Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/296 E. 2021/536 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/296
KARAR NO : 2021/536
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında … tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden müvekkil firmanın davalıya ait mülkte dekorasyon ve tadilat işlerine başladığını, müvekkilinin sözleşme gereği başladığı işleri yapmak için gerekli teçhizat ve donanımla konutta çalışmak istediğini ancak sürekli karşı tarafın engellemelerine maruz kaldığını, sözleşmeye konu işin yapılacağı binada aynı zamanda ikamet eden karşı taraf sözleşme süresi içerisinde müvekkile ve bağlı işçilerine kapıyı açmama, bina içerisinde bulunan malzemeleri kullandırmama, tadilatı ancak boşken yapılabilecek yerleri boşaltmama gibi her türlü zorluğu çıkarttığı gibi konut içerisinde bulunan … adet … cinsi son derece tehlikeli köpeklerini bağlamamış müvekkil ve bağlı çalışanlarının sağlığını tehlikeye attığı gibi çalışmalarını fiilen imkansız hale getirdiğini, davalının, aynı dönemde başka bir yükleniciye iş verdiğini, müvekkiline sağlanmayan imkanların o yükleniciye sağlandığı gibi diğer yüklenici tarafından yapılan iş nedeni ile müvekkilinin işini yapması imkansız hale getirildiğini, ayrıca sözleşme süresince sürekli malzeme değişikliği ve yeni iş talepleri ile sözleşme süresinin kısmen uzamasına sebep verildiğini, tüm bunlara rağmen müvekkilinin ekte sunulan … Tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile davalının müvekkilin ifasını engelleyen kusurlu hareketlerine son vermesi halinde ve edimlerini yerine getirmesi halinde tadilatı sonuçlandırmak istediğini iyi niyetle karşı tarafa ihtar ettiğini, sözleşmenin uygulanması sırasında müvekkilin hiçbir kusuru ve ihmali olmadığını, ayrıca yapılan işlerin eksik ve ayıplı olmadığı gibi müvekkil tarafından sözleşme harici ek fazla işler yapıldığını, buna karşılık davalının Antalya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından alınan Bilirkişi raporuna istinaden eksik ve ayıplı işler olduğunu imalat süresinin uzadığını belirterek müvekkil aleyhine Antalya … Tüketici Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile maddi manevi tazminat talepli dava açtığını, oysa anılan raporun hem teknik hem hukuki açıdan yanlışlık ve çelişkiler ile dolu olduğunu kusur kabulü anlamına gelmemek kaydı ile davalının bizzat ikamet ettiği mülkte her gün tüm yapılan işleri görüp inceleme ve muayene etme fırsatı var iken muayene ve ihbar külfetini yerine getirmemiş yapılan işler çok açık gözle görülür olmasına rağmen Borçlar kanununda ayıp ihbarı için belirtilen mutad sürelere uyulmamış ancak inşaat bitmeye yakın haksız ve kötü niyetli olarak işbu dava açıldığını, borçlar Kanunu m 223 kapsamında gözünün önünde günlük olarak yapılan işlerdeki kusur ve noksanlıkları müvekkile ihtar edip bildirmesi gereken karşı taraf inşaat aşamasında müvekkile hiçbir ihbar ve ihtar da bulunmadığını, bunun da davalının müvekkil tarafından yapılan sözleşme konusu ve ek işleri onayladığını gösterdiğini, davalının yasada öngörülen hak düşürücü süreleri kaçırdıktan sonra müvekkil tarafından yapılan ilave işlerin masrafını ödememek için haksız ve kötü niyetli olarak dava açtığını, müvekkilin sözleşme edimlerinin engellenmesi üzerine ve yaptığı ilave işleri tespit etmek amacı ile Antalya … Asliye Hukuk mahkemesinin … D. İş Sayılı dosyası ile sözleşmeye konu mülkte bilirkişi vasıtasıyla tespit ve inceleme yaptırdığını, tekrar rapor aldırılması gerektiğini, davalı müvekkil aleyhine Antalya … Tüketici Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile dava açmış olup bu dava konusu tarafları aynı olan taraflar arası sözleşmeye dayalı bir dava olduğundan sağlıklı ve adil bir karar verilmesi için iki dosyanın birleştirilmesi gerektiğini beyan ederek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya … Tüketici Mahkemesinin … E sayılı dosyası uyap üzerinden dosya içine alınmıştır. Bakıldığında, davacının, iş bu davada davalı, davalının ise iş bu davada davacı olduğu, dava konusunun “Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Eksik ve Ayıplı İş Bedelinden Doğan Alacak” olduğu, dava tarihinin … olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememiz dosyasındaki talep dayanağı eser sözleşmesi ile tüketici mahkemesindeki talep dayanağı eser sözleşmesi aynıdır. Davacı vekili, birleştirme talep etmiştir. Davaların birleştirilmesi kurumu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 166. maddesinde ifadesini bulmuştur. Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. Mahkememiz ile tüketici mahkemesi aynı sıfatta değildir. Birleştirme talebi bu yönüyle yerinde bulunmamıştır.
Dosya arasında fiziken mevcut Antalya … Asliye Hukuk mahkemesinin … değişik iş esas sayılı dosyasıa bakıldığında, dosyada, delil tespiti niteliğinde keşfin yapıldığı, bilirkişi raporunun hazırlandığı, fotoğrafların ve sözleşme örneğinin olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine, bilirkişi raporuna bakıldığında, dubleks tipi konutta kararlaştırılan tadilat işlerinin sözleşme konusu olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmeye bakıldığında da, sözleşmenin konusu, “işverenin … mahallesi … cad. … sok. No… … adresindeki meskenin (konutun) dekorasyon işinden oluşmaktadır” ibaresi mevcuttur.
Dava, alacak talebinden ibarettir.
Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
Somut olayda, dava, eser sözleşmesi gereği hak edildiği iddia edilen paranın tahsili talep edilmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1097 esas, 2019/458 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Somut davada, mutlak ticari dava olarak nitelendirilecek bir husus yoktur. Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması/her iki tarafın tacir olması gibi bir durum da söz konusu değildir. Yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin bir dava da söz konusu değildir. Eser sözleşmesinin konusunun konut (mesken) olduğu anlaşılmaktadır. Davacının tacir olduğuna ilişkin bir bilgi ve belge dosyada mevcut değildir.
Dava, bu nedenlerle ticaret mahkemesinin görev alanına girmemektedir.
Dava konusu talebin temelinde eser sözleşmesi vardır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanunun 3. maddesi (I) bendinde, gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır. Kanunun 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir.
6502 sayılı Kanunun 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına ilişkin herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 20. HD., 2017/5103 esas, 2017/2506 karar; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi., 2016/3675 Esas, 2016/3039 Karar; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. HD, 2019/925 esas, 2019/512 karar; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. HD, 2019/1178 esas, 2019/1061 karar; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. HD, 2017/107 esas, 2017/69 karar)
Somut olayda da, davalı, dubleks meskenine (konutuna) tadilat yaptırma konusunda davacı ile sözleşme imzalamakla, bu sözleşme konusunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik olduğu, dar kapsamlı eser sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır (Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gibi üst düzey teknolojiyi gerektirmemekte ve saik tüketme saikidir)
Dava, bu nedenlerle ticaret mahkemesinin görev alanına girmemektedir. Dosyada görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Esasen, davalının, davacı olarak yer aldığı dava da tüketici mahkemesinde görülmektedir. Tüm bu nedenlerle, görevsizlik nedeni ile usulden red kararı vermek gerekmiştir.
Son olarak belirtmek gerekir ki; mahkememizce davalıya tebligatlar yapılmış ancak henüz tebligat yapılmamış, taraf teşkili sağlanmamıştır. Burada, taraf teşkili sağlanmadan, görevsizlik nedeni ile usulden red kararı verilip verilmeyeceği akla gelebilir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/5065 esas, 2015/6407 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; HMK’nın 115/1 maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarih, 4-2247 Esas, 1667 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraf teşkili yapılmadan, tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından, davanın usulden reddedilmesinde HMK’nın 30. maddesine göre de bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarih ve 2014/7272 E., 2015/3936 K. sayılı ilamında da, HMK’nın 30. ve 115/1. madde hükmü uyarınca, davanın her aşamasında, somut olayda henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında da HMK’nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle, usuli bir engel olmadığı kanaatiyle, mahkememizce görevsizlik yönünde usulden ret kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Nedenleri gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZ olması nedeniyle USÜLDEN REDDİNE,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde NÖBETÇİ ANTALYA TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemede dikkate alınmasına,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır