Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/252 E. 2023/328 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/252 Esas
KARAR NO : 2023/328
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2021
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil davacı …, … İli … ilçesinde pastırma – sucuk tüccarlığı yapmaktadır. İşi dolayısıyla …/… ilçesinde bulunduğu … tarihinde, … Bankası … IBAN numaralı hesabından … ödeme günlü, … TL bedelli, çek ödemesinin olduğunu ancak bakiyesinin yetersiz olması dolayısıyla ödeme yapılamadığını içeren bir SMS aldığını, gelen mesaj üzerine hemen banka ile iletişime geçen müvekkilinin … adına düzenlenmiş her birisi … TL bedelli, ödeme tarihleri sırasıyla … olan, toplamda … TL değerinde 5 adet çekin bankaya takasa verildiğini öğrendiğini, müvekkilinin davalılardan …’yı tanıdığını ancak aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, ortaklık yahut husumetleri bulunmadığını, Banka ile görüşmesinin ardından müvekkilim …’yı aradığında söz konusu çekleri müvekkilimin bilgisi dışında kendisinin müvekkilimin imzasını taklit ederek imzaladığını ancak çekleri ödeyemeyeceğini belirttiğini, müvekkilinin … hakkında şikayetçi olduğunu, Müvekkilim davalılarından … hariç hiçbirini tanımadığı gibi bu kişilerle hiçbir ticari faaliyeti de bulunmadığını, Dava konusu çek üzerindeki imza müvekkiline ait olmadığını, Bu sebeple taraflar arasında hiçbir zaman bir ticari ilişki olmamış ve hiçbir borç ilişkisi doğmamıştır. Dava/takip konusu çek müvekkilimizin bilgisi dışında müvekkilin imzası taklit edilerek düzenlendiğini, Antalya Genel İcra Dairesi … dosya numaralı icra takibine konu olan çek, tamamen yasa dışı yollarla, müvekkilin bilgisi dışında, yetkisiz olarak ve imzası taklit edilerek düzenlendiğinden, müvekkilimin davalılara karşı herhangi bir borcu olmadığını, Borcun varlığı konusunda davalı taraf ispat yükü altında olduğunu, Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik belirtilen bedele ilişkin Menfi Tespit Davamızın kabulüne , davalının elinde bulunan çekin müvekkilimizin bilgisi dışında, usulsüzce imzalandığından dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, Dava konusu çek üzerine ödeme yasağı konulmasına, Antalya Genel İcra Dairesi … esas numaralı takibin HMK md 209-211 uyarınca teminatsız olarak, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise takipte kesinleşen miktarın % 15 ‘inin mahkemenin belirleyeceği hesaba yatırılarak icra takibinin durdurulmasına, Dava konusu çekin davalı tarafından icra takibine konu edildiğinden İİK.nın 72/3.maddesi uyarınca icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine, Dava konusu edilen çekin iptaline, Davalının başlatmış olduğu takibinde haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle takip konusu alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine,, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ticaretle uğraştığını, sektörün birçok üyesi gibi alışverişlerinde kambiyo senetlerini kullandığını, Davacı, … Bankası A.Ş. …/… Şubesi ile çalışan, … seri numaralı … keşide ve … İbraz tarihli … TL bedelli 1 adet çeki … emrine düzenlediğini, … çeki ciro ile … Ltd.Şti’ ye devrettiğini, … … da davaya konu çeki Müvekkilime cirolayarak teslim ettiğini, Müvekkilim çeki ödeme gününde muhatap bankaya ibraz ettiğini, banka tarafından çek hesabında karşılığın bulunmaması nedeniyle ödeme yapılmadığını, Bunun üzerine müvekkil alacağının tahsilini sağlamak için çek borçluları hakkında Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıltığını, mahkememizde görülen menfi tespit davasında ispat yükü davacı-borçlu üzerinde olduğunu, ancak davacı tarafından iddialarını ispata yarar hiçbir belge dosyaya sunulmadığını, Davacı-borçlu, dava dilekçesinin ekinde iddiasını ispata yarar herhangi bir belge sunamadığını, Davacı, dava dilekçesi ile birlikte tanışıklığının bulunduğu ancak ticari ilişkisinin bulunmadığını iddia ettiği …’nın kendi imzasını taklit ederek dava konusu olan çeki düzenlediğini iddia ettiğini, davaya konu çek üzerinde ciro zinciri oluştuğunu, Ciro silsilesi Türk Ticaret Kanunu’nun m.684/11 ve m.788/1 uyarınca, emre yazılı kambiyo senetleri, esas itibariyle ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilir olduğunu, Ciro, bu temlik fonksiyonunun yanında, yetkili hamilin belirlenmesini sağlayan bir teşhis fonksiyonuna da sahip olduğunu, Müvekkilinin ciranta konumunda olduğunu, … … Ltd. Şti’ den ciro yoluyla aldığını, TTK 825/2 gereği davacı, şahsi def’ilerini iyiniyetli müvekkilime karşı ileri süremez. ancak kendinden bir önceki kişiye ileri sürebileceğini, Müvekkilim iyiniyetli olup, Davacı ile … arasındaki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığını, . Davacı, şahsi defileri ciranta olan müvekkilime karşı ileri sürülemeyeceğinden davanın reddi gerektiğini, Davacı, müvekkilinin borçlu olduğunun bilincinde olduğunu, ancak ödeme konusunda anlaşamadıkları için takibi sürüncemede bırakmak maksadıyla huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı, icra takibine konu edilen bonolardaki imzaların kendisine ait olduğunu, bonoların kendi eli ürünü olduğunu zımnen ikrar ettiğini, Hal böyleyken, bonoların karşılığının ödendiğini ispat yükü davacı-borçlu üzerinde olduğunu, haksız davanın reddine, Davacının icra takip çıkışının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Ltd. Şti. Davaya cevap vermemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası getirtilmiş, davacıya ait imza örnekleri toplanmış bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası incelenmiş; alacaklının …, borçluların …, …, … olduğu, …-TL Asıl Alacak 488,54-TL işlemiş Faiz olmak üzere toplam 75.488,54-TL alacağın tahsili talebi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu … tarihli raporunda sonuç olarak; ” İnceleme konusu çekteki keşideci imzası ile …’ün mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ün eli ürünü olmadığı ” sonuç ve kanaate varmıştır.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde;
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
Kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında … ise, … olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B. İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, davalının dayandığı hukuki ilişkiyi ispat etmesi gerekmektedir. Davalı alacaklı varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiden kendi lehine çıkar sağlamak durumunda olduğundan, bu ilişkinin varlığının borçlu tarafından inkar edilmesi halinde, ilişkinin mevcudiyetini ispat etmek davalı alacaklıya düşer. Kural olarak, imzası inkar edilmeyen senetlere karşı açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır. Ancak senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzasının borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. (Yargıtay HGK’nın 2006/12-259 Esas,2006/31 Karar sayılı kararı).
İİK.72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir….” şeklinde, 6102 sayılı TTK.778/1-d maddesi yollaması ile TTK. 677. Maddesinde; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” şeklinde, TTK. 778/1-a maddesi yollaması ile TTK’nun 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. (2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, 6102 sayılı TTK’nun 825.maddesinde;”(1) Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir.(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir.” şeklinde düzenlemeler bulunmaktadır.
Çekin rızası dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir.
Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir.
“….Senetteki imzanın inkarı halinde, imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü belgeyi elinde bulunduran senet alacaklısına aittir. Yargılama sırasında takibe konu senedin kaybolmuş olduğu tespit edildiğinden davalılar imzanın davacı borçlu şirket yetkilisine ait olduğunu ispatlayamamıştır. İmzada sahtecilik iddiası kambiyo senetlerinde mutlak defi olup, lehdar ve ciro yolu ile hamil olan cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebilir…” (Yargıtay 11. HD 2020/5093 E. 2021/5318 K.) Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, çekte sahtecilik iddiasının mutlak defi olarak herkese karşı sürülebileceği, burada ispat yükünün çekteki imzanın davacıya ait olduğunu iddia eden tarafa ait olacağı açık olup, davalı tarafça, senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu kanıtlanamamıştır.
Antalya CBS’nın … soruşturma nolu dosyasında Emniyet Genel Müdürlüğü Antalya Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nün … tarih … uzmanlık sayılı raporunda, “ … Bankası’na ait keşidecisi … olan, her biri … TL bedelli … seri numaralı lehtarı … olan çekler üzerindeki imzalar ile …, … ve …’ın mukayese yazı ve imzalarının karşılaştırılması sonucunda, … adına atılı keşideci imzalarının … elinden çıkmayıp, adı geçenin hakiki imzalarının model alınması suretiyle adına sahte olarak atıldığı,……” rapor edildiği cumhuriyet başsavcılığı tarafından …’ün …’nın eylemine katıldığına ilişkin soruşturmayı devam ettirip, kamu davası açmayı gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte delil bulunmadığı, doğmuş olan borç nedeniyle …’a … tarafından çeklerin verilmiş olması nedeniyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının bulunmadığı gerekçesi ile hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Görüldüğü üzere davacı taraf çekteki imzanın kendisine ait olmadığı bu sebeple çekin geçersiz olduğu ileri sürülmüş olup, yapılan inceleme doğrultusunda da dava konusu çekin davacı tarafından imzalanmadığı ve bu haliyle geçersiz olduğu, geçersiz çek iddiasının mutlak defi olarak iyi niyetli hamile karşı ileri sürülebileceği, burada çek hamilinin iyi niyetli olması ya da kusursuz olduğu savunmasının geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. Neticeten davacının Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen Türkiye … Bankası …/… şubesine ait … çek nolu, … keşide tarihli … TL meblağlı çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Diğer yandan davacının tazminat talebi İİK 72/5 kapsamında bulunan tazminat talebidir. Kötüniyet tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede davalı takip alacaklısının kanun çerçevesinde ciro işlemi yaparak çeki teslim aldığı, yapılan işlemin kanuna, yönetmeliklere uygun olduğu, davacının diğer davalılar ile ilgili işlemleri ve çekteki imzanın sahte olduğunun yargılamayı gerektirdiğinden davacının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı kanaatiyle bu talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan menfi tespit davasının KABULÜ İLE;
1/a- Davacının, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen … Bankası …/… şubesine ait … çek nolu, … keşide tarihli … TL meblağlı çekten dolayı tüm davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
1/b- Davacının kötüniyet tazminat talebinin yasal koşulları bulunmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 5.123,25.-TL harçtan peşin olarak alınan 1.280,82.-TL harcın mahsubu ile 3.842,43.-TL harcın davalılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğiden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 12.000,00.-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 1.348,62.-TL ilk dava masrafı, 2.925,92-TL müzekkere, davetiye ve bilirkişi giderinden ibaret toplam 4,274,54-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere gösterecekleri bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya taraflara iadesine,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili Av. … ile davalı … yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2023

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı