Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/407 E. 2022/214 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/407 Esas
KARAR NO : 2022/214
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2021
KARAR TARİHİ: 17/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, Müvekkili ile davalı şirket arasında 03.08.2019 tarihli nar alım satımı sözleşmesi imza edildiğini, sözleşme uyarınca davalı şirket 195.000,00 TL bedel karşılığında müvekkilden götürü usulde nar meyvesi satın aldığını, 45.000,00 TL’sinin müvekkiline elden ödendiğini, geri kalanın müvekkililine çek verilmek suretiyle ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin Antalya 3. ATM’nin …E, …K sayılı 21.05.2021 karar tarihli gerekçeli kararıyla davalı şirket lehine dava kabul edildiğini, tasdik edilen konkordato projesi kapsamında alacak miktarına %30 tenzilat uygulandığını, konkordato komiser heyeti değerleme raporunun 15.04.2021 tarihli alacaklar toplantısında söz konusu raporun 11. Sayfasındaki müvekkili … hakkındaki açıklamada ‘ verilen avans hesabında yer alan tutar 49.998,28 TL çek tutarından düşüldüğü ‘ şeklinde müvekkilinin malı teslim etmediği şeklindeki gerçeği yansıtmayan tespitle müvekkilinin davalı / borçlu şirketten olan alacağına halel getirildiğini, müvekkilinin mahsulü toplayacak işçisi, meyve kasası, kamyonu, soğuk hava deposu gibi imkanları olmadığından mahsulünü toplayıp davalı şirkete teslim etmesinin mümkün olmadığını, yerel ticari örf ve adette uygulamanın böyle olup olmadığı, konusunun mahkememizce ziraat odası ve ticaret borsası gibi kuruluşlara müzekkere ile araştırılmasını, davalı şirket ise haksız olarak ve konkordatonun kanunca sağlanan faydaların ötesine geçerek götürü usulde tüm mahsulü kendi marifetiyle toplamış olmasına rağmen müvekkile olan borcunu maddi duruma aykırı olarak azaltmış olduğunu, mahsül bizzat davalı şirket tarafından toplanmış ve karşılığında ne bir kantar fişi nede müstahsil makbuzu kesildiğini, davalı şirketçe makbuz kesilmeyen 2017 ve 2018 yılları için müvekkiline parasını tam ödendiğini, davalı şirketin 2017, 2018 ve 2019 yılları defterlerinin bilirkişi vasıtasıyla incelenmesini, konkordato projesinde alacağının 49.998,28 TL olan kısmının haksız olarak dahil edilmeyen müvekkili adına başlattıkları zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığını, 49.998,28 TL’lik çekişmeli alacağa isabet eden payın bankaya depo edilmesine karar verilmesi gerektiğini, nitekim konkordato tasdik kararının da kesinleşmediğini, 49.998,28 TL alacağının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yıllık faiz ile birlikte çekişmeli alacağa isabet eden payın borçlu tarafından depo edilmesi ile davalıdan konkordato projesi hükümleri doğrultusunda tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, Müvekkili …Tarım Ürü. Tic. Ltd. Şti. hakkında Antalya 3. ATM’nin …E, …K sayılı dosyası ile müvekkili şirket hakkında konkordatonun tasdikine karar verildiğini, Antalya 3. ATM’nin …E, …K sayılı dosyasında …Firması yönünden konkordato kararı verilirken ekte sunulu 27.04.2021 tarihli tenzilatlı konkordato tasdik projesinin mahkemece esas alındığını, ve bu doğrultuda konkordato kararı verildiğini, Konkordato projesi tasdik edilmeden önce çekişmeli alacaklar konusun da görüşüldüğünü ve bu hususta konkordato dosyasına 04.11.2020 tarihli ayrıntılı bilirkişi raporu sunulduğunu, yani karşı yanın çekişmeli alacak iddiasının usulen asılsız olduğunu, ayrıca ekte sunulu ihtarnamede de görüleceği üzere karşı tarafın hazır ettiğini iddia ettiği ürünlerin yasaklı madde içermekte olup ayıplı ifa söz konusu olduğunu, satıcının alacağını hak etmesi için malı ayıpsız olarak hazır etmesi gerektiğini, karşı tarafın alacağı miktar tasdik edilen konkordato projesinde belirtildiğini, bu nedenlerle, davcının davasının reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tüm deliller toplanmış, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası celp edilmiş, dosya tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişinin mahkemeye sunmuş olduğu 16/12/2021 tarihli raporda,
Davalının 2019 yılı Ticari Defterlerinin yasal açılış / kapanış tasdiklerinin yapılı olduğu, defterlerin tasdiklerinin bir bütün halinde yapıldığı, ve birbirini doğruladığı,
Davalının davacı adına kayıt edilen Verilen Sipariş Avanslarında 49.998,56 TL alacaklı olarak kayıt yer aldığı, 15.04.2021 tarihli alacaklar toplantısında ve yedi günlük iltihak süresindeki proje oylamasına göre; davalının 150.000,00 TL çek borcundan 49.998,56 TL alacağının düşülerek %30 tenzilat sonrası kalan kısımın 9 eşit taksitte ödenmesi teklif edilerek konkordato komiserlerince mahkemeye rapor edildiği, davacının alacaklar toplantısına katılmadığı,
Davacının 03.08.2019 tarihli sözleşme ile GÖTÜRÜ olarak 195.000,00 TL bedelli NAR satışını Davalıya karşılıklı imza ile alınıp / satıldığı, 45.000,00 TL’sini elden aldığını, kalan 150.000,00 TL için 2 adet çek aldığını, akabinde davalı şirketin ihtarname ile mahsullerin ihracata uygun olmaması nedeniyle çek ve nakit ödenen bedellerin iadesini talep ettiği,
Davalının 195.000,00 TL’lik götürü sözleşme ile Nar satış sözleşmesine konu mahsulleri teslim aldığına yönelik VUK hükümleri uyarınca Müstahsil Makbuzu düzenlemediği, defter kayıtlarından anlaşıldığı,
5- Davacının 2 adet çek den dolayı 150.000,00 TL alacağının davalı defterlerinde yer alan verilen sipariş avanslarında ki 49.998,56 TL kayıtlı borcun alacaklar toplantısı ile haksız olarak düşürüldüğü gerekçesi ile düşülen 49.998,56 TL alacağını mahsul teslimleri gerçekleştiğinden bahisle dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile talep ettiği, dosya kapsamında kantar fişi ve müstahsil makbuzları bulunmadığı, yönünde rapor sunulmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Davanın ticari satımdan kaynaklanan Alacak davası olduğu görüldü.
İzmir Vergi Dairesine, Ticaret Odasına, Esnaf ve Sanatkarlar Odasına yazılan müzekkere yazılmış ve yazı cevapları celp edilmiştir.
6100 sayılı H.M.K. 2. Maddesinde; “…Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. düzenlemesi bulunmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vazifesi içerisinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi uyarınca ticari sayılan davalara Ticaret Mahkemesi tarafından bakılacağı hususu düzenlenmiştir.
Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’nin 27/01/2016 tarih 2015/8409 Esas 2016/1048 Karar sayılı emsal içtihatında ; “…Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1 maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Aynı Kanunun 5/1. maddesine göre ise “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Somut olayda dava; temizlik işleri ile uğraşmakta olan davalı şirketin, davacı Belediyenin açmış olduğu temizlik ihalesini aldığı ve davacı belediye tarafından ihale gereği ödenmesi gereken bedelin ödenmesine rağmen, davalı şirketce icra takibine başvurulduğu ve icra takibinin kesinleşmesinden dolayı davacı belediyenin borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Her ne kadar, davalı taraf ticari şirket olsa da, davacının tacir olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında kalmadığı, bu nedenle de davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmaktadır…”
Yine Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’nin 13/12/2016 Tarih 2016/13625 Esas 2016/12143 Karar sayılı emsal içtihatında da ; “…Her ne kadar davacı taraf ticari şirket olsa da; davalının tacir olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında kalmadığı, itirazın iptali istemine ilişkin olduğundan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği…” belirtilmiştir.
Müzekkere cevaplarına göre davacının ticari vergi kaydının bulunmadığı, ticaret odasına ve ticaret sicil müdürlüğünde kaydı bulunmadığı bu sebeplerle tacir olmadığı davacı vekilinin beyanlarına göre de çiftçi olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve emsal içtihat doğrultusunda yapılan değerlendirmede, davacı vekilinin talebinin müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan nar alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, davalı şirket tacir olsa dahi davacının tacir olmadığı, uyuşmazlığın mutlak ticari davalardan da olmadığı, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesince çözümlenmesi gereken davalardan olduğu anlaşıldığından davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Kanunun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Diğer hususların gerekçeli kararda açıklanmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır