Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/491 E. 2021/671 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/491
KARAR NO : 2021/671
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : 21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Kaş Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu … tarihli dava dilekçesinde; davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile kayıtlı bulunan sigortalı …’in işleteni ve maliki olduğu … plaka sayılı … marka araç, … sevk ve idaresindeyken, 31.05.2020 günü davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında müvekkilinin Elmalı Devlet Hastanesine kaldırıldığını ve tedavi gördüğünü, akabinde Akdeniz Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında tedavi işlemlerinin tamamlandığını, davacının geçici iş göremez durumunda olup, halen iş göremez durumunda bulunduğunu, müvekkilinin tedavi süresince iş göremez hale geldiğini, davacı, … plakalı motosikleti ile seyir halinde iken, davacının kullanmakta olduğu motosikletin …’in sevk ve idaresindeki, … plaka sayılı aracın davacı motosikletine çarpması sonucunda kaza meydana geldiğini, davalı …’in meydana gelen kazada asli kusurlu bulunduğunu, kazanın meydana geliş şekli, dilekçe ekindeki fotoğraflar, çarpışma noktası gibi hususlar irdelendiğinde, trafik kazası tespit tutanağının eksik ve hatalı olduğunu, meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle … Sigorta A.Ş.’ye yazılı başvuru yapıldığını, sigorta şirketinin herhangi bir ödemede bulunmadığını, sigorta şirketinin ve diğer davalıların müvekkilinin zararını giderime yönelik bir eylemi bulunmaması nedeniyle, Ticari Arabuluculuk başvurusunda bulunulduklarını, … başvuru numaralı, … dosya numaralı arabuluculuk dosyasında yapılan … tarihli toplantı neticesinde anlaşmaya varılamadığını, iş bu anılan nedenle iş bu davayı açma zorunluluğumuz hasıl olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat talep etme hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle şimdilik, yasal faizi ile birlikte; 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak (sigorta şirketinin temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile ve poliçe limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla, davalı gerçek kişilerden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile) ve 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak müvekkiline verilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Açılan dava (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sırasına kaydedilmiş, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı kararı ile bu davaya Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilmeden ve kesinleştirme şerhi yazılmadan dosya Antalya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin 2021/491 E. sırasına kaydedilmiştir.
İncelenmesinde: İlgili Mahkemenin gerekçe son paragrafında “Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinin sınırlarının yargı çevresinin (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) Antalya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesi ile birlikte Mahkememiz dava konusu somut uyuşmazlık bakımından görevsiz hale geldiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde belirtilmiş, ancak usulüne uygun görevsizlik kararı verilmediği görülmüştür.
Ticaret Mahkemesi sıfatıyla … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı ilamında, HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile Yargıtay … sayılı kararı gerekçeye dayanak yapılmıştır.
Yargıtay … sayılı kararı “Somut uyuşmazlıkta dava Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Dava tarihinde, İskenderun’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari dava nitelindeki uyuşmazlığa bakmaya, davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında Adalet Bakanlığının 14.05.2015 tarihli Oluru ile İskenderun ilçesinde Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğu ve 03.08.2015 faaliyete geçtiğinden mahkemece dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) veya gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir” şeklindedir.
Benzer nitelikteki Yargıtay … sayılı kararı ise; “Somut uyuşmazlıkta, sahte olduğu iddia edilen çek nedeniyle, keşideci ve banka aleyhinde … tarihinde Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, Erzurum’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa’nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında HSYK’nın 23/07/2015 tarih 1157 sayılı kararı ile Erzurum Adliyesi’nde 03/08/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir. Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir. Yerel mahkemece, 12/11/2015 gün 2014/668 E. ve 2015/1046 K. Sayılı kararla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay HGK 04/10/2006 gün 8/597- 623 sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir. Bu durumda yerel mahkemece 12/11/2015 günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu … günlü kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle yasal iki haftalık süre içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde 18/04/2016 günlü ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir” şeklindedir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinde yukarıda yazılan karar emsal gösterilmiş ise de; Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinde emsal gösterilen ve yukarıda yazılı Yargıtay’ın iki kararının öncelikle bir ihtisas mahkemesi kurulduğunda aynı yerde (İskenderun ve Erzurum) olan genel yetkili mahkemelerin, ihtisas mahkemesinin görev alınana giren davaları gönderme kararı ile göndermesine ilişkin içtihatlar olduğu, yeni ihtisas mahkemesi kurulmayıp, mevcut ihtisas mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesi durumunda, aynı yerde olmayan diğer mahkemelerin derdest davalarına uygulanabilir bir içtihat olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve 2017/11-10 E. 2019/401 K. sayılı emsal içtihadına göre, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa … Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa … Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
Dolayısıyla, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gönderme kararında dayandığı Yargıtay … Hukuk Dairesinin yukarıda yazılı içtihatlarının somut olaya uygulanamayacak olması, bir an için uygulanabileceği düşünülse dahi yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, yukarıda yazılı emsal içtihadı gereğince açık bir düzenleme olmadığı takdirde aynı yer mahkemelerinin dahi gönderme kararı veremeyecek olmaları nedeniyle, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararın, gerekçesinde görevsizlik kararı olduğu belirtilmesine rağmen gönderme kararı denilmesi, bunun teknik anlamda bir görevsizlik kararı olduğu, Uyap işlemlerinin de görevsizlik şeklinde yapıldığı belirlenmiştir.
Gerekçesinde görevsizlik kararı olduğu belirtilen ancak kısa kararda gönderme kararı şeklinde belirtilip, istinaf/yasa yolu açık denilen kararın teknik anlamda da görevsizlik kararı olduğu, görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememiz tarafından görülebilmesi için ise, bu kararın taraflara tebliğ edilmesi, kesinleştirilmesi ve süresinde talep olması halinde görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.
Kaldı ki, gönderme kararları iş bölümünün söz konusu olduğu hallerde söz konusu olabilir. HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı, aynı sıfat ve düzeydeki mahkemeler arasında bir iş bölümü düzenlemesine değil, ihtisas mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesine (göreve) ilişkin bir karardır.
Her ne kadar gönderme kararına karşı gönderme kararı verilemez ise de anılan nedenlerle Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi hem içerik hem de teknik anlamda bir görevsizlik kararı olduğu, tebligat, kesinleştirme ve gönderme talebi konusunda eksiklik bulunduğu sonucuna varmıştır. Bu usuli eksikliklerin giderilmesi amacıyla da Mahkememizin bu esas sırasının kapatılarak, dosyanın Mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin bu davada görevli olup olmadığı şimdilik değerlendirilmeksizin, sadece ilk kararı veren mahkemenin tebligat ve kesinleştirme eksikliklerinin giderilebilmesi amacıyla bu esas sıramızın kapatılarak, dosyanın ilk kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-Harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemesince takdir edilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu kesin olarak karar verildi. 21/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır