Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/368 E. 2021/635 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/368 Esas
KARAR NO : 2021/635
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, müvekkili …’ın, … Şti. ‘in yetkilisi ve sahibi olduğunu, müvekkili davalı şirket ile … tarihi itibariyle sözlü olarak cari hesap sözleşmesi yaptıklarını, müvekkil … tarihinde imzalanmış olan ödeme tarihi bulunmayan, 100.000,00TL’lik üzerinde teminat senedidir şeklinde ibaresi bulunan borçlusunun müvekkilleri olduğu alacaklının davalı şirket olduğu senet imzalandığını, tarafların ticari defterleri incelendiğinde de ortaya çıkacağını, müvekkilin davalı şirkete borcu bulunmamakla birlikte davalı şirketin taraflar arasında yapılan cari hesap sözleşmesine göre … tarihinde yapılan son hesaplamaya göre müvekkillere davalı şirketin 167.276,61TL borcu olduğunun ortaya çıktığını, o zamandan beri de müvekkili ile davalı şirketin aralarındaki ticari ilişkinin sona erdiğini, davalı şirketin de müvekkile ödeme yapmadığını, bu sebeple doğacak olan alacak haklarını saklı tuttuklarını, bu sebeplerle, fazlaya dair ve diğer hukuki ve cezai hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili ve şirketi tarafından keşide edilen, hamili davalı taraf olan, … düzenleme tarihli 100.000,00 TL bedelli teminat nedeni ile herhangi bir borçları bulunmadığından, borçlu olmadıklarının tespitine ve senedin taraflarına iadesine karar verilmesini, dava konusu senedin 3.kişilere devrinin önlenmesi, icra takibine konu edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, davacı taraflarca dava dilekçesinde belirtilen … düzenleme tarihli 100.000,00-TL bedelli, alacaklısının müvekkil şirketin olduğu senedin teminat senedi olduğuna dair iddiaların gerçek olmadığını, zira senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılması gerektiğini, birçok yargıtay içtihatlarından da görüleceği üzere kambiyo vasfını haiz bir bononun üzerine salt “teminat senedi”dir ibaresinin yazılması onun teminat senedi olduğunu göstermez ve kambiyo vasfını etkilemediğini, davacıların teminat senedi iddiasının İİK 169/a maddesinde öngörülen belgeler ile kanıtlayamadığını, davacıların iş bu davaya konu senedin teminat senedi olduğuna dair iddiaları yalnızca soyut bir beyandan ibaret olduğunu, davacı tarafın söz konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia ederek borçtan kurtulmaya, senedin mücerretliğini bertaraf etmeye çalıştığını, davacı tarafın bu hususa yönelik iddialarını “taraflar aralarında sözlü cari hesap sözleşmesi” yapmıştır beyanıyla ispatlamasının mümkün olmadığını, söz konusu iddianın somut, kesin ve şüpheden uzak bir şekilde ispata muhtaç olduğunu, bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olduğunu, dava dilekçesinde senedin davacılarca imzalandığı da belirtilerek imzaların kendilerine ait olduğu dolayısıyla borçlu oldukları da açıkça ikrar edildiğini, senetteki imzayı kabul eden ve iddialarını yazılı delille ispatlaması gereken ancak ispatlayamayan davacıların borçlu olduklarının kabulü gerektiğini, müvekkilinin alacağı senede dayalı olup, davacılar-borçluların bu senetten dolayı borçlu olmadıklarını, ancak aynı kuvvette yazılı bir belge ile ispat etmesi gerekmekte olup davacıların da bu yönde yazılı bir belgeyi dosyaya sunmadıklarından davanın reddine karar verilmesini, davacıların ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; takibe konu senet nedeniyle borçlu olunmadığı iddiasına dayalı menfi tespit ve davadan sonra icra dosyasına ödenen paranın istirdatı istemine ilşkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık takibe konu senedin sözleşmeye bağlı teminat senedi olup olmadığı ve davacının söz konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığına ilişkindir.
6100 sayılı HMK 201.maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” düzenlemesi mevcuttur.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bir ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo Taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (YHGK. 12/10/2011 tarih, E.2011/19-473, K.2011/607 sayılı kararı.)
Kambiyo senedi olan bono, kanunen emre yazılı bir kıymetli evraktır. Borçluya, borçlu olduğu edayı yerine getirmekten imtina etme yetkisini ifade eden def’iler emre yazılı kıymetli evrakta klasik olarak senet metninden anlaşılan def’iler, senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin def’iler ve taraflar arasındaki ilişkiye dayalı şahsi def’iler olarak üç gruba ayrılmaktadır. Yazılı belge niteliğinde olan bonoya karşı ileri sürülebilecek bedelsizlik gibi kişisel def’ilerin kural olarak yazılı bir belge ile ispatı gerekmektedir. (YHGK. 12/10/2011 tarih ve E.2011/19-473, K.2011/607 sayılı kararı)
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve tespitler ışığında mahkememizce yapılan değerlendirmede; dava konusu senedin bono olduğu, davacının imzaya itirazının olmadığı 6100 sayılı HMK’nun 200.maddesi uyarınca senede karşı senetle ispatın zorunlu olduğu, aynı kanunun 201.maddesi uyarıncada senede karşı tanıkla ispatı mümkün olmadığı, davalının senedine karşı iddianın da ancak yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, davacı tarafından yukarıdaki belgeler dışında herhangi bir yazılı belge sunulmadığı gibi dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmadığı böylece senedin teminat senedi olduğu iddiasına dayalı davanın kesin delillerle ispatlanamaması nedeniyle davacının davasının reddine ve İİK 72/4 gereği takip konusu alacağın %20’si tutarındaki tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-İİK 72/4 gereği dava konusu alacağın %20’si tutarındaki 20.000,00 TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL nin mahsubu ile fazladan alınan 1.648,45 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır