Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/47 E. 2022/346 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/47
KARAR NO : 2022/346
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/06/2018
KARAR TARİHİ : 29/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; davacı şirket yetkilisi Akdeniz Bölgesinde yaklaşık 1996’dan beridir temizlik işleriyle uğraştığını, şahıs olarak 1998 yılında … Bankası A.Ş Akdeniz Bölge Müdürlüğü’nün temizlik işlerini yapmaya başladığını, 2006’dan itibaren ise kurmuş olduğu şirketle davalı bankanın Akdeniz Bölgesindeki şubelere ilişkin temizlik işlerini yerine getirdiğini, taraflar arasında davalılara ait şubelerdeki temizlik işleri ve bu hizmetlerle ilgili doğabilecek ihtiyaçları karşılamak amacıyla sözleşme başlıklı sözleşme imzalandığını, sözleşme sonunda taraflarca sözleşme feshedilmediğinde aynı şartlar altında 1 yıl uzamış sayıldığını, sözleşmedeki edimlerin tamamının davacı tarafından eksiksiz yerine getirilmesine rağmen davalı tarafın herhangi bir neden göstermeksizin ve sözleşme gereği bildirimde bulunması gerekirken, bildirimde bulunmadan 31 Ağustos 2017 tarihinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, sözleşme kendileri tarafından feshedilmesine rağmen işçilere tazminat ödemek zorunda kaldıklarını, teminat mektuplarının iade edilmediğini, fesih nedeniyle eylül, ekim, kasım ve aralık ayında sözleşme ile kararlaştırılan aylık ücretleri alamadığını, fesih nedeniyle kazanç kaybına uğradığı gibi işçilik alacaklarını ödemek için kredi kullanmak zorunda kaldığını bunun da davacının ticari yönden mahvına neden olduğunu, bu nedenle davalının dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak davacıyı zor duruma düşürme gayesi ve hukuki tehdit kullanmak suretiyle zarara uğrattığını belirterek, sözleşmenin kalan süresi yönünden uğramış olduğu kazanç kaybına karşılık olarak şimdilik 5.000,00 TL, sözleşmenin erken feshi nedeniyle ödemiş oldukları işçi alacakları ve tazminatlara karşılık olarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL ile teminat mektuplarının süresi içerisinde iade edilmemesi nedeniyle uğradıkları zararlara karşılık 1.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında bankanın Akdeniz Bölge Müdürlüğü ve Müdürlüğe bağlı şubelerinin temizlik işlerinin yapılması amacıyla 24/02/2011 tarihide hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 31/12/2011 tarihine kadar yürürlükte kalacağı sürenin sonunda taraflardan herhangi biri sözleşmeyi feshetmediği sürece aynı şartlarda devam edeceğinin kararlaştırıldığını, ayrıca davacı temizlik firmasının sözleşme şartlarına aykırı hareket etmesi ve yüklenmesinin bir kısmını veya bütününü yerine getirmemesi halinde doğacak olan bankanın alacakları için banka lehine teminat mektubu tanzim edildiğini, bankanın iş bu sözleşmeyi sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca 31.08.2017 tarihinden geçerli olmak üzere feshettiğini, temizlik firması yetkilisi …’a da 25/08/2017 tarihinde fesih bildiriminin tebliğ edildiğini, davacı temizlik firması yetkilisinin 17/07/2018 tarihinde sözleşmenin feshi sonucu zarara uğradığı ve teminat mektuplarının iade edilmediği gerekçesiyle banka aleyhine davayı açtığını, açılan davanın hukuki dayanağı olmadığını haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacı tanığı …’ın beyanın alınması için Manavgat … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış ve beyanı alınmıştır.
Mahkememizin … Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Karar sayılı ilamı ile “…konusunda uzman oluşturulacak bilirkişilerden sözleşme feshinin davacının ticari hayatta mahvına neden olup olmadığı, feshin MK’nın 2. maddesi gereğince iyiniyet kurallarına aykırı ve keyfi olup olmadığı hususları araştırılarak feshin davacının ticari hayatta mahvına sebep olduğu ve/veya iyiniyet kurallarına aykırı olduğu sonucuna varılması halinde davacının talep edebileceği tazminat miktarının tespit edilerek oluşacak sonuç dairesinde karar vermekten ibarettir.” gerekçesiyle Mahkememizin … Karar sayılı kararı esastan kaldırılmış, dosya mahkememizin … Esas sırasına kaydedildikten sonra yeniden yapılan yargılamada;
01/07/2021 tarihli oturum 1 nolu ara karar gereği dosyanın 1 mali müşavir , bir işletmeci ve 1 borçlar mevzuatında uzman nitelikli hesap bilirkişiye tevdii ile davacı tarafın ticari defter ve belgeleri, taşınır ve taşınmaz kayıtları incelenerek dava konusu sözleşmenin feshedilmesinin davacının ticari hayatının mahfına sebep olup olmadığı ve Mahkememizce feshin geçersiz olduğu kanaatine varılması halinde davacının talep edebileceği tazminat miktarına ilişkin rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 01/11/2021 tarihli raporda özetle; “…Davacının dosya kapsamına sunmuş olduğu 2017 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin Yasanın öngördüğü şekilde kanuni süresinde ve usulüne uygun yapıldığı,
Takdiri ve değerlendirilmesi Mahkemenize ait olmak üzere bu haliyle Davacının 2017 yılı ticari defterlerinin davacı lehine delil olma özelliğini taşıdığı,
Mahkeme, taraflar arasında mevcut sözleşmenin Davalı tarafça haksız olarak fesih edildiği kanaatinde ise;
– Davacının davalıdan sözleşmenin kalan süresi için (01.09.2017-31.12.2017 dönemi) talep edebileceği brüt kazanç kaybının 122.000,00 TL olduğu,
– Davacının haksız fesihten dolayı işçilerine ödemiş olduğu kıdem tazminatlarından dolayı davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının … TL olduğu,
– Davacının haksız fesihten kaynaklı fesih sonrası dönem için teminat mektuplarına ve kullandığı kredilere ilişkin ödemiş olduğu faiz ve komisyonlardan dolayı davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının 6.072,14 TL olduğu,
– Bu durumda davacının davalıdan toplam talep edebileceği tazminat tutarının ise ( 122.000,00 TL + 469.99,11 TL + 6.072,14 TL ) 598.071,25 TL olduğu,
Talep edilen diğer hususlarla ilgili takdir ve değerlendirmelerin Mahkemenize ait olduğu,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosya tarafların tüm iddia ve itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine borçlar mevzuatında uzman nitelikti hesap bilirkişisi de eklenerek tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 05/01/2022 tarihli kök raporla aynı doğrultuda ek rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Davacı vekili 02/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; sözleşmenin kalan süresi yönünden uğramış oldukları kazanç kaybı yönünden 117.000 TL arttırarak 122.000,00 TL’ye, sözleşmenin erken ve haksız feshi nedeniyle ödemiş oldukları işçi alacakları ve tazminatlar yönünden 464.999,11 TL arttırak … TL’ye, teminat mektuplarının süresi içerisinde iade edilmemesi nedeniyle uğradıkları zarar toplamını da 5.072,14 TL arttırak 6.072,14 TL olarak ıslah etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, sözleşmenin haksız feshine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davalı bankanın Akdeniz Bölge Müdürlüğü ile Şubelerindeki temizlik işlerine ilişkin sözleşme başlıklı 16/02/2016 tarihli sözleşme imzalandığı görülmüştür. Sözleşmenin 5. Maddesinde “Bu sözleşme 01/01/2016 tarihinden itibaren 1 yıl geçerli olacaktır. Sürenin sonunda taraflardan herhangi biri tarafından feshedilmediği takdirde aynı şartlar, uzamış sayılacaktır. Banka ayrıca herhangi bir sebep göstermeksizin yazılı olarak bildirmek koşulu ile sözleşmeyi dilediği zaman feshedebilecektir. Bankanın, sözleşme süresi bitmeden önce sözleşmeyi feshetmesi halinde, müteahhit sözleşme süresi sonuna kadar kalan süre için bankadan her ne nam altında olursa olsun ücret talep edemez.” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı banka tarafından davacı şirkete yazılan 25/08/2017 tarihli fesih bildirimi ile 31/08/2017 tarihinden geçerli olmak üzere sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca fesih bildiriminde bulunulduğu, şirket yetkilisi … adına fesih bildiriminin bizzat tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı banka tarafından 03/07/2017 tarihli e-mail ile banka ile davacı arasındaki sözleşmenin sonlanması nedeniyle iş sözleşmelerinin feshinin gerektiği bildiriminde bulunulmuştur.
Yargılama sırasında dinlenen davacı şirket muhasebecisi olduğunu beyan eden tanık … beyanında: Taraflar arasındaki iş ilişkisinin 10 yıldır devam ettiğini, bankanın Temmuz, Ağustos 2017 döneminde sözleşmeyi feshettiğini, bu sebeple personele çıkışlarını verip işçilerin kıdem ve ihbar tazminatını ödediklerini, davacı şirketin sözleşmenin feshinden sonra ticari faaliyetine devam edemediğini beyan etmiştir.
Dosyada bulunan davacıya ait ticari defter ve belgelerin incelenmesinde: Davacının müşteri portföyünün yaklaşık %85’lik kısmının davalı banka şubelerinden oluştuğu, davalı tarafça sözleşmenin feshinin davacı şirketin ticari hayatının mahfına sebebiyet verdiği, bu sebeple şirketin kazanç kaybı ve ödediği kıdem tazminatları ile teminat senetlerine ödemiş olduğu faiz ve komisyonlardan dolayı ve ayrıca sözleşmenin feshinden sonra kullanmak zorunda kaldığı kredilerden dolayı kaybının olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafça, davalı bankaya Vakıfbank’dan 12/05/2015 tarih … nolu 15.000 TL tutarlı süresiz teminat mektubu ile Ziraat Bankasından 31/01/2017 tarihli … nolu 10/01/2018 tarihine kadar geçerli 164.000,00 TL bedelli teminat mektubu verildiği görülmüştür.
Davacının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda; davacı şirketin personellerine 01/01/2017-31/12/2017 tarihleri arasında toplam … TL kıdem tazminatı ödemesi yaptığı, yapılan ödemelerin 4.668,53 TL’lik kısmının 01/01/2017-08/04/2017 tarihleri arası dönemde 08/04/2017 tarihinden önce yapıldığı, kalan … TL ‘lik kısmın ise 27/07/2017- 29/08/2017 tarihleri arasında işçilerin banka hesaplarına ödendiği anlaşılmıştır.
Talep edilebilecek tazminat miktarının hesaplanmasına ilişkin olarak Mahkemece yapılacak değerlendirme hususunda Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 04/07/2019 gün ve 2018/3513 Esas, 2019/3182 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Türk Borçlar Kanunu 112. maddesine göre, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir.
“Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.” (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı).
Müspet zarar olan kâr kaybı, yukarıdaki hükümlerin de sonucu olarak kâr elde edememek nedeniyle malvarlığındaki gerçek eksilme esas alınarak belirlenmelidir. Gerçek eksilmenin belirlenmesi konusunda hizmet sözleşmeleriyle ilgili olarak TBK’da düzenlenen 408 ve 438. maddelerdeki kesinti yöntemi esas alınmalıdır. 408. maddede iş sahibinin temerrüdü nedeniyle istenebilecek ücret hesabı, 438. maddede ise iş sahibinin sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle istenebilecek zarar hesabı düzenlenmiştir. 408. madde işverenin engellemesi sebebiyle yapmaktan kurtulunulan giderler ile başka bir iş yaparak kazanılan veya kazanmaktan bilerek kaçınılan yararların indirilmesini, 438. madde ise sözleşmenin sona ermesi yüzünden tasarruf edilen miktar ile başka bir işten elde edilen veya bilerek elde etmekten kaçınılan gelirin indirileceğini düzenlemiştir. Her ikisi de indirim unsurları olarak benzer düzenleme içermekte olup, öğreti ve uygulamada bu hesaplama, kesinti yöntemi olarak adlandırılmaktadır. TBK’daki kesinti yöntemi hizmet sözleşmelerine ilişkin olmasına rağmen, diğer sözleşmelerin haksız feshi halinde de kıyasen uygulanması gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.2010 tarih, 2010/14-244 Esas, 2010/260 Karar sayılı ilâmında da iki taraflı sözleşmelerin karşı tarafça haksız feshedildiği hallerde, kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen Borçlar Kanunu’ndaki kesinti yönteminin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden, yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa, kazanabileceği miktarlar belirlenip, bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir…”
Yukarıda belirtilen emsal içtihat kapsamında Mahkememizce yapılan değerlendirmede: Davacının iş potansiyelinin %85’lik kısmını davalı bankanın şubelerindeki temizlik işinin oluşturduğu, davalı banka tarafından sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davacının işçilerini işten çıkartmak zorunda kalıp işçilerine tazminat ödediği bu durumun ticari olarak mahvına sebebiyet verecek nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Bu halde davacının sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talep etmesine ilişkin yasal koşulların oluştuğunun kabulü ile hüküm kurmaya, Mahkeme ve yargı denetimine elverişli bilirkişi kök ve ek raporlarında tespit edilen 122.000,00 TL brüt kazanç kaybı, haksız fesihden dolayı işten çıkarttığı işçilerine ödemiş olduğu kıdem tazminatı … TL, haksız fesihden kaynaklı fesih sonrası dönem için teminat mektuplarına ve kullandığı kredilere ilişkin ödemiş olduğu faiz ve komisyonlardan dolayı ödediği 6.072,14 TL olmak üzere toplam 598.071,25 TL tutarındaki tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinde davalı olarak … … Bankası A.Ş. Akdeniz Bölge Müdürlüğü ve … … Bankası A.Ş. Akdeniz Bölge Krediler Müdürlüğü davalı olarak gösterilmiş ise de; söz konusu şubelerin eldeki dava yönünden taraf sıfatının bulunmadığı, cevap dilekçesinin taraf sıfatı olan … … Bankası A.Ş. tarafından verildiği görülmekle karar başlığında … … Bankası A.Ş gösterilmiş olup, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, buna göre; toplam 598.071,25 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 40.854,24 TL karar harcından peşin alınan 187,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 40.666,38 TL harcın davalılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince hesaplanan 46.953,56 TL TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4- Davacı tarafından yapılan 166,00 TL davetiye, 273,90 TL posta, 3.000 TL bilirkişi gideri, 228,96 TL ilk dava masraf toplamı olan 3.668,86 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Artan ve kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın taraflarına İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/04/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır