Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/632 E. 2021/696 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/632
KARAR NO : 2021/696
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … tarihli Konya …’ncü Noterliğinin … Yevmiye numaralı işlemi ile … Plakalı 2010 model “ … ” marka, yakıt türü benzinli 230.000 Km’de olan … şasi numaralı aracı, 162.000,00.TL bedelle davalı … den satın aldığını, aynı tarihte aracı devir almadan önce aracın herhangi bir hasarının olup olmadığını öğrenmek üzere diğer davalı şirket yetkilisi …’a ait … Oto Ekspertiz’e götürerek ( Motor Dahil ) detaylı ekspertiz yaptırdığını, ekspertiz raporunda davalı … ekspertizn hileli rapor düzenleyerek araçta bir hasarın olmadığını beyan eder rapor düzenlediğini, ilgili aracın “bir kaç parça küçük boya haricinde hiçbir sorunu olmadığı, değişen parçaları olmadığı, tertemiz bir araç olduğu ve memnun kalınacağı” şeklindeki davalıların övgülerine ve alınan ekspertiz raporuna itibar edilerek satın aldığını, ancak müvekkil aracı aldıktan sonra araçta meydana gelen değişik metal seslerinden dolayı ve motor uyarı işiğinin yanmasından sonra aracını servise götürdüğünü, acı gerçekle karşı karşıya kaldığını, araç hasar tespit formunda açıkça görüleceği üzere araçta büyük hasarların olduğu, gizli ayıplarının bulunduğu tespit edildiğini, iş bu aracın hasar tespit formunda Motorun 5000-6000 devre geldiğinde ve soğukken çalıştırıldığında metal sürtünme sesi geldiği, anormal şekilde vibrasyon yaptığı, radyatör borularında kaçak Olduğu, diferansiyel takozun kırık olduğu motor alt muhafazaları ve ön davlumbazlarının kürek bakalitlerinin olmadığını tespit etmiş ve bu arızaların hemen olmasının mümkün olmadığını söylediklerini, akabinde … Antalya … Noterliğince gönderilen … yevmiye numaralı ihtarname ile satıcıya durum bildirilmiş ancak davalı satıcıya ulaşılamamış olup ve iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, ilgili araç bu haliyle müvekkili tarafından mevcut durumu bilinse idi kesinlikle anlaşılan bu fiyata satın alınmayacağını, zira müvekkilinin ilgili aracı hususi kullanımı için almış olup ailesi ile birlikte güvenle kullanabilmek maksadını taşıdığını, bu sebeple de ilgili aracı satın alırken müvekkilimin tek amacı güvenli bir araç satın almak olmasına rağmen,davalının satış sırasındaki gizlediği ayıplar ve aldatması suretiyle ilgili aracın satın alındığını, davalı olan ekspertiz firmasının, araçla ilgili raporu hazırlarken gerçeği yansıtmamış ve aracin ayıplı olduğunu gizleyerek rapor hazırladıklarını, müvekkili aracı servise götürdüğünde değiştirilecek parçalar 111.200,00 TL tutarında fatura çıktığını ve arızalı olan bütün parçaların tek tek belirtilerek eke servisin kaşeli evrağı ile teslim edildiğini beyan ederek; 60.000,00 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların hukuki mesnetten uzak olduğunu, mahkemenin görevsiz olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davacının iddia ettiği ayıplardan gerçekte var olanlarını bilerek aracı aldığını, davacı tarafça dosyaya sunulan araç hasar tespit formunun gerçeğe aykırı olup kabulünün mümkün olmadığını, yasal sürede ayıp bildirimi yapılmadığını, davaya konu araçta onarım veya aracın onarım bedelini talep etmesinin mümkün olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinde davalı gösterilen … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilinin müşterisi olmadığını, dava dilekçesinde geçen davalıların iki farklı iş yeri olduklarını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Aşamalarda, davacı vekili, … tarihli dilekçesinde, davayı şahıs işletmesi olarak … -… Oto Ekspertiz’e yönlendirmiştir.
HMK’nun 124. maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz.
Mahkememizce talep kabul edilmiş, dava … -… Oto Ekspertiz’e yönlendirmiştir. Yargılama sonunda HMK m. 124 son gereği yargılama gideri konusunda karar verileceğinden, tefrike ilişkin kurulan ara karardan dönülmüştür.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracı müvekkilinin incelediğini ve araçta tespit edilen her kusurun raporda açıkça belirtildiğini, bu nedenle, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını ve gizli ayıptan satıcının sorumlu olduğunun kabulü gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemelerin görevi dava şartıdır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan hallere ise dava şartları denir (KURU/Baki// ARSLAN/Ramazan/YILMAZ/Ejder., Medeni Usul Hukuku (Ders Kitabı), Ankara 2005, s. 303)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188. maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/9-546 E.N , 2005/611 K.N., 26/10/2005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 115’e göre; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Görev kuralları kamu düzenindendir ve re’sen dikkate alınır, dava şartıdır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) “Amaç” başlıklı 1 inci maddesi; “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” şeklinde olup, “Kapsam” başlıklı 2 nci maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir.
Tüketici mahkemelerinin görevleri, TKHK’nın 73 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilmek suretiyle belirlenmiştir. Buna göre, TKHK’nın kapsamının ne olduğunu belirlemek gerekir. THKK’nın “Tanımlar” başlıklı maddesinde tüketici, sağlayıcı ve tüketici işlemlerinin ne olduğu açıklanmıştır. Buna göre, tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,” (m. 3/k); sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,” (m. 3/ı); tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” (3/l); ifade etmektedir. Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı TKHK kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında kurulan bir sözleşme veya hukuki işlemin olması gerekir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı ile davalı … arasında araç alım-satım sözleşmesi kurulduğu, tarafların tacir olduğuna ve ticari işletmeleri ile ilgili bu alış verişi yaptıklarına dair bir bilgi ve belgenin dosyada mevcut olmayışı, kabule göre davacının tüketici sıfatının bulunduğu, aracın hususi olarak kayıtlı olduğu (Yargıtay 17. HD., 2016/18802 E, 2019/7437 K; 2016/11709 E, 2019/4510 K sayılı ilamında da yolcu nakli/hususi olan araç için yasal faize hükmedilesi kararı verilmiştir) anlaşılmaktadır. Davalı … sağlayıcı sıfatına sahiptir. Bu davalı yönünde davacı tüketicidir. Davacı ile davalı … arasında ise adı geçen davalının araç alım satım işi ile iştigal ettiğine dair bilgi ve belge olmadığından, tüketici ilişkisi yoktur. Ancak, her ne kadar davacı ile davalı … arasında tüketici ilişkisi bulunmasa da diğer taraflar arasında tüketici ilişkisi bulunduğundan uyuşmazlığın bölünemeyeceği de gözetilerek tüm taraflar yönünden özel yetkili tüketici mahkemeleri nezdinde görülüp karara bağlanması gereklidir . (… BAM., 46. HD, 2021/924 E, 2021/625 K)
Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, mahkememiz görevsiz olması, tüketici mahkemesinin görevli olması nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:,Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Tüketici Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-HMK’nun 20/1 maddesindeki düzenleme uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iki hafta içinde istem olması halinde dava dosyasının görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda, harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili Sn. Av…., davalı … vekili Sn. Av…., davalı … ve şirket vekili Sn.Av…’in yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır