Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/396 E. 2023/198 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/396
KARAR NO : 2023/198
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … tarihinde … plakalı araçla seyir halindeyken; davalı tarafından sigortalanan … plakalı araç sürücüsü …’ün tamamen kusurlu olarak kendisine çarpması sonucu yaralandığını, müvekkilinin iş bu kaza nedeniyle tedavi gördüğünü, malul kaldığını, taleplerinin müvekkilinin sürekli ve geçici maluliyetine ilişkin olduğunu, davayı açmadan önce sigorta şirketine başvurduklarını, taleplerinin karşılanmadığını beyan ederek; 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, davacının müvekkiline eksik belge ile başvurduğu için usulden ret kararı verilmesi gerektiğini, davacının her hangi bir sağlık raporu sunmadığını, kusur ve maluliyet incelemesinin yapılması gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, haksız fiilden (trafik kazasından) kaynaklanan tazninat talebinden ibarettir.
TBK m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Davalı yetki itirazında bulunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 16. Maddesi uyarınca haksız fiilden doğan davalarda genel yetkili mahkemeler yanında haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği, yahut gelme ihtimalin bulunduğu yer ile zarar görenin yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir. Motorlu aracın neden olduğu kazalardan doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, davalının yerleşim yeri (HUMK 9, KTK 110/2), haksız fiilin vuku bulduğu yer (HUMK 21, KTK 110/2), sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer (KTK 110/2) mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir. Bir dava için birden fazla ( genel ve özel ) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Dosyada davacının yerleşim yeri …’dır. Kaza yeri de Kaş/Antalya’dır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Antalya ili mülki sınırları ( Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir. … ilçesi … bağlıdır. Dava tarihi ise, …’dir. Kaza tarihi itibariyle ise, HSK kararı yürürlükte değildir. Ancak, yetkili mahkeme belirlemek için başka bir açıdan bakıldığında; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere; sigorta şirketinin hasım olarak gösterildiği davalar KTK 110 ve Sigorta Poliçesi Genel Şartları C/7 maddesine göre sigortacının merkez veya şubesinin ya da sigorta sözleşmesinin yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinde açılabilir. Yine istikrar kazanmış Yargıtay HGK ile özel daire kararları uyarınca acenteden daha üst mevkide bulunan ve onu denetleyen bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinde de dava ikame edilebilir. Anılan bölge müdürlüğünün, kazanın vuku bulduğu veya sigorta sözleşmesinin yapıldığı acentenin bağlı bulunduğu bölge müdürlüğü olması da gerekmez. (Yargıtay HGK’nın 30/04/2014 tarih, 2013/17-2099 esas, 2014/572 karar; 17. Hukuk Dairesinin 12/06/2017 gün, 2016/5765 esas, 2017/6653 karar; 12/05/2016 gün 2016/6857 – 5849 E.K.; 20/01/2016 tarih, 2015/19323 esas, 2016/641 karar sayılı içtihatları)
Somut olayda, davalı sigortanın Antalya ilinde bölge müdürlüğü mevcuttur. Anlatılan hususlar göz önüne alınarak, davada mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Davalının yetki itirazı yerinde değildir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmıştır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafın sigorta şirketine başvuru yaptığı dosya içindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Esasen davalı da kendisine başvuru yapılmadığını değil. Usulsüz başvuru yapıldığını ileri sürmektedir. Dosya kapsamında, davacının, davalıya başvuru yaptığı, dava şartını yerine getirdiği, aşırı şekilci davranmanın dava hakkını kısıtlayacağının kabulü ile, davalının bu yöne ilişkin itirazı yerinde bulunmamıştır.
CBS’nin … esas sayılı dosyası, uyap üzerinden istenmiştir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin, 2018/2037 Esas, 2018/6418 Karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ceza mahkemeleri tarafından verilen (evleviyetle soruşturma dosyalarının) kararların hukuk mahkemelerine etkisi hususu Anayasa Mahkemesi’nin 2013/4701 başvuru numaralı, 23/01/2014 karar tarihli kararında değerlendirilmiş olup, söz konusu karara göre; “…58. Hukuk ve ceza davalarının konuları, tarafları ve amaçları farklı olduğundan, ceza mahkemesi kararları, hukuk davaları için kural olarak kesin hüküm oluşturmaz. Haksız fiil nedeniyle açılan tazminat davalarını çözmek bütünüyle hukuk hâkiminin görevi içindedir. Bir “bekletici sorun” iddiası karşısında kalan hâkimin, görevi dışındaki bu iddianın mutlaka görevli mahkemede çözülmesini bekleme yükümlülüğü yoktur. Kendisi de birçok durumlarda ileri sürülen hususu karara bağlayabilir. Kaldı ki, mülga 818 sayılı Kanun’un 53. maddesi gereğince hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin mahkûmiyet kararıyla bağlı ise de, maddi olayı tespit etmeyen beraat kararı hukuk hâkimini bağlamaz. Onun için hukuk hâkimi, topladığı deliller doğrultusunda karar verebilir. Ceza mahkemesinin delilleri tespit ve takdiri ile hukuk mahkemesinin delilleri tespit ve takdirinin farklı olmasının bir sonucu olarak, bir olayda sebep sonuç bağı bulunmadığına dair ceza mahkemesi kararı dahi hukuk hâkimini bağlamayabilir.
Kaldı ki AİHM de, Türk hukuk sistemine göre, hukuk mahkemelerinin ceza mahkemeleri kararlarına tabi olmadığını, bu nedenle ceza davasının sonucunu beklemek için yargılamayı uzun bir süre ertelemek durumunda bulunmadığını belirtmektedir. (bkz. Mustafa Türkoğlu / Türkiye, B. No. 58922/00, 8/8/2006, § 40).” hususları belirtilmiştir. Hukuk mahkemesi ceza aşamalarındaki (soruşturma/kovuşturma) kusur oranı ile bağlı değildir. (sadece yapılan maddi tespit var se onunla bağlıdır) Bu nedenle, mahkememiz yargılamaya devam etmiştir.
Mahkememizce aşamalarda kusur raporu aldırılmıştır. … tarihli kusur bilirkişi raporunda özetle; davalı nezdinde, ZMMS ile sigortalı … plakalı açık kaba kamyonet sürücüsünün olayda tam kusurlu olduğu, …’in ise kazada kusurunun olmadığı belirtilmiştir. Kaza tespit tutanağında da … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu belirtilmiş, her hangi bir kişiye başka kusur atfedilmesi olmamıştır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacının maluliyet iddiası var olmakla, söylemek gerekir ki; Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması hâlinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyeti tarafından, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiil; 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 ila 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’, 01/06/2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak hazırlanması gerekmektedir.
Aşamalarda ATK’dan maluliyet raporu aldırılmıştır. Davaya konu kazanın tarihi, …’dir. … karar sayılı raporda özetle; Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği kişinin, tüm vücut engellilik oranının % 8 olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce aktüerya bilirkişinden rapor aldırılmıştır.
… tarihli aktüerya bilirkişi raporunda özetle; davacının geçici iş göremezlik zararının 18.556,35 TL, sürekli iş göremezlik zararının … TL olduğu, davalının sorumlu tutulabileceği ZMMS teminat limitlerinin sağlık giderleri ve sakatlık teminatı yönünden ayrı ayrı … TL ile sınırlı olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu, aktüerya hesabının Yargıtay kararlarına uygun olduğu, kusur raporunun oluşa uygun olduğu, maluliyet raporunun istenilen yönetmelik hükümleri gereği olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, taleplerini belirli hale getirmiştir ve bu dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları dikkate alınarak, davacının haklı olduğu kanaatiyle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının sürekli iş göremezlik zararı talebinin KABULÜ İLE; … TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmasına,
2-Davacının geçici iş göremezlik zararı talebinin KABULÜ İLE; 18.556,35 TL geçici iş göremezlik zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmasına,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatan 59,30 TL peşin harç ve aşamalarda yatan 1.531,37 TL tamamlama harcı toplamı 1.590,67 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 29.050,21 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, (hüküm gereği alınması gerekli toplam harç 30.640,88 TL’dir)
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve mahsup edilen toplamda 1.649,97 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 3.853,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 ₺ (TL) nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 65.797,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır