Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/40 E. 2023/428 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/40
KARAR NO : 2023/428
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/01/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde D 635-4 nolu karayolunun elmalı istikameti yönünde ilerleyen … yönetimindeki … plakalı motorsiklete, karşı yönden … yönetimindeki … plakalı araç, şerit tecavüzü yaparak çarptığını, bu çarpma neticesinde ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada motorsikletin arkasında yolcu olarak bulunan davacının eşi ve desteği …’ın vefat ettiğini, kaza sonrasında olay yerine gelen kolluk kuvveti olan jandarmanın tutmuş olduğu trafik kazası tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsü …’in tamamen kusurlu bulunduğunu, ilk aşamada sürücüsü tespit edilemeyen motorsiklet sürücüsünün kusurunun bulunmadığının tespiti edildiğini, kaza tutanağına istinaden Savcılık tarafından Antalya il Jandarma Kriminal Dairesinin … tarihli uzmanlık raporuyla motorsiklet sürücüsünün … olduğunun tespiti yaptırıldığını, yine … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyasında alınan … tarihli bilirkişi raporunda ; … plakalı araç sürücüsü …’in asli kusurlu … plakalı motorsiklet sürücüsü …’un tali kusurlu olduğunun tespitinin yapıldığını, kusur durumunun değişmesi ihtimaline binaen, motorsiklet sürücüsü …’a karşı maddi ve manevi tazminat açma haklarını saklı tuttuklarını, raporlar arası çelişkinin giderilmesine yönelik Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden yapılacak kusur değerlendirmesi sonucu … a kusur atfedilirse , ek dava açıp birleştirme talep edeceklerini, kazaya sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsü … haricinde kaza tarihinde … plakalı aracın işleteni durumunda bulunan … da yasa gereği sorumluluğu bulunduğunu, davalı … Sigorta şirketinin de araç sigortacısı olarak sorumluluğu bulunduğunu, … … tarihinde aracı devralmış bulunmakta olup ,aracın devralınmasından 2 gün sonra … tarihinde bu kaza meydana geldiğini, sigorta sözleşmesi, sözleşmeye taraf olan sigortalıyı takip eder. Sigortalının değiştiği her durumda mevcut sözleşme değişim tarihi itibarıyla kendiliğinden sona erer ve ilgiliye gün esasına göre prim iadesi yapılır. Ancak, mevcut sözleşme sigortalının değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için sözleşme yapılana kadar geçerlidir. Hükmü gereği davalı … sigortanın sorumluluğunun devam ettiğini, kaza ile ilgili cezai soruşturma … Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma esasında halen açık durumda olup henüz iddianame düzenlenmediğini, vefat eden … davacı …’ın eşi, diğer davacılar … … ve … …’in babası olduğunu, vefat eden … emekli olup maddi tazminat yönünden geride ölenin desteğine muhtaç eş … kaldığını, meydana gelen kazada, vefat edenin desteğinden yoksun kalması nedeni ile … için dava içerisinde aktüerya bilirkişisinin hesaplayacağı tutara arttırılmak üzere maddi tazminat isteme zorunluluğu doğduğunu, yine … ile birlikte diğer davacılar … … ve … … için manevi tazminat isteme zorunluluğu doğduğunu, kazanın oluşunda ölen desteğin bir kusurunun bulunmaması; maddi tazminat hesaplarındaki yetersiz ve kısıtlı kuralların zararı tam karşılayamaması; sorumluluk hukukundaki son gelişmelere göre manevi tazminatın “telafi edici ve caydırıcı” bir etki sağlayacak miktarda olması gerektiği hususlarının mahkemece gözetilerek, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla … için 1.000TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma);davalı … sigorta şirketi yönünden(poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) temerrüt tarihinden itibaren diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, trafik kazası sonucu kaybetmiş olduğu eşinden dolayı …’ın çekmiş olduğu elem acı ve ızdırabının bir nebzede olsa dinmesi için 50.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, trafik kazası sonucu kaybetmiş olduğu babasından dolayı … …’nın çekmiş olduğu elem acı ve ızdırabının bir nebzede olsa dinmesi için 30.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, trafik kazası sonucu kaybetmiş olduğu babasından dolayı … … in çekmiş olduğu elem acı ve ızdırabının bir nebzede olsa dinmesi için 30.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kazaya sebebiyet veren … plakalı araç davalılar adına kayıtlı ise teminatsız olarak araç kaydına tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı davasını Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığını, hâlbuki davaya bakmaya davalı şirketin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu sebeple davanın yetkisizlikten reddi gerektiğini,
6704 sayılı torba kanunu uyarınca davadan önce başvuru yapmak ve gerekli belgeleri ibraz etmek zorunlu hale getirildiğini, ancak davacı tarafından gerekli belge ibraz edilmeden işbu davanın açıldığını, bu nedenle esas hakkında inceleme yapılmasına gerek olmadan, davanın usulden reddi gerektiğini, davalı şirket sigortalısının kusuru oranında sorumlu olup, davacı taraf, sigortalısının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasını, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, tazminat hesabında müteveffanın motosiklet üzerinde seyahat halindeyken kask takmaması ve araca uygun kiyafetleri giymemesi sebebiyle kusurlu olması nedeni ile hesap yapılırken asgari % 25 oranında indirim yapılmasını, tarafların mali ve içtimai durum araştırması yapılmasını, davanın kabülü anlamına gelmemekle birlikte davalı şirket faizden dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, davalı şirketin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, meydana gelen kaza nedeni ile uğranılan zararda; Sosyal Güvenlik Kurumunun bağladığı maaşın üstündeki ve dışındaki zarar olarak, doğrudan hak sahiplerinin kişisel zararı, zarar gören şahıs için bağladığı maaşın peşin değeri olarak, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun zararı olmak üzere 2 ayrı zarar gören bulunduğunu, ancak her iki zarar için poliçede tek bir ‘’bedeni kişi başına’’ teminat bulunduğunu, teminat zarar görenler arasında hasarları oranında paylaştırılması gerekir” hükmü uyarınca tüm zarar görenler için gerçek zarar belirlendikten sonra teminatın gerçek zararı karşılamaması durumunda “proporsiyon” yapılması ve teminatın paylaştırılması gerektiğini ileri sürerek, öncelikle yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetki yönünden reddine, davalı şirket aleyhine açılmış davanın tümden reddine, davacının davasının ispatı halinde; davalı şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Hukuk Muhakemeleri Kanununda yetkili mahkemenin açıkça belirtildiğini, olayın meydana geldiği yer Antalya İli … İlçesine bağlı bir bölgede olduğunu, bu sebep ile haksız fiilden doğan zararlarda yetkili mahkeme zararın oluştuğu yer mahkemesi olduğunu, bu sebeple davanın Antalya’da açılması hukuka aykırı olup yetki itirazları bulunduğu, asıl yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dava konusu maddi ve manevi tazminat davası olup, söz konusu davada Zorunlu Trafik Sigortası sebebi ile sigorta şirketi de davalı olarak yer aldığını, bu sebep ile ilgili kanun hükümleri ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülecek maddi ve manevi tazminatlarda sigorta şirketine başvuru ve davalı taraflar ile arabuluculuk dava şartı olduğunu, davacı taraflarca dava dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu arabuluculuk anlaşmama tutanağı mevcut olduğunu, söz konusu arabuluculuk görüşmelerinde taraf olarak bulunduğunu, bu sebeple davacı taraflarca dava şartlarını yerine getirmediğinden dolayı davanın esasa girilmeden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin ise; meydana gelen kazada davalı sürücünün asli kusurlu, … plakalı motosikletin sürücüsü …’un tali kusuru olduğunu iddia etmiş ve bu motosikletin arkasında yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini beyan ettiğini, söz konusu iddiaların kesinlikle kabul etmediklerini, davalının söz konusu kazada bir kusuru mevcut bulunmadığını, yine … plakalı motosikletin sürücüsü olan … ve aynı motosiklette bulunan maktulün sağlık kurumlarında yapılan kontrollerinde aşırı derecede alkollü olduğu raporlar ile sabit olup, hal böyle olmasına rağmen … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlattırılan bilirkişi raporunda sayın bilirkişi hep tahmin ve yorumlamalar ile gerçeğin dışında bir kusurlama yaptığını, yine … plakalı motosikletin sürücüsü olduğu tespit edilen … ve aynı motosiklette bulunan maktül herhangi bir kask ve koruyucu ekipman kullanmadığını, bu sebep ile kazada oluşan zararın miktarının arttığını, Kusurlarının olduğunu kabul etmemek ile birlikte maktül emekli olup aylık geliri sabittir. Kaza tarihinde SGK kayıtları incelemesi ile de aktif çalışma hayatının olmadığının görüleceğini, ilgili kanunlar gereğince de maktülün emekli maaşı yakınlarından şartlara uygun olanlara bağlanabileceğini, bu sebep ile kazada bir kusurumuzun olduğunu kabul etmemek ile birlikte davacıların maktulün desteğinden yoksun kaldığı iddiasını kabul etmediklerini, davalının sürekli olarak gerek yaralanan kişi … gerek maktülün ailesinin yanında olmaya çalıştığını, ilgili kanun ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre maddi ve manevi tazminatın oluşması için gerekli şartlar belirlendiğini, söz konusu kazada davalının bir kusuru bulunmadığından dolayı maddi ve manevi tazminattan hiçbir sorumluluğu olmadığını, öncelikle yetki itirazımızın kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine karar verilerek davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte olması durumunda dava şartı yokluğu nedeni ile reddine, esasa girildiği takdirde haksız ve yasal dayanaktan yoksun açılan davanın reddine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiyeler tebliğ edilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak sigorta poliçesi ile hasar dosyası getirtilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılarak araçların trafik tescil kayıtları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… C.Başsavcılığına müzekkere yazılarak … Soruşturma nolu dosyanın Uyap üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacıların ve davalı gerçek kişilerin sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış, gelen yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
SGK’ya müzekkere yazılarak meydana gelen kaza sonrasında davacılara toptan ödeme veya maaş bağlama şeklinde gelir bağlanıp bağlanmadığı ve varsa ödemeleri ilişkin kayıt ve belgeler istenmiş, gelen yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Elmalı Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyanın tamamı Uyap üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Ceza dosyasında mevcut, … tarihli ATK kusur raporu ile ile Adli Tıp Kurumu … tarihli ceza mahkemesince tensiben aldırılan raporda sanıklardan …’e asli, …’a alt düzeyde tali, müteveffa yolcu …’a alt düzeyde tali kusur atfında bulunulmuştur.
Mahkememizce aşamalarda talimat yolu ile 3 kişilik İTÜ veya Karayolları Fen heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
… tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davalı sigorta şirketine sigortalı davalı otomobil sürücüsü davalı …’in asli derecede ve tam oranında kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü …’un kusursuz olduğu, davacıların murisinin kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Ceza mahkemesi dosyasında alınan kusur raporunda ise yukarıda da belirtildiği üzere özetle; müşteki sanık …’in asli kusurlu olduğu, müşteki sanık …’un alt düzeyde tali kusurlu olduğu, müteveffa …’ın alt düzeyde tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Rapor içeriğinde, müteveffaya verilen kusurun sebebinin kask takmaması olduğu özetle belirtilmiştir. Ceza dosyasında kusur ile ilgili alınan 31/08/2022 tarihli Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu raporu da benzer tespitler içermektedir.
Tazminat yargılaması hususunun ceza yargılaması ile ilişkisi de 6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu”nda (m. 74) düzenlenmiştir. Buna göre;
“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”
Ayrıca; aynı ilke hukuk uygulamasında yenleşmiş olmakla; T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/17-50 esas , 2011/231 karar nolu 27/04/2011 karar tarihli mahkememizce de emsal görülen kararından özetle belirtildiği üzere, ceza mahkemesince verilen beraat kararı , kusur ve derecesi , zarar tutarı, temyiz gücü ve isnat yeterliliği , illiyet gibi esaslar hukuk hakimini bağlamaz.
6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazasına etki eden ve tarafların kusur durumlarının belirlenmesinde rol oynayabilecek olan araç hızlarının tespiti, aracın teknik özelliklerine göre kazanın oluş şeklinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması vs. gibi bir durum yoksa, kazadaki kusur oranlarını belirlemenin teknik bilgiyi gerektiren bir yönü bulunmamaktadır.(Yargıtay 17. HD., 2019/2909 E,2020/7805 K.)
Müteveffanın kask takmadığı anlaşılmakla, müterafık kusur kavramının açıklanması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51/1. maddesinde hakimin tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, 52/1. maddesinde ise zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında yahut artmasında etkili olmuş ya da tazminat hükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği düzenlenmiştir. Zarar görenin veya davacıların desteğinin koruyucu tertibat takmaması (kask yahut emniyet kemeri), alkollü olduğunu bildiği kimsenin veya ehliyeti bulunmayan kişinin sürücülüğünü yaptığı araca binmesi gibi hususlar mutazarrır açısından müterafik kusur oluşturur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2017 gün ve 2016/19269 esas, 2017/11960 karar; 19/02/2018 tarih ve 2015/7675 esas, 2018/1070 karar sayılı içtihatları). Zarar görenin müterafik kusurunun olması durumunda yerleşik yargısal uygulamalara göre tazminat miktarından %20 oranında indirim uygulanması gerekir. Müterafik kusur indirimi sebebiyle yapılabilecek azami indirim oranı %20’dir. Birden fazla müterafik kusur oluşturan davranış bulunsa bile indirim oranı %20’yi aşamaz (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/21303- 2017/4354). Ayrıca, müterafik kusur sebebiyle indirim yapılması için davalının bu hususu savunma olarak ileri sürülmesi şart değildir. Dosya kapsamında hal ve şartlara göre tazminattan indirim yapılmasını gerektirir. Müterafik kusurun belirlenmesi halinde usulünce tenkis yapılması gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2015/9251 – 2018/3894 E.K. Sayılı içtihadı).
Somut olaya bakıldığında, Desteğin kasksız şekilde nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir.(Yargıtay 17. HD, 2019/968 E, 2020/4817 K) Bu nedenle, somut olayda, müteveffaya kask takmadığı için kusur atfeden ceza dosyasındaki kusur raporu yerinde değildir. Yine, kazada yer alan …’a da koruyucu başlık takmayan yolcu …’ın idaresindeki araca binmesine müsaade etmiş olmakla alt düzeyde kusur izafe eden rapor bölümüne itibar edilmemiştir. Bu hususlar müterafık kusur kavramı içinde değerledirilecek hususlardır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7624 Esas, 2018/10877 Karar sayılı ilamı ile 2019/968 Esas, 2020/4817 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Dosyada, yukarıdaki açıklamalar ışığında, mahkememizce alınan kusur raporu hükme esas alınmıştır.
Dosya davacılar tarafından talep edilebilecek maddi tazminat miktarı hususunda rapor aldırılmak üzere aktüerya bilirkişisi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından sunulan … tarihli raporda özetle; “…b) Yargıtay 17. H.D. ve 4. H.D. İçtihatları çerçevesinde; hesaplamada TRH-2010 Yaşam Tablosu, Progresif Rant Metodu, %10 artırma ve iskonto hesabı kullanıldığı; hesaplamada desteğin kaza tarihinde emekli ve pasif devrede olduğunun kabul edildiği; hesaplanan zarardan kusur nedeniyle herhangi bir indirim yapılmadığı; desteğin eşi olan davacı yönünden 961 oranında yeniden evlenme ihtimali indirimi yapıldığı; desteğin çocukları olan davacılar yönünden destek payı ayrılmadığı; hesaplamalara ilişkin detaylı tabloların işbu raporun ekinde yer aldığı;
Yukarıda izah edildiği şekilde yapılan hesaplama neticesinde, davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının … TL olduğunun hesaplandığı;
Davalıların, kazada yolcu olan müteveffanın kask takmadığı ve koruyucu kıyafet kullanmadığı yönündeki iddiaları ile tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması yönündeki taleplerinin hukuki takdirinin tamamıyla Sayın Mahkemeye ait olduğu;
Davalı sigorta şirketinin ZMSS poliçesinden kaynaklı olarak sorumlu tutulabileceği ölüm teminatı limitinin … TL ile sınırlı olduğu;
Tarafların diğer tüm iddia ve savunmalarının hukuki takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu” hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiştir, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Davacılar vekili … tarihli ıslah dilekçesinde özetle;maddi tazminat taleplerini 1.000 TL’den ( davalı … sigorta şirketi yönünden ZMSS poliçe limiti ile sınırlı olması kaydı ile) bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ile arttırarak … TLolarak ıslah etmişlerdir.
Islah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiştir.
Aşamalarda, davalı sigorta vekilinin … tarihli dilekçe ile davacı ile sulh olunduğunu, davacının maddi tazminat taleplerinden feragat ettiğini bildirdiği dilekçe sunduğu, ancak davacı tarafça dosyaya sunulan bir feragat dilekçesinin olmadığı görülmüştür. Davacılar vekilinden bu husus sorulmuş ve beyanınında özetle; ” Biz davalı sigorta şirketi ile maddi tazminat talebi yönünden ve … TL asıl alacak ve ferileri yönünden sulh olduk, dava sigorta şirketinin limiti dahilinde maddi tazminat ve buna özgü ferilerden dolayı konusuz kalmıştır, davalı vekilinin feragate ilişkin beyanının bu şekilde değerlendirilmesini talep ediyoruz, bilirkişi raporunda belirtilen bakiye bedel mevcuttur, bu yönden maddi tazminat talebimiz sürücü ve ruhsat sahibi yönünden devam etmektedir, sigorta şirketi limitini ödemiştir, bu yönüyle ve manevi tazminat yönüyle davaya devam ediyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, mahkememizce alınan kusur raporu ve aktüerya bilirkişi raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf beyanları, anlaşma hususu, mahkememizce alınan kusur ve aktüerya raporu içeriği dikkate alınarak, % 20 müterafık kusur indirimi de yapılarak, Davacı eş …’ın davalılar … ve … yönünden maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 38.709,44-TL maddi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden (…) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı sigorta şirketi yönünden; maddi tazminat talebi yönünden mahkeme dışı sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın manevi tazminat talep ettiği de görülmekle;
Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir(EREN, Fikret., Borçlar Hukuku-genel hükümler-, 8. Bası, Ekim 2003, s. 745, KILIÇOĞLU,Ahmet, Borçlar Hukuku, Ankara 2004, s. 311, ERTAŞ, Şeref., Manevi Tazminatın Hukuki Niteliği ve Miktarının Tespiti, Postacıoğlu’na Armağan, Ankara 1990, s. 83 vd.)Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir(KILIÇOĞLU,Mustafa, Tazminat Hukuku,3. Baskı, Şubat 2010, s.1031.,HATEMİ, Hüseyin, Sözleşme Dışı Sorumluluk, C.II,İstanbul 1993, s.102) Dava konusu olay, haksız fiile dayanmaktadır ve kabule göre kaza nedeniyle, araçta değer kaybı ve araç mahrumiyetinden kaynaklı maddi zarar oluşmuştur. Kabule göre, bu zararlar ve olay nedeniyle davacıda manevi zarar oluşmuştur. Manevi tazimnata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler ışık tutmaktadır.
Somut olayda, mahkememiz anılan hususların da farkında olarak, dosyaya dönüldüğünde, Tarafların kusuru, olayın oluşu, vefatın gerçeklemesi, meydana gelen zararın niteliği ve boyutu, sosyal ve ekonomik durum, ekonomik koşullar dikkate alınarak, 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler göz önünde tutarak, göz önüne alınarak hükümde belirtildiği şekilde hukuki şartların oluştuğu kanaatiyle Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacılardan …’ın için 35.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden (…) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
a-Davacı eş …’ın davalılar … ve … yönünden maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 38.709,44-TL maddi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden (…) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
b-Davalı sigorta şirketi yönünden; maddi tazminat talebi yönünden mahkeme dışı sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına;
c-Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacılardan …’ın için 35.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden (…) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine,
2-Davacılarca başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılarca başlangıçta yatırılan 379,13 TL peşin harç ve aşamalarda yatan ıslah harçları toplamı 1.912,59 TL’nin genel toplamı 2.291,72 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 5.475,77 TL’nin, müterafık kusur indirimi nedeniyle davacılar aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi hususu ve manevi tazminat yönünden haklılık oranı dikkate alınarak, 3.720,00 TL’sinin davalılar … ve …’dan alınarak davacılara verilmesine, arta kalan masrafın davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davacılar, iş bu dava açmadan önce davalılardan sadece ticari talep olması dolayısıyla sigorta şirketi yönünden zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurduğundan, davalı sigorta şirketi yönünden; maddi tazminat talebi bakımından mahkeme dışı sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, zorunlu arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olduğundan, konusuz kalan davalarda mahkemenin dava açıldığından haklılık durumuna göre hüküm vermesi gerekeceğinden, zorunlu arabuluculuk ücretinin dava sonundaki karara göre hazinece karşılandığından, bu hususun karara bağlanması gerektiğinden, ibranamede bu hususa yönelik bir belirleme olmadığından, ibraname dikkate alınarak davacıların davayı sigorta şirketine yöneltmelerinde bir hukuka aykırılık olmadığından/haklı olduklarından 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacılarca yatırılan ve mahsup edilen toplamda 2.351,02 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılarca dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 3.071,30 TL masraf yapıldığından. İbranamede ise 3.000,00 TL yargılama giderinin alındığı anlaşıldığından, bakiye 71,30 TL’nin, müterafık kusur indirimi nedeniyle davacılar aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi hususu ve manevi tazminat yönünden haklılık oranı dikkate alınarak, 48,00 TL’sinin davalılar … ve …’dan alınarak davacılara verilmesine, arta kalan masrafın davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı maddi tazminat talebinde kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacılara verilmesine,
8-Müterafık kusur nedeniyle yapılan indirimler dolayısıyla davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
9-Davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davacı … kendisini manevi tazminat talebi yönünden vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
11-Davacı … kendisini manevi tazminat talebi yönünden vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
12-Davacı … kendisini manevi tazminat talebi yönünden vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
13-Davacılarca yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile e- duruşma talep eden davalı … vekili Av. …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır