Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/387 E. 2021/597 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/387 Esas
KARAR NO : 2021/597
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı şirketten… adındaki bir arkadaşı ile araç kiraladığını, sözleşmenin… adına yapıldığını, aracın kiralandığı gün davacının idaresindeki araç ile köpeklere çarpmamak için ağaca çarparak kaza yaptığını, kiralama sözleşmesi adına yapılmadığından davalı şirketin talebi üzerine kiralama sözleşmesi davacının adına imzalamadığını, aracın aynı gün davalı şirkete tamir olması için bırakıldığını ve yerine bir araba verilmediğini, aradan geçen bir süre sonra kendisine icra takibi başlatıldığını, davacının yaşı genç olduğundan takibin senet ile açıldığını fark edemediğini, takip dosyası hakkında bilgi edindikçe kendisinin bir senet imzalamadığını borcu kabul etmediğini ancak geç itiraz ettiğinden takibin kesinleştiğini öğrendiğini, büyük zincirler hariç mahalli oto kiralama şirketleri sözleşme altında boşluk bırakmak suretiyle imzayı sonradan senete dönüştürdüklerini, davacının da senete imza atmadığınından kesin olarak emin olduğunu, ayrıca senet üzerinde eşi…’in de imzası bulunmadığını, ayrıca 1 günlük araç kiralanmış olduğundan borcun bulunmadığını, olsa olsa aracın çarpma nedeni ile kaporta boya tamir masrafı olacağını, tüm oto kiralama şirketlerinin yasa gereği geniş sigorta teminatları altına almaları zorunluluk olduğunu, bu masrafın da sigorta şirketinden tahsil edilmiş olması gerekeceğini, davalı, davacıya imzaltmış olduğu sözleşmeyi senete dönüştürmüş ve senete eşinin imzasını takliden attığını, tüm bu şartlar göz önüne alındığında ortada açığa atılan imzanın kötü niyetle kullanılması mevcut olduğunu, davanın kabulü ile borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptaline, haksız ve kötü niyetle yapılan takip nedeni ile % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama ve vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkemeye sunmuş sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, davacı tarafından müvekkili aleyhine açılan menfi tespit davasındaki iddia ve beyanları kabul etmediklerini, davacı tarafın müvekkili şirketten araç kiralandığını ve kiralamış olduğu bu araç ile kaza yaptığını, davacının kaza yaptıktan sonra aracı müvekkili şirkete getirdiğini, araçta meydana gelen hasarın müvekkilinin uğramış olduğu kazanç kaybı ve değer kaybına ilişkin olarak yapılan görüşme sonucunda davaya konu 15/09/2020 vadeli 30.000,00 TL bedelli bono düzenlendiğini ve imzalandığını, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarında da araç kiraladıklarını ve kaza yaptıklarını kabul ettiklerini ancak vermiş oldukları senedi imzalamadıklarını iddia etmelerinin tamamen kötü niyetli ve borçtan kurtulma maksatlı olduğunu, zira kaza yaptıktan sonra müvekkilin işyerine gelerek görüşüldüğünü ve borcun senede bağlandığını, ancak davacının icra takibi yapılıncaya kadar borcunu ödemediği gibi icra takibi açıldıktan sonra da borcu ödememek için iş bu davayı açtığını, davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu bu sebeplerle davanın reddini, davacı aleyhine %20’den fazla olmak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava kira sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
6100 sayılı H.M.K. 2. Maddesinde; “…Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…”
6100 sayılı H.M.K. 4. Maddesinde; “…Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları…” düzenlemeleri mevcuttur.
Yargıtay … sayılı kararında; “…uyuşmazlık kanal görüntüleme araç kiralama sözleşmesine ilişkindir. Dava, 15/10/2015 tarihinde 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir…” denilmiştir.
Yargıtay… sayılı kararında; “…Somut olayda, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi bulunmakta olup uyuşmazlık bu araç kiralama sözleşmesi kapsamında verilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava, 08/12/2014 tarihinde 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına ve kira ilişkisinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir…” denilmiştir.
Yargıtay… sayılı kararında; “…davacı kiracı, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi bulunduğunu, aracı kiraladığı sırada davacıya araçta meydana gelebilecek zararlara karşı teminat senedi imzalattığını, sözleşme sonunda davalıya verdiği senedi geri aldığını ancak kira sözleşmesinin alt kısmına her hangi bir açıklama yapmaksızın ve fark ettirmeden hile ile imzalattırdıkları boş senedi sözleşmeden ayırarak ve üzerindeki boşlukları doldurarak bono haline getirdiklerini, ve icra takibine dayanak yaptıklarını belirterek takibin iptaline, borçlu olmadığının tespitine, karar verilmesini talep etmiştir.
Dava 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra 20/03/2014 tarihinde açıldığına ve uyuşmazlık da kira ilişkisinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir…” denilmiştir.
Yargıtay…sayılı kararında; “…Somut olayda; davacı ile davalı arasında, davacının restoran olarak işlettiği taşınmaza ilişkin yapılan kira sözleşmesi nedeniyle karşı tarafa bono verildiği, kiraya veren davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, kira sözleşmesinin feshi, ödenen 6 aylık kira bedelinin geri verilmesi ve ödenmeyen 6 adet bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitinin istendiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi uyarınca kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklarda görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Bu nedenlerle, davanın sulh hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” denilmiştir.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde ;davacı araç kira sözleşmesi nedeniyle düzenlenen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemli dava açmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Davamızda taraflar arasındaki araç kira ilişkisi nedeniyle, düzenlenen bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti isteminden kaynaklanmaktadır. Açıklanan nedenlerle; davaya bakma görevinin Antalya Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu ve dava şartlarından olan görev hususunun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usûlden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli Nöbetçi Antalya Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır