Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/306 E. 2022/800 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/306
KARAR NO : 2022/800

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2021
KARAR TARİHİ: 02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı borçludan alacağının sağlanması amacıyla Antalya Genel İcra müdürlüğünün …esas sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, başlatılan takibe dair ödeme emrinin davalıya 19/02/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının iş bu takibe 20/02/2021 tarihinde itiraz ettiğini, icra takibinin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin takip dayanağında belirtilen faturalardaki malzemeleri davalıya teslim ettiğini ancak davalının fatura bedellerinin tamamını ödemediğini, bakiye alacağın tahsili amacıyla icra takibine başladığını, malların davalıya teslim edildiğini beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin davacı şirketten 14.000,00 TL lik malzeme aldığını, 7.000,00 TL sini peşin ödediğini ancak sipariş verilen malzemelerin zamanında gelmemesi üzerine davacı şirketle çalışmasını sonlandırdığını, davacı şirkete ürünleri iade etmek istediğini ve çalışmak istemediğini bildirdiğini ancak davacı şirketin bir kısım iadeyi kabul ettiğini ve ekte sunmuş oldukları 10.02.2021 tarihli iade faturasının müvekkil şirket tarafından düzenlenerek davacı şirkete gönderildiğini ancak söz konusu icraya konu olan 2.527,56 TL asıl alacak yönünden ise davacı şirket iadeyi kabul ederse davalı müvekkile ödeme yapma durumunda kalacağı için iadeyi kabul etmeyerek kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, davacı şirketin ürünlerinin halen iadeye ambalajı bozulmamış, kullanılmamış ve satışı yapılabilecek şekilde hazır beklemekte olduğunu, bu hususun davacı şirkete sözlü olarak ve şirket pazarlamacısına mesajla defalarca bildirilmiş olup, 23.02.2021 tarihinde de ” 23.12.2020 tarihli …sıra nolu irsaliyeli fatura içeriğinde bulunan sentetik boyalar iade edilecektir. İlgili fatura içeriği iadeye hazır durumdadır bilginize.” şeklinde mail atılarak bilgi verildiğini, davalı şirketin vadeli ürünleri aldıktan kısa bir süre sonra ürünlerin geç gelmesi sebebiyle davacı şirketle çalışmasını sonlandırdığını, ekte sunmuş oldukları davacı şirketin pazarlamacısı ile whatsapp konuşmalarında ve yine ekte sunmuş oldukları iade faturalarından ve son olarak yine ekte bulunan ürünlerin iadeye hazır olduğuna dair mail ile defalarca bildirildiğini, davalının, davacı şirket ürünleri zamanında teslim etmediği için müşterine karşı mağdur olduğunu, maddi kayıp ve prestij kaybı yaşadığını, ayrıca ürünlerin devamı gelmeyeceği için de müvekkil şirketin ayrıca maddi zarara uğradığını, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiği zaman davacı şirketle çalışmasını sonlandırmak isteyen müvekkilinin hali hazırda icra takibi dava gibi hususlarla zarara uğratıldığını, iade faturası, dayanak ticari ilişkide alıcıya teslim edilen ve fakat bir sebeple satıcıya iade edilen malların tutarının iade alındığına dair kayıt tutulmasına hizmet eden bir belge olduğunu, dolayısıyla, iade faturası ile müşteri tarafından alınan bir malın tamamının satıcıya iadesi mümkün olduğu gibi, yalızca bir kısmının da iadesinin olanaklı olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; icra dosyası uyap üzerinden dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesine dair ara karar kurulmuştur.
13/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterleri incelendiğinde, dava ve icra takibine esas olan alacağın dayanağı 2 adet fatura olarak gösterildiği halde, ödeme emrindeki alacak tutarının ise 2021 yılındaki cari hesap bakiyesi olduğu görldüğünden, 2021 yılına ait ticari defterler incelemeye ibraz edilmediğinden davacının alacağının tespit edilemediği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Aşamalarda, davacının 2021 yılına ait defterlerinin ibrazı istenmiş ve defterler sunulduğunda ek rapor alınmıştır.
23/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacının ibraz ettiği 2020-2021 yılı ticari defterlerinin kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacı tarafça dosya kapsamına ibraz edilen 2020 ve 2021 yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin kanuni süresinde ve usulüne uygun yapıldığı; davacı tarafça dosya kapsamına sunulan defterlerin lehe delil olma özelliğine sahip olduğu davacının Ticari defter kayıtlarında Davalıya ait hesaplarına …Hesap kodundan takip ettiği; davacının Ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi olan 15.02.2021 tarihi itibariyle davacının davalıdan 3.080,32 TL alacaklı olduğu gözüktüğü, dosya kapsamında Davacının Davalı tarafa takip öncesine ilişkin yasanın öngördüğü şekilde temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılamadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Görüldüğü üzere, davacı taraf ticari defterlerini sunmuş, davalı ise sunmamıştır. HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
Davalı ticari defterlerini ibraz etmediğinden, davacının usulüne uygun ticari defterlerindeki kayıtlar lehine delil olabilir ve alınan bilirkişi raporuna göre, davacı tarafça dosya kapsamına sunulan defterlerin lehe delil olma özelliğine sahip olduğu davacının Ticari defter kayıtlarında Davalıya ait hesaplarına …Hesap kodundan takip ettiği; davacının Ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi olan 15.02.2021 tarihi itibariyle davacının davalıdan 3.080,32 TL alacaklı olduğu gözüktüğü anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi kök ve ek raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı, takip talep toplam miktarı üzerinden davasını açmış ve harçlandırmıştır. Oysaki, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davalının, takipten önce temerrüde düşürüldüğüne dair bir bilgi ve/veya belge dosyada mevcut değildir. Bu nedenle, istenen faiz yönünden davacının talebi yerinde değildir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
İcra inkar tazminatının şartları şunlardır: a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı,b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı, c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı, d)Talep olmalı, e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
Dosyaya baktığımızda; belirtilen yasal şartların mevcut olduğu, alacağın likit olduğu anlaşılmakla, davacının inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verme gerekmiştir.

HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, Antalya Genel İcra Dairesinin …Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 3.068,00 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, fazla ilişkin talebin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ İLE, hükmolunan miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 613,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 59,30 ₺ (TL) peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 150,27 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 118,60 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.124,00 ₺ (TL)’nin haklılık oranı gereği; 1.100,00 ₺ (TL)’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça bir masraf yapıldığı uyap kayıtlarında görülmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 3.068,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 33,46 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili … ve davalı vekili …’ın yüzüne karşı verilen karar KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır