Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/160 E. 2022/372 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/160
KARAR NO : 2022/372
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 10/09/2019
KARAR TARİHİ: 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafından dava dilekçesinde özetle; 18/08/2018 tarihinde …plakalı araç ile Ankara’dan, Antalya iline doğru seyahat etmekteyken Afyonkarahisar ilinde bulunan otogar kavşağında, yeşil ışığın kırmızıya dönmesiyle birlikte durduğunu; davalı …’in sevk ve idaresindeki, diğer davalı …’e ait, davalı … Sigorta AŞ tarafından sigortalı olan … plakalı aracın duramayarak kendisine çarptığını; kaza sonucunda davalının %100 kusurlu, kendisinin ise kusursuz olduğunu; kaza nedeniyle yürür durumda olmayan aracın, Antalya iline çekici marifetiyle götürüldüğünü; kaza tarihinde aracının henüz 2.5 yaşında, 33.000 km.’de olduğunu; kazadan dolayı pek çok parçasının değiştiğini ve bir kısım onarımlar yapıldığını; bu nedenlerle 944,00 TL. çekici ücreti, belirlenecek olan değer kaybının şimdilik 100,00 TL.’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini; yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta AŞ vekilince sunulan cevap dilekçesiyle; davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddini; aksi halde, Genel Şartların “Ek 1.C Değer Kaybı Hesaplama Yöntemine” göre hesaplama yapılması; kazanç kaybı talebinin reddini, talep etmiştir. (Ekte poliçe mevcuttur)
Dava, ilk önce Antalya 12. Asliye Hukuk mahkemesinin …esas numarasında görülmüş olup, aşamalarda mahkemesince görevsizlik nedeniyle usulden ret kararı verilmiş ve dosya mahkememize tevzi edilmiştir. Görevsizlik hükmü, 02/03/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Görevli mahkemeye dosyanını gönderilmesi talebi tarihi, 15/02/2021’dir. Usulen zamanında talepte bulunulmuştur.
Türk Ticaret Kanununun 1401-1520. maddelerinde Sigorta Hukukunun düzenlendiği, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun “Zorunlu sigortalar” başlıklı 13. maddesinde de sorumluluk sigortalarına ilişkin düzenleme yer aldığı görülmektedir. Türk Ticaret Kanununun 1483 ve devamı maddelerinde “Zorunlu sorumluluk sigortalar” düzenlenmiştir. Somut olay bakımından, davalılar arasında sigorta şirketi de gösterildiğinden, bu bakımdan mutlak ticari dava söz konusudur ve bir bütün halinde, diğer davalıları da kapsar şekilde ticaret mahkemesi dava konusu taleplerde görevlidir.
Davacı ile davalı sigorta şirketi hakkındaki dava ticari bir dava olması ve davacının dava tarihinden önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurması gerekmesi ancak dosyaya bakıldığında bu yola başvurulduğuna dair bir belgenin olmaması, dava tarihinin, 10/09/2019 olması, süresinde görevli mahkemeye dosyanın gönderilmesi sonucu, görevli mahkemedeki dava görevsiz mahkemedeki davanın devamı olması, dava tarihinin, görevsiz mahkemedeki davanın açılma tarihi olması gerekçeleriyle, davalı sigorta şirketi hakkındaki dava tefrik edilmiş ve dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD’nin … E, …K sayılı ilamı ile özetle; “davacı vekili tarafından 10/09/2019 tarihinde dava açılmış, 23/10/2020 tarihinde mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, dava dosyası henüz Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmeden önce davacı tarafça 06/11/2020 günü arabulucuya başvurulduğu, tarafların uzlaşamadığına dair tutanağın ise 17/11/2020 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı 02/03/2021 tarihinde kesinleşmiş ve dosya görevli Asliye Ticaret Mahkemesine 16/03/2021 tarihinde tevzi edildiği mahkemece 02/04/2021 tarihinde tensip tutanağı düzenlendiği görülmüştür. Eldeki dosyada görevsizlik kararı kesinleşmeden önceki aşamada bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan Asliye Ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince esasa girilerek karar verilmesi gerekirken, elinde arabulucuk son tutanağı bulunan davacıdan aynı davayı bir kez daha açarak arabuluculuk yasası gereklerini “anlaşmazlık tutanağının getirilmesi” istemek Yasanın uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceği gibi, somut olayda 6100 Sayılı HMK.’nun 115/3 maddesi de gözönüne alındığında dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle ortadan kaldırılmış ve mahkememize geri gönderilmiş, mahkememizin …esasına kaydedilmiş ve mahkememizce tefrik öncesi duruma dönülmesi hukuki ve fiili zorunluluk olduğundan, tekrar talepler/dosyalar birleştirilmiştir. Görevsiz mahkemede davacının ıslah dilekçesi mevcuttur.
Önemle belirtmek gerekir ki; Süresi içinde görevli mahkemeye başvuru halinde, yeni mahkemede görülmeye başlayan dava, görevsiz mahkemede açılan davanın devamıdır. Tarafların görevsiz mahkemede yaptıkları usul işlemleri görevli mahkemede de geçerlidir ancak kural olarak görevsiz mahkemenin yaptığı usul işlemleri geçersizdir. Fakat, görevli mahkeme, görevsiz mahkemenin yapmış olduğu işlemleri, bunların tekrarlanması için bir sebep yoksa kararına esas alabilir.(KURU, Baki/ARSLAN, Ramazan/ YILMAZ, Ejder., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Genişletilmiş 16. Baskı, Ders Kitabı, s. 156) Temel anlamda bilirkişi incelemesi gerekli vasıflı bilirkişilerce yaptırılmış olduğundan, içerik anlamında eksik görülen hususlar tespit edilip, eksik hususlarda mahkememizce yargılamaya devam ettirilmesi, usul ekonomisine ve makul sürede yargılanma hakkına uygun görüldüğünden, yargılamaya devam edilmiştir.
Dosyaya bakıldığında, görevsiz mahkemece trafik polisi ve makine mühendisi bilirkişiden oluşan heyetten rapor aldırıldığı, 09/09/2020 tarihli raporda özetle; davacının kazada bir kusurunun olmadığı, davalı …’in KTK’nın 56/c maddesini, yönetmeliğin 107 inci maddesiin, KTK’nın 84/d maddesini ihlal ettiği, değer kaybı bedelinin ise 10.000, 00 TL olduğu, çekici ücretinin 944,00 TL olabileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Kusura ilişkin tespite yönelik açık, somut biri itirazın olmaması, kusura ilişkin rapor içeriğinin hükme ve denetime elverişli bulunması, dosya kapsamına uygun görülmesi neticesi kusur tespiti mahkememizce yerinde görülmüştür. Kabule göre, davacının kazada kusuru yoktur. Davalı sürücü ise, kazada tam kusurludur. Ayrıca, çekici masrafının da dayanağı göz önüne alınarak, bu hesaplama da dosya kapsamına uygun bulunmuştur.
Mahkememizce araca ait önceki hasar dosyaları, kazalara ilişkin bilgi ve belgeler dosyaya kazandırılmıştır. Çünkü, değer kaybı talebi de mevcut olmakla, buna ilişkin net ve adalete uygun bir sonuca varabilmek için bu bilgilere sahip olmak ve bu verileri de değerlendirmek gerekmektedir. Bu değerlendirme yapılmayarak bulunan değer kaybı miktarı hükme ve denetime elverişli değildir. Gerekli bilgi ve belgeler dosyaya kazandırıldıktan sonra usul ekonomisi de düşünülerek, önceki raporu hazırlayan bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
14/10/2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre, değer kaybı 6.000,00 TL olarak bulunmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Mahkememizce itirazların karşılanması amacıyla bilirkişiden tekrar ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
14/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Dava konusu aracın 04.03.2017 tarihindeki ve 18.08.2018 tarihli kazasının her ikisinde de aracın arka tampon ve sol çamurluk gibi parçalarının hasarlandığı hususunun 14.10.2021 tarihli Ek Raporumda sehven belirtilmiş olduğunu, ilk kazasında sol arka çamurluğun işlem görmüş iken, ikinci kazada (18.08.2018) ise tampon, bagaj kapağı ve buna bağlı parçaların işlem gördüğü, Ekspertiz Raporları, e-fatura ve dava konusu aracın dosyaya sunulan fotoğraflarının tekrar incelenmesinden anlaşıldığı, buna göre dava konusu aracın dava öncesi 04.03.2017 tarihli ilk kazası da değerlendirildiğinde; değer kaybının 10.000,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri kararlarında istikrarlı biçimde vurgulandığı üzere; Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
Bu hususlar doğrultusunda, 14/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına, uygun olduğu, yargı kararları gereği hesaplandığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça bilirkişi raporlarında çelişki olduğu, aynı bilirkişi tarafından hazırlanan raporlarda farklı miktarların bulunduğu, raporun hükme denetime elverişli olmadığı özetle beyan edilmiş ise de, kural olarak söylemek gerekir ki, Mahkemece alınan raporlar birbiriyle çelişse dahi hakim bunlardan birine dayanarak karar verebileceği gibi hiçbirini hüküm kurmaya yeterli bulmaz ise yeniden bilirkişi raporu alabilir.(T.C.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., E: 2010/19-27 K: 2010/50 T: 03/02/2010) Bu temel kuralı belirtmekle beraber, dosyada bir çelişki yoktur. Çelişki gibi görünen hususun açıklaması 14/02/2022 tarihli ek raporda açıklanmış. Sebebi belirtilmiştir. Dava konusu aracın 04.03.2017 tarihindeki ve 18.08.2018 tarihli kazasının her ikisinde de aracın arka tampon ve sol çamurluk gibi parçalarının hasarlandığı hususunun 14.10.2021 tarihli Ek Raporumda sehven belirtilmiş olduğu 14/02/2022 tarihli ek raporda belirtilmiştir. Kabule göre, bir çelişkili tespit yoktur ve bu rapor hükme ve denetime elverişlidir., yargı kararlarında belirtilen hesaplama yöntemi uygulanmıştır.
Tüm dosya kapsamı, 09/09/2020 tarihli raporda belirtilen çekici masrafı belirlemesi ve kusur durumu gereği davacının kazada kusursuz olması, davalı sürücü …’in tam kusurlu olması, bu kusur durumunun mahkememizce kabulü, 14/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporundaki değre kaybı hesabının hükme ve dosya kapsamına uygun olduğunun kabulü, ıslah dilekçesi göz önüne alınarak, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Son olarak belirtmek gerekir ki, esasen birleştirilen davaların tahkikat aşamaları müşterek olup, davalar bağımsızlıklarını koruduklarından her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmektedir. Ancak, bu husus, ayrı ayrı açılan davaların sonradan birleştirilerek, tahkikat yapılması durumunda geçerli bir kuraldır. Somut olayda ise, mahkememiz hukuki bir değerlendirme yaparak, esasen birlikte davalı gösterilip dava açılan kişilerden birisi hakkında tefrik kararı vermiş, üst mahkemece bu değerlendirmenin hatalı olduğu tespit edildiğinden, yeniden mahkememize gelen dosya eski hale getirilmek amacıyla (davacının iradesine uygun şekilde) tekrar bu dosya ile birleştirilmiştir. Aslında, ilk hali gibi duruma geri dönülmüştür. Bu nedenle, hüküm tek kurulmuştur.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, 10.000,00 TL değer kaybı bedeli ve 944,00 TL araç çekici masrafı olmak üzere toplamda 10.944,00 TL’nin davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, davalılar … ve … yönünden 18.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya VERİLMESİNE, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
2-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 44,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 44,40 TL peşin kara harcı ile aşamalarda yatırılan 169,10 TL ıslah harcı toplamı 213,35 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 534,23 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 257,55 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.983,50 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı asil … ve davalı … vekili …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır