Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/500 E. 2022/315 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/500
KARAR NO : 2022/315
DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 20/09/2021
KARAR TARİHİ: 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, dava dışı …Zeytincilik Yemekçilik Gıda İç. Tekel Ür. Tem. Mad. Teks. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı banka ile ticari kredi sözleşmesi ilişkisinden kaynaklı borcuna ayni teminat teşkil etmek üzere, mülkiyeti altındaki taşınmaz üzerinde (Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, …Mahallesi, Cilt …, Sayfa …, …Ada, … Parsel, … Nolu Bağımsız Bölüm ), davalı banka lehine 380.000,00 TL bedelli limit (üst sınır) ipoteği tesis ettiğini, müvekkilinin, borçlu şirket lehinde şahsi bir kefaleti bulunmadığını, şirketin temerrüde düşmesi sebebiyle davalının, Antalya 4. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlattığını, kesinleşen takip dosyasında kefalete konu taşınmazın icraen ihale edildiğini ve davalı banka tarafından alacağa mahsuben alınmış ise de, iş bu ihalenin, yasal şartları taşımadığından Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin … E. – … K. Sayılı kararı ile iptal edildiğini, buna dair davanın, Antalya 8. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sırasında derdest olduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi sürecinin bu şekilde derdest devam ederken, limit ipotek tutarı (her türlü vergi, harç, vekalet ücreti, masraf vs dahil müvekkilimin kanunen sorumlu tutulabileceği en üst parasal tutar) olan 380.000TL’nin tamamının, müvekkil adına ve hesabına Antalya 4. İcra Müdürlüğünün …sayılı takip dosyasına 04.06.2021 günü defa’ten ve nakden ödediklerini, TMK m.884’ün; “Borçtan şahsen sorumlu olmayan rehinli taşınmaz maliki, borçluya ait koşullar içinde borcu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteyebilir. ” hükmünü amir olduğunu, limit ipotek tutarının tamamını ödemiş olmaları sebebiyle, davalının ve takip dosyasındaki vekiline, Antalya 22.Noterliğinin, ekte sunmuş oldukları … yevmiye no’lu ve 28.06.2021 tarihli ihtarnamesini keşide ederek, hukuki bir dayanağı kalmayan ipoteğin terkinini talep ettiklerini, ihtarın tebliğine rağmen tapudaki ipotek şerhinin kaldırılmaması üzerine, zorunlu arabuluculuk sürecini başlattıklarını, Arabuluculuk sürecinin de olumsuz (anlaşamama tutanağı ektedir) sonuçlanması üzerine eldeki davanın açılması zorunlu olduğunu beyan ederek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar, ihalenin feshi davasının kesinleşmemiş olması sebebiyle müvekkili adına taşınmazın tescili yapılamamışsa da TMK 705. Maddesi “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır.” hükmü gereğince dava konusu taşınmazın mülkiyeti müvekkil tarafından tescilden önce kazanıldığını, dolayısıyla taşınmaz üzerinde davacının mülkiyet hakkından bahsedilemeyeceğini, TMK madde 883 uyarınca alacak sona erince ipotekli taşınmazın malikinin, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebileceğini, ancak davacı tarafın ipotekli taşınmazın maliki olmadığından eldeki davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, dava dışı borçlu …Zeytincilik Yemekçilik Gıda İç. Tekel Ür. Tem. Mad. Teks. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti ile müvekkil arasında 12.03.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığını, işbu kredinin teminatı olarak davacı/borçlu …’e ait Antalya İli Muratpaşa İlçesi … Mah. … Ada … Parselde kain … nolu bağımsız bölüm üzerinde müvekkil banka lehine ipotek tesis edildiğini, davacı/borçlunun kredi borçlarını zamanında ödememesi üzerine vekil eden bankaca hesabı kat edilerek kredi hesap ekstresi kendilerine Antalya 9. Noterliğinin … Tarih ve …Yevmiye Nolu İhtarnamesi keşide edilldiğini ancak borç yine ödenmediğini,bu nedenle de iş bu borcun tahsili amacı ile hakkında Antalya 4. Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile İpoteğin Paraya Çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, işbu icra dosyası üzerinden satışı yapılan Antalya İli Muratpaşa İlçesi …Mah. … Ada … Parselde kain … nolu bağımsız bölümün, 04.09.2019 tarihli ihale ile müvekkil banka tarafından alacağına mahsuben satın alındığını, her ne kadar davacı tarafından işbu ihalenin Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin … E. … K. sayılı kararı ile iptal edildiği iddia edilmekte ise de bu iddiaların gerçek dışı olduğunu, ihalenin feshine ilişkin yargılamanın Antalya 8. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasından devam ettiğini, bu aşamada davacının ipoteğin fekki talebinin dinlenebilmesi hukuken mümkün olmadığını, davacının beyanlarıyla da sabit olduğu üzere davacı borcuna istinaden ödemeyi 04.06.2021 tarihinde yaptığını, akabinde icra dairesine ipoteğin kaldırılması talebinde bulunduğunu ve işbu talebin taşınmazın alacağa mahsuben ihale edilmiş olması ve ihalenin feshi davası açılması nedeniyle dosyanın Yargıtay’da olması sebebiyle icra müdürlüğünce reddedildiğini, icra dairesinin red kararı usul ve yasaya uygun olduğunu, öte yandan davacının, borç ödenmesine ve tarafımıza ipoteğin terkini talebiyle ihtarname gönderilmiş olmasına rağmen haksız olarak ipoteğin terkin edilmediğine ilişkin beyanlarının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira borçlu tarafından ipoteğin fekki için Bankaya yapılan bir ödeme bulunmadığı gibi, taşınmaz (Antalya İli Muratpaşa İlçesi … Mah. … Ada … Parselde kain … nolu bağımsız bölüm) üzerindeki banka ipoteğinin Antalya 4. Müdürlüğü … E. sayılı dosyasından dava tarihinden önce (04/09/2019) paraya çevrilmiş olması sebebiyle ortada fekki gerekecek bir ipotek bulunmadığını, anılı ihalenin feshi talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulmuş olması sonucu değiştirmeyeceğini, zira, ortada henüz kesinleşen ihale fesh kararı bulunmadığını, dolayısıyla, icraen paraya çevrilmiş olan yani dava tarihi itibariyle olmayan bir ipoteğin fekki istenmekte olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ipoteğin fekki talebinden ibarettir.
Antalya 4. İcra dairesine yazılan yazıya verilen 23/09/2021 tarihli cevap yazısında özetle; dosya borçlusu …tarafından 04/06/2021 tarihinde 380.000,00 TL ödenmiş olduğu belirtilmiştir.
Tapu müdürlüğünden gelen yazı cevabına bakıldığında, … Ada, … Parsel, … Nolu Bağımsız Bölüm üzerinde alacaklısı davalı banka olan, birinci derecede, 03/06/2014 tesis tarihli, … yevmiye numaralı, borçlusu davacı (soy isim değişiktir ancak TC no aynıdır) olan 380.000,00 TL üzerinden ipotek mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyadaki belgelerden ve yargı aşamalarından anlaşılacağı üzere, davacının, icra usulünde şikayetçi olduğu ve ihalenin feshini talep ettiği Antalya 8. İcra Hukuk mahkemesinin … Esas … karar sayılı kararı ile ; şikayetin reddine karar verilmiş, şikayetçi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12.H.D. ‘nin … esas … karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, şikayetçi vekili tarafından süresi içinde temyiz yasa yoluna başvurulmuş olması sebebiyle dosyanın yargıtaya gönderilmiş, Yargıtay 12.H. D. ‘nin … esas … karar sayılı ilamı ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, dosya mahkemenin … E sayısına kaydolmuş, yargılama sonunda ihalenin feshine karar verilmiştir. İlam, yani ihalenin feshine ilişkin karar, Yargıtay 12. HD’nin … E, … K sayılı ilamı ile onanmıştır.
Önemle söylemek gerekir ki; İhalenin feshi kararı, yalnız ihalenin feshini istemiş olan için değil, diğer bütün ilgililer için de hüküm ifade eder (sonuç doğurur). İhalenin feshi kararının kesinleşmesi ile alıcının ihale ile iktisap etmiş olduğu mülkiyet hakkı (geçmişe etkili olarak) son bulur ve borçluya geri döner. İhale konusu taşınmazın alacaklı adına tescilinin yapılması ve ihale bedelinin hissedarlara dağıtılması da kazanılmış hak oluşturmaz. İhalenin feshi talebinden önce taşınmaz tapuda alıcı adına tescil edilmiş ve halen de alıcı adına kayıtlı ise, ihalenin feshi kararının kesinleşmesi üzerine icra dairesi, taşınmazın borçlu (veya hissedarlar) adına tescil edilmesi (yani, tapu kaydının düzeltilmesi) için tapu müdürlüğüne yazı gönderir. Taşınmazın tekrar borçlu adına tescil edilmesi için, ihalenin feshini isteyenin, talebinde, ihalenin feshinden başka, ayrıca tapunun da iptalini de istemiş bulunmasına ve icra mahkemesinin ihalenin feshi kararında ayrıca tapunun iptaline de karar vermiş olmasına gerek yoktur. İcra mahkemesinin ihalenin feshine karar vermiş olması ve bu fesih kararının kesinleşmiş bulunması gerekli ve yeterlidir. Çünkü, ihalenin feshi kararının kesinleşmesi ile, alıcının mülkiyet hakkı kendiliğinden son bulur ve taşınmaz kendiliğinden (kanundan ötürü) borçlunun mülkiyetine geri döner. (KURU, Baki; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2013, s. 723-724; Y12HD, 22/01/2008, 23029/872) İcra dairesinin icrayı eski haline iade edebilmesi için, ayrıca bir mahkeme hükmüne gerek yoktur. Bu nedenle, borçlunun, bu halde icra dairesinden icranın iadesini isteyeceği yerde, ayrı bir dava açmasında hukuki yararı yoktur.(KURU, Baki; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2013, s. 931)
Somut olayda da ihale feshedilmiştir ve karar kesinleşmiştir.
Bilindiği üzere kural olarak; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “ Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “ Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. ” düzenlemelerine yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır.
Davacı ipotek borçlusudur ve ihalenin feshinin kesinleşmediği aşamalarda davacı iş bu davayı açmıştır, bu haliyle davalının aktif taraf sıfatı bulunmadığına ilişkin talebi kabule göre yerinde değildir. Davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı vardır.
Türk Medeni Kanunu 884. maddesi uyarınca “Borçtan şahsen sorumlu olmayan rehinli taşınmaz maliki, borçluya ait koşullar içinde borcu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteyebilir alacak borcu ödeyen malike geçer” hükmünü içermektedir. Somut olayda da, Antalya 4. İcra dairesine yazılan yazıya verilen 23/09/2021 tarihli cevap yazısında özetle; dosya borçlusu …tarafından 04/06/2021 tarihinde 380.000,00 TL ödenmiş olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki mevzuat hükümleri ve açıklamalar dikkate alındığında, ihalenin feshedilmiş olması, tapunun önceki duruma geçecek olması göz önüne alınarak, ipotek bedelinin davacı tarafça ödendiği anlaşılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde ayrıca kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olaya bakıldığında; Takip tarihinden sonra süreç içinde borcun ödendiği anlaşılmaktadır. Davayı doğrudan ilgilendiren ihalenin feshi davasının iş bu yargılama sürecinde de kesinleştiği anlaşılmakla, hakkaniyet gereği, davalının kötü niyetli olduğunu gösterir bir bilgi ve belge yoktur. Davalının hukuki olarak bir yoruma dayalı uyuşmazlığı sürdürmesi sırf bu nedenle kötü niyetli olduğunu kabule göre göstermez.
Son olarak belirtmek gerekir ki; Dava, ipoteğin kaldırılması talepli olmakla, zorunlu arabuluculuk kurumuna tabi değildir. (Emsal, Özünde borcun bittiği iddiası olduğundan; Yargıtay 11. HD., 2020/4471 E, 2021/5774 K; Yargıtay 19. HD., 2020/237 E, 2020/805 K) Buna rağmen ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurulması halinde kabule göre bu ücret davalıya yükletilemez. Kabule göre, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen bu gider davacı üzerinde bırakılmalıdır. (Emsal olarak; Diyarbakır BAM 6. HD., 2020/641 E, 2021/327 K; Samsun BAM 5. HD., 2021/220 E, 2021/287 K; 2021/353 E, 2021/411 K)

HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davaya/Antalya 4. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyasına konu olan ipotekten kaynaklı borçtan dolayı borcu olmadığının/kalmadığının tespiti ile Antalya ili Muratpaşa ilçesi … Mah. Cilt … Sayfa … … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm üzerindeki alacaklısı davalı banka olan borçlusu davacı olan ipoteğin fekkine,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-2004 sayılı İcra ve İflas kanunu m. 28 gereği; davacının talebine hacet kalmaksızın hükmün iş bu tefhimi ile beraber örneğinin tapu sicili dairesine, ilgili dairenin bu durumu hükmolunan taşınmazın kaydına Türk Medeni Kanununun 1010 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmüne tâbi şerh vermesi için bildirilmesine, verilen karar ileride davacının aleyhine kesinleşirse mahkememizce, derhal bu hükmün örneğinin de tapu sicili dairesine bildirilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 6.489,45 TL karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 19.468,35 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 6.548,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat ücreti gideri toplamı 19,05 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 35.050,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekili … ve davalı vekili …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/04/2022
Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır