Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/628 E. 2021/865 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/628 Esas
KARAR NO : 2021/865
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)İ davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının borca itiraz dilekçesinde; Antalya İcra Dairelerinin yetkisine ve borcun tüm ferileri ile birlikte tamamına itiraz ettiğini, bu sebeple iş bu itirazın iptali davasmı açma zarureti hasıl olduğunu, davalı tarafın Ankara İcra Dairelerinin yetkili olduğuna ilişkin itirazının yerinde olmadığını, nitekim dava konusu uyuşmazlığın para borcu olup para borcu götürülecek borç olduğundan TBK md 89/1 gereğince alacaklı davacının ikametgah yeri olan Antalya İli Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, davalı tarafın yetkiye itirazının reddi gerektiğini, davalının faize itirazlarının da yerinde olmadığını, talep edilen faiz oranının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530/7 maddesi faiz oranlarına yönelik 3095 sayılı kanuna atıfta bulunmakta olduğunu, 3095 sayılı “Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun”‘unun 2/2 maddesinin … Bankası avans faiz oranlarına yapılan atfı ise … Bankası Kanunu’nun 45. maddesine göre avans işlemlerinde uygulanacak faiz düzenlenmiş olup, 29/06/ 2018 tarihli güncel tarifeye uygun olarak takip talebinde ve ödeme emrinde faiz oranının % 19,50 olarak talep edildiğini, 01.07.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 2 nci maddesine göre arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizin yıllık % 19,50 üzerinden istenebildiğini, tarafların ikisi de tacir olup yaptıkları tüm işlerin ticari iş olduğunu, takip konusu alacağın likit olduğunu, davalı tarafın davacıya ne kadar borcu olduğunun bilinmekte olup, bu miktarın hem ticari defterde hemde gönderilen ödeme emirlerinde belli ve likit olduğunu, davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı olarak borcunu ödemediğini, kendisine tebliğ edilmiş olan ödeme emrine itiraz ederek takibin durmasma sebebiyet verdiğini, davacının alacağını elde etmesini geciktirdiğini, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi halinde de davacı şirketin cari hesaptan kaynaklı olarak davalıdan 10.305,73 TL alacaklı olduğunun görüleceğini, bu hususta gerekirse bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile; ihtiyati haciz taleplerinin kabulüyle, davacının, alacağının güvence atına alınması için davalının taşınır, taşınmaz mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına dava değeri olan 10.305,73 TL kadar alacak için ihtiyati haciz konulmasına, davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğü …/… E. (Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… eski esas) sayılı icra dosyasına yaptığı haksız itirazının iptali ile takibin takip hukukundan kaynaklanan bütün ferileri ile birlikte ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile kaldığı yerden devamına, davalının likit alacaktan kaynaklı takibe haksız itirazı nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, taraf ile kesin borç ikrarına dayalı herhangi bir belge olmaması dolayısı davacın iddia ettiği gibi götürülecek bir borçtan söz edilemeyeceğini alacağın aslının nizalı bulunmasının sırf kendi ikametgahında icra ve takip yoluna giderek müzayakaya neden olunması da gözetilerek yetkisiz yer icra dairesi ve mahkemesinde icra takibi ve itirazın iptali dava yoluna gidildiğini, davalının belirtilen adresinin Ankara olması dolayısı ile yetkili icra daireleri ve mahkemelerinin de Ankara olduğunu, bu davaya konu olan ve somut delilden uzak alacaktan kaynaklı Husumet Yönünden davacı taraf ile herhangi bir ticari alacak borç ilişkisi olmaması sebebiyle pasif dava ehliyeti noksanlığından davanın reddine karar verilmesini; davacı ile davalı şirket arasında ticari defter kayıtlarında en son 2009 yılında ticari ilişki göründüğünü ve bu tarih üzerinden 10 yıl geçmiş olması sebebiyle iddia edilen alacağın zamanaşımına ve hak düşürücü süreye uğraması nedeni ile davanın zamanaşımı sebebiyle reddini dilediklerini, davacı taraf ile iddia edilen alacak yönünden herhangi nakdi veya mal alışverişi neticesi bir ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap sözleşmesi bulunmaması dolayısı ile davacının davalıdan herhangi bir alacağının da olmaması sebebiyle davanın tüm ferileri ile birlikte reddini talep ettiklerini, tarafların arasında herhangi bir mutlak borç taahhüdünü kapsar belge de olmaması sebebiyle davacı tarafın temerrüt gerçekleşmeden icra takibinde uyguladığı % 19,50 ticari avans faizinin de kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeple icra takibine yaptıkları itirazın usul ve kanuna uygun olduğunu, dava konusu alacağın belirli ve muaccel bir alacak olmaması dolayısı ile likit olmaması sebebiyle davacın % 20 oranında icra inkar tazminatının da yerinde olmadığını, davanın konusu kabul edilmeyen ve içeriği teslim edilmeyen ve hiç haberleri olmayan bir belgeye de dayanmakta olup buna dayalı yapılan icra takibine ve itirazın iptali davasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın ihtiyati haciz taleplerinin de yerinde olmaması kabul ve taahhüt edilen bir alacağın bulunmaması muaccel ve likit bir alacak söz konusu olmadığından talebin reddine karar verilmesini, bu nedenlerle, davanın usul ve esastan reddi yönünde karar verilmesini; davacı aleyhine % 20 den aşağı olmamak üzere icra ve kötüniyet tazminatının tahmili ile davalıya ödenmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER: Dosyada tüm deliller toplanmış, Antalya Genel İcra Müdürlüğü …/… E. Sayılı dosyası celp edilmiş, dosya tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş ve davalı tarafın defterleri üzerinde Antalya’da inceleme yaptırılmış, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu … tarihli raporda,
1- Davacı tarafından cari hesap alacağma karşılık davalı aleyhine … tarihinde Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/…. Sayılı dosyası ile aşağıdaki şekilde icra takibi başlatılmış olduğu,
TUTAR AÇIKLAMA
10.305,73 TL ASIL ALACAK
0,00 TL işlemiş faiz
10.305,73 TL TOPLAM
2- Davacının ibraz edilen 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu ve sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu,
3-Davacının 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi 25.03.2019 itibari ile 10.305,73TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu,
4-Davalının daha önce incelenen ticari defter kayıtlarına göre davacıya herhangi bir borcunun kayıtlı olmadığının tespit edildiği,
5- Davacının ticari defter kayıtlarına göre davacının talep ettiği alacak bakiyesinin 2009 yılından devir eden 2.911,73TL bakiyeye 2018 yılında uygulanan kur farkı kaydı ile 10.305,73TL olduğu ve takibinde 10.305,73TL bakiye üzerinden başlatıldığı bu bakiyeyi oluşturan faturalara bakıldığında ise 10.01.2009 tarihli 24.802,47TL’lik faturadan 590,04TL kalan bakiye ile 30.09.2009 tarihli … nolu 2.321,69TL’lik faturadan ve bu bakiyeye işletilen kur farkından kaynaklandığı,
6- Davalının daha önce incelenen bilirkişice dosyaya sunulan 2009 yılına ait ekstreleri incelendiğinde davacmm alacak bakiyesini oluşturan 10.01.2009 tarihli faturanın davalının sunulan ekstrelerinde kayıtlı olduğu ancak davacı ekstrelerinde görünen 590,04TL’lik bakiyenin ödendiği 30.09.2009 tarihli faturanın ise davalının sunulan ekstrelerinde kayıtlı olmadığı,
7-Davacı yanca 2009 yılından devir eden 2.911,73TL’lik bakiyeye kur farkı işletildiği görülmüş olup fatura örneği dava dosyasmda olmadığından faturanın Euro bedel üzerinden düzenlenip düzenlenmediği ve bu fatura içeriğinin davalıya teslim edilip edilmediğinin tarafımızca tespit edilemediği, davacı yanın alacak bakiyesinden bahsedebilmek için öncelikle davalı tarafa ait sunulan 2009 yılı ekstrelerinde 30.09.2009 tarihli … nolu 2.321,69TL’lik fatura kayıtlı olmadığından bu fatura ve fatura içeriğinin davalıya tesliminin kanıtlanması gerektiği ayrıca faturanın Euro olarak düzenlenip düzenlemediğinin tespit edilerek davacmm işlettiği ve takibe konu ettiği kur farkının talep edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerektiği bu belgelerin sunulamaması durumunda davalının kabulünde olmayan ve kur farkı işletilen faturadan ötürü davacmm bir alacağından bahsedilemeyeceği,
8- Davacı yanca takibe konu edilen alacak ile ilgili belgelerin sunulması halinde saym mahkemenizce davacının alacaklı olacağı kanaatine varılacak olunur ise davacı yan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2. Maddesine göre takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz isteyebileceğini bildirir rapor sunulmuştur.
Davacı tarafın defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak üzere dosya Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve davacı tarafın defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu mahkemeye sunulan 15/04/2021 tarihli raporda,
1-6762 Sayılı TTK Yasal Defterlerin Tasdiki yevmiye defterinin muhteviyat (kayıt hesap düzeni) ve kapanış tasdiki ile bilgiler içermekte olup, “Yevmiye Defteri yeni senenin en geç Ocak ayı sonuna kadar notere ibraz edilerek son kaydın altına noterce (Görülmüştür) sözü yazılarak mühür ve imza ile tasdik ettirilmesi şarttır” şeklindedir. Bu durumda,
Davacının 2011 yılı yevmiye defterleri için o dönemde yürürlükte olan 6762 TTK’ya uygun süresi içerisinde açılış tasdiki yapıldığı ancak kapanış tasdiki bulunmadığı ilgili yıl defterinin lehine delil hususunun sayın mahkemeniz takdirinde olduğu,
Davacının 2012-2014 yıllarına ait yevmiye defterlerinin süresi içerisinde açılış ve kapanış tasdikinin bulunduğu ve defterlerin birbirini teyit ettiği lehine delil niteliği taşıdığı,
Davacının 2015-2018 yıllarına ait berat yüklemelerinin süresi içerisine yapıldığı ve defterlerin birbirini teyit ettiği lehine delil hususu taşıdığı,
2-Tarafların yıllara sair ticari ilişkileri bulunduğu ve cari hesap şeklinde çalıştıkları 09/2018 dönemlerinden sonra ticari ilişkinin devam etmediği,
3-Davacının resmi defter kayıtlarına göre icra takibi ve dava tarihi ile borç alacak bakiyesi bulunmadığı,
4-icra İnkar Tazminat talebinin sayın mahkemenizin takdirinde olduğunu bildirir rapor sunulmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Eldeki dava cari hesap alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İİK. 67/1. Maddesinde: “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; borcun varlığı , miktarı ve ferileri noktasında toplanmaktadır.
Her iki tarafın tacir olduğu davada ticari defter incelenmesi yapılması mahkememizce uygun görülmüştür.
Ticari defterlerin incelenmesi sonucu: Davalının 2009 yılına ait ekstreler incelendiğinde; davacının alacak bakiyesini oluşturan 10.01.2009 tarihli faturanın davalının sunulan ekstrelerinde kayıtlı olduğu ancak davacı ekstrelerinde görünen 590,04TL’lik bakiyesinin ödendiği 30.09.2009 tarihli faturanın ise davalının sunulan ekstrelerinde kayıtlı olmadığı görülmüştür. Ayrıca davacı yanca 2009 yılından devir eden 2.911,73TL’lik bakiyeye kur farkı işletildiği görülmüş olup fatura örneği dava dosyasında da olmadığından faturanın Euro bedel üzerinden düzenlenip düzenlenmediği ve bu fatura içeriğinin davalıya teslim edilip edilmediği tespit edilememiştir. Davacı yanın alacak bakiyesinden bahsedebilmek için öncelikle davalı tarafa ait sunulan 2009 yılı ekstrelerinde 30.09.2009 tarihli … nolu 2.321,69TL’lik fatura kayıtlı olmadığından bu fatura ve fatura içeriğinin davalıya tesliminin kanıtlanması gerektiği ayrıca faturanın Euro olarak düzenlenip düzenlemediğinin tespit edilerek davacının işlettiği ve takibe konu ettiği kur farkının talep edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı vekiline cari hesaba konu edilen 30/09/2009 tarihli … nolu 2.321,69TL bedelli fatura ile, 10/09/2021 tarihli fatura asıllarını mahkememize sunmak üzere 4 haftalık kesin süre verilmiş, aksi halde bu faturalara dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarı 16.09.2021 tarihli 4. Celse duruşmasında yapılmıştır. Buna rağmen verilen kesin sürede dava konusu faturalar mahkememize ibraz edilmemiştir. Böylece ispat hukuku gereği davacı taraf takibe ve davaya konu faturalara dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır.
Neticeten; davacının alacak bakiyesini oluşturan … tarihli faturanın davalının sunulan ekstrelerinde kayıtlı olduğu ancak davacı ekstrelerinde görünen 590,04TL’lik bakiyesinin ödendiği 30.09.2009 tarihli faturanın ise davalının sunulan ekstrelerinde kayıtlı olmadığı ve bu faturanın davacı tarafça dosyaya sunulamadığından yargısal denetim yapılamadığı ve yine ispat hukuku gereği davacı tarafın takibe ve davaya konu faturalara dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı hususları sabit görüldüğünden davalının kabulünde olmayan ve kur farkı işletilen faturadan ötürü davacının bir alacağından bahsedilemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Kötü niyet tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.4.2005 tarih 2005/19-286 E. 2005/268 K. Sayılı ilamında “Dosya kapsamı ve somut olayın özellikleri göz önüne alındığında; davacı/alacaklının takibe konu alacağının varlığını usul hukuku kuralları çerçevesinde kanıtlayamadığı; ancak, icra takibine kötü niyetli olarak giriştiğini kabule elverişli herhangi bir delilin ise bulunmadığı açıktır. Diğer taraftan, davalı da, somut olayda davacının icra takibinde kötü niyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türü, sadece ve ancak, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İ.İ.K.nun 67. maddesi anlamında “haksız” ise de, kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur.” belirtilmiştir. İş bu içtihat nazara alındığında somut olayda davalı taraf davacının kötü niyetini ispatlayamadığından bu talebin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 124,47 TL nin mahsubu ile fazladan alınan 65,17 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kedisi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır