2005 gün, E: 2005/19-200 K: 2005/210; 08.06.2005 gün, E: 2005/19-270 K: 2005/365; 18.04.2007 gün, E: 2007/19-159 K: 2007/220; 04.07.2007 gün ve E: 2007/13-453 K: 2007/453; 09.02.2011 gün ve E: 2011/13-29, K: 56 sayılı kararları).
Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise, infazda dikkate alınır. (Yargıtay 19. HD., 2017/1069 E, 2018/6284 K; Yargıtay HGK’nun 09.12.2015 tarih ve 2014/19- 525 E., 2015/2839 K. Sayılı ilamı )
Bu genel açıklamalar ışığında dosyaya dönüldüğünde; bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere dava tarihi itibariyle davacının 1.890,46 ₺ (TL) asıl alacak bakımından alacaklı olduğu belirtilmiştir. Dava tarihinden sonra ödendiği anlaşılan miktarlar bakımından ise taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi ek raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi ek raporu, yukarıdaki açıklamalar, ıslah dilekçesi ışığında, Davanın kabulü ile; davalının, antalya genel icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile; takibin 1.890,46 TL asıl alacak üzerinden devamına, dava tarihinden sonra davacıya yapılan 1.346,19 TL ve 147,63 TL ödemelerin infazda dikkate alınmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
İcra inkar tazminatının şartları şunlardır:
a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı,
b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı,
c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı,
d)Talep olmalı,
e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
Dosyaya baktığımızda; yukarıda anılan kanuni şartların var olduğu, alacağın likit olduğu kanaatiyle, davacının inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; davalının, Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİ İLE; takibin 1.890,46 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, dava tarihinden sonra davacıya yapılan 1.346,19 TL ve 147,63 TL ödemelerin infazda dikkate alınmasına,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile; hükmolunan miktar üzerinden hesap edilen 378,09 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 59,30 ₺ (TL) peşin karar harcı ve aşamalarda yatan 8,38 ₺ (TL) ıslah harcı toplamı 67,68 ₺ (TL) harç toplamının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 61,45 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 126,98 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 861,60 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 ₺ (TL) nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 1.890,46 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı verilen karar miktar itibariyle KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır