Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/416 E. 2021/789 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/416
KARAR NO : 2021/789
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/08/2021
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından … plakalı aracın, kasko poliçesi ile sigorta güvencesi altına alındığını, davalı şirketin maliki ve işleteninin , diğer davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı iş makinesi , … tarihinde meydana gelen trafik kazası ile müvekkil şirkete kasko poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın hasarlanmasına sebep olduğunu, yaptırılan ekspertiz ve düzenlenen faturalar neticesinde sigortalı … plakalı araç hasarı sebebi ile müvekkil şirket tarafından 26.181,62 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, T.T.K ‘nın 1301.maddesi, B.K.nun 41.ve 55.maddeleri ile Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, 26.181,62 TL ana para ve ferilerinin ödenmesi için davalı hakkında Antalya Genel İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası icra takibi yapıldığını ancak; davalı tarafça takibe itiraz edildiğini beyan ederek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; usulsüz tebligat itirazlarının olduğunu, hak düşürücü süreden sonra davanın açıldığını, hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazlarının olduğunu, kaza tespit tutanağında yer alan tespitleri kabul etmediklerini, oluştuğu iddia edilen zararın fahiş olduğunu, davacının mahkeme kararı olmadan ödeme yaparak kusurlu olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; usulsüz tebligat itirazlarının olduğunu, hak düşürücü süreden sonra davanın açıldığını, hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazlarının olduğunu, kaza tespit tutanağında yer alan tespitleri kabul etmediklerini, oluştuğu iddia edilen zararın fahiş olduğunu, davacının mahkeme kararı olmadan ödeme yaparak kusurlu olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır. Bu nedenle mahkememizin görevli olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Somut olayda; Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.(Benzer yönde Yargıtay 17 HD., 2019/4704 E, 2020/4632 K; 2018/1277 E, 2020/2186 K)
Davacı sigortalısına ait 34 YK 8806 plakalı aracın poliçesine bakıldığında, aracın “hususi oto” olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sigortalısının tacir olduğunu gösterir bir bilgi ve / veya belge dosyada mevcut değildir. Her iki tarafı (davacının sigortalısı bakımından) tacir olan ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren bir uyuşmazlık yoktur. Tüketici ilişkisinin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, görevli mahkemenin genel görevli mahkeme Asliye Hukuk mahkemesi olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu kanaatiyle, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli Nöbetçi Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili … ve davalı vekili …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır