Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/410 E. 2022/200 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/410 Esas
KARAR NO : 2022/200
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı bankaca davacının hesabından TBK 20. Maddesi ve devamındaki Genel İşlem Koşullarına ve sözleşmeye aykırı olarak kesintiler yapıldığı, . Davacı banka müşterisinin ticari hesabından … adı altında yapılan toplam … TL tutarındaki maktu kesintilerin iadesi için Antalya … İcra Dairesi’ne takip başlattıklarını, ancak davalı bankanın itirazı üzerine bu takibin durdurulduğunu, davacının hesabından, bazı aylar mükerrer olmak üzere yapılan bu maktu kesintilerle ilgili olarak sözleşmede hiç bir hükmün bulunmadığını, gecikme masraflarının bankanın gelir kaynakları olamayacağını, ancak 3. Kişilere ödenecek bir masraf olabileceğini, davalı bankanın bu masrafı ispatla yükümlü olduğunu, esasen davalı bankanın bu masraf kalemini …’na ve …’na bildirme zorunluluğunun bulunmasına rağmen, bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olabileceğini, …’nın … Sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliğde de bir kısım sınırlamaların bulunduğunu, bu nedenlerle davalı bankanın yaptığı bu kesintilerin Ticari Avans Faizi ve %20 İcra İnkar Tazminatı ile birlikte iadesine ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle davacının tacir olduğunu, tüzel kişiliği haiz bir şirket olduğunu, tüketici hukukundan kaynaklanan hakların kıyasen dahi olsa tacir olan davacı taleplerine karşı uygulanamayacağını, Davacı ile müvekkili Banka arasında imzalanmış ve dilekçe ekinde Sayın Mahkemeye örneği sunulan Genel Kredi Sözleşmesi bilgi formu ile ardından karşılıklı imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin md.2.11 ve alt hükümlerinde “Komisyon, Vergi, Fon, Resim, Harç ve Masraflar ” başlığı altında nasıl tahakkuk ve tahsil edileceği açık, anlaşılır düzenlemeyle davacıya bildirildiğini, davacının da sözleşmeyi okuyup anladığını, kabul edip ve imzalandığını, müvekkili Bankaca ticari kredi kullanan davacı-müşterilerden tahsis edilen kredilerin doğal sonucu olarak sözleşmede belirtilen ve ayrıca müvekkil Banka tarafından WEB sitesinde ilan ile ticari kredi müşterisi olacak üçüncü kişilere de duyurulan ve …’na da bildirilen “Ticari Müşterilerden tahsil edilecek masraf, komisyon ve ücretler listesindeki” ve bizzat davacının bilgilendirildiği ve ıslak imzasıyla onayladığı oranlar dahilinde davacının kredi kullanımındaki durumuna göre kullanım sırasında veya ileride tahakkuk edebilecek komisyon, masraf ve ücret alma hak ve yetkisi bulunduğunu, Türk Ticaret Kanunun 11. maddesine göre, ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseselerin ticari işletme sayıldığını, 12. maddeye göre ise, bir ticari işletmeyi kısmen dahi kendi adına işleten kimseye “tacir” denildiğini, Kanunun bu açık tanımından Bankaların tacir olduğu sonucunun çıktığını, Kanunun “Ücret isteme hakkı” başlıklı 20. maddesinde, “Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir.” hükmünün bulunduğunu, Bankalar müşterilerine kredi tahsis işlemi yapmakla müşterilerine hizmet sunmaktadırlar. Bankalar müşterilerine kredi tahsis etmekle, müşterilerine güven ve itibar kazandırmakta, kredi açtıklarını, Bankaların Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir olması nedeniyle yukarıda belirtildiği şekilde ücret/komisyon alma hakkı bulunduğunu, söz konusu sözleşme hükmü sözleşmenin esasına yabancı bir hüküm olmayıp; tüm Bankacılık piyasasında geçerli olan bir uygulamayı ihtiva eden düzenleme olduğunu, davacı tacir olup imzaladığı sözleşmenin içeriğine vakıf durumda olduğunu, nitekim Genel Kredi Sözleşmesinin imza tarihinden önce davacı yana “Sözleşme Öncesi Bilgi Formu” verildiğini, ve kendisi tarafından okunarak imzalanıp teslim alındığını, tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının talebi hukuka aykırı olup huzurdaki davanın reddi ile yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı banka tarafından kullandırılan kredi nedeniyle tahsil edilen masrafların iadesi istemiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelenmiş; alacaklının …, borçlusunun … A.Ş. olduğu, asıl alacak ve işlemiş faizler olmak üzere toplam …-TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya … tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun … tarihinde yetkiye ve borca itirazı nedeniyle … tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın davacıya tebliğ edilmediği ve İİK’nun 67/1 maddesi gereği yasal 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişi raporunda sonuç olarak; a.Davacı … ve davalı … A.Ş. banka arasında, sözleşme tarihinin 1 gün öncesi olan … tarihinde bir “Genel Kredi Sözleşmesi Bilgi Formu” düzenlendiği, bu sözleşmenin 8. Maddesinde sözleşmenin davacıya yüklediği yükümlülükler konusunda açıklamaların bulunduğu, davacının bu formun bir nüshasını incelemek üzere aldığı ve ertesi gün olan … tarihinde imzaladığı …-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin son sayfasında da Genel İşlem Koşulları hakkında tatmin edici bilgilerine yer verildiği, adı geçen davacının da bunları okuyup anladığına dair kendi el yazısıyla onayladığı, böylece dava dilekçesinde sözü edilen “Genel İşlem Koşullarına aykırılıktan” söz edilemeyeceği,
a .dava dilekçesinde sözü edilen toplam …-TL tutarındaki kesintilerin, davacının … tarihinde açılan ve … tarihi arasında kapanan toplam … adet taksitli kredinin gecikmiş taksitleri için yapılan maktu “Gecikme Ücreti” olduğu, dava dilekçesinde yer alan “mükerrer kesintilerin” aynı kredi için yapılan mükerrer kesintiler değil; aynı ay içinde 1’den fazla krediye ait gecikmiş taksitlere ait olduğu,
b. … yılına kadar bankaca yapılan kesintilerin 22.11.2006 tarihinde yürürlüğe giren T.C. Merkez Bankası’nın Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinden Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatle Hakkındaki Tebliği dönemine girdiği ve bu tebliğin 4. Maddesinde anılan “ücret serbestiyeti” kapsamında bulunduğu,
c. dava dilekçesinde, bahse konu kesintilerin …’nın … Sayılı Tebliğine de aykırı olduğu belirtilmiş ise de, Tebliğin “Ek -1 Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretler” başlığı altında bulunan “1.3.1 Kredi Risk Süreci” bölümünün “1.3.2. Nakdi Kredi – Taahhüde Uymama Ücreti” adındaki ücretin, tam da bankaca kesilen dava konusu ücret olduğu ve yukarıdaki kesinti tablosunda da görüleceği üzere; bu Tebliğin yürürlüğe girmesiyle, kesinti adının de “Taahhüde Uymama – Gecikme Ücreti” adını aldığı, bu nedenle … Sayılı Tebliğe aykırılıktan söz edilemeyeceği,
d. hesap hareketlerinde ve yukarıdaki kesinti tablolarında da görüldüğü üzere, aynı taksit için hem maktu kesinti, hem de Gecikme Faizi uygulaması yapılmadığı,
e. esasen bir tacir olan davacının, taksit tutarını geç ödemekle yaptığı “para istismarı” karşısında bir bedel ödemesinin de doğal olduğu,
sayılan bu nedenlerden dolayı da, davalı … Bankası A.Ş.’nin, davacı …’e iadesi gereken bir miktarın söz konusu olamayacağı kanaatine varmıştır.
Öncelikle çözülmesi gereken husus davalı borçlunun takipte yetki itirazı hususudur.
Borçlu şirket borca itiraz dilekçesinde, şirket adresinin … olması nedeniyle yetki itirazında bulunmuştur. İİK. 67. maddesi uyarınca;İtirazın iptali davasında takibin yetkili İcra Dairesinde yapılması dava şartı olup icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikli olarak İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre icra dairesinin yetkisini değerlendilerek karar verilmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı HMK 10. Maddesi uyarınca Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilecektir. Öte yandan aynı yasanın 14.maddesi uyarınca bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. 17.maddede ise tacirler arasında yetki şartının kararlaştırılmış olması halinde, aksi kararlaştırılmadıkça sadece sözleşmeyle kararlaştırılan yer mahkemesinin yetkili olacağı düzenlenmiştir.
İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazda; itiraz eden borçlunun yetkili icra dairesini bildirmesi gereklidir. Davalı borçlu itirazında; yetkili icra dairesinin bildirilmediği takdirde ortada usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından taraflar yönünden takip yapılan icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir.
Somut olayda davalı icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ve ikametgahı … ise de; Somut olayda, dava konusu genel kredi sözleşmesinin davalı bankanın … Şubesi ile akdedildiği, sözleşmenin,7.2.2 maddesinin “…bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde …… Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olacağını, ….kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin bertaraf edilmediğini….” şeklinde düzenlendiği, sözleşmede genel ve özel yetkiler saklı tutulduğuna göre,taraflarca aksi kararlaştırılmış olup HMK 17.maddesi uyarınca … İcra Daireleri ve Mahkemelerin münhasır yetkili oldukları söylenemez. Dava konusu genel kredi sözleşmesinin davalı bankanın … Şubesi ile akdedildiği, bu şubeden kredi kullandırıldığı dikkate alındığında, HMK’nun 14.maddesi uyarınca Antalya Asliye ticaret Mahkemelerinin ve icra dairelerinin de yetkili olduğu sonuç ve kanaatine varılmış, davalı borçlunun yetki itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı bankanın ticari krediler nedeniyle davacıdan haksız kesinti yapıp yapmadığı, yapmış ise haksız kesinti miktarı konularında olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 18/2 maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK’nun 20 ila 25. maddeleri arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilirse de TTK 18/2. maddesi hükmü karşısında tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir. (Yargıtay … HD. … gün, … Esas, … Karar).
6098 sayılı Borçlar Kanunu sonrası imzalanan kredi sözleşmeleri yönünden, Türk Borçlar Kanunu 20. Maddesinin TTK’nın 18/2. Maddesiyle birlikte değerlendirilmesi, tarafların tacir olduğu, her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği gözetildiğinde, sözleşmede hüküm bulunması halinde buna göre, yoksa emsal banka uygulamaları araştırılarak emsal banka uygulamaları ortalamasında bankanın ücret alabileceği kabul edilip ayrıca 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi kapsamında, Bakanlar Kurulu’nun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden …’nın …. sayılı Tebliği’nin göz önüne alınıp bankanın ayrıca alabileceği ücretlerinde tespiti gerekmektedir. Yukarıda açıklanan bilirkişi rapor bu yönde incelemeleri içermekte ve denetime elverişlidir.
Bütün dosya kapsamı, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi ve yukarıda tarihi belirtilen hüküm kurmaya, Mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli bilirkişi raporu değerlendirildiğinde; Bankalar Kanununun tüketici kredilerinin dışında kalan diğer bütün kredi işlemlerinde serbestçe faiz, komisyon ve masraf alınmasının mümkün olduğu, bankaların faiz dışındaki gelirlerinin açılan kredinin üzerinden maktu ve nispi oranda komisyon niteliğinde olabileceği veya kredi işleminde fiilen yapılan herhangi bir masrafın karşılanması amacıyla masraf alınabileceği. Genel Kredi Sözleşmeleriyle taraflar arasında ticari nitelikte akdi ilişki kurulduğu, davalının kullandığı kredilerin 4077 sayılı yasada ayrıntılı olarak belirtilen tüketici kredisi niteliği göstermediği, dolayısıyla tüketici kredisi işlemleri dışında, faiz dışı ücretin sadece iş ve hizmet alımından kaynaklanmasının söz konusu olmadığı, bankaların ticari kredi sözleşmelerinde faiz ve komisyon oranlarının genel olarak yazılı olarak gösterilmediği, azami oranların tespitine yetkili olduklarının belirtildiği ve bu husustaki tarifelerin banka şubelerinde ve web sitelerinde İlan edildiği, genel bankacılık uygulamalarında alınan tutarın makul sınırlarda kabul edilebilecek oranda olduğu, gecikme ücreti adı altında yapılan kesintinin yerinde olduğu, davaya konu kredilerin ticari kredi olduğu ve taraflarının tacir olduğundan gecikme masraf ücreti ve benzeri mali yükümlülüklerin davalı yanca tahsilinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli …-TL harçtan, peşin olarak alınan …-TL mahsubu ile bakiye …-TLL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre …-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; … TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere davacının göstereceği bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’ün yüzüne karşı verilen karar KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2022

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı