Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/85 E. 2022/10 K. 05.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/85
KARAR NO : 2022/10
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 05/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, ”elektronik ses, ışık, kamera ve görüntü sistemleri” cihazlarının perakende satışı konusunda ticari faaliyetle iştigal eden bir firma olup, davalı şirketin ise ”ses ve ışık sistemleri” cihazlarının toptan satışı konusunda ticari faaliyetle iştigal eden bir firma olduğunu, müvekkil ile davalı arasında yaklaşık 8-9 yıldan beri ve toplamda 740.000,00 TL civarında bir satın alım tutarı hacmiyle ticari münasebetleri bulunduğunu, müvekkilinin davalı ile gerçekleştirdiği iş bu ticari münasebetlerdeki ”kampanyalı alışveriş” adıyla bilinen toptan satın alma şeklindeki usulün, iş bu sektörde”ses ve ışık sistemleri” de ticari teammül niteliğinde olduğu gibi, alıcı tarafça satıcı tarafa, toptan mal satın alım yönünde sipariş verilmesi ve yaklaşık 2 ay sonra teslim alınması mümkün olan iş bu mallar için de sipariş anında alıcı tarafça satıcı tarafa, iş bu malların tamamının belli bir oran iskontoya tabi tutulan bedelini KDV dahil karşılayacak tutarda avans niteliğinde olarak sıralı ve taksit içeren bono yahut çek verilmesi şeklinde olduğunu, bunun dışında davacı ile davalı arasında kimi zamanlar toptan satın alımı içermeyen ticari münasebetlerin de söz konusu olduğunu, müvekkilinin, iş bu ”kampanyalı alışveriş” adıyla bilinen, davalı ile aralarındaki toptan satın alma şeklindeki usulün uygulandığı ticari münasebetlerinde, toptan mal siparişlerini verdiğini, sipariş anında, belli bir oran iskontoya tabi tutulan mal bedellerini karşılar tutarda bono ya da çeklerini teslim ettiğini, sipariş edilen mallarını sipariş tarihinden yaklaşık 2 ay kadar sonra teslim alıp, bedellerini vermiş oldukları bono ya da çekin tarihlerinde ödeyerek gerçekleştirdiğini, müvekkil davacı ile davalının, 11/04/2019 tarihinde, ”kampanyalı alışveriş” adıyla bilinen usulle, ”30 Adet HK AUDİO Systems 15 D Active Hoparlör” ün toptan satışı konusunda anlaşmaya vardıklarını, iş bu anlaşma çerçevesinde, davalı şirkete, keşidecisi davacı müvekkil şirket, hamili davalı şirket, tanzim tarihleri 11/04/2019 olan, dava dilekçesinde bildirilen bonoları verdiğini, ancak davalının, 15/05/2019 tarihi itibariyle satışa konu olan ”30 Adet HK AUDİO Systems Marka Hoparlör” ün teslimatını davacı müvekkil şirkete gerçekleştirmediğini, iş bu hususta kendisiyle görüşüldüğünde davacı müvekkil şirket devamlı bir şekilde oyalandığını, ancak sonuç itibariyle de iş bu yukarıdaki ticari münasebet sebebiyle verilen bonolardan ilk 3(üç) tanesinin, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. nolu dosyasıyla icra takibine konu edildiğini, müvekkil davacı şirketin, icra takibine konu edilen, 30/06/2019 vade tarihli, 20.000,00 TL bedelli, bono; 30/07/2019 vade tarihli, 12.000,00 TL bedelli, bono; 30/08/2019 vade tarihli, 12.000,00 TL bedelli, bono şeklindeki kambiyo evraklarından kaynaklı olarak, ”30 Adet HK AUDİO Systems Marka Hoparlör” ün teslimatının gerçekleştirilmemesinden ötürü herhangi bir borcu bulunmadığını ve iş bu bonoların bedelsiz olduğunu, zira bonolarda ”malen” kaydının da mevcut olduğunu, davalı firmanın iş bu bonoları hangi ticari münasebetle aldıklarını da açıklamasını talep ettiklerini, zira davalı şirketin, bedelsiz olmasına rağmen kalan, toplam 48.000,00 TL tutarındaki 4 adet bonoyu da davacı müvekkil şirkete teslim etmediğini, davacı ile davalının, aralarındaki ticari münasebetlerini 17/06/2019 tarihi itibariyle sonlandırmış olup, iş bu tarihten sonra davacı müvekkil şirket davalı şirkete 16/07/2019 tarihinde 10.000,00 TL, 17/10/2019 tarihinde 10.000,00 TL olarak ödeme gerçekleştirdiğini, 17/10/2019 tarihi itibariyle de davacı müvekkil şirketin davalı şirkete 9.041,74 TL asıl alacak cari borcu kalmış bulunduğunu, iş bu hususta her iki tarafın da ticari defterlerinin incelenerek rapor aldırılmasını talep ettiklerini, ancak iş bu cari dökümden; ”15/02/2019 tarih, 795,63 TL”lik alacak kalemine, ”01/05/2019 tarih, 5.561,34 TL”lik alacak kalemine, ve ”17/06/2019 tarih, 2.918,12 TL”lik alacak kalemine itiraz haklarının saklı olup, yasal yollara başvurulacaklarını, her ne kadar bu 3(üç) adet alacak kalemine ilişkin itiraz haklarını saklı tutsalar da, taraflar arasındaki cari hesap uyarınca, davacı müvekkil şirketin davalı şirkete, 17/10/2019 tarihi itibariyle, 9.041,74 TL cari borçlu gözüktüğü nazara alındığında ve evraklardaki malen kaydı da dikkate alındığında, her ne kadar iş bu bonolar yukarıda anlatıldığı şekilde bedelsiz olsa da; davacı müvekkil şirket sahibinin gösterdiği hassasiyet ve hakkaniyet ölçüleri de gözetilerek, iş bu takibe konu edilen evrakların arz edeceği karşılığı olan bedelinin anca cari hesap borç tutarı kadar olacağı düşünülerek, T.C. Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. no’lu icra dosyasında, 9.041,74 TL (Bono Takibe Konulan Kısmi Asıl Alacak Tutarı); 964,57 TL (30/06/2019 Tarihli İlk Bono Vadesi İle 29/01/2020 Tarihli Takip Tarihi Arasında İşletilen Reeskont-Avans Faiz Tutarı) takip çıktısı üzerinden hesap edilecek toplam dosya borcunun ödemesi en yakın zamanda icra veznesine davacı müvekkil şirketçe gerçekleştirileceğini, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. nolu’ icra dosyasının, takip tarihi olan 29/01/2020 tarihi itibariyle, 44.000,00 TL bono asıl alacak tutarı, 4.946,95 TL takip öncesi faiz tutarı alacak kalemleriyle ikame edilmesi hali gözetilerek; davacı müvekkil şirketin yukarıda anlatıldığı şekliyle 9.041,74 TL bono asıl alacak tutarını ve 964,57 TL bono takip öncesi faiz tutarını kabul etmesi karşısında, eldeki dava kabul edilmeyen alacak kalemleri olan, 34.958,26 TL bono asıl alacak tutarı ve 3.982,38 TL bono takip öncesi faiz tutarı kalemleri esas alınarak toplamda 38.940,64 TL dava değeri gösterilerek ikame edildiğini beyan ederek; müvekkilinin Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasındaki bonolara ilişkin olarak, 34.958,26 TL asıl alacak, 3.982,38 TL takip öncesi faiz tutarı ve bunlara bağlı olarak hesap edilecek komisyon, takip harç, masraf giderleri ve vekalet ücreti tutarı bakımından davalı alacaklıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, bu nedenle usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin, kampanyalı satış ya da kampanyalı alış veriş adında bir işlemi bulunmadığını, müvekkilinin, davacı ile yaptığı ticari ilişkide bugüne kadar edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının yazılı bir delille davasını ispat etmesi gerektiğini, bono üzerinde “malen” veya “nakden” yazmasının bononun zorunlu unsuru olmadığını, bu bonoların bir mala ilişkin verildiği veya bu malların kendilerine teslim edilmediği iddiası var ise bu iddiasını kanıtlama külfetinin davacı da olduğunu, tanık dinletilmesine muvafakatlarının olmadığını, Mertcan Yetişkul isimli bahsedilen kişinin şirketi temsile yetkili olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.
6.Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
7.Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
8.Davalı zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurmanın zorunlu olduğunu, bunun tamamlanabilir bir dava şartı olmadığını, süre verilemeyeceğini belirterek usulden ret kararı vermiştir. Yargıtay 19. HD., 2020/237 Esas, 2020/805 Karar sayılı, 04.06.2020 Tarihli, “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik” vermiş olduğu ilamında; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına karar verilmiştir.(Benzer yönde Yargıtay 11. HD., 2020/4396 E, 2021/3198 K; 2020/6050 E, 2021/4519 K) Bu nedenle, iş bu dava da zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi değildir. Davalının bu yöne ilişkin itirazları yerinde değildir.
9.Dosyaya dönülüğünde; İspat yükü anlamında bakıldığında genel olarak belirtmek gerekir ki; Dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspat yükü ise,bir olayın gerçekleşmiş olup olmadığının anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden yargıcın aleyhte bir kararıyla karşılaşmak tehlikesidir(YILMAZ,Ejder; İspat Yükü, 1980, s. 3). Kendisine ispat yükü düşen taraf için ispat yükü bir yükümlülük değil(mükellefiyet), yüktür(külfettir). Taraf kendisi tarafından ispat edilmesi gereken vakıayı ispat edemezse, karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (KURU,Baki., Hukuk Muhakemeleri Usulu, İstanbul 1990, C. 2, s. 1356 vd.) Türk Medeni Kanunu m. 6 usul hukukunda ispata ilişkin genel kuralı koymuştur. Buna göre; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
10.Somut dava, niteliği gereği senetle ispat kuralına tabidir.
11.Dava dilekçesinde, davacı vekili özetle; müvekkil davacı şirketin, icra takibine konu edilen, 30/06/2019 vade tarihli, 20.000,00 TL bedelli, bono; 30/07/2019 vade tarihli, 12.000,00 TL bedelli, bono; 30/08/2019 vade tarihli, 12.000,00 TL bedelli, bono şeklindeki kambiyo evraklarından kaynaklı olarak, ”30 Adet HK AUDİO Systems Marka Hoparlör” ün teslimatının gerçekleştirilmemesinden ötürü herhangi bir borcu bulunmadığını ve iş bu bonoların bedelsiz olduğunu, zira bonolarda ”malen” kaydının da mevcut olduğunu, davalı firmanın iş bu bonoları hangi ticari münasebetle aldıklarını da açıklamasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
12.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/19-473 E., 2011/607 K. Sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır.
13.Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer.
14.Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün, 2003/19-781 E, 2003/768 K. sayılı kararı)
15.Dosyada, davalı taraf, senette yazan ihtiyari kayıt olan “malen” kaydının aksini iddia ederek, ispat külfetini üzerine almamıştır. Senette yazan “malen” kaydı, senedin mal karşılığı düzenlendiğini göstermekte olup malın verilmediği iddiası var ise bunun ispat külfeti iddia edende yani somut olayda davacıdadır. Davacının, ispat külfetinin davalıda olduğu anlamına gelen beyanları yerinde değildir.
16.Taraflar, ticaret şirketidirler ve tacirdirler.
17.HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
18.07/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, dosya kapsamında bulunan faturaların davalının ticari defter kayıtlarına ve davacının dosya kapsamına sunduğu muavin kayıtlarına göre her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, faturaların açık faturalar olduğu, davalının ticari defter kayıtlarına göre davacının, davalıdan 31/12/2019 tarihi itibariyle 34.355,85 TL alacaklı olduğu, bu halde davalı tarafça davacı aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında talep edilen 44.000,00 TL asıl alacak tutarının 34.355,85 TL kısmı ve bu kısma takip öncesi 3.759,50 TL işlemiş faiz, 103,00 TL komisyon yönünden ve diğer ferilerden borçlu olmadığı belirtilmiştir.
19.24/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı ticari defter kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde tespit edilen borç alacak kayıtlarına göre, davacının davalıdan cari hesap mahsupları yapıldıktan sonra kıymetli evrak olarak 34.355,85 TL alacaklı göründüğünün tespiti ile, davalı tarafça davacı aleyhine açılan icra takibine konu edilen üç bonodan davalı alacağının mahsubundan sonra kalan 34.355,85 TL’sinin konusuz kaldığı belirtilmiştir.
20.Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
21.Davalı vekili, 2020 yılı ticari defterlerinin de incelenmesini talep etmiştir ve mahkememiz talebi yerinde bulmuştur, ek bilirkişi raporu alınmasına karar vermiştir.
22.18/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, davacının, davalıdan 29/01/2020 takip tarihi itibariyle 34.355,85 TL alacaklı gözüktüğü, bu halde davalı tarafça davacı aleyhine Antalya Genel İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında talep edilen 44.000,00 TL asıl alacak tutarının 34.355,85 TL’lik kısmı ve bu kısma takip öncesi 3.759,50 TL işlemiş faiz, 103,00 TL komisyon yönünden ve diğer ferilerinden dolayı borçlu olmadığı; ancak, 2020 yılı ticari defter kayıtlarına göre ise takip sonrası 27/02/2020 tarihinde davalı tarafından davacıya 17.500,00 TL ödeme gözüktüğü, bu halde davalı tarafça davacı aleyhine Antalya Genel İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında talep edilen 44.000,00 TL asıl alacak tutarının 16.855,85 TL kısmı ve bu kısma takip öncesi 1.857,53 TL işlemiş faiz ve 50,56 TL komisyon bedeli yönünden ve diğer ferilerinden dolayı borçlu olmadığı hususları beyan edilmiştir.
23.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
24.Söylemek gerekir ki; ödeme vakıası borcu söndüren bir husustur ve ileri süren tarafça usulünce ispat edilmelidir. Davalının defterinde yazılı olan 17.500,00 TL lik bir ödeme durumunun davacı defterlerinde mevcut olduğuna ilişkin bir tespit yoktur. Tek başına davalı ticari defterlerindeki kayıt ilgili taraf lehine delil olmaz. Ticari defterlerin lehe delil olması için gerekli şartlar yukarıdaki bölümlerde belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamı, 07/02/2021 tarihli ve 24/06/2021 tarihli bilirkişi raporlarındaki tespitler, 17.500,00 TL lik ödeme iddiasının davalı tarafça ispat edilemediğinin kabulü karşısında; Davanın kısmen kabulü ile, davacının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası bakımından davalıya, yapılan takibin 34.355,85 TL asıl alacak, 3.759,50 TL işlemiş faiz, 103,00 TL komisyonu bakımından borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
25.Son olarak belirtmek gerekir ki; davacının aşamalarda arabuluculuk kurumuna başvurduğu anlaşılmaktadır. Arabuluculuk sürecinin başlangıç tarihi 19/02/2020, bittiği tarih ise 03/03/2020’dir. İş bu davanın tarihi ise 12/12/2020 tarihi olup, dava tarihi itibariyle, dava konusu talep, zorunlu arabuluculuğa başvuru koşuluna tabi değildir. Buna rağmen ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurulması halinde kabule göre bu ücret davalıya yükletilemez. Kabule göre, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen bu gider davacı üzerinde bırakılmalıdır. (Emsal olarak; Diyarbakır BAM 6. HD., 2020/641 E, 2021/327 K; Samsun BAM 5. HD., 2021/220 E, 2021/287 K; 2021/353 E, 2021/411 K)
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davacının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası bakımından davalıya, yapılan takibin 34.355,85 TL asıl alacak, 3.759,50 TL işlemiş faiz, 103,00 TL komisyonu bakımından BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı tarafın İİK. madde 72/5 gereği tazminat talebinin REDDİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 665,01 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 1.945,68 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 719,41 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.023,00 TL’nin haklılık durumu gereği; 797,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) bilirkişi ücreti gideri toplamı 300,00 TL’nin haklılık durumu gereği; 66,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, arta kalan masrafın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini vekili le temsil ettirdiğinden; 5.732,75 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
12-Dava tarihi itibariyle iş bu dava zorunlu arabuluculuk kurumuna başvuru koşuluna tabi olmadığından, buna rağmen başvurulur ise bu giderin tamamı veya bir kısmı davalıya yükletilemeyeceğinden; zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. … yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır