Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/326 E. 2022/14 K. 05.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/326
KARAR NO : 2022/14
DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2021
KARAR TARİHİ: 05/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu aleyhine Antalya İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın asıl alacak kalemini oluşturan 958,38$ yönünden ve 5.091,55$ asıl alacağa işleyen icra harç ve masrafları ile avukatlık ücreti yönünden iptali ile takibin 958,38$ asıl alacak ve 5.091,55$ asıl alacağın ferileri yönünden devamına, takip tarihinden itibaren 958,38$ asıl alacağa 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının amerikan doları üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması ile takibe haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle dava konusu 958,38$ asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini ayrıca yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Dava dilekçesi sehven tevzi tarafından Antalya Asliye Hukuk mahkemesine tevzi edilmiş, Antalya 11. Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile esas kapatılmış ve dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
3.Mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. Maddesine göre “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” hükmü düzenlendiğini, teminat gösterme yükümlülüğünün bir dava şartı olup davacı tarafın teminat yatırma yükümlülüğü altında bulunduğunu, her ne kadar Lahey Sözleşmesine taraf yabancı ülke vatandaşlarının ikametgah ve meskenlerinin bulunmaması sebebiyle teminat gösterilmeyeceği hakkı tanınmışsa da ilgili sözleşmenin tüzel kişileri kapsamadığını, esasa ilişkin olarak da, Uluslararası Karayolu Yük Taşıma Sözleşmesi’nin 7.3 madde hükmünde “Taşıyıcı, taşınan malların zamanında tesliminden ve CMR konvansiyonu dahilinde yolda olan malların güvenliğinden sorumludur.” düzenlemesinin yer aldığını, davacı tarafın sözleşmede yer alan 7.3 madde hükmüne uygun olarak malları güvenli şekilde taşıma edimini ifa etmesi gerektiğini, davacının kusurlu taşıma hizmeti nedeniyle, tarafından kaynaklanan sebeplerle taşınan ürünler bozulduğunu, alıcı firmanın satın alma bedeli kesintiye uğratılarak taraflarına rücu ettiğini, bu nedenle müvekkil şirketin, davacının edimini gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı mağdur olduğunu, Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyat İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR) 17/1. 17/2. maddesi ve fıkrasına göre; “1.Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur, 2. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahutta taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.” düzenlemelerinin yer aldığını, söz konusu maddenin devamı olan CMR’nin 18/1.maddesinde ise “Kayıp, hasar ve gecikmenin madde 17 paragraf 2 de öngörülen nedenlerden birinden doğduğunu kanıtlamak taşımacıya aittir.” hükmünün yer aldığını, ispat yükünün taşımacıya ait olduğunun düzenlendiğini, davacının, malı taşıma için teslim aldığında söz konu bozulmanın malda mevcut olmadığını, taşıyıcı yükü teslim aldığı sırada yükün ve ambalajın görünürdeki durumunu kontrol yükümlülüğü altında olup, çekinceleri mevcut olsa idi buna ilişkin çekincelerini gerekçeleri ile birlikte bu konuda göndereni bilgilendirmesinin gerektiğini, böyle bir durum da söz konusu olmadığından taşıyıcı çekincesiz bir şekilde malı teslim aldığını ve buna bağlı olarak da davacının malı hasarsız olarak teslim aldığının kabulü gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
6.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
7.Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; öncelikle davalının teminata ilişkin usuli itirazının karşılanması gerekmektedir.
8.5718 sayılı MÖHUK madde 48/1’e göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın, davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında bir öneme sahip değildir. MÖHUK madde 48/2’de ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı, karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır. Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır.
Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletinde taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir.
9.Yukarıda belirtilen anlaşmalardan biri de, 13.04.1972 tarih ve 7/4283 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 244 Sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca onaylanması kararlaştırılarak 23.05.1972 tarih ve 14194 sayılı resmi gazetede ilan edilen 01.03.1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi olup, anılan sözleşmenin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından, yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
10.Yabancılık muafiyetine ilişkin 1954 tarihli sözleşmenin 17. maddesinin uygulanmasında gerçek ya da tüzel kişi ayrımı bulunmamaktadır. Yargıtay 12. HD, 2017/8463 E, 2017/15601 K sayılı emsal ilamında benzer hususlara değinmiş ve hatta teminat alınmasında gerçek kişi-tüzel kişi ayrımına ilişkin önceki daire kararlarının maddi hataya dayalı olduğunu beyan etmiştir. Davalı tarafça dosyaya sunulan kararlar da anılan Yargıtay kararında önceki tarihlere ilişkindir. Belarus Cumhuriyeti Lahey anlaşmasına da taraftır. Bu nedenlerle, teminat alınması talebi yerinde görülmemiştir.
11.Esasen dosyaya dönüldüğünde; davalı, Uluslararası Karayolu Yük Taşıma Sözleşmesi’nin 7.3 madde hükmünde “Taşıyıcı, taşınan malların zamanında tesliminden ve CMR konvansiyonu dahilinde yolda olan malların güvenliğinden sorumludur.” düzenlemesinin yer aldığını, davacı tarafın sözleşmede yer alan 7.3 madde hükmüne uygun olarak malları güvenli şekilde taşıma edimini ifa etmesi gerektiğini, davacının kusurlu taşıma hizmeti nedeniyle, tarafından kaynaklanan sebeplerle taşınan ürünler bozulduğunu, alıcı firmanın satın alma bedeli kesintiye uğratılarak taraflarına rücu ettiğini, bu nedenle müvekkil şirketin, davacının edimini gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı mağdur olduğunu, Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyat İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR) 17/1. 17/2. maddesi ve fıkrasına göre; “1.Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur, 2. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahutta taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.” düzenlemelerinin yer aldığını, söz konusu maddenin devamı olan CMR’nin 18/1.maddesinde ise “Kayıp, hasar ve gecikmenin madde 17 paragraf 2 de öngörülen nedenlerden birinden doğduğunu kanıtlamak taşımacıya aittir.” hükmünün yer aldığını, ispat yükünün taşımacıya ait olduğunu beyan etmiştir. Ancak, davalı, taşınanda mevcut olduğu iddia edilen hasarı, ziyaı ispat etmek durumundadır. Böyle bir ürün bozulması olup olmadığı, bu nedenle alacağından kesinti olup olmadığı hususu iddiası gereği davalı tarafça ispat edilmelidir. Ürünlerin kısmen veya tamamen kaybolduğuna ilişkin bir ispata yarar bir bilgi ve belge dosyada yoktur. Varma yerinde bir inceleme, bildirim yapıldığına, hasar tespit tutanağı tutulduğuna ilişkin bir belge de dosyada mevcut değildir. Her ne kadar davalı vekili, cevap dilekçesinde böyle bir belgenin aranmasına gerek olmadığı yönünde beyanda bulunmuş ise de bu yerinde bir iddia olarak görülmemiştir. Çünkü, söz konusu husus, savunmasının temelini oluşturmakta, ispat külfeti ile ilgili bulunmaktadır. Davalı ve davacı tacirdir ve basiretli iş adamı gibi hareket etmek durumundadırlar. İhbar külfeti kendilerinde vardır. Ayıp ihbarının zamanında yapıldığını davalı ispat etmelidir. Davalının dayandığı deliller bu durumu ispat edecek içerikte değildir zira zaten davalı yukarıda değinildiği üzere, böyle bir belgenin aranmasına gerek olmadığını da beyan etmiştir.
12.CMR Konvansiyonu’nun 30.maddesi “istem ve davalar” başlığını taşımaktadır. Madde gereği; Alıcı, taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden, veya ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden yedi gün içinde (pazar günleri ve resmi tatiller hariç) durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu husus onun yükü sevk mektubunda belirtildiği şekilde alındığına kanıt oluşturur. Açıkça gözükmeyen ziyan veya hasarlarda bildirme yazılı olarak yapılacaktır. Mal alıcı ve taşımacı tarafından kontrol edildikten sonra, bu kontrolün sonucuna uymayan kanıtlar ancak açıkça görülmeyen ziyan ve hasarlar için kabul olunabilir. Ancak bunun için alıcının kontrolden sonra yedi gün içinde (pazar ve resmi tatil dışında) durumu yazılı olarak taşımacıya bildirmesi gereklidir. Yük alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki 21 gün içinde durum yazılı olarak taşımacıya bildirilmemiş ise, teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmez. Bu maddedeki zaman limitlerini hesap ederken duruma göre teslim tarihi, kontrol tarihi, veya yükün alıcıya verildiği tarih sayılmayacaktır. Gerekli tetkik ve kontrolleri yapmak için taşımacı ve alıcı birbirlerine makul her kolaylığı göstereceklerdir.
13.Yargıtay 11. HD’nin 2007/9046 E, 2009/4005 K sayılı emsal ilamında da kural olarak beilrtildiği gibi; CMR Konvansiyonu’nun 30.maddesi gereğince süresinde hasar ihbarında bulunulmaması, taşıyıcı aleyhinde dava açılmasına engel teşkil etmez, süresinden sonraki ihbar halinde hasarın taşıma sırasında meydana geldiğini ispat etme taşıyana ürünü/malı teslim edene düşer.
14.İş bu dava ise taşıyıcı tarafından açılmıştır. Davalı, ödememesinin temeli olduğunu iddia ettiği, taşınanda mevcut olduğu iddia edilen hasarı, ziyaı ispat etmek durumundadır. Böyle bir ürün bozulması olup olmadığı, bu nedenle alacağından kesinti olup olmadığı hususu iddiası gereği davalı tarafça ispat edilmelidir. Ürünlerin kısmen veya tamamen kaybolduğuna ilişkin bir ispata yarar bir bilgi ve belge dosyada yoktur. Bu nedenle, davacının davasınını/alacağının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı, alacağa veya taşıma ilişkisine ilişkin her hangi bir itirazda bulunmamış sadece ürünlerin hasar bedelinin kendilerinden kesildiğini iddia ederek, bu alacağın olmadığını beyan etmiştir ve yukarıda da değinildiği üzere, bu iddiasını ispata yarar bir delil göstermemiştir. Dava, basit yargılama usulüne tabidir ve dilekçe aşamalarında deliller gösterilir (istisna HMK m. 145)
15.Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davanın (haçlandırılan değer esas alınarak) kabulüne karar vermek gerekmiştir.
16.Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
İcra inkar tazminatının şartları şunlardır:
a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı,
b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı,
c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı,
d)Talep olmalı,
e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
17.Dosyaya baktığımızda; yukarıdaki şartların mevcut olduğu, alacağın likit olduğu kanaatiyle, inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ İLE, takibin 958,38 USD (958,38 USD’nin takip tarihindeki efektif satış kuru esas alınarak bulunacak karşılığı) üzerinden aynı şartlarda DEVAMINA,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin KABULÜ İLE, 1.521,90 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3- Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 129,64 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 431,78 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 188,94 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat ücreti gideri toplamı 52,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili … ve davalı vekili …nun yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/01/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır