Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/616 E. 2022/333 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/616
KARAR NO : 2022/333
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ: 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; Müvekkil ile davalı şirket yetkilisi …’ın uzun yıllar samimi bir arkadaşlıkları olduğunu, 31 Temmuz 2019 yılında müvekkil …’ın … plakalı 2012 model … marka aracı …’dan 28.000,00 -TL’ye satın aldığını, iş bu davanın her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olduğunu, müvekkilinin davalı şirket yetkilisi … ile çok samimi arkadaşı olmasından dolayı araca ekspertiz yaptırmadığını, yalnızca davalı satıcının sözlü olarak beyan ettiği ve aracın dış görünüşüne bakarak arabayı satın almaya karar verdiğini, ardından arabanın satış sözleşmesini yapmak üzere notere gittiklerini, satışı işleminin gerçekleşmesinin ardından müvekkilinin arabayı otoparka bıraktığını ve fotoğrafları üzerinden satmak için internette ilan yayınladığını, ancak müvekkilinin bu arabayı asla aktif bir şekilde kullanmadığını, yaklaşık bir hafta geçtikten sonra aracı çalıştırmak isteyen müvekkilinin motorun kitlenmesi nedeni ile arabayı çalıştıramadığını ve çekiciyle arabadaki sorunu anlamak üzere sanayiye götürdüğünü, sanayide bir kaç farklı …yetkili servisini gezdikten sonra aracın masrafının ortalama 10.010,00 -TL olduğunu anladığını ve mecburen tamir ettirmek zorunda kaldığını, bu durum karşısında müvekkilinin davalı şirket yetkilisi …’ı arayarak aracın durumunu anlattığını ve …’ın üzgün olduğunu söyleyerek bu konuda müvekkilin zararını karşılayarak yardımcı olacağını söylediğini, ancak aradan geçen bunca zamana karşılık davalı şirket yetkilisi …’ın müvekkili oyalamaktan başka bir şey yapmadığını, satın aldığı aracı tamir ettirdikten sonra 3. Bir kişiye 3.000,00 TL zararla 25.000,00 -TL ‘ye satan müvekkilinin, bunca zaman davalı şirket yetkilisi olan arkadaşı …’ın zararını karşılaması için beklediyse de bu durumun asla gerçekleşmeyeceği müvekkil tarafından anlaşıldığını, bu sebeple de işbu davayı açmak gereği hasıl olduğunu, yani müvekkilinin arabanın tamiri için ödediği 10.010,00 -TL yedek parça ve 1.500,00 -TL işçilik ücreti ve arabayı satarken 3.000,00 -TL olan değer kaybı olmak üzere 14.510,00 -TL zararı oluştuğunu beyan ederek; davalı şirket tarafından müvekkile satılan ayıplı araçtan kaynaklanan zarardan fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 14.510,00 -TL maddi zararın davalı şirketten alınarak müvekkile verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı …ile müvekkili arasında …Plakalı 2012 Model …aracın satışı nedeniyle ticari bir ilişki kurulduğunu, dava dilekçesinde beyan edildiği üzere davacının satışa konu olan aracı ‘ticari işletmesi’ için satın aldığını, davacının tacir olduğunu, davacı tarafın tüm ticarî faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi, işletmesi ile ilgili yapmış olduğu tüm hukukî ve fiilî işlemleri yaparken, ticarî hayatın gerektirdiği tüm tedbirleri alması ve meydana gelebilecek değişmeleri önceden tahmin etmeye çalışarak yükümlülük altına girmesi gerektiğini, ekspertiz raporu alınmasını talep etmeyen ve rapor olmadan araç satış işleminin yapılmasını kabul eden davacının sonuçlarını öngördüğü ve kabul ettiği yadsınamaz bir gerçek olduğunu, satış işleminin olduğu günün sabahında dava konusu aracın ile ilk önce, müvekkilinin ikamet adresi olan Fabrikalar mahallesinden (Dokuma) ,Döşemealtı …araç muayene istasyonuna gidildiğini ve burada gerekli muayene işlemlerinin yapıldığını, akabinde aracın Soğuksu mahallesinde bulunan notere götürüldüğünü, aracın satış işleminin gerçekleştiğini, daha sonra müvekkilinin kendi ikametgah adresine bırakıldığını ve aracın Antalya’dan Isparta şehrine götürüldüğünü, bu olay akışın dava dilekçesinde de geçtiğini ve açıkça anlaşılacağı üzere dava dilekçesinde beyan edilen ‘aracın aktif olarak kullanılmaması’ hususunun çelişkili olduğunu, satış gününden yaklaşık olarak bir ay sonra davacı tarafın müvekkilini aradığını ve araç ile ilgili bir sorun olduğunu yaklaşık olarak -5000 TL – tutarında bir masrafın olduğunu söylediğini, müvekkilinin iyi niyetinden dolayı aracın masrafını yarı yarıya mahsuplaşmayı kabul ettiğini ve tarafların bu hususta anlaştıklarını, bu görüşmeden sonra davacı tarafın, müvekkilini yaklaşık bir hafta boyunca aramadığı için müvekkili araçtaki sıkıntının giderildiğini düşündüğünü, dava dilekçesinin ekinde sunulan faturalardan da görüleceği üzere araç ile ilgili olarak ilk tamir işlemi 20/09/2019 tarihinde (satıştan iki ay sonra) Isparta’da yapıldığını, diğer işlemlerin ilk tamir işleminden yaklaşık olarak bir ay sonra ve Antalya’da yapıldığını, dava dilekçesinde aracın motor kilitlenmesi arızası olduğunun ve çalışmadığının beyan edildiğini, bu durumdaki bir aracın nasıl Antalya’ya getirildiği ve neden bulunduğu şehirde tamir ettirilmediği hususunun açıkça aracın çalışır halde olduğunu gösterdiğini, dava dilekçesinde belirtilen ve kabul etmedikleri diğer hususta aracın bu işlemlerden sonra üçüncü şahısa 3000 TL zararla satışının yapılması ve bu zararın müvekkilim tarafından giderilmesi istemi olduğunu, ticari işletmesi olan ve ‘galericilik’ yapan davacı tarafın kendi inisiyatifini kullanarak, ticari bilgisi ile yaptığı satıştan kaynaklanan sorumluluklarının olmadığını, müvekkilinin aracın satış işlemi henüz gerçekleşmemişken davacı tarafa aracın ‘Tramer Kaydını’ gönderdiğini, davacı tarafta satışa konu olan aracın ‘ağır hasar kayıtlı olduğunu’ ve karıştığı kazaları öğrendiğini, mesleği araç satın alıp satmak olan davacının araçtaki kusurları bilmediğini söylemesinin ve bu nedenle satıcıyı sorumlu tutmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, maddi zarar talebinden ibarettir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, yazışma cevapları dosyaya alınmış ve dosya otomotiv konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilerek, rapor aldırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava dosyası içerisindeki faturalar ve beyanlar incelendiğinde araç üzerindeki hasarın yağsız kullanımdan dolayı meydana gelebileceği kanaatine varıldığı; dava konusu araç üzerinde fiziki inceleme yapılamaması, aracın hasarına ait görsel fotoğrafların bulunmaması, arızanın tam olarak ne zaman meydana geldiğine dair kesin kanıt sunulmaması ve aracı onaran kişinin beyanın bulunmaması sebebi ile, araç üzerindeki arızanın tam nedeni ve arızanın kullanıcı hatasından yada araçta satıştan önce bulunan bir ayıptan dolayı mı meydana geldiği belirlenemediği; dava dosyası içerisinde sunulan faturaların araç üzerideki arızayı kesin olarak kanıtlamayacağı kanaati ile sadece söz konusu faturalar dikkate alınır ise araç üzerinde arızanın giderilmesi için KDV dahil 10.090,01 TL onarım masrafı oluşacağı; emsal özelliklere sahip bir aracın satış tarihi 31/07/2019 piyasa genelinde ortalama 25.000,00 TL ile 30.000,00 TL arasında bedel ile temininin mümkün olacağı hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi raporuna karşı, davalı vekili beyan dilekçesi sunmuş olup, özetle; Bilirkişi raporunda dahi araç üzerindeki arızanın tam nedeni ve arızanın kullanıcı hatasından yada araçta satıştan önce bulunan bir ayıptan dolayı mı meydana geldiğinin belirlenemediğini, bu sebeple haklılıklarını teyit eder nitelikteki Bilirkişi Raporu doğrultusunda karar oluşturularak haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili, rapora karşı beyanda bulunmamıştır.
Önemle belirtmek gerekir ki; Dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspat yükü ise,bir olayın gerçekleşmiş olup olmadığının anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden yargıcın aleyhte bir kararıyla karşılaşmak tehlikesidir(YILMAZ,Ejder; İspat Yükü, 1980, s. 3).
İspat konusu, 6100 sayılı kanunun ise 187 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Özetle; İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
İspat konusunda yapılan bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; somut olayda ispat külfeti kabule göre davacı taraftadır. Her ne kadar dava dilekçesinde davacı taraf, TBK m. 219 dan da bahsederek, ispat külfetinin davalıda olduğunu ileri sürmüş ise de TBK m. 219; “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” hükmünü içermektedir. Oysaki, dava dosyasında, satıcının, alıcıya karşı herhangi bir surette nitelik bildirdiği hususunda bir bilgi ve belge mevcut değildir. İleri sürülen temel iddialar bakımından, ispat külfeti davacıdadır ve bilirkişi raporunda; araç üzerindeki arızanın tam nedeni ve arızanın kullanıcı hatasından yada araçta satıştan önce bulunan bir ayıptan dolayı mı meydana geldiği belirlenemediği; dava dosyası içerisinde sunulan faturaların araç üzerideki arızayı kesin olarak kanıtlamayacağı belirtilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf, iddialarının davalı tarafça ikrar edildiğini ileri sürmüş ise de kabule göre, uyuşmazlığı çözer, ispat külfetini değiştirir nitelikte bir ikrar söz konusu değildir. İkrar bir tarafın, diğer tarafın ileri sürdüğü bir vakıanın doğru olduğunu bildirmesidir. İkrarın temel işlevi, kendisine konu olan vakıaları çekişmeli olmaktan çıkarması, yani karşı tarafı ( lehine ikrar yapılanı ) ispat yükünden kurtarmasıdır. Cevap dilekçesinde özetle; satış gününden yaklaşık olarak bir ay sonra davacı tarafın müvekkilini aradığını ve araç ile ilgili bir sorun olduğunu yaklaşık olarak -5000 TL – tutarında bir masrafın olduğunu söylediğini, müvekkilinin iyi niyetinden dolayı aracın masrafını yarı yarıya mahsuplaşmayı kabul ettiğini ve tarafların bu hususta anlaştıklarını beyan etmiş olmakla burada bir açıkça ikrar söz konusu değildir. Kabule göre burada bir sulh arayışı vardır. Sulh görüşmelerindeki bir anlaşma çabası mevcuttur ancak ayıbın varlığının kabulünü, iddiaların doğruluğunun kabul edildiğini gösterir bir ikrar söz konusu değildir. Bunu cevap dilekçesinin farklı yerlerindeki, “iddiaların hayatın olağan akışına aykırı” olduğuna yönelik ve “dava dilekçesinde belirtilen ve kabul etmediğimiz diğer husus” ibareleri göstermektedir. Davalı iddiaları kabul etmemektedir.
Davacı, bilirkişi raporuna karşı süresinde beyanda/itirazda bulunmamıştır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD’nin 2019/574 E, 2019/1377 K sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; HMK’nın 281’inci maddesine göre taraflar bilirkişi raporunun kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. İki haftalık süre madde gerekçesinde de belirtildiği üzere hak düşürücü süredir. Taraf, iki hafta içinde bilirkişi raporuna tamamen veya kısmen itiraz etmezse rapor, itiraz etmediği kısımlar bakımından onun hakkında kesinleşir. Bilirkişi raporunda itiraz edilmeyen husus diğer taraf bakımından usuli kazanılmış hak oluşturur. (Prof.Dr. Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Yetkin Yayınları, 2’inci Baskı, sayfa 1279 vd.) Yargıtay da, yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi halinde itiraz eden lehine usuli kazanılmış hak oluşacağını, taraflardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınması ve sonuncu raporun önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olması halinde, önceki rapor, itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden, itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verileceğini benimsemektedir.( Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 28.02.2017 gün ve 2014/17879 E,.2017/2082 K .)
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Hükmün niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli 80,70 TL maktu ret karar harcının, davacı tarafça yatırılan 247,80 TL’den mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye harcın istek halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili … ve davalı vekili …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..27/04/2022

Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır