Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/34 E. 2023/257 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/34
KARAR NO : 2023/257
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/05/2019
KARAR TARİHİ : 26/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; … günü 23:00 de sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin müvekkilinin idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında …’ın tam kusurlu bulunduğunu, kaza sonucu müvekkilinin malul olduğunu, çalışamayıp geçimini de sağlayamadığını beyan ederek; maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkememizce aşamalarda taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde, görev itirazında bulunduklarını, müvekkilinin motosikletin verdiği hasardan sorumlu olmadığını, gerekli incelemelerin yapılması gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … sorumluluğu sigorta hukukundan (sigortacılık yasasından) kaynaklanmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, dava mutlak ticari dava olup, asliye ticaret mahkemesinin görev alanı içindedir. Davalılardan birisi için ticaret mahkemesi, diğerleri için genel mahkemeler görevli olduğundan, bir bütün halinde uyuşmazlığın özel nitelikte mahkemede görülmesi gerektiğinden, mahkememiz davada görevli olduğundan, davalı … … görev itirazı yerinde değildir.(Yargıtay 17. HD, 2014/25063 E, 2017/6130 K) (Yargıtay 4. HD, 2021/21422 E, 2022/7752 K)
Dava, haksız fiilden kaynaklı tazminat talebinden ibarettir.
Dava, ilk önce mahkememizin … esasında görülmüş ve yargılama sonunda mahkememizce soruşturma aşamasında uzlaşma vuku bulduğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf kanun yoluna götürülmüş, Antalya Bam … Hukuk Dairesinin …Karar sayılı ilamı ile mahkememiz hükmü ortadan kaldırılmış, dosya iş bu esası almıştır.
TBK m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Mahkememizce aşamalarda ATK’dan kusur raporu aldırılmıştır.
… sayılı, … tarihli, … ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; Davalı sürücü …’ ın %100 (yüzde yüz)oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ ın kusursuz olduğu belirtilmiştir. Rapor, kaza tespit tutanağı ile aynı doğrultudadır.
Dava, haksız fiile dayanmaktadır ve haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008- 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine,01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Mahkememizce maluliyet raporu alınması için … ATK’ya yazı yazılmıştır.
Kaza tarihi, …’dir.
… karar sayılı … ATK kararında özetle; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik gereği davacının Tüm Vücut Engellilik Oranının %1 (yüzdebir) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Kusur ve maluliyet raporları taraflara tebliğ edilmiştir.
Yargıtay kararlarında bilirkişi raporları arasında çelişki olduğundan, çelişki giderilmeden karar verilemeyeceği istikrar kazanmış bir uygulama olduğu bilinse de; yine Yargıtay kararlarında farklı yönetmelik hükümleri olsa da ilgili hakkında fahiş oran farkı içeren birden çok bilirkişi maluliyet raporu var ise bu çelişkinin de giderilmesi gerekmektedir.(Yargıtay 17. HD., 2020/4594 E, 2020/8383 K; Yargıtay 17. HD., 2018/3538 E, 2020/1246 K; Yargıtay 17. HD., 2018/1320 E, 2019/12109; Yargıtay 17. HD.,2018/1305 E, 2019/12107 K)
Yargısal uygulama bu olsa da somut dosyadaki durum bunu kabule göre gerektirmemektedir. Davacı vekili, … tarihli itiraz dilekçesinde aynı nitelikte yaralanma olduğu iddiasıyla, başka bir kişiye ait ATK maluliyet raporunda oranın yüksek olduğunu ileri sürerek, çelişkinin giderilmesini talep etmiştir/itiraz etmiştir. Bu itiraz, yukarıda anılan Yargıtay uygulamasını gerektirir bir durum değildir. Önemle belirtmek gerekir ki, davacı vekilinin itiraz dilekçesi ekinde sunduğu ATK maluliyet raporu davacıya ait değildir. Davacı hakkında düzenlenmiş aynı yönetmelik gereği hazırlanan farlı maluliyet oranı içerir farklı raporlar olmadığı gibi, farklı yönetmelik hükümleri gereği düzenlenmiş, maluliyet oranları arasında fahiş fark içeren iki maluliyet oranı içerir bilirkişi raporları da mevcut değildir. Bu nedenle, davacının bu hususa dayanarak yaptığı maluliyet raporu itirazı yerinde değildir. Özelde bu itiraz sebebi haricinde yapılan itirazlar da yerinde bulunmamıştır. Maluliyet raporu kaza tarihi itibariyle geçerli yönetmelik hükümleri gereği düzenlenmiş olup, yeni veya ek rapor alınmasını gerektirir somut bir itiraz da dosyaya taraflarca sunulmamıştır.
Mahkememizce aktüerya bilirkişisinde rapor aldırılmıştır.
… tarihli aktüerya bilirkişi raporunda özetle; davacının geçici iş göremezlik zararının 58,03 TL, sürekli iş göremezlik zararının 7.260,08 TL olduğu belirtilmiştir. Aktüerya bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
İtirazların değerlendirilmesi amacıyla aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınmıştır.
… tarihli aktüerya bilirkişi ek raporunda özetle; davacının geçici iş göremezlik zararının 5.803,20 TL, sürekli iş göremezlik zararının 10.476,99 TL olduğu belirtilmiştir.
Ek rapor taraflara tebliğ edilmiştir.
Dosyaya bakıldığında, davacının aktüerya kök raporundaki geçici iş göremezlik … yaptığı itiraz kabule göre yerindedir. Ek rapordaki itiraz üzerine bu kalem için yapılan hesaplama da bu yönüyle yerindedir.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının (kusur, maluliyet ve aktüerya ek raporu), hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, … tarihli dilekçesi ile dava değerini artırmıştır ve bu dilekçe davalılara tebliğ edilmiştir.
Kural olarak söylemek gerekir ki; Dosyaya baktığımızda; davanın trafik kazasına dayandığı anlaşılmaktadır ve genel kural olarak Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup, tazminat borcu haksız fiil tarihinde muaccel olur. (Yargıtay 17. HD., 2008/2484 E., 2008/4216 K., Yargıtay 11. HD., 25.1.2007 tarih, 2005/14182E.,2007/809 K.)Haksız eylemden kaynaklanan tazminat  davalarında, olay tarihinden faiz yürütülmelidir(fur semper in moro).
2918 sayılı KTK.nun 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigorta şirketinin tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Bu durumda, ilke olarak davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış ise bundan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihi itibarıyla, belirlenen tazminat alacağının tamamı için anılan tarihlere uygun faiz uygulanması gerekir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen … … Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince de rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte Hesabın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davalı … …’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte … …’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır.
Davalı … … dosyaya sunduğu başvuru belgelerinden de anlaşıldığı üzere, davacının … … başvuru tarihi (evrak kayıt tarihi) …’dur. … … üst yazısında da bu tarihinde başvuru yapıldığı belirtilmiştir. Bu nedenle, bu tarih … … yönünden faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmiştir. Diğer davalılar için ise kaza tarihi faiz başlangıç tarihidir.
Tüm bu açıklamalar, dosyadaki raporlar göz önüne alınarak; Davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile; 5.803,20 TL geçici iş göremezlik tazminatının, davalılar … ve … bakımından … tarihinden itibaren, davalı … … bakımından … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı … … kaza tarihi itibariyle geçerli sigorta teminatı limitiyle sınırlı sorumlu tutulmasına, davacının kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile; 10.476,99 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının, davalılar … ve … bakımından … tarihinden itibaren, davalı … … bakımından … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı … … kaza tarihi itibariyle geçerli sigorta teminatı limitiyle sınırlı sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesinde, manevi tazminat da talep edildiği anlaşılmaktadır.
Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir(EREN, Fikret., Borçlar Hukuku-genel hükümler-, 8. Bası, Ekim 2003, s. 745, KILIÇOĞLU,Ahmet, Borçlar Hukuku, … 2004, s. 311, ERTAŞ, Şeref., Manevi Tazminatın Hukuki Niteliği ve Miktarının Tespiti, Postacıoğlu’na Armağan, … 1990, s. 83 vd.)Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir(KILIÇOĞLU,Mustafa, Tazminat Hukuku,3. Baskı, Şubat 2010, s.1031.,HATEMİ, Hüseyin, Sözleşme Dışı Sorumluluk, C.II,… 1993, s.102) Manevi tazimnata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler ışık tutmaktadır.
Manevi tazminat uygulamadaki yerleşen ilkeler ve tarafların sosyal ve ekonimik durumları da gözetilerek, hakimin takdirinde bir husustur. Mahkemeler kanunen kendilerine tanınan takdir haklarını dikkatlı kullanmalıdırlar. Takdir yetkisi, kanun koyucunun bilerek ve isteyerek, yani bilinçli olarak bıraktığı kural-içi (intra legem) boşlukların; hukuk kurallarını uygulamakla yükümlü olanlarca, olaylardaki özelliklerle toplumdaki ahlâkî düşünceler, hukukun birliği, takdir yetkisini tanıyan kuralın amacı, sosyal adalet gibi hususlar göz önünde tutularak ferdîleştirilip doldurulması yetkisidir. Hukukî niteliği bakımından, MK. m. 4’de tanınmış olan bu yetki, kural-içi boşluğu doldurup doldurmamak bakımından yargıca bir « s e r b e s t i » (ihtiyar) vermemiş; tersine, bir ödev yüklemiştir. Gerçekten, MK. m. 4’e göre, «hâkim … hükmeder». Bu ibareden ödev niteliği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Şu halde, hakim, takdirle ilgili şartların gerçekleşmesi halinde, takdir yetkisini kullanmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, hakkın dağıtımından kaçınmış olur(EDİŞ, Seyfullah; Hukukun Uygulanmasında Yargıca Tanınmış Takdir Yetkisi).
Mahkememiz anılan hususların da farkında olarak, tarafların sosyal ekonomik durumları, olayın oluşu, kusur oranları, 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler göz önünde tutarak, hükümde belirtildiği gibi manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Son olarak belirtmek gerekir ki; Davada, davalı … başlangıçta kısıtlı olsa da aşamalarda kısıtlılık halinin sona erdiği Antalya … Sulh Hukuk mahkemesinin … tarihli yazısı ile anlaşılmıştır. Yine dosya kapsamından, müterafık kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir hususa rastlanmamıştır.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜ İLE; 5.803,20 TL geçici iş göremezlik tazminatının, davalılar … ve … bakımından … tarihinden itibaren, davalı … … bakımından … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı … … kaza tarihi itibariyle geçerli sigorta teminatı limitiyle sınırlı sorumlu tutulmasına,
2-Davacının kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜ İLE; 10.476,99 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının, davalılar … ve … bakımından … tarihinden itibaren, davalı … … bakımından … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı … … kaza tarihi itibariyle geçerli sigorta teminatı limitiyle sınırlı sorumlu tutulmasına,
3-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 7.000,00 TL manevi tazminatın, … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan 44,40 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 70,02 ₺ (TL) peşin harç ve aşamalarda yatan 268,26 ₺ (TL) tamamlama harcı toplamı 338,28 ₺ (TL)’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 1.251,98 ₺ (TL)’nin, davalı … … 773,81 ₺ (TL)’sinden sınırlı sorumlu olması kaydıyla, davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 382,68 ₺ (TL)’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyada maddi tazminata özgü yapılan 1.075,00 ₺ (TL) aktüerya bilirkişi ücreti masrafının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça dosyada maddi ve manevi tazminat talepleri için ortak gider olarak yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 3.035,20 TL’nin, her ne kadar haklılık durumu gereği; 1.947,38 TL’sinden davalılar … ve …’in sınırlı müteselsil sorumlu olmaları gerekmekte ise de davalılar … (vasisinin) ve …’in arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı da göz önüne alınarak, 6325 sayılı kanun m. 18/A,11 hükmü de dikkate alınıp, masrafın tamamı adı geçen davalılar üzerinde bırakılması gerektiğinden; masrafın tamamı olan 3.035,20 TL’nin tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (… … karşı olan talepler tam kabulle sonuçlanmıştır)
10-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden, kural olarak bu masrafın haklılık durumuna göre taraflar arasında paylaştırılması gerekmesine rağmen davalılar … (vasisinin) ve …’in arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı da göz önüne alınarak, 6325 sayılı kanun m. 18/A,11 hükmü de dikkate alınıp, masrafın tamamı adı geçen davalılar üzerinde bırakılması gerektiğinden; 1.320,00 TL nin davalılardan (davalı … … yönelen talepler bakımından zaten tam kabul vardır/diğerleri için de belirtilen sebeple masrafın tamamı yükletilmiştir) davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Davacı maddi tazminat talebi yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 9.200,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacı manevi tazminat talebi yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 7.000,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
13-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar maddi tazminat yönünden KESİN, manevi tazminat yönünden ise tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır