Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/647 E. 2022/394 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/647
KARAR NO : 2022/394
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı anonim şirkette azınlık pay sahiplerinin genel hukuk ilkeleri ve anonim şirketler hukuku normları ve esas sözleşme hükümleriyle korunan menfaatlerinin sürekli bir şekilde ihlâl edildiğini, bu durumun şirketin haklı sebeple feshi, bu mümkün olmadığı takdirde davacıların şirket ortaklığından çıkma haklarını kullanmaları için yeterli sebep olduğunu, hâli hazırda davalı anonim şirketin, şirketin menfaatlerinden ziyade münhasıran ve büyük ölçüde çoğunluk pay sahibinin menfaatlerine hizmet eder hale geldiğini, davalı şirket tarafından, davacı pay sahiplerinin genel kurula katılım hakkının engellendiğini, Covıd-19 salgının yoğun olarak hissedildiği ve şehirler arası seyahat kısıtlamalarının bulunduğu bir dönemde tüm itirazlarına rağmen genel kurul yapıldığını ve karar alındığını, esas sermaye sisteminin benimsendiği davalı şirkette genel kurul tarafından sermaye artırım kararı verilmesi gerekirken, yönetim kurulu kararı ile sermayenin artırılmak istendiğini, hukuka aykırı bir şekilde yönetim kurulunca sermaye artırım kararı alındığını ve pay sahiplerinin rüçhan hakkının ihlâl edildiğini, bu konuyla ilgili olarak alınan yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti için Antalya 1. Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında dava açıldığını, buna rağmen, davalı şirket tarafından özellikle azınlık haklarının kullanılmasını engellemek amacıyla “ekonomik olarak gerek olmamasına rağmen” sermaye artırım kararı almak için 11/11/2020 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığını, bu toplantıya davacıların katıldığını, toplantıda TTK m. 437.madde uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması amacıyla bazı bilgi ve belgelerin taraflarına verilmesinin talep edildiğini ancak şirket tarafından dürüst hesap verme ilkelerine uygun bir şekilde bilgi verilmek yerine, oldukça yüzeysel ve talep ettikleri hususları karşılamayan bazı bilgi ve belgelerin taraflarına elektronik posta ile gönderildiğini, pay sahiplerinin eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulması gerektiğini, davacılara karşı şirket tarafından eşit davranılmadığını, davacıların taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, ortaklar arasında şirket işlerinde ciddi görüş ayrılıklarının bulunduğunu, ortak amaç doğrultusunda birlikte çalışmalarının mümkün olmadığını, taraflar arasında güven ilişkisinin sona erdiğini, 11/11/2020 tarihinde yapılan genel kurulda yine sermaye artırımının gündeme alındığını, hâl böyle olunca azınlık pay sahipleri olarak TTK m. 420 ve Yönetmelik m. 28’e dayanarak toplantının ertelenmesinin talep edildiğini beyanla fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, TTK m. 531. uyarınca davalı şirketin haklı sebeplerle feshine, feshe karar verilmediği takdirde; davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacıların şirketten çıkarılmasına, her türlü yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; genel kurulda hukuka aykırı bir durumun bulunmadığını davalı şirketin ilgili genel kurulun yapılması için Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğunu ve bu başvurusunun kurum tarafından kabul edilerek genel kurulun yapıldığını, Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından toplantıya temsilcinin de atandığını, şirket genel kurul toplantılarının gerçekleştirilmesinin emredici bir hüküm ile yasaklansa idi, bu durumda Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ne toplantı yapılmasına izin vereceğini ne de temsilci atayacağını, ancak böyle bir durum olmadığından Genel Kurul’un yapılmasına bizzat Ticaret Sicil Müdürlüğünce izin verildiğini, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Müdürlüğü’nün 20.03.2020 tarih ve … sayılı yazısının tamamının incelenmesinde pandemi döneminde yapılacak Şirket Genel Kurullarının iptal edileceğine dair hiçbir emredici hükmün bulunmadığını, sermaye arttırma kararının alınış usulüne ilişkin olarak; davalı şirket yönetim kurulunun 18.03.2020 tarihinde sermaye artışı konusunun görüşülmesini genel kurul gündemine aldığını ve 08.04.2020 tarihinde yapılan genel kurulda sermaye artışının kabul edildiğini, bu sebeplerle sermaye artışı kararının genel kurul tarafından kabul edilmiş olmakla alınan kararlarda herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığını, davalı şirketin Amasya ili Suluova İlçesi sınırları içinde bulunan büyükbaş besi hayvanı dışkısı, yumurta tavuğu dışkısı, şeker pancarı küspesi, soğan ve benzeri tarımsal ve mezbaha atıklarından biyogaz üzerinden elektrik ürettiğini, Elektrik Enerjisi ve Organik & Organamineral Katı ve Sıvı Gübre üretimi amaçlı olarak kurulan tesisten elektrik enerjisi ve gübre üretimi yapmakta olduğunu, ilgili projenin toplam yatırım tutarının yaklaşık 30 milyon € olup işletme ömrünün ise 30 yıl olarak planlandığını, proje için 21.09.2017’de EPDK’dan Üretim Lisansı ve 28.03.2017 tarihinde T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından da ÇED Olumlu Raporu alındığını, santralın inşaatına ise Nisan 2018’de başlandığını, tesisin 1. Ünitesinin (1,067 Mwe ) Ekim 2018 tarihinde geçici kabulünün yapıldığını, açıklanan projenin gerçekleştirilmesi için davalı şirketin yatırım yapmış olup halen bu yatırımları yapmaya devam ettiğini, her ne kadar davalının elektrik ve gübre üretimi yapıp maddi gelir elde etse de projenin büyüklüğü nazara alındığında finansman ihtiyacının olduğunu, davalının yaptığı ve halen yapmakta olduğu yatırım için finansmana ihtiyaç duyduğunu ve neticesinde Yapı Kredi Bankasına başvurarak kredi talebinde bulunulduğunu, kredi talebinde bulunulurken davacıların tamamının kredi başvurusunu bizzat kefil olarak imzaladıklarını, dolayısıyla yapılan yatırımın bizzat davacıların bilgisi ve isteği dahilinde yapıldığını, yapılan kredi başvurusu sonucunda bankanın, başvuruyu şartlı olarak kabul ettiğini ve proje finansmanının kredi yoluyla %80’ini karşılayabileceğini, ancak bakiye %20’nin ise şirketin sermayesinden karşılanması gerektiğini aksi taktirde kredi temin edilmeyeceğinin bildirildiğini, davacılar ve davalı şirketin bu koşullarda kredi kullanmayı kabul ederek şirketi borçlandırdıklarını, ekte sundukları sözleşmenin 5. Sayfasında bu hususun açıkça yazılı olduğunu, davacıların yukarıda belirtilen %20’lik yatırım bedelini kabul ettiklerini ancak bu güne dek şirkete nakdi hiçbir katkılarının olmadığını, toplam proje bedelinin 30.000.000 € (yaklaşık … ) olup projenin finansmanı için gereken %20 oranındaki öz kaynak tutarının ise 6.000.0000 € (yaklaşık … TL ) olduğunu, davalı şirketin sermayesinin ise sadece 2.500.000 TL olup bu sermaye ile proje bedelinin %1’inin dahi ödenebilmesinin mümkün olmadığını, davalının özkaynak ihtiyacı olan 6.000.000 Euro’nun ödenebilmesi için sürekli borç almış olup artık borç alabilmesinin imkansız hale geldiğini, özkaynak oranı eksi bakiye vermiş olmakla şirketin sermaye artışı yapmasının kaçınılmaz hale geldiğini, 2020 ve devam eden yıllar içerisinde ödenecek olan kredi ana para ve faiz geri ödemesi için davalıda yeterli sermaye ve gelir bulunmadığını, lisansı 2019 Ekim ayında alınmış olan 1,5 Mw Biyogaz güç artışı yatırımının 2 yıllık süre zarfında yapılması gerektiğini, aksi durumda mevzuat gereği alınmış olan lisans iptal olacağından, davalı şirketin bu yatırımı gerçekleştirebilmesi amacıyla sermayeye ihtiyaç duyduğunu, davalının sermaye artışına gitmesi için birçok haklı gerekçesi bulunmakta olup davacı tarafça sermaye artışına ihtiyaç duyulmadığı yönünde ileri sürülen iddianın gerçeği yansıtmadığını beyanla açılan davanın reddine, tüm yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir usulüne uygun meşruhatla davetiyeler tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak uyap sistem üzerinden gönderilen … Esas sayılı dava dosyaları dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı şirkete ait gönderilen sicil dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak uyap sistem üzerinden gönderilen … Esas sayılı dava dosyaları dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce yargılama sırasında;
Taraflar arasıdaki uyuşmazlığa ilişkin olarak davacılar yönünden davalı şirketin haklı sebeple feshine ilişkin olarak TTK 531.maddesi gereğince paya ilişkin ve haklı sebeplere ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı hususunda tüm dosya kapsamı, mahkeme ve yargıtay denetimine elverişli rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 16/02/2022 tarihli raporda özetle; “Davalı firmanın 2019 ve 2021 mali tablolarına göre;
* İşletmenin 2.500.000,00.TL ödenmiş sermayesini tükettiği zararlardan dolayı 10.778.751,72.-TL.lık negatif bir sermayeye geçtiği, buna rağmen aktiflerini büyüttüğü, bu büyümenin Maddi Duran Varlıklar kalemi içerisinde yapılmakta olan yatırımlardan kaynaklandığı, 218.051.723,56.-TL-lık bir yatırıma ulaşıldığı, önceki yıla göre 56.880.617,47.-TL.lık ilave yatırım yapıldığı bu yatırımların ağırlıklı olarak bağlı ortaklıklara borçlar ve banka kredileriyle karşılandığı,
* Gerek sermayenin negatife düşmesi, gerek finansman giderlerinin yüksekliği ve gerekse yapılmakta olan yatırımlar göz önüne alındığında, sermaye artırımının gerekli olduğu,
* Davacıların talepleri doğrultusunda yapılan incelemede Ticaret Sicil Gazetesinde genel kurula çağrı, rüçhan hakkı kullanma ihtarın usulüne göre yapıldığı ve genel kurul toplantı sonrası sermaye artışının tescil edildiği, (21 Ocak 2022 tarih 10500 sayı ile),
* Şirketin kötü yönetildiğine dair her hangi bir veriye rastlanmamış olup, 2020 yılı şirket faaliyet karının 6.856.722,97.-TL olmasına rağmen şirketin sermaye yetersizliğinden yoğun yabancı kaynak kullanılması sonucu finansman giderlerinin yüksek olması nedeniyle zarar ettiği görünmektedir. Ancak şirketin yüklü yatırımlar yapması ve yetersiz sermayenin olumsuz etkilerini gidermek için sermaye artırımına gidilmesi şirket yönünden olumlu bir durum olup, yönetim noktasında bir zafiyet olmadığını, ayrıca bilanço kalemlerinden anlaşılacağı üzere hakim ortakların firmadan borç para almak gibi örtülü kazançlar elde etmediği, yine şirketin içini boşaltma gibi emarelere rastlanmadığı,
* Yapılan incelemede azınlığın menfaatlerini tehlikeye düşüren sebepler mevcut olmadığı, şirketin aktif büyüklüğünün 229.967.447,44.-TL.olduğu dikkate alındığında bu büyüklükteki bir şirketin sosyal ve ekonomik bir çok yararının bulunduğu, şirketin feshi durumunda şirket çalışanları, şirketten alacaklı olanlar olumsuz yönde etkilenebileceği,
*Yukarıdaki tespit ve anlatımlar sonucu şirketin feshinin takdiri sayın Mahkemeye ait olduğu,
* Davacının talepleri arasında fesih verilmemesi durumunda davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacıların şirketten çıkartılmasını talep ettiği, kaydi kayıtlar üzerinden yapılan değerlemede işletmenin borca batık göründüğü,
* Rayiç bilanço yöntemine göre şirket değerlemesi yapıldığında, borca batık durumdan çıkabileceği…” görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
18/04/2022 tarihli itirazlar üzerine düzenlenen ek raporda da kök rapor ile aynı doğrultuda bilgilere yer verildiği görülmüştür.
Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/04/2021 tarih, … Esas, … sayılı ilamı ile sermaye arttırımına ilişkin 06/03/2020 tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğunu, feshine karar verildiği,
Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/04/2021 tarih, … sayılı ilamı ile davalı şirketin 18/03/2020 tarihli Genel Kurul toplantısına davet kararının ve 08/04/2020 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurulda alınan 2 ve 3 nolu Genel Kurul Kararlarının batıl olduğunun tespitine karar verildiği, kararın istinaf/ yasa yolundan geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasının da halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Davacılar tarafından haklı sebeple fesih istemine ilişkin olarak şirket ortakları arasındaki güven ilişkisinin sona erdiği hususunun gerekçe gösterildiği, bu kapsamda davacılar tarafından azlık pay sahibi olarak bilgi alma ve inceleme haklarının kullanımının engellendiği, şirket tarafından alınan sermaye artırım kararı ile rüçhan haklarının ihlal edildiği, bu kapsamda Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında sermaye artırımına ilişkin alınan genel kurul kararının butlanı istemi ile dava açıldığı, açılan davada covid döneminde yapılan genel kurulun yok hükmünde kabul edilmesi gerektiğinin belirtildiği, yine Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında da sermaye artırım kararının genel kurul tarafından alınması gerekirken yönetim kurulu kararı ile sermaye artırımı yapılarak davacıların rüçhan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açıldığının dava dilekçesinde belirtildiği, ön inceleme duruşmasında dava tarihinden sonra yapılan sermaye artırım kararı hususundaki genel kurul kararının iptali yönünden Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında da davanın açıldığının belirtildiği, davalı tarafça ise alınan sermaye artırım kararının şirketin iktisadi ve mali geleceği için zorunlu olduğu, şirket tarafından imzalanan kredinin geri ödemesi için sermaye artırım kararı alındığı, davacıların kullanılan krediden bilgi sahibi olup kredi de imzalarının bulunduğu, bu sebeple davanın reddinin gerektiği belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, Anonim Şirkette azlık paya sahip şirket ortakları tarafından açılan şirketin haklı sebeple feshi, bu mümkün olmadığı takdirde çıkma payının belirlenerek davacıların ortaklıktan çıkmaları ile ortaklık payının tahsili istemine ilişkindir.
Anonim Şirkette haklı sebeplerle feshi düzenleyen TTK 531. maddesinde; “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Haklı nedenlerin tanımı maddede yapılmadığı gibi, örnek kabilinden de olsa haklı nedenler gösterilmemiştir. Ancak, TTK 245. Maddede kollektif şirketler yönünden haklı nedenler, örnek olarak sınırsız biçimde sayılmaktadır. Söz konusu maddede öngörülen nedenlerin Anonim Şirketlerde de kıyasen uygulanabileceği düşünülmektedir. Yapılacak uygulamada kişi şirketlerine göre, Anonim Şirketlerin büyük sermayelerinin ekonomik yararının göz önüne alınması ve davacı pay sahipleri ile azınlık haklarının da hakkaniyetle adalet ilkeleri içinde değerlendirilerek çözüme bağlanması hususu dikkate alınmalıdır.
TTK 531’de haklı nedenlerin varlığı halinde, üç ayrı çözüm tarzı öngörülmüştür. Bunları sırasıyla şöyle ifade edebiliriz; azınlığın açtığı davada şirketin feshi istenmişse, şirketin feshine veya fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin ödenip, davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına yada duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebileceğini ifade edebiliriz. Anonim Şirket yönünden TTK 531 hükmünün uygulanmasını isteyen davacının, şirket pay sahibi olarak şirket veya diğer pay sahipleri arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkta herhangi bir kusurunun bulunmaması gerekmektedir. Karşılıklı kusur söz konusu olsa bile haklı nedenler yönünden davacının kusurunun, şirket veya diğer pay sahiplerine göre daha az kusurlu olup olmadığının belirlenmesi ve bu çerçeve içinde mahkemece davacı yararına karar verilmesi gerekmektedir.(Ticari İşletme ve Şirketler Cilt 3, Gönen Eriş Sayfa 2696-2697 Açıklamaları)
Yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı azınlık pay sahiplerinin davalı anonim şirketin feshi, bu mümkün olmadığı takdirde ortaklıktan çıkma taleplerine ilişkin olarak haklı sebep kapsamında ileri sürdükleri iddialara ilişkin yapılan değerlendirmede, öncelikle bilgi alma ve inceleme hakkını kullanamadıklarına dair TTK kapsamında yasal yollara başvurmadıkları görülmüştür.
Azınlık pay sahiplerinin rüçhan haklarını engelleyecek şekilde ve onları zora sokacak şekilde gerekli olmadığı halde sermaye arttırım kararı verildiği iddialarına ilişkin olarak, davalı şirketin yaptığı yatırımlar nedeniyle yüklü miktarda kredi kullandığı, şirket ortaklarını kredi sözleşmelerini kefil sıfatıyla imzaladıkları, şirketin yaptığı yatırımlar nedeniyle finansman ihtiyacının yüksekliği, bu finansmanın dışarıdan çoğunlukla da krediler aracılığıyla karşılanması dikkate alındığında sermaye arttırımının zorunlu olduğu alınan bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Davacıların şirketin kötü yönetildiğine dair iddiaları yönünden ise, şirketin yaptığı yatırımlar yönünden yetersiz sermayenin olumsuz etkilerini gidermek amacıyla alınan sermaye arttırım kararı, hakim ortakların şirketi büyütme gayretleri ile bu kapsamda yapılan işlemleri dikkate alındığında şirketi kötü yönettiklerine dair bir emarenin bulunmadığı, ayrıca hakim ortakların şirketten borç para aldığı yada şirketin içinin boşaltılmaya çalıştıklarına dair de bir durumun olmadığı dikkate alındığında davacı tarafın TTK 531. Maddesi kapsamında ileri sürdüğü haklı sebebe gerekçe teşkil edecek vakıaların somut olayda bulunmadığı tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporundan anlaşılmış, açıklanan gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda anlaşılacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davalı şirket kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Kullanılmayan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022

Başkan …
¸E- İmzalı

Üye …
¸E- İmzalı

Üye …
¸E- İmzalı

Katip …
¸E- İmzalı