Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/243 E. 2022/715 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/243 Esas
KARAR NO : 2022/715 Karar

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/04/2021
KARAR TARİHİ: 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun hizmet alım işinin ihale edilmesi neticesinde davalı şirketlerin müvekkili idareye hizmet verdiğini, ihaleye konu işin davalı şirketlerin işe aldığı işçiler eliyle tamamlandığını, dava dışı işçi …’ın zorunlu askerlik sebebiyle işten ayrılacağına ilişkin dilekçesi ve talebine istinaden kıdem tazminatı ve yıllık izin alacaklarının davacı kurumca ödendiğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğu, anlaşma sağlanamadığını beyanla 31.249,21 TL. ödemenin ödeme tarihi olan 05.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı …Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava dışı işçinin işvereninin davacı kurum olduğunu, müvekkili şirkette 01.01.2015-30.04.2015 tarihleri arasında çalıştığını, müvekkilin ihale süresi bittikten sonra dava dışı işçinin davacı kurumda çalışmaya devam ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmede işçilik alacaklarının tamamından yüklenicilerin sorumlu olacağına dair hüküm bulunmadığını, rücu imkanı bulunduğu kabul edilse dahi davacının yarı yarıya sorumluluğunun devam edeceğini, Yargıtay içtihatlarına göre işçilik alacaklarından her yüklenicinin kendi dönemi ile ve sınırlı sorumlu olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar …Ltd.Şti ve …Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı işçinin iş akdinin zorunlu askerlik nedeniyle sona ermeyip 696 Sayılı KHK ile kamu işçiliğine geçiş gerekçesi ile sona erdiği olduğu dönemde yürürlükte bulunan Mmevzuat gereği müvekkili şirketin yüklenici ödenen kıdem tazminatının kendilerine rücu edilemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmede yüklenicinin sorumluluğuna ilişkin hüküm bulunmadığını, rücu davasına konu yıllık izin ücretinin dava dışı işçiye ödenmiş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, rücuen tazmainat istemine ilişkindir.
Dava dışı işçi …’ın özlük dosyası ile tarafalar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri getirtilmiştir.
İş Hukuku Uzmanı Bilirkişi …28/02/2022 tarihli raporunda sonuç olarak; “dosyada mevcut deliller ve dosya kapsamına göre; Davacı ve davalılar arasında Kamu İhale Kanunu kapsamında Hizmet Alım Sözleşmeleri imzalandığı, dava dışı işçi …’ın bu sözleşmelere konu işte davalı şirketler işçisi olarak davacı asıl işveren işyerinde çalıştırıldığı, iş akdinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdiği, rücu ilişkisi yönünden her bir alt işverenin, dava dışı işçiyi çalıştırdığı süre ve son ücreti üzerinden hesaplanarak aşağıdaki tablolara yansıtılan bedellerle sınırlı sorumlu olduğu,
¸ Faiz başlangıç tarihi ve uygulanacak faiz oranına ilişkin değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde bulunduğu,” Görüş ve kanaati varmıştır.
İş Hukuku Uzmanı Bilirkişi …24/06/2022 tarihli ek raporunda sonuç olarak; “Tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesinde; kök raporda belirtilen görüş ve kanaatlerim ve yapılan hesaplamada değişikliğe gidilmediğinİ” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Uyuşmazlık; davacı tarafça dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatından alt işveren olan davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Dava konusu olayda da taraflar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcuttur. Dava, asıl işveren davacının, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin talebi sonrasında ödemek zorunda kaldığı alacağın rücuen tahsili istemine ilişkin olup, işçiye karşı olan bu tazmin yükümlülüğü nedeniyle asıl ve alt işverenler 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6.maddesi gereğince müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Burada Kanun’dan doğan bir teselsül hali söz konusudur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde, müteselsil sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişki düzenlenmiş olup, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki bu hükümde, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği belirtilmiştir.
Taraflar arasında imzalanmış olan hizmet alım sözleşmesi ile sözleşmenin eki niteliğindeki şartnamelerde yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel şartnamenin 6. Bölümüne göre belirleneceği kararlaştırılmış olup, yüklenicinin bunlara uymakla yükümlü olduğunun düzenlendiği görülmektedir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/2735 Esas, 2022/2436 Karar sayılı ve 26/04/2022 tarihli kararında belirtildiği gibi; “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. ” şeklindedir.
Taraflar arasında düzenlenen Personel çalıştırmaya dayalı hizmet alım sözleşmelerinin 2011-2015 tarihlerinde düzenlenmiş olup, Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş kararlarının 4857 Sayılı İş Kanunu’nda 6552 Sayılı yasa ile hizmet alım sözleşmesi ile çalıştırılan işçiye tazminat ve alacaklarının idarece ödeneceği yönünden getirilen değişikliğin işçiyi koruma amaçlı olduğu, emredici nitelikte olmadığı bu hükmün aksi yönünde tarafların her zaman sözleşme düzenleyebilecekleri, nitekim taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile şartnamenin 22. maddesi ile yüklenicinin çalıştırdığı işçinin kıdem tazminatı gibi işçilik haklarından sorumluluğunda mevzuat ve genel şartnameye işaret edildiği anlaşılmıştır. Teknik şartnameler ve Genel şartnamede ihale makamının denetim ve kontrol sorumluluğu dışında bir sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Böylece davalıların dava dışı işçiyi çalıştırdığı süre ile sınırlı olmak üzere ödeme yapan idareye karşı sorumlu olduğu, bilirkişi raporu ile her bir davalının dava dışı işçiye çalıştırdığı döneme ilişkin sorumlu olduğu tutarın hesaplandığı, işbu raporun hükme esas alınabilir nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların sorumluluğunda olan ödemelerin rücu isteminin yerinde olduğu, ayrıca temerrüt gerekmediğinden ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/921 Esas, 2021/1552 Karar sayılı ve 17.11.2021 tarihli kararında belirtildiği gibi; “Ayrıca yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.” her bir davalı yönünden ayrı ayrı sorumluluk miktarı belirlenerek, yargılama giderleri yönünden de ayrı ayrı değerlendirme yapılmıştır.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
– …Ltd Şti’den 1.424,34-TL
– …Ltd. Şti’nden 823,88-TL
– …Ltd. Şti- …Ltd. Şti iş ortaklığından (müştereken ve müteselsilen) 13.824,47- TL;
olmak üzere davacı tarafça ödemenin yapıldığı 18/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2- Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.097,92.-TL harcın, peşin alınan 533,66.-TL den mahsubu ile;
50,00-TL’sinin …Ltd Şti’den
28,92-TL’sinin …Ltd. Şti’nden
485,33-TL’sinin …Ltd. Şti- …Ltd. Şti iş ortaklığından alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafça yapılan davetiye, posta masrafı, bilirkişi giderinden ibaret toplam 934,10.-TL yargılama giderlerinden davanın kabul ve red oranı gözetilerek 480,40.-TL yargılama gideri ile ilk dava gideri olan 601,46.-TL ibaret toplam 1.081,86.-TL yargılama giderinin;
95,87-TL’sinin …Ltd Şti’den
55,45-TL’sinin …Ltd. Şti’nden
930,54-TL’sinin …Ltd. Şti- …Ltd. Şti iş ortaklığından alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin 815,30-TL’sinin …Ltd Şti’den 471,59-TL’sinin …Ltd. Şti’nden
7.913,12-TL’sinin …Ltd. Şti- …Ltd. Şti iş ortaklığından alınarak alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden 1.678,93.-TL’nin davalılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden 641,73.-TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere davacının göstereceği bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili …’in yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2022

Katip…
E imzalı

Hakim…
E imzalı