Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/299 E. 2022/767 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/299
KARAR NO : 2022/767

DAVA : Ortaklıktan çıkma veya şirketin fesih ve tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 02/01/2018
KARAR TARİHİ: 25/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan “ortaklıktan çıkma veya şirketin fesih ve tasfiyesi” davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu 02/01/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkette %50 pay sahibi olduğunu, dava dışı …’ın da %50 pay sahibi olduğunu, davacının şirket kurulmadan önce de bir etüt merkezi çalıştırdığını, daha sonra diğer ortak … ile şirket kurulmasının kararlaştırıldığını, etüt merkezini başka yere taşımak istediklerini ve daha büyük bir yer kiraladıklarını, aralarında 03.02.2016 tarihinde ortaklık protokolü düzenlediklerini, protokole göre etüt merkezinin gerekli izinlerinin alınamaması ve açılamaması durumuna istinaden davacının 40.000,00 TL bedelli teminat senedini …’a teslim ettiğini, bu protokolden sonra şirket kurulmadan evvel 01.03.2016 tarihinde etüt merkezi için bir yer kiralandığını, davalı şirketin 29.04.2016 tarihinde kurularak tescil edildiğini, şirketin kurulup etüt merkezi açılmasına rağmen …’ın elinde bulunan teminat senedini ciro yolu ile başkasına devrettiğini, bonoyu alan …isimli şahsın bunu icra takibine konu ettiğini ve davacının aleyhine Antalya 10.İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasından icra takibi başlatıldığını, şirketin diğer ortağı olan …’ın şirket ile ilgili hiçbir işlemde davacıya bilgi vermediğini, her şeyi kendi başına yaptığını, iki ortaklı olan bu şirkette artık ortaklar arasında güven ilişkisinin sona erdiğini, …’ın şirkete ve ortaklığa zarar verdiğini, bireysel çıkarlarının ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesinin ortadan kalktığını, bu ortamda davacının ortaklıktan çıkmak için haklı bir nedeninin mevcut olduğunu, bu nedenlerle davacının haklı nedenlerle şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine, bu mümkün olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL ayrılma akçesinin davacıya verilmesine, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi halinde tasfiye sonucunda ortaya çıkan değerden davacıya düşen miktarın taraflarına verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilemesini talep etmiştir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir usulüne uygun tebligat yapıldığı anlaşılmıştır.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı şirkete ait sicil dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya Kurumlar Vergi Dairesine ve SGK İl Müdürlüğü’ne davalı şirketin vergi borcu ile sigorta prim borcunun bulunup bulunmadığı hususunda müzekkere yazılmış, cevabı yazılar dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 10.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce yargılama sırasında ;
Davalı şirketin ticari defterleri de incelenmek sureti ile şirketin aktif ve pasifi de değerlendirilerek davacının ortaklıktan çıkmasına ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, koşullar oluşmuş ise talep edilebilecek ayrılma akçesinin tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler tarafından mahkememize sunulan 22/01/2019 tarihli ve 22/01/2019 tarihli raporlar alınmıştır.
Davacı vekili 24/09/2019 tarihli oturumda alınan beyanında; her ne kadar dava dilekçesinde netice ve talep kısmında şirketin iflas ve tasfiyesi ibaresi kullanılmış ise de taleplerinin dilekçe kapsamından da anlaşıldığı üzere şirketin fesih ve tasfiyesi olduğu, sehven iflas kelimesi yazıldığını beyan etmiştir.
Mahkememizin 24/09/2019 gün ve …Esas, …Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 28/04/2021 tarih …Esas, …Karar sayılı ilamı ile “…Davacının, davalı şirketin %50 hissesine sahip ortağı olduğu ve öncelikle davalı şirket ortaklığından ayrılma ve ayrılma akçesi isteminde bulunduğu, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ticaret Sicil Müdürlüğünce celp edilen davalı şirketin ticari sicil kayıtlarına göre davalı şirketin iki ortaklı olduğu, ortakların hisse oranlarının %50 olup, şirket ana sözleşmesinin temsil başlıklı 9.maddesine göre, şirketi aksi karar alınana kadar şirket müdürü …’nın Ahu kabz yetkisi ile münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı belirtilmiş olup, İlk Derece Mahkemesince davacının, davalı şirketi temsile yetki kılındığı dikkate alınmadan davalı şirketin diğer ortağına tebligat çıkartılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekirken, diğer ortağın hakkını da etkileyecek şekilde şirketin feshine karar verilmesi hatalı olmuş olup, davacı vekilinin istinaf talebinin resen kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Sonuç, davacı vekilinin istinaf başvurusunun resen kabulü ile 6100 sayılı HMK.nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine …” şeklinde Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş; dosya Mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydı yapıldıktan sonra yeniden yapılan yargılamada:
Diğer şirket ortağı …’ a usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılamada; Dosya 25/02/2022 tarihli 1 ..olu ara karar gereği re’sen seçilen 1 mali müşavir bilirkişi ile ticaret mevzuatında uzman nitelikli hesap bilirkişisine davacının şirket ortaklığından çıkma ve şirketin feshi taleplerine ilişkin dosyada mevcut bilirkişi raporu ile tarafların itirazlarını karşılar mahiyette rapor tanzimi hususunda tevdi edilmiş, bilirkişiler … ve … tarafından mahkememize sunulan 21/06/2022 tarihli raporda özetle; “…Davacının Ortaklıktan Çıkma ve Ayrılma Akçesi Talebine İlişkin;
Davacı ile dava dışı …arasında düzenlenmiş 03/02/2016 tarihli protokol yer aldığı,
Bu protokol kapsamında davalı şirketin 29/04/2016 tarihinde tescil edilerek kurulduğu, Taraflar arasındaki protokol gereği davacının dava dışı …ile davalı limited şirkette %50 pay sahibi oldukları,
Yine protokol kapsamında davacı tarafından dava dışı …’a 40.000,00 TL lik teminat senedi verildiği,
Taraflar arasında akdedilen protokole göre 30/06/2016 tarihine kadar gelir ve giderin davacıya ait olacağının belirtildiği, bu tarihten sonra kar ve zararın ortak olduğu gibi hususların kararlaştırıldığı,
Kaydı değerlere göre davacının davalı şirketteki %50 payına düşen 10.000,00 TL tutarındaki sermayesinin 2.500,00 TL’sinin ödendiği, Davacının dava konusu şirkette 7.500.00 TL ödenmemiş sermayesinin bulunduğu,
Davacının şirkette payının %50 olduğu ve şirket ana sözleşmesinin temsile ilişkin 9. Maddesine göre şirketi aksi karar alınıncaya kadar şirket müdürü olarak Davacı …’nın ahzu kabz yetkisi ile münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı,
Dava konusu şirketin 31.12.2016 tarihli kaydi bilanço ve gelir tablosunda yer alan değerlere göre şirketin 31.12.2016 tarihi itibariyle öz sermayesini kaybettiği gibi (-) 16.780,57 TL tutarında borca batık olduğu, bu tutarın vergi ve SGK borcunun güncel değerleri baz alındığında borca batıklık tutarının çok daha yüksek olduğu, dava konusu şirketin varlıklarının borçlarını karşılayamaz durumda borca batık olduğu,
Davalı şirkete 2016 yılında kayyım atandığı ve kayıtlara göre 2016 yıl sonu itibariyle faaliyetine fiilen devam etmediğinin görüldüğü, vergisel mükellefiyetlerini yerine geitmediği ve gayri faal durumda olduğundan Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 30.09.2017 tarihi itibariyle resen terk işlemi ile vergi mükellefiyetinin kapatıldığı,
Bu durumda takdiri ve değerlendirilmesi Yüce Mahkemenize ait olmak üzere şirketin varlıklarının borçlarını karşılamaması ve borca batık olması nedeniyle Davacıya şirketten çıkma ile ayrılma akçesi ödenmesine imkan bulunmadığı,
Bu nedenle Davacının dava konusu şirketten çıkma ile ayrılma akçesi talebine ilişkin yasal koşuların mevcut olup olmadığı ile Davacının çıkma talebinin yerinde olup olmadığı hususundaki takdir ve değerlendirmelerin yüce Mahkemenize ait olduğu,
Davacının Şirketin Fesih ve Tasfiyesi Talebine İlişkin;
Taraflar arasında akdedilen protokol kapsamında Davacı tarafça şirketin kuruluş aşamasında şirket ortağı …’a verilen 40.000,00 TL tutarlı teminat senedinin şirket ortağı … tarafından üçüncü kişiye ciro edilerek üçüncü kişi tarafından Davacı aleyhine takibe konulduğu,
Yine Davacı … tarafından yapılan şikayet neticesinde Şüpheliler … ile … hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen … Soruşturma Numaralı dosyasında sanık …aleyhine kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna ilişkin cezalandırılması istemi ile … esas ve … nolu İddianame hazırlandığı ve iddianamenin kabul edilerek Antalya 22.Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında yargılamanın yapıldığı,
Dosya kapsamında yer alan takip dosyası ve ceza dava dosyası içeriğinden iki ortaklı olan dava konusu şirkette gerek hukuk gerekse şikayet ve ceza dava sürecine kadar giden ve devam eden uyuşmazlıklar bulunduğu,
Dosya kapsamında yer alan kaydi kayıtlara göre Davacı şirket ortağının şirketin kuruluşunda taahhüt ettiği 10.000,00 TL sermayesinden bakiye 7.500,00 TL sermaye borcunu – kuruluş aşamasından bu yana şirkete ödemediği,
Şirketin kaydi bilançosuna göre 31.12.2016 tarihi itibariyle öz sermayesini tükettiği gibi ( -) 16.780,57 TL borca batık olduğu, vergi ve SGK borçlarının güncel değerleri eklendiğinde bu batıklığın daha üst seviyelere ulaştığı, şirketin varlıklarının borçlarını karşılayamaz durumda olduğu,
« Dosya kapsamına göre iki ortaklı limited şirkette ortaklar arasında olması gereken güven ve işbirliği ilişkisinin onarılması güç şekilde zedelendiği hatta tamamen ortadan kalktığı, husumetin kalıcı hale gelmesi karşısında ortak amacı gerçekleştirmenin de imkânsızlaştığı ve bu itibarla şirket faaliyetleri açısından ortaklık ilişkisinin devam ettirilmesinin de imkansız ve taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği anlaşıldığı,
« Davalı şirkete 2016 yılında kayyım atandığı ve kayıtlara göre 2016 yıl sonu itibariyle faaliyetine fiilen devam etmediğinin görüldüğü, vergisel mükellefiyetlerinii yerine geitmediği ve gayri faal durumda olduğundan Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüü tarafından 30.09.2017 tarihütibariyle resen terk işlemi ile vergi mükellefiyetinin kapatıldığı,
« Tespit edilen ve açıklanan nedenlerle Davacının, TTK’nun 636.maddesi kapsamında dava konusu şirketin fesih ve tasfiyesini talebinde haklı sebebe ilişkin koşulların oluşup, oluşmadığı ile şirketin fesih ve tasfiyesinin gerekip gerekmediği yönündeki takdir ve değerlendirmelerin Yüce Mahkemenize ait olduğu,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE ; Dava, TTK 638. Maddesine dayalı limited şirkette haklı sebeple ortaklıktan çıkma ve aynı kanun 641.maddesine göre ayrılma akçesi talebi ile bu mümkün olmadığı takdirde limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Ortaklıktan çıkma ve çıkarılmayı düzenleyen TTK 638.maddesinde; “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
 Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
TTK 593/1.maddesinde; “Esas sermaye payının şirketçe iktisabına ilişkin 612.maddenin 2.fıkrasında ön görülen paylar dışında, esas sermaye payı, ortaklar arasındaki devirlerde dahil olmak üzere sadece aşağıdaki hükümler uyarınca devredilebilir ve miras yoluyla geçer…” düzenlemesinin bulunduğu,
Aynı Kanun 612.maddesinde de; “Şirket kendi esas sermaye paylarını sadece bunları alabilmek için gerekli tutarda serbestçe kullanabileceği öz kaynaklara sahipse ve alacağı payların itibari değerlerinin toplamı esas sermayesinin %10 unu aşmıyorsa iktisap edebilir.
Şirket sözleşmesinde öngörülen veya mahkeme kararıyla hükme bağlanmış bulunan bir şirketten çıkma ya da çıkarılma dolayısıyla esas sermaye paylarının iktisabı halinde, 1.fıkradaki üst sınır %20 olarak uygulanır…” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 09/11/2015 gün 2015/4748 Esas – 2015/11693 Karar sayılı emsal içtihatında; “…6102 sayılı TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkmasına karar verilmesini talep edebilir. Aynı Yasa’nın 533. (6102 sayılı TTK’nın 608.) maddesi uyarınca da şirket mukavelesinde aksine hüküm bulunmadıkça ortaklar, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nispette, yıllık bilançoya göre, elde edilmiş olan safi kardan pay alabilirler…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve emsal içtihat doğrultusunda yapılan değerlendirmede; dava konusu somut olayda tüm dosya kapsamı ve alınan 21/06/2022 tarihli bilirkişi raporundan davacı ile dava dışı …arasında yapılan 03/02/2016 tarihli protokol bulunduğu, davalı şirketin 29/04/2016 tarihinde kurulduğu, taraflar arasındaki protokol gereği davacının dava dışı … ile davalı limited şirkette %50 %50 pay sahibi oldukları, davacı tarafından …’a 40.000,00 TL ‘lik teminat senedi verileceği, 30/06/2016 tarihine kadar gelir ve giderin davacıya ait olduğu, bu tarihten sonra kar ve zararın ortak olduğu vs. hususların kararlaştırıldığı, davalı şirketin mali durumuna ilişkin alınan bilirkişi raporunda şirketin borca batık olduğu, davacının davalı şirketteki %50 payına düşen 10.000,00 TL tutarındaki sermayesinin 2.500,00 TL’sinin ödendiği, 7.500,00 TL ödenmemiş sermayesinin bulunduğu görülmüş olmakla şirkete ödenmemiş sermaye borcu bulunan ve esas itibari ile borca batık olan şirkette davacının payının %50 olduğu, yukarıdaki emredici kanun maddeleri gereği haklı sebep olsa dahi şirketten çıkma ile ayrılma akçesi talebine ilişkin yasal koşuların mevcut olmadığı görülmekle davacının çıkma talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının terditli olarak talepte bulunduğu haklı sebeple şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin talebinin değerlendirilmesinde;
Limited şirkette sona erme ve sona ermenin sonuçlarını düzenleye TTK 636.maddesinde; “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. ” düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 13/10/2015 tarih 2014/14049 Esas – 2015/10415 Karar sayılı emsal içtihatında; “…6102 sayılı TTK’nın 636/3. maddesine göre de, haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Ancak aynı maddede belirlendiği üzere, mahkemece, istem yani fesih yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebilir. Bu itibarla mahkemece, 6012 sayılı TTK’nın 573. maddesi uyarınca limited şirketin bir kişi tarafından kurulabileceği hükmü de dikkate alınarak, TTK’nın 636. maddesinin tartışılması ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, anılan bu hususta bir değerlendirme yapılmadan hüküm tesisi isabetsizdir…” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 25/09/2013 gün 2012/18220 Esas- 2013/16631 Karar sayılı Emsal içtihatında da; “…ortaklar arasında görülen davalara ilişkin celbolunan belge ve rapor örnekleriyle, soruşturmalara ve açılan ceza davasına ilişkin evrak kapsamları ve bilirkişi raporundan; iki ortaklı limited şirketin davacı ortağı ile diğer ortağı arasında, gerek hukuk gerekse şikayet ve ceza davaları sürecine kadar giden ve devam eden uyuşmazlıklar bulunduğu, kar payı ödemelerinin uzun sayılabilecek bir süreden bu yana yapılmadığı, şirketin ortaklar kurulunun TTK’nun 538.inci maddesinde yapılan düzenleme doğrultusunda ortaklar arasındaki husumet nedeniyle toplanamadığı, iki ortaklı limited şirkette ortaklar arasında olması gereken güven ve işbirliği ilişkisinin onarılması güç şekilde zedelendiği hatta tamamen ortadan kalktığı, husumetin kalıcı hale gelmesi karşısında ortak amacı gerçekleştirmenin de imkansızlaştığı ve bu itibarla şirket faaliyetleri açısından ortaklık ilişkisinin devam ettirilmesinin de imkansız ve taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği, dolayısıyla TTK’nun 549/4.üncü maddesinde belirtilen muhik sebep koşullarının oluştuğu anlaşıldığından şirketin fesih ve tasfiyesine…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve emsal içtihatlar doğrultusunda yapılan değerlendirmede;
Davacı tarafça şirketin kuruluş aşamasında verilen teminat senedinin şirket ortağı … tarafından üçüncü kişiye ciro edilerek üçüncü kişi tarafından takibe konulduğu, ayrıca Antalya 22.Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında da sanık … aleyhine kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna ilişkin cezalandırılması istemi ile iddianame tanzim edildiği, bu hususunda kendisi açısından haklı sebepler olduğu belirtilmiş, mahkememizce incelenen takip dosyası ve ceza dava dosyası içeriğinden iki ortaklı olan şirkette gerek hukuk gerekse şikayet ve ceza dava sürecine kadar giden ve devam eden uyuşmazlıklar bulunduğu, ortakların şirketin kuruluş aşamasından bu yana şirkete olan sermaye borçlarını ödemedikleri, şirketin borca batık olduğu, iki ortaklı limited şirkette ortaklar arasında olması gereken güven ve işbirliği ilişkisinin onarılması güç şekilde zedelendiği hatta tamamen ortadan kalktığı, husumetin kalıcı hale gelmesi karşısında ortak amacı gerçekleştirmenin de imkansızlaştığı ve bu itibarla şirket faaliyetleri açısından ortaklık ilişkisinin devam ettirilmesinin de imkansız ve taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği, şirket yönünden TTK’nun 636.maddesindeki haklı sebebe ilişkin koşulların oluştuğunun kabulü ile mahkememizce şirketin feshi ve tasfiyesine karar vermek gerekmiş, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …LİMİTED ŞİRKETİ’nin FESHİNE, Tasfiye memuru olarak mali müşavir …’ÜN ATANMASINA,
2-Mali Müşavir …’e 2.000,00 TL maktu ücret takdirine, ücretin ileride tasfiye giderlerine eklenmek üzere davacı tarafça karşılanmasına,
3-Davacı tarafın ayrılma akçesi talebinin REDDİNE,
4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekil 80,70 harçtan peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan dava ilk masrafı 77,00 TL, tebligat ve müzekkere gideri 487,10 TL, bilirkişi gideri 4.196,40 TL olmak üzere toplam 4.683,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen nispi 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır