Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/271 E. 2022/793 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/271 Esas
KARAR NO : 2022/793

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2021
KARAR TARİHİ: 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı …arasında … tarihli franchising (bayilik) sözleşmesi imzalandığını, süresinin sözleşme tarihinden itibaren 5 yıl olarak kararlaştırıldığını, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin müvekkil tarafından eksizsiz yerine getirildiğini, davalı tarafından edinimlerin yerine getirilmemiş olduğu iddiası ile Denizli …Noterliği’nin …tarihli …yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmenin haksız olarak tek taraflı feshedildiğini, davalı tarafından 29.12.2016 tarihinde müvekkilinin feshe rağmen markayı ve franchise sözleşmesi kapsamında kendisine verilen bir kısım ürünleri kullanmaya devam ettiği iddiası ile Denizli …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyası ile dava açtığını, mahkemenin davacının feshinin haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiğini, bu kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da istinaf başvurusunun esastan reddedildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ise Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … E. … K sayılı kararı ile onandığını, müvekkili ile davalı arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesinden dolayı müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, müspet zararın tazmini gerektiğini, uğradığı zararın tespiti ile müvekkil şirketin yapmış olduğu tüm masraflar, meydana gelen tüm müspet ve menfi zararlar ile kar mahrumiyeti ve denkleştirme bedelinin davalıdan tanzimini, şimdilik menfi ve müspet zarar ile mahrum kalınan kar tazminat için …TL, denkleştirme tazminatı için … TL olmak üzere … TL tazminatın sözleşmenin fesih tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul anlamına gelmemekle kaydıyla davanın 5 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığından reddi gerektiğini, …tarihli …markasının kullanım ve koşullarına ilişkin franchising (bayilik) sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafın birkaç ay sonra sözleşme ile yükümlendiği edinimleri yerine getirmediğini, bundan dolayı Denizli …Noterliği’nin …tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.bölümünün 8.maddesine göre sözleşme yükümlülüklerine uyulmaması, yerine getirilmemesi veya ihtara rağmen 3 gün içinde önlem alınmaması halinde sözleşmenin franchisor tarafından tek taraflı olarak feshedilir hükmün yer aldığını, davalı tarafın sözleşmenin 2.bölümü 3/M ve 3/L ve diğer muhtelif şartlara uyulmadığını, ayrıca sözleşmenin 5/10.maddesini ihlal ettiğini, sözleşmenin feshedildiği halde marka hakkına tecavüz etmeye devam ettiğini, davalı tarafın ödemelerini sürekli geciktirdiğini, Denizli …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 28.12.2016 tarihinde takibe geçildikten sonra haciz aşamasında bu borçlarını ödediğini, davalının ödeme yapmamasının haklı fesih sebebi olarak sözleşmede sayıldığını, davalı tarafa 2015 Ekim ayından itibaren kalan cari hesap borcu için ekstre gönderildiğini, davalı yanın 9 ay boyunca ödeme yapmadığını, sözleşme şartlarına uygun davranmadığının ortada olduğunu, haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan … tarihli sözleşme örneği, Denizli …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …esas, …karar sayılı dosyası, Denizli …Noterliği’nin … tarih, … yevmiye sayılı ihtarname örneği celbedilmiş, davacı tanık beyanları alınmıştır.
Denizli Asliye Ticaret Mahkemesince talimat yolu ile alınan Mali Müşavir Bilirkişi … … tarihli raporunda sonuç olarak “2015 ve 2016 yılı davalı taraf ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde;
– Ticari defterlerin, genel olarak muhasebenin temel kavram ve genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre tutulmuş, birbirlerini teyit ettiği görülmektedir.

– 2015 yılı ticari defterlerin noter açılış ve yevmiye defteri kapanış (görülmüştür) tasdikinin mevcut olduğu, 2015 yılı defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı,

– 2016 yılı ticari defterlerin noter açılış tasdikinin olduğu fakat yevmiye defteri kapanış (görülmüştür) tasdikinin olmadığı sahibi lehine delil niteliği taşımadığı,

– 31.12.2015 tarihi itibariyle davalı tarafın,davacı taraftan … TL alacaklı olduğu,

– 31.12.2016 tarihi itibariyle davalı tarafın,davacı taraftan … TL alacaklı olduğu,” sonuç ve kanaatine varmıştır.

Mahkememizce Mali Müşavir Bilirkişi …’den alınan … tarihli raporunda sonuç olarak;”Davacı firmanın defterlerinin 2.sınıf defter (işletme defteri) olması sadece gelir ve gider bölümlerinin olması, defterde cari hesap ayırımı olmadığından taraflar arasında dava konusu edilen franchise sözleşmesinin imzalandığı tarihten dava tarihine kadar tarafların birbirlerinden alacak ve borç kalemlerinin dökümü mümkün olmadığı, Sözleşmenin yürürlükte olduğu 2015 ve 2016 yıllarında davacı firmanın zarar ettiği, bu nedenle davacının talep ettiği sonraki dönemler için kazanç kaybı (mahrum kalınan kar) bulunmadığı” sonuç ve kanaatine varmıştır.
… tarihli raporda Mali Müşavir Bilirkişi … ek raporunda , Hukukçu bilirkişi …kök raporunda sonuuç olarak; “Tüm delillerin ve hak kazanma koşullarının, nihai takdir ve değerlendirmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, rapor içeriğinde yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında; Mali Müşavir Bilirkişi Yönünden;
• Davacının itirazları rapor içeriğinde değerlendirilmiş, herhangi yeni bir belge bilgi olmadığından görüşüm değişmediğinden kök raporumu aynen tekrar ederim
Borçlar Konusunda Uzman Bilirkişi Yönünden
Davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği Yargıtay tarafından onaylanmış bir kararla tespit edilmiştir. Bu durumda TBK m.125 sebebiyle uğranılan zararların talep edilmesi mümkündür.
Zarar kalemleri; menfi zarar, müspet zarar, mahrum kalınan kar, denkleştirme tazminatı olabilecektir. Zararın talep edilebilmesinin ön şartı ise, zararın ispatıdır. Haksız fesih sebebiyle oluşan zararın tespiti ve giderilmesi gerekmekle birlikte, Sözleşmenin yürürlükte olduğu 2015 ve 2016 yıllarında davacı firmanın zarar ettiği, bu nedenle davacının talep ettiği sonraki dönemler için kazanç kaybı (mahrum kalınan kar) bulunmadığı” sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Denizli …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …esas, …karar sayılı ilamı ile,” sözleşmenin davacı tarafından sözleşmede belirtilen koşullar gereği haklı olarak feshedildiğinin kabul edilemeyeceği fesih sonrasında davalının davacıya ait markayı kullanmaya devam ettiğine dair bir delil bulunmadığı, sözleşmenin haklı olarak feshedilmemesi nedeniyle davacının sözleşmeden kaynaklı franchise alacağının bulunmadığı kanaatine varılmakla” gerekçeleri ile davanın reddine karar verildiği, verilen kararın bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde;
Uyuşmazlık sözleşmenin feshi nedeniyle davacının müspet zarar, menfi zarar, kar kaybı ve denkleştirme tazminatı ile manevi tazminat alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında sözleşmenin feshedildiği noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasında imzalanan …tarihli sözleşmenin 1-h ve 8. Maddelerinde davalıya tek taraflı fesih hakkı tanınmış, Denizli …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda yer verilen kararı ile davalı tarafça yapılan feshin haklı nedene dayanmadığı kabul edilmiş, bu kez davacı tarafın sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davalının edimlerini yerine getirmediği, gerekli eğitimlerin verilmediği, cafenin projeye uygun hale getirilmediği, bozuk gönderilen ürünler nedeni ile ciro oranlarının düştüğü, sözleşmenin kurulumu sırasında ödenen sözleşme bedeli nedeniyle menfi zararının bulunduğu gerekçeleri ile maddi -manevi tazminat talep etmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.
1- Müspet zarar- kar kaybı yönünden yapılan değerlendirme;
Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır.
Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur. (… Hukuku 1961 s. 426 vd.).
Türk Borçlar Kanununun 125. maddesi, sözleşmelerde borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır. Alacaklı her zaman için ifa gecikme tazminatı isteğinde bulunabilir; derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteyebilir veya ifadan vazgeçip akdi fesheder ve menfi zararını isteyebilir.
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Bu durumda sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.
Müspet zarar kavramı kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Kar mahrumiyeti müspet zararlardan olup sözleşmede aksine hüküm bulunmaması halinde aktin feshinden sonra talep edilemez. Yani ancak sözleşmede kararlaştırılmış olması halinde, sözleşmenin haksız feshinde kar kaybı zararı da istenebilir.
2- Menfi zarar yönünden yapılan değerlendirme
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, age., s. 427). Bu husus Borçlar Kanununun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır.
Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla (gönderilen şeyin kaybolması gibi) uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir.
Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482).
3- Denkleştirme tazminatı yönünden yapılan değerlendirme;
6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde denkleştirme tazminatı düzenlenmiş olup anılan maddenin 5. fıkrası “Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Davacı taraf dava dilekçesinde davalı tarafın müşteri çevresi edindiğini, davalıya ait markaya değer kazandırdığı iddiaları ile tazminat istemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde açıkça denkleştirme istemi olarak tanımlanan, doktrinde de genel olarak portföy tazminatı olarak da ifade edilen bu tür tazminat, mülga 6762 sayılı TTK’da açıkça düzenlenmemiştir.
Uyuşmazlıkta sözleşmenin fesih tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK.nın 122. maddesine göre ise; acentelik sözleşmesinin sona ermesinde acentenin kusurunun bulunmaması koşuluyla; acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, acentenin, sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak işletmeye bağlı müşterilerle yapılmış veya yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme devam etmiş olsaydı elde edeceği ücreti talep etme hakkını kaybediyor olması ve somut olayın özelliklerine göre denkleştirme isteminin karşılanmasının hakkaniyete uygun düşmesi hallerinde denkleştirme tazminatı istenebilir.
TTK’nın 122/5 maddesi uyarınca; TTK’nın 122. maddesi hükmü, hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanacaktır.
Görüldüğü üzere portföy tazminatı istenebilmesi için; Tek satıcılık sözleşmesinin, üreticinin haklı bir nedenle sözleşmeyi feshi halinden başka bir nedenle sona erdirilmesi gerekir. Tek satıcının sözleşmenin ifası sırasında sözleşmeye konu ürünün markanın yayılmasına katkıda bulunarak müşteri çevresini oluşturması veya önemli ölçüde geliştirmesi gerekir. Sözleşmenin sona ermesinden sonra, tek satıcı tarafından oluşturulan veya önemli ölçüde geliştirilen müşteri çevresinden üreticinin yararlanmaya devam etmesi gerekir. Tek satıcının sözleşme sonrasında kendisinin oluşturduğu veya önemli ölçüde geliştirdiği müşteri çevresinden artık yararlanamaması gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk dairesinin …Esas ve …Karar sayılı ilamında , Portföy tazminatının tek satıcı tarafından sağlanan müşteri çevresi, sözleşmenin haksız feshi ile davacı yönünden oluşan ekonomik kayıp ve diğer unsurlar gözetilerek hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, miktarı yönünden uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği belirtilmiştir.
4- Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirme;
Bir kimsenin kişilik haklarına, hukuka aykırılık sonucu uğranılan manevi zararı tazminle bir kişinin sorumlu olabilmesi için, o kişinin tecavüz fiilini işlemekle sorumlu olması veya sorumluluğunu gerektiren bir kusursuz sorumluluk halinin mevcut olması gerekmektedir.Davacının kişilik haklarına bir tecavüzün varlığı, bundan doğan bir manevi zararın bulunması ve ikisi arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Davalı şirketin eylemleri “akde aykırılık” kapsamında değerlendirilebilecek olup, BK’nun 49.maddesinde yazılı manevi tazminatın koşulları bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; taraflar arasında imzalanan franchise sözleşmesinin kesinleşen mahkeme ilamı da dikkate alınarak, davalı yanca haklı olarak feshedildiğinin kabul edilemeyeceği, sözleşmeyi haksız şekilde fesheden davalının davacının bu nedenle uğradığı zararını tazmin etmesi gerektiği ortadadır. Ancak menfi zararın sözleşmenin feshi halinde istenebileceği, sözleşmenin feshi halinde müspet zararın istenemeyeceği, aynı zamanda kar kaybının da müspet zarar içerisinde olduğu yukarıda yer verilen açıklamalar ile ortaya konulmuştur. Bunun sonucu olarak, aynı davada hem menfi zarar hem de müspet zarar talep edilemez. Bu hususlar gözetilerek davacının müspet zarar ve mahiyetindeki mahrum kalınan kazanç kaybına dair taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 28/01/2016 tarih ve 2015/8632 Esas, 2016/1107 karar sayılı içtihadı) Denkleştirme tazminatı yönünden ise; davacı, davalının tanınmış marka değeri ve piyasadaki hakim konumu nedeniyle; davacının, kendi çabasıyla yeni müşteriler kazandığını, müşteri kitlesinin marka değeri nedeniyle değil, kendi pazarlama ve tanıtım faaliyetleriyle oluşturulduğunu kanıtlaması gerekmektedir ki, bu hususta dosyada somut deliller bulunmamaktadır. Bu durumda denkleştirme tazminatına da hükmedilmeyeceği anlaşılmıştır. Sözleşmenin feshi nedeniyle manevi tazminat talep edilmiş ise de; BK nun 49. maddesindeki yasal şartlar oluşmadığından manevi tazminat talebi de reddedilmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın tüm talepler yönünden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 1.195,43.-TL nin mahsubu ile, fazla alınan 1.114,73.-TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.200,00.- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili … ile e- duruşma talep eden davalı vekili …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2022

Katip … Hakim…
E imzalı E imzalı