Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/449 E. 2022/343 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/449 Esas
KARAR NO : 2022/343
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2021
KARAR TARİHİ: 28/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, müvekkili …’un ruhsat sahibi olduğu …plakalı otomobilin 16/09/2020 de davalı …Sigorta şirketi tarafından Kasko sigortası yapıldığını, müvekkiline ait olan aracın 09/11/2020 tarihindeki müvekkilinin damadı … idaresindeyken …’in sahibi ve sürücüsü olduğu …plakalı araca arkadan çarparak, müvekkiline ait sigortalı aracın pert olacak şekilde hasara uğradığını, müvekkilinin aracının 16/09/2020 poliçe tanzim tarihindeki Bakanlık tarifesine göre aracın sigorta kasko bedelinin 85.766,00 TL olup, kaza tarihi olan 09/11/2020 da aracın rayiç değerinin ise 95.000,00 TL, kaza sonrası aracın hurda olarak satış bedelinin 35.000,00 TL olduğunu, 95.000,00 TL rayiç bedelden 35.000,00 TL hurda satış bedeli düşülünce, müvekkili aracın zararının 60.000,00 TL olduğu kanaatine varıldığını fakat gerçek zararın bilirkişi raporu ile belirleneceği için bu nedenle belirsiz alacak davası açıldığını, bu sebeplerle davanın kabulü ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının zararının davadan evvel alınan ekspertiz raporu ile belirlenmiş olduğundan iş bu davanın belirsiz alacak şekilinde açılmaması gerektiğini, müvekkili şirketin genel müdürlük adresi İstanbul olduğundan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davaya konu kazaya karışan …plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile 16/09/2020 -2021 tarihleri arasında sigortalandığını, sürücünü olay yerini terk etmesi sebebiyle poliçenin teminat kapsamında kaldığını, bu sebeple davanın esastan reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kazaya karışan araçların ticari olmadıkça avans faizi talep edemeyeceklerini, bu sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tüm deliller toplanmış, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının …Esas sayılı dosyası celp edilmiş ve dosya dava konusu kaza nedeniyle davalı kasko şirketinden talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi konusunda rapor tanzim edilmek üzere bir makine mühendisi ve bir sigorta eksperinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişilerin mahkemeye sunmuş oldukları 1301/2022 tarihli raporda, ” Davaya konu aracın piyasa değerine ilişkin kaza tarihi baz alınarak; aracın TSB değerleri, yetkili servisler ve internet üzerinden yapılan araştırmalar sonrasında aracın geçmiş mülkiyet durumu, hasar geçmişi, kullanım şekli, kilometresi ve araç rayicini etkileyebilecek sair faktörler ile mevcut piyasa durumu da göz önüne alınarak emsal özelliklere sahip bir aracın piyasa genelinde ortalama 95.000 TL bedel ile temininin mümkün olacağı kanaatine varılıp, tespit edilen bu bedel değerlendirmeye alınmıştır.Kaza sonrası davaya konu olan aracın hasarlı haliyle davacı tarafından 35.000,00 TL. Bedelle satıldığı dosyadaki Araç Satış Sözleşmesinden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının reel zararı dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle kaza öncesi hasarsız 2. El piyasa değeri ile kazadan sonraki hasarlı (sovtaj) değeri arasındaki fark kadar olacaktır “şeklinde rapor sunulmuştur.
Dosya taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda tekrar aynı bilirkişilere tevdi edilmiş ve bilirkişilerin mahkememize sunmuş oldukları 04/02/2022 tarihli raporda,
“Hukuksal olarak delillerin takdir ve kabulü sayın hakimliğinize ait olmak üzere, tarafların kök raporumuza yaptıkları beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda;
A) Dava konusu …plakalı aracın onarımı halinde, lüzumlu parça ve işçilik bedelleri dikkate alındığında aracın onarım maliyetinin ekonomik olmadığı tespit edildiğinden hasarlı vaziyetteki ederi şekli ile değerlendirilmesi durumunda; aracın kaza günü itibari ile piyasa rayiç değerinin 95.000,00 TL. olduğu,
B) Dava konusu araç davacı tarafından kaza tarihi itibariyle hasarlı haliyle (sovtaj) 36.000,00 TL. bedelle satılmış olup, bu bedelin piyasa rayiçlerine uygun olduğu,
C) Davacının kaza tarihi itibariyle reel zararının (95.000,00 TL. – 36.000,00 TL.) 59.000,00 TL. olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde rapor sunulmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kasko sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere; bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Eldeki davada davacı vekili; müvekkili …’un ruhsat sahibi olduğu …plakalı otomobilin 16/09/2020 de davalı …Sigorta Şirketi tarafından kasko sigortası yapıldığını, müvekkiline ait olan aracın 09/11/2020 tarihindeki müvekkilinin damadı …idaresindeyken …’in sahibi ve sürücüsü olduğu … plakalı araca arkadan çarparak, müvekkiline ait sigortalı aracın pert olacak şekilde hasara uğradığını, olaydan sonra davacı tarafın sürücüsünün araç maliki kayın pederinden korkarak kaza yerini terk ettiğini ve aracı dayısının kullandığını beyan ettiğini , davacı tarafın sürücüsünün olay yerini terk etmesindeki tek amacının kayın pederinden korkmak olduğunu açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş; davalı vekili ise davacı tarafın otomobilini kazanın ardından terk ettiğinin tespit edildiğini, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca sürücünün kaza yerinden ayrılması halinde talep edilen hasarın teminat dışında kaldığını, davacının ise geçerli bir sebep olmaksızın kaza yerini terk ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davamıza birebir emsal Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 01/12/2021 T. 2021/5626 E. 2021/9556 K. Sayılı kararında: “Somut olaya bakıldığında; Uyuşmazlık Hakem Heyeti ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından, dava konusu zararın teminat kapsamında olduğu kabul edilmişse de; 10/11/2019 tarihinde saat 03:00 sularında meydana gelen tek taraflı kazada sürücünün yaralanmadığı ve dava dışı başka bir araca veya kişiye çarparak zarar verilmediğine göre; araç sürücüsünün korku, kaygı ya da panik yaşamasını gerektirir bir durumun varlığından da söz edilemeyeceği, kaza ile ilgili bilgi verdiği kayınpederinin kendisine telefonda sinirlenmesi ve olay yerine geleceğini beyan etmesinin, kaza yerini terk etmek yönünden Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca haklı bir neden olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulü gereklidir.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir.
Bu itibarla da, somut olayın özellikleri gereği, davacıya ait araç sürücüsünün kaza yerini Genel Şartlarda belirtilen zorunlu nedenlerle terk ettiği dolayısıyla; zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü davacı sigortalıda olup, dosyadaki mevcut deliller ile de hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. Bu durumda açılan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” denilerek kayın pederinden korkarak olay yerini terk eden sürücünün kullandığı araçta oluşan zararın kasko poliçesi kapsamında olmadığına hükmetmiştir.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ve emsal karar ışığında değerlendirildiğinde; kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da somut olayın özellikleri ve bilhassa davacıya ait aracın sürücüsünün yaralandığını iddia etmediği ve kazada can güvenliğini tehlikeye atacak ispatlanmış bir durum olmadığı, alınan ilk ifadelerde aracı …’ın kullandığının sonraki ifadelerde ise davacının damadı olan …’ ın aracı kullandığının beyan edildiği bu durumun da çelişki yarattığı, aracı kullandığı iddia edilen …’ ın kayınpederinden korkması durumunun yukarıdaki emsal karar gereği can güvenliğini tehlikeye düşürecek bir durum olmadığı hususları gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve aksi durumu ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğinin kabulü gerektiği davacı sigortalının ise zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını mevcut delillerle ispat edemediği kanaatine varılmakla açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL nin mahsubu ile eksik alınan 21,40 TL nin davacıdan alınarak, hazineye irad kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili …’nun yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/04/2022

Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır