Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/2 E. 2021/644 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/2
KARAR NO : 2021/644
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 2018 yılında organizasyon faaliyeti yürütmek adına aralarında sözlü irade beyanına dayalı eser sözleşmesinin mevcut bulunduğunu, davacının söz konusu sözleşmeye konu edimlerini layıkıyla yerine getirdiğini, tanık beyanları, fotoğraflar ve video görüntüleri incelendiğinde bu hususun açıkça görüleceğini, davacı ile davalı arasında organizasyon bedeline istinaden düzenlenen muhtelif organizasyon bedeli açıklamalı 2018 yılına ait farklı tarihlerde dört ayrı açık fatura tanzim edildiğini, davalı borçlunun borcun bir kısmını ödemiş olup buna istinaden davacı tarafından … tarihli tahsilat makbuzu düzenlendiğini, ayrıca dava dışı … Otelcilik ve Turizm Anonim Şirketinin davalı borçlu adına, banka aracılığıyla … tarihinde davacıya borcun bir kısmını ödediğini, davalı şirketin kısmı ödeme dışında davacı şirkete başka ödeme yapmadığını, davalı, tarafından yapılan kısmi ödemelerin tarih sırasına göre davaya konu açık faturalardan mahsup edildikten sonra davacı şirketin 23.569,55 TL asıl alacağının mevcut bulunduğunu, davacının faturaları düzenleyip borçlu davalıya … aracılığıyla … nolu kargo numarası, … nolu kargo numarası , … nolu kargo numarası ve … nolu kargo numarası ile borçlu davalının işyerinde daimi çalışanlarına tebliğ edildiğini, borçlu davalının faturalara herhangi bir şekilde itirazda bulunmadığını, TMK m.6 uyarınca borcu sona erdiren sebebin (alacak hakkını düşüren olay) olarak ifayı ispat, borçluya yüklenilen bir külfet olduğunu, davalı tarafın borcu olmadığını ve icraya konu açık faturaları ödediğini ancak davacı tarafın imzasını açıkça kabul ettiği bir belge ile ispatlaması gerektiğini, ispat külfeti kendisine ait olan davalı tarafın icraya konu açık faturaları ödediğini HMK uyarınca senetle ispat etmesi gerekmekte olduğunu, HMK 200/2 hükmüne dayanarak başkaca delille ispat edilmesine muvafakat vermediklerini, davalının tacir sıfatına haiz olması sebebiyle TTK’nun 64.maddesi gereği defter tutma yükümlülüğüne istinaden davaya konu açık faturaların her biri davalı şirket tarafından ticari defterlerine işlenmiş olması gerekmekte olduğunu, HMK 222/1. bendi uyarınca davalının ticari defterlerinin mahkemeye ibraz edildiği takdirde davaya konu alacağın varlığı, hem davacının hemde davalı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, HMK. Md. 222/5 hükmü gereği karşı taraf davalı defterlerini ibrazdan kaçınırsa iddiamızı ispat etmiş sayılmakta olduklarını, iddia ederek, davanın kabulüne, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere … tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı Şirket hakkında Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esasında kayıtlı fatura alacağına dayalı takip yaptığını, davalı şirket tarafından takip konusu faturalar nedeniyle borçlu bulunmadığına dair itiraz edildiğini, alacak hakkında zamanaşımı itirazı ile faiz talebine, faiz oranına da ayrıca itiraz ettiklerini, davacı tarafın ayıplı hizmeti nedeniyle ve talep edilen alacak nedeniyle ihtilaf mevcut olup yargılamayı gerektirir bir durum söz konusu olduğundan Likit bir alacaktan söz edilemeyeceği için 4020 İcra inkar tazminatının da reddi gerekmekte olduğunu savunarak yukarıda arz ve izah edilen ve resen rastlanılacak nedenlerle haksız ve kötü niyetli iddialarla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
6.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
7.Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, uyap üzerinden iş bu dosya arasına alınmıştır.
8.Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.
9.HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
10…. tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının ibraz edilen 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu, davalı tarafça belirtilen inceleme günü ticari defter ve belgeler ibraz edilmemiş olduğu, defterlerin yerinin bildirildiğine dair de dava dosyasında bir evraka rastlanmadığı, davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre 31.12.2019 itibari ile davacının davalıdan 30.109,55TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu bu alacağın içerisinde davacının icra takibine konu ettiği faturalarında olduğu, icra takibine konu edilen 31.07.2018 tarihli 4.653,69TL’lik faturanın 653,69TL’lik kısmının ödendiğinin görüldüğü, davacının icra takibini 23.569,55TL alacak tutarı üzerinden başlattığı, 2019 yılında ödenmeyen faturaların ise icra takibine konu edilmediği, ticari defter kayıtlarında davalıdan 30.109,55TL alacaklı görünmesine karşın talep gereğince davacının alacağının 23.569,55TL olarak kabul edilmesi gerektiği, gelir idaresinden gelen müzekkere cevaplarına göre davacının düzenlediği ve BA-BS bildirim sınırını aşan Ağustos 2018 tarihli faturanın BA-BS bildiriminde her iki tarafça da bildirildiği, Temmuz ve Eylül dönemi faturaların ise BA-BS bildirim sınırı altında olduğundan BA-BS formlarında her iki tarafça da bildirilmediği belirtilmiştir.
11.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
12.Davalının bilirkişi raporuna karşı itirazları soyuttur ve mahkeme değerlendirmesine esas ispat yüküne ilişkindir. Dosyada ispat yükü, davacıdadır ve davalı da bunu belirtmektedir. Davalı ticari defterlerini sunmamıştır ve bu haliyle davacı defterleri kendi lehine delil olarak değerlendirme vasfına sahiptir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, ticari defter kayıtlarına göre, davacının alacağının 23.569,55TL olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
13.Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
14.Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
15.Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının iddiasını ispat ettiği kanaatiyle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
16.İcra inkar tazminatının şartları şunlardır:
a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı,
b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı,
c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı,
d)Talep olmalı,
e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
17.Dosyaya baktığımızda; yukarıdaki kanuni şartların mevcut olduğu, alacağın likit olduğu kanaatiyle, davacının inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Nedenleri gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
-Davalının Antalya Genel İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile hükmolunan alacağın %20 ‘si üzerinden hesaplanan 4.713,91 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 284,66 TL peşin karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 1.325,37 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 343,96 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 552,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile kendisini vekil temsil ettirdiğinden; 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır