Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/528 E. 2023/398 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/528
KARAR NO : 2023/398
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; … tarihinde … sevk ve idaresindeki, …’e ait … plakalı aracı ile … Bulvarı üzerinde seyrederken müvekkil …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete arkadan çarptığını, bunun sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK’nın 56/1-c (önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlememek) hükmü uyarınca maddesi uyarınca kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu kaza sonucunda yaralandığını, müvekkilinin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maddi (tedavi, maluliyet, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri, diğer cismani zarar, vs masraf) zarara uğramış olup bu zararlarının davalılar tarafından giderilmesi gerektiğini, müvekkilinin maddi zararlarının yanında söz konusu kazadan psikolojik olarak çok etkilendiğini ve kendisinin manevi zararının da oluştuğunu, müvekkilinin hiç kusuru olmadığı bu kazadan ve yaralanmasından kaynaklanan manevi zararlarının da davalı … ve … tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, söz konusu kazaya ilişkin olarak müvekkilinin zararlarının giderilmesi için davalı … şirketine başvuru yapıldığını, gerçek zarar bilirkişilerce hesaplandıktan sonra artırılmak üzere belirsiz alacak davası olarak 2.000,00 TL maddi tazminatın (500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL kalıcı iş göremezlik, 500,00 TL tedavi gideri ve 500,00 TL bakıcı gideri olmak üzere) kaza tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili …’ya verilmesine (sigorta şirketi bakımından poliçe limitleri ile sınırlı kalmak kaydıyla), müvekkilinin yaşadığı manevi zararın giderilmesi için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili, cevap dilekçesinde özetle; … adına kayıtlı … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde … poliçe no ile … tarihleri arasında geçerli olmak üzere Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkil şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, manevi zarar taleplerinden sorumlu olmadığını, her durumda müvekkil şirket sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduklarını, öncelikle davacı tarafından müvekkil şirket sigortalısı … plakalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı hususunun Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas dairesi tarafından “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” doğrultusunda incelenmesi gerektiğini, müvekkil şirketin poliçe kapsamında geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderlerine ilişkin sorumluluğu bulunmadığından bu talep yönünden her halde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilmesi halinde maluliyet hesabının, sigorta aktüerleri yönetmeliği uyarınca hazine müsteşarlığınca yetkilendirilen aktüerler listesine kayıtlı, lisanslı aktüerler tarafından ve TRH 2010 ulusal mortalite tablosunda yer alan verilere göre yapılması gerektiğini, davacının ancak yasal faiz isteyebileceğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekilleri aracılığı ile verdikleri cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin sorumluluğunun olmadığını, bir zarar var ise sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, kalıcı ve geçici iş göremezlik tazminatının taraflarından talep edilmesinin mümkün olmadığını, manevi tazminat taleplerine itiraz ettiklerini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından (haksız filden) kaynaklı maddi tazminat talebinden ibarettir.
Türk Borçlar Kanunu m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” düzenlemesine; 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” düzenlemesine; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” düzenlemesine yer verilmiştir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklindeki düzenlemeyle, trafik sigortacısının sorumluluğunun sınırı ve kapsamı belirlenmiştir.
Bu mevzuat ışığında, davalılar … ve … vekilinin, bir zarar var ise sadece sigorta şirketine dava açılması anlamını taşıyan itirazları yerinde değildir.
Mahkememizce, kazaya ilişkin ceza dosyası, dosya kapsamına alınmıştır.
Antalya … Asliye Ceza mahkemesinin … esas sayılı dosyasına bakıldığında özetle; katılanın, iş bu davanın davacısı, sanığın iş bu davanın davalılarından … olduğu, basit yargılama usulüne göre dosyanın ele alındığı, yargılama sonunda sanığın 1.680,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, dosyada alınan kusur raporunda özetle; …’in 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun Madde 56/1-c ve Yönetmeliğin 107 bendinde açıklanan kuralları ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun Madde 84/d ve Yönetmeliğin 157/a-4 son fıkrası bendinde açıklanan kuralları ihlal ettiği; …’nın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun madde 57/i-e ve Yönetmeliğin 108 bendinde açıklanan kuralları ihlal ettiği belirtilmiştir. Ceza mahkemesince basit yargılama usulüne göre verilen hükme karşı itiraz edilmiş, itiraz üzerine dosya mahkemenin … Esasında el alınmış, sanık … …’ın üzerine atılı Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma suçunu işlediği dosya kapsamında mevcut müşteki beyanı, sanığa beyanı, kesin adli rapor, trafik kazası tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olup, yapılan yargılama sonucunda sanığın üzerine atılı Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma Suçunu işlediği sabit olduğu anlaşıldığından sanığın sabit olan suçu nedeniyle eylemine uyan TCK 89/1-2.b, md uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş ,basit yargılama sonucu verilen karara sanık tarafından itiraz edilmiş olması nedeniyle CMK 251 indirimi kaldırılmış , sanığın kusurlu olduğu kaza nedeniyle TCK 53/6 md uyarınca takdiren sürücü belgesinin 3 ay süreyle geri alınmasına karar verilmiş , şartları oluştuğundan CMK 231 md gereği hükmün açıklanması geriye bırakılarak hüküm verilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ceza yargılamasında sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eder. Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır(Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 gün ve 346-25, 03.02.2009 tarih, 2008/11-250 E., 2009/13 K., 03.02.2009 tarih, 2009/4-13 E., 2009/12 K.; Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması hakkında ayrıntılı bilgi için: ARTUÇ, Mustafa, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, … 2010) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı CMK’nın 23.maddesinde belirtilen hükümlerden değildir.(Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61, E., 2011/79 K; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E, 2009/223 K sayılı ilammları).
Kurumun anılan özellikleri karşısında, maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamıyacağının kabulü gerekir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/02/2012 gün 2011-19/639 E, 2012/30 K sayılı ilamı)
Yine, bakıldığında; Tazminat yargılaması hususunun ceza yargılaması ile ilişkisi de 6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu”nda (m. 74) düzenlenmiştir. Buna göre;
“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”
Ayrıca; aynı ilke hukuk uygulamasında yenleşmiş olmakla; T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/17-50 esas , 2011/231 karar nolu 27/04/2011 karar tarihli mahkememizce de emsal görülen kararından özetle belirtildiği üzere, ceza mahkemesince verilen beraat kararı , kusur ve derecesi , zarar tutarı, temyiz gücü ve isnat yeterliliği , illiyet gibi esaslar hukuk hakimini bağlamaz.
Ayrıca, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin, 2018/2037 Esas, 2018/6418 Karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ceza mahkemeleri tarafından verilen kararların hukuk mahkemelerine etkisi hususu 58. Hukuk ve ceza davalarının konuları, tarafları ve amaçları farklı olduğundan, ceza mahkemesi kararları, hukuk davaları için kural olarak kesin hüküm oluşturmaz. Haksız fiil nedeniyle açılan tazminat davalarını çözmek bütünüyle hukuk hâkiminin görevi içindedir. Bir “bekletici sorun” iddiası karşısında kalan hâkimin, görevi dışındaki bu iddianın mutlaka görevli mahkemede çözülmesini bekleme yükümlülüğü yoktur. Kendisi de birçok durumlarda ileri sürülen hususu karara bağlayabilir. Kaldı ki, mülga 818 sayılı Kanun’un 53. maddesi gereğince hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin mahkûmiyet kararıyla bağlı ise de, maddi olayı tespit etmeyen beraat kararı hukuk hâkimini bağlamaz. Onun için hukuk hâkimi, topladığı deliller doğrultusunda karar verebilir. Ceza mahkemesinin delilleri tespit ve takdiri ile hukuk mahkemesinin delilleri tespit ve takdirinin farklı olmasının bir sonucu olarak, bir olayda sebep sonuç bağı bulunmadığına dair ceza mahkemesi kararı dahi hukuk hâkimini bağlamayabilir. Kaldı ki AİHM de, Türk hukuk sistemine göre, hukuk mahkemelerinin ceza mahkemeleri kararlarına tabi olmadığını, bu nedenle ceza davasının sonucunu beklemek için yargılamayı uzun bir süre ertelemek durumunda bulunmadığını belirtmektedir. (bkz. Mustafa Türkoğlu / Türkiye, B. No. 58922/00, 8/8/2006, § 40).” hususları belirtilmiştir.
Somut olaya bakıldığında, Mahkememizce dosyada öncelikle kusur konusunda rapor aldırılmıştır.
… ATK tarafından düzenlenen, … sayılı, … tarihli kusur raporunda özetle; Davalı Sürücü … ‘in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu; davacı sürücü …’ nın kusursuz olduğu hususları belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazasına etki eden ve tarafların kusur durumlarının belirlenmesinde rol oynayabilecek olan araç hızlarının tespiti, aracın teknik özelliklerine göre kazanın oluş şeklinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması vs. gibi bir durum yoksa, kazadaki kusur oranlarını belirlemenin teknik bilgiyi gerektiren bir yönü bulunmamaktadır.(Yargıtay 17. HD., 2019/2909 E,2020/7805 K.)
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların itirazları/beyanları alınmıştır.
Olayın oluşu, dosya kapsamı dikkate alındığında, … ATK tarafından düzenlenen, … tarihli kusur raporunda belirtilen kusur durumlarının dosya kapsamına, hakkaniyete uygun olduğu kabul edilmiştir.
Mahkememizce davacı yönünden maluliyet raporu aldırılmıştır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, kaza tarihi …’dir ve yukarıdaki açıklamalar gereği esas alınması gerekli yönetmelik, Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’tir.
… ATK tarafından hazırlanan … sayılı, … tarihli raporda özetle; davacının; 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan 20/02/2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1.5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli veya geçici bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların itirazları/beyanları alınmıştır.
Mahkememizce dosya, bilirkişilik listesinden seçilen bir nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş ve hesap raporu aldırılmıştır.
… tarihli raporda özetle; Maluliyet raporunda davacının sürekli maluliyeti ve bakıcı ihtiyacı olmadığı belirlendiğinden, sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri zararı bulunmadığı; tedavi giderlerinin hesaplanmasının tıp doktoru bilirkişinin uzmanlık alanına gireceği; davacının iyileşme süresinin 1,5 ay olduğu kabul edilerek yapılan hesaplama neticesinde, SGK tarafından davalıya rücu edilen 1.194,66 TL’nin mahsubu sonrası geçici iş göremezlik zararının 3.044,19 TL olduğunun hesaplandığı belirtilmiştir.
Eksik inceleme ile hüküm verilemeyeceği ülkemiz yerleşik yargı uygulaması olmakla birlikte, işin doğası gereğidir.
… tarihli bilirkişi raporu içeriği dikkate alınarak, dosyamız tıp doktoru bilirkişiye (ayn zamanda hesap bilirkişiliği de yapan) tevdi edilmiş ve eksik hususlarda rapor alınmıştır.
… tarihli tıp doktoru bilirkişi raporunda özetle; … tarihinde trafik kazası sonucu yaralanan davacı …’nın SGK dışı tedavi giderleriden (yol, ilaç, hjyen malzemesi, vb.) kaynaklanan maddi zararının 400,00TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların itirazları/beyanları alınmıştır.
Her ne kadar davalı … vekili, cevap dilekçesinde, hesaplamanın, sigorta aktüerleri yönetmeliği uyarınca hazine müsteşarlığınca yetkilendirilen aktüerler listesine kayıtlı, lisanslı aktüerler tarafından yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2017/479 Esas, 2017/533 Karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere; Yargıtay 17.HD’nin yerleşik içtihatları dikkate alındığında aktüerya bilirkişisinin 6100 sayılı HMK’nın 268. maddesi gereğince bilirkişi listesine kayıtlı olması ve aktüerya uzmanı olması yeterli olup bilirkişinin ayrıca hazine siciline kayıtlı olmasının gerekmez. Bu nedenle, dosyadaki aktüer bilirkişilerin niteliği hukuka uygundur. Talep hukuken yerinde değildir.
Söylemek gerekir ki; geçici bakıcı gideri zararı, poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanmalıdır (Yargıtay 4. HD, 2021/15255 E, 2022/7709 K) Kazadaki yaralanmaya bağlı geçici işgöremezlik zararı ve geçici bakıcı gideri zararı ZMSS teminatı kapsamındadır. Aksine iddialar yerinde değildir (Yargıtay 4. HD, 2021/15138 E, 2021/8598 K; 2021/18355 E, 2021/10388 K) Dosyadaki sigorta şirketine yöneltilen taleplerin, hukuken yöneltilmesinde bir hukuka aykırılık yoktur. Bu yöndeki itirazlar da yerinde değildir.
Dosya kapsamına bakıldığında; Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, dosyada alınan bilirkişi raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, … tarihli dilekçesi ile değer artırımı yapmış, dilekçesi davalılara tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak; Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile; 3.044,19 TL geçici iş göremezlik tazminatının, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi … tarihinden, davalı … yönünden … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı …’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına; davacının tedavi gideri (SGK dışı) talebinin kısmen kabulü ile; 400,00 TL tedavi giderinin, , davalılar … ve … yönünden kaza tarihi … tarihinden, davalı … yönünden … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı …’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, manevi tazminat talebinde de bulunmuştur.
Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir(EREN, Fikret., Borçlar Hukuku-genel hükümler-, 8. Bası, Ekim 2003, s. 745, KILIÇOĞLU,Ahmet, Borçlar Hukuku, … 2004, s. 311, ERTAŞ, Şeref., Manevi Tazminatın Hukuki Niteliği ve Miktarının Tespiti, Postacıoğlu’na Armağan, … 1990, s. 83 vd.)Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir(KILIÇOĞLU,Mustafa, Tazminat Hukuku,3. Baskı, Şubat 2010, s.1031.,HATEMİ, Hüseyin, Sözleşme Dışı Sorumluluk, C.II,… 1993, s.102) Dava konusu olay, haksız fiile dayanmaktadır ve kabule göre kaza nedeniyle, araçta değer kaybı ve araç mahrumiyetinden kaynaklı maddi zarar oluşmuştur. Kabule göre, bu zararlar ve olay nedeniyle davacıda manevi zarar oluşmuştur. Manevi tazimnata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler ışık tutmaktadır.
Somut olayda, mahkememiz anılan hususların da farkında olarak, dosyaya dönüldüğünde, Tarafların kusuru, olayın oluşu, maluliyet durumu, meydana gelen zararın niteliği ve boyutu dikkate alınarak, 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler göz önünde tutarak, göz önüne alınarak hükümde belirtildiği şekilde hukuki şartların oluştuğu kanaatiyle talebin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Yargılama giderlerine bakacak olursak; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD nin, 2019/555 esas, 2020/91 karar sayılı güncel emsal ilamında da belirtildiği üzere; Davacı maddi ve manevi tazminat isteklerini birlikte ileri sürmüşlerdir. Niteliği icabı “sadece maddi tazminata özgü” olan gider dışındaki tüm giderler ortaktır. Sadece maddi tazminata özgü yargılama gideri ise “hesap raporu” alınması için sarf edilen giderdir. Dosyada da sigorta eksperi tarafından düzenlenen rapor için harcanan gider sadece maddi tazminata özgü giderdir. Bu hususlar hükümde dikkate alınmıştır.
Davacı vekili, faiz talebinde bulunmuştur. Dosyaya baktığımızda; davanın trafik kazasına dayandığı anlaşılmaktadır ve genel kural olarak Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup, tazminat borcu haksız fiil tarihinde muaccel olur. Başka bir ifade ile haksız fiillerde borcun muaccel hale gelmesi ihtarı ge-rektirmez. Bu durumda, davacı tarafın sigorta şirketi haricinde talep ettiği tazminata, talep var ise talep ettiği gibi kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir(Yargıtay 17. HD., 2008/2484 E., 2008/4216 K., Yargıtay 11. HD., 25.1.2007 tarih, 2005/14182E.,2007/809 K.)Haksız eylemden kaynaklanan tazminat  davalarında, olay tarihinden faiz yürütülmelidir(fur semper in moro). Dava, sigorta şirketine karşı da açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Davacının, sigorta şirektine … tarihinde başvurduğu anlaşılmıştır. 8 iş günü eklenerek, anılan kurallar dikkate alınarak, hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-Davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜ İLE; 3.044,19 TL geçici iş göremezlik tazminatının, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi … tarihinden, davalı … yönünden … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı …’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
3-Davacının tedavi gideri (SGK dışı) talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 400,00 TL tedavi giderinin, , davalılar … ve … yönünden kaza tarihi … tarihinden, davalı … yönünden … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı …’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
4-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 59,30 TL peşin harç ve aşamalarda yatan 179,90 TL tamamlama harcı toplamı 239,20 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 337,62 TL’nin davalılar … ve …’den müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, davalı …’ne karşı kabul edilen miktardan hesap edilen harç mahsup edilen harçtan az olduğundan bakiye harçtan sorumlu tutulmamasına,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 298,50 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça sırf maddi tazminat talebine özgü dosyada yapılan 1.750,00 TL hesaplama bilirkişi rapor bedelinin, haklılık durumu gereği, 1.315,00 TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı …’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına, fazla kalan masraf bedelinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı tarafça dosyada, sırf maddi tazminat talebine özgü yapılanlar dışında yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 2.050,90 TL’nin haklılık durumu da dikkate alınarak; 1.540,00 TL’sinin, davalılar … ve …’in 886,00 TL’sinden sınırlı sorumlu olmaları kaydıyla, davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı …’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına, fazla kalan masraf bedelinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL’nin, davadan önce sadece davalı … yönünden zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurulduğundan ve haklılık durumu da göz önüne alınarak; 990,00 TL’sinin davalı …’nden, 330,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
12-Davacı maddi tazminat talepleri bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 3.444,19 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
13-Davacının maddi tazminat talebi bakımından, davalıların tümü kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım dikkate alınarak, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara (asil sayısı kadar) eşit oranda verilmesine,
14-Davacı kendisini manevi tazminat talebinde vekil ile temsil ettirdiğinden, 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
15-Davalılar … ve … kendilerini, davacının manevi tazminat talebine karşı vekil ile temsil ettirdiklerinden, AAÜT m. 10 da göz önüne alınarak, 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e (asil sayısı kadar) eşit oranda verilmesine,
16-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
17-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve bir kısım davalılar vekili Sn. Av. …’nın yüzüne karşı davalı …’nın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır