Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/514 E. 2022/614 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/514
KARAR NO : 2022/614
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı arasında süregelen bir ticari ilişki mevcut olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı tarafa yapılan mal teslimlerine istinaden irsaliyeli faturalar tanzim edildiği, davalı tarafa teslim edildiği, müvekkili şirketin iş bu irsaliyeli faturalardan kaynaklı olarak davalı taraftan bakiye 10.616,21 TL cari hesap alacağı bulunduğu ,söz konusu alacak tüm sözlü taleplere karşın ödenmediği, alacağın tahsili amacıyla Antalya Genel İcra Müdürlüğü” nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu takip davalı tarafın haksız ve kötü niyetli itirazları sebebiyle durduğunu,davalı şirketin itiraz dilekçesinde de görüldüğü üzere müvekkili şirket ile aralarında olan akdi ilişkiye, faturalara herhangi bir itirazları bulunmadığı, huzurdaki davayı açmadan önce 6102 sayılı kanun uyarınca arabuluculuk kurumuna başvurulduğu, ancak yapılan görüşmeler neticesinde herhangi bir anlaşma sağlanamadığı, davalı tarafın icra takibine yapmış olduğu itirazda ticari ilişkiyi inkar etmediği, takibe ve dava konusu faturalara da herhangi bir itirazda bulunmadığı, yargılama aşamasında ticari defter ve kayıtlarda yapılacak inceleme, BA/BS formları, tanık beyanları ile müvekkilinin alacaklı olduğunun tespit edileceği, davalının icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiği, davalı tarafın iddiasının söz konusu faturalara ilişkin ödeme yaptıkları yönünde olduğu, itiraz dilekçesin ekinde bu iddiaya ilişkin hiçbir ödeme belgesi v.s bulunmadığı, hususlarını belirterek, açıkladıkları nedenlerle ve fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile ; ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne, davalı borçlunun Antalya Genel İcra müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında haksız ve kötü niyetli olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına,davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine,yargılama giderleri, arabuluculuk masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır. Her ne kadar davalı icra dosyasında vekil ile itiraz etmiş ise de mahkememizce asile tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır. Çünkü, Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez. Örneğin, hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz. Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Yargıtay 15. HD., 02.11.2004 T., 2004/2041-5550 sayılı kararı; Yargıtay 9. HD., 18.09.2013 T., 2011/25392 E., 2013/23002 K.; Yargıtay 22. HD, 23.06.2020 T, 2017/29927 E., 2020/7453 K.; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. HD., 2019/794 E., 2019/888 K; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD., 29/12/2017 T, 2017/1262 E., 2017/1552 K.)
C.CEVAP:
4.Davalı her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
6.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
7.Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; icra dosyası uyap üzerinden, dosyada mevcuttur.
8.Mahkememizce taraf ticari defterlerinin incelenmesi yönünde ara karar kurulmuştur.
9.HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
10.Ankara nöbetçi Asliye ticaret mahkemesi aracılığıyla alınan ve davacı ticari defterlerinin incelenmesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirket Yasal defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yasal sürelerinde onaylatıldığı, kanuni şartları tam olarak taşıdığı, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak dava konusu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu , faturaların açık olarak düzenlendiği, dava konusu fatura bedellerinin davalı tarafından banka kanalı ile kısmen ödendiği, ödemelerin davacının defter ve belgelerinde kayıt olduğu, sahibi lehine delil özelliğine haiz davacı şirket yasal defter kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan incelemelerde takip/dava tarihinde davalı şirketten 10.616,21 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
11.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Davalıya bilirkişi raporunun tebliğ tarihi 14/05/2022’dir. Davacı vekilinin, e-tebligat adresine bilirkişi raporu 29/04/2022 tarihinde konulmuş ve mevzuat gereği 04/05/2022 tarihinde tebliğ alınmış sayılmıştır.
12.Davacı vekili, 16/05/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna beyanlarını sunmuştur.
13.Davalının ticari defterlerinin incelenmesi için çıkarılan tebligatların iade olduğu anlaşılmakla, mahkememizce aşamalarda tekrar ihtaratlı tebligat yapılmış, davalı, ticari defterlerini sunmadığı gibi, bulunduğu yer hakkında da bir beyanda bulunmamıştır.
14.Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
15.Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
16.Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu göz önüne alınarak, davacının davasında haklı olduğu, davalıdan 10.616,21 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini ibraz etmediği için davacı ticari defterlerindeki kayıtların lehe delil olarak kullanılabileceği anlaşılmakla, davanın kabulüne, itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir. Bilirkişi sonunda her ne kadar davalının 10.616,21 TL alacaklı olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamı, talep miktarı, rapor içeriği dikkate alındığında, bu belirtmenin sehven olduğu, davacının davalı şirketten anılan miktarda alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
17.Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
18.İcra inkar tazminatının şartları şunlardır:
a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı,
b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı,
c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı,
d)Talep olmalı,
e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
19.Dosyaya baktığımızda; yasal unsurların var olduğu, alacağın likit olduğu anlaşılmakla, davacının inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davalının Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin DEVAMINA,
2-Davacının inkar tazminatının KABULÜ ile, hükmolunan miktarın %20’si olan 2.123,22 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 128,22 ₺ (TL) peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 596,97 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 187,52 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.048,10 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …nın yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır