Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/604 E. 2021/610 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/604
KARAR NO : 2021/610
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiller aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, müvekkillerin kambiyo senedinde alacaklı görünen … ile hiç bir ticari ilişki ve irtibatları olmadığını, böyle bir borçlarının da bulunmadığını, söz konusu kambiyo senedini alacaklı kısmı boş olarak…sahipleri … Ve …’ a müvekkil …’ın teslim ettiğini, müvekkil …’ın … sahipleri …. Ve … ile kendisine ait … plakalı… model arabasını satarak bu şahıslarla tanıştığını, daha sonra da müvekkil … tarihinde…tan … plakalı… markalı arabayı 27.000,00 TL bedelle satın aldığını, ancak bu şahısların müvekkilin nakdi sıkıntısının sorun olmayacağını senet düzenleyerek bu arabayı teslim edeceklerini para ödendikten sonra da noterden satış işlemini gerçekleştireceklerini söylediklerini, yani esasında müvekkilinin arabayı zilyet olarak teslim aldığını, buna istinaden de alacaklısı yazmayan 27.000,00 TL bedelli senet verdiğini, ayrıca kaza ve trafik cezaları için müvekkil tarafından ödeneceğine ilişkin bir sözleşme düzenlediklerini, bu arada da müvekkil …’ın memleketinde bulunan gayrimenkullerini bazı kanun değişikliklerinden dolayı paraya çeviremediğini, umduğu fiyata satamadığını, müvekkilinin, … ve …’a memleketteki gayrimenkullerin olduğunu hatta eşinin de babasından kalan kardeşleriyle ortak olan yerleri ve hatta kayıp olan bir yerin de (arazi) olduğunu ve oranın da yaklaşık 7.500 m2 olduğunu yaklaşık 4,5 milyon (dörtbuçuk milyon)TL değerinde olduğunu da söylediğini, bu şahısların da tanıdıkları emlakçılar olduğunu söyleyerek babaları olan … ile tanıştırdıklarını, bu şahsın da müvekkile siyasette, ticarette, devlette kolunun uzun olduğunu, her türlü problemi çözebileceğini söylediğini, ancak kendisine satış işlemleri için vekalet çıkarılmasını istediğini, vekalet çıkarılması için notere gidildiğinde müvekkilin eşinin kardeşinin bu şahsın tipinin güven vermediğini söyleyerek vekalet vermekten hep birlikte vazgeçtiklerini, bunun üzerine de … ve …’ın müvekkile yaklaşımı tamamen değiştiğini, müvekkilinin senet vade tarihinde parayı tamamlayamadığını, tarafından 10.000,00 TL ödeme istendiğini, müvekkilinin de parça parça ödeme yapmak istemediğini, müvekkillerin söz konusu şahıslarla tek samimiyetlerinin bu araba alışverişi sonrası evde yapılan düğünlerine uğramak ve onlarında bir kez evlerine yemeğe gelmeleri olduğunu, müvekkillerinin … isimli şahsı hiç bir şekilde tanımadıklarını, 02.11.2019 tarihinde saat 23:30 sıralarında …, … kapıya ve … ise yanlarında müvekkilin tanımadığı birkaç kişi ile birlikte aşağı da arabada müvekkilin evine geldiklerini, müvekkilin evinin kapısında yaptıkları konuşmada …’ın tehdit ettiğini, yanlarında üç dört kişi olduğundan müvekkilinin dışarı çıkamadığını, satılan arabanın anahtarının istendiğini müvekkilinin de korktuğu için arabanın anahtarını teslim ettiğini, araba için düzenlenen senet, yanında … ile müvekkil arasında düzenlenmiş olan, kaza ve trafik cezalarının müvekkil tarafından karşılanacağına dair sözleşmenin de o sırada arabada ruhsatın içinde olduğu için bu sözleşmenin de arabayla birlikte gittiğini, dolayısıyla bu belgelerin de bu şahıslar nezdinde bulunmakta olduğunu, bu anlatılanlar ışığında her ne kadar satış işlemi gerçekleşmemiş ise de satın aldığı arabanın anahtarını vermek zorunda kaldığını, müvekkillerinin 16.03.2020 tarihinde Antalya Varsak Polis Karakoluna giderek olayları anlatıp şikayette bulunduklarını, 04.08.2020 tarihinde yapmış oldukları suç duyurusuyla müvekkilin müşteki, …’ın şüpheli olduğu “Hakaret, Hukuki Alacağını Tahsil Etmek Amacıyla Yağma Yapmak, Tehdit” suçlarından Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını ve yargılamasının devam ettiğini, haklarında icra takibi yapıldığını öğrendiklerini, icra takibinin müvekkilin eşi …’a karşı da başlatıldığını, esasında müvekkilin eşinin yapılan alışverişle uzaktan yakından alakası olmasa da bu şahıslar müvekkilin eşinin gayrimenkullerinin değerli olduğunu anladıkları için sonradan müvekkilin eşine de imzalatmış olabileceklerini, müvekkil ve eşinin bu durumu dahi hatırlamadığını, bu durumu da müvekkil …’IN günlük hayatta kullandığı “” isminin borçlu kısma yazılmış olmasının gösterdiğini, senette alacaklı gösterilen davalı … isimli şahısla müvekkil ve eşi kesinlikle ticari bir alışveriş yapmadıklarını beyan ederek; menfi tespit talebinde bulunmuşlardır.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın senetle ispat kuralına tabi olduğunu, davacının, dava dilekçesinde borçlu olmadığına ilişkin yazılı bir delil sunmadığını, TTK m. 680 hükmü de dikkate alınarak borçlunun iddialarının gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığını, davacı tarafın müvekkillerinin, davalıyı hem tanımadığını söyleyip hem de düğünlerine dahi gittiklerini söylemesinin çelişki olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.
6.Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
7.Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası, uyap üzerinden dosya arasına alınmıştır.
8.Dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspat yükü ise,bir olayın gerçekleşmiş olup olmadığının anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden yargıcın aleyhte bir kararıyla karşılaşmak tehlikesidir(YILMAZ,Ejder; İspat Yükü, 1980, s. 3). Kendisine ispat yükü düşen taraf için ispat yükü bir yükümlülük değil(mükellefiyet), yüktür(külfettir). İspat konusu, 6100 sayılı kanunun ise 187 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Hukukumuzda, senet delilinin uygulanma alanı oldukça geniştir çünkü hukukumuzda, hukuki işlemler için “senetle ispat” kuralı mevcuttur. Esasen, “senetle ispat kuralı” kavramı yerine “kesin delille ispat” kuralı denilmesi daha doğrudur. Çünkü, senetle ispatı zorunlu olan bir hukuki işlem, diğer kesin delillerle de (ikrar, yemin, kesin hüküm) ispat edilebilir. Senetle ispat zorunluluğu, “tanıkla ispat yasağı” olarak da ifade edilmesine rağmen, bunun da esasen “takdiri delille ispat yasağı” olarak belirtilmesi daha uygundur.
9.Açık bono Türk Ticaret Kanunu’nun açık poliçenin düzenlendiği 680. maddesine atıf yapılarak belirlenmiştir. TTK 680/1 uyarınca; “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun” şeklinde düzenlenmiştir. Bonoda zorunlu unsurları, senedin düzenlenme anında değil, senedin ödeme için borçluya ibraz edildiği anda aranır. Böylelikle, mevzuatımızda açık bono düzenlenebilir. Bir bono eksik unsurları olmasına rağmen dolaşıma çıkacaksa, muhakkak doldurma anlaşması olması gerekir. Bu doldurma anlaşması ile düzenleyen, açık ya da zımni olarak, eksik unsurların iki tarafça da doldurulabileceğini kabul etmiş olur. Ancak doldurma anlaşması 3. Kişilere karşı ileri sürülemez. Çünkü doldurma anlaşmasına aykırılık, kişisel defi doğurur. Açık bono, tam bono gibi devredilebilir. Devri bakımından, tam bono ile farklılık yoktur. Devir ile doldurma yetkisinin de devralana intikal ettiği kabul edilir. Düzenleyenin doldurma anlaşmasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Bir kimseye itimat edilerek (güvenilerek) o kimse tarafından anlaştıkları gibi doldurulmak üzere verilmiş imzalı boş kağıt o kimse tarafından anlaşmaya aykırı şekilde doldurulmuşsa, beyaz (açık) imzayı veren kişi bu senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu tanıkla ispat edemez. Bu halde hile söz konusu değildir. Çünkü, imzalı boş kağıt hile ile alınmış değildir (KURU,Baki., Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: 2, 2001, s. 2410; Benzer yönde; 24/03/1989 gün ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı) Somut olayda da bu açıklama ve dava dilekçesindeki açıklama gereği HMK m. 203/ç gereği tanık dilletilmesi talebi kabule göre yerinde değildir. Davacı taraf açıkça senedin alacaklı tarafı boş olarak teslim edildiğini de beyan etmiştir.
10.Yazılı delil karşısında tanık dinletilmesine ilişkin istem karşı tarafın açık muvafakati olmaksızın kabul edilemez.(KURU,Baki., Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: 2, 2001, s. 2415 ve orada belirtilen Yargtay 13. HD nin 25/12/1986 tarih, 5422/6629 sayılı ilamı)
11.Somut olayda, davalı tarafın tanık dinletilmesine rıza gösterdiğine dair bir açık beyan dosyada mevcut değildir. Bu nedenle, somut olayda tanık dinlenmemiştir. Davacı vekilinin, hayatın olağan akışı gereği tanık dinlenmesi talebi ise hukuken yerinde değildir. Hayatın olağan akışı temeliyle, senetle ispat kuralı bertaraf edilemez.
12.Mahkememizce dilekçelerde geçen savcılık ve ceza mahkemesi dosyaları uyaptan istenmiştir. Çünkü, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Bir başka deyişle, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 472 K.; 27.04.2011 tarihli, 2011/17-50 E., 2011/231 K.; 03.04.2013 tarihli ve 2012/19-873 E., 2013/433 K. sayılı kararları). (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.1.975 tarihli, 1971/T-406 E. ve 1975/1 K; 23.1.1985 tarihli, 1983/10-372 E. ve 1985/21 K.; 27.04.2011 tarihli, 2011/17-50 E. ve 2011/231 K.; 03.04.2013 tarihli, 2012/19-873 E.,2013/433 K. sayılı kararları). Bu nedenle, bu dosyaların da irdelenmesi gerekmektedir.
13….ın şikayetçi olduğu, …, …, … ve …’ın ise şüpheli oldukları, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim, Sahtecilik, ve Dolandırıcılık Suçları Soruşturma Bürosu’nun “bedelsiz senedi kullanma” atılı suçundan yürütülen soruşturmada, …/… soruşturma no, …/… karar no’lu karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine, iddiada geçen, Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinin …/… esasında görülen, katılanın …,, sanığın … olduğu, “hukuki alacağını tahsil etmek amacıyla tehdit, hakaret” atılı suçlarından yapılan kovuşturma sonucu, sanığa isnat edilen suçu işlediğine dair mahkumiyetine yetecek her türlü şüpheden uzak, kesin ve ikna edici delil bulunmadığından, sanığın beraatine karar verilmiştir. İş bu hüküm, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile yerinde bulunmuş ve hüküm kesinleşmiştir.
14.Görülmektedir ki, bu dosyalardaki tespitler, davacının iddiasını ispatlar nitelikte değillerdir.
15.Senetteki imzalara açıkça ve ayrıca bir itiraz yoktur ve hatta davacı taraf açıkça senedin alacaklı tarafı boş olarak teslim edildiğini de beyan etmiştir.
16.Davacı taraf, dava dilekçesinde … ile müvekkil arasında düzenlenmiş olan, kaza ve trafik cezalarının müvekkil tarafından karşılanacağına dair sözleşmenin de arabada ruhsatın içinde olduğu için bu sözleşmenin de arabayla birlikte gittiğini beyan etmekle beraber, böyle bir sözleşmenin varlığı, davalı tarafça alındığı, uhdesinde olduğu usulünce ispat edilememiştir. İddia edilen şekilde, senedin korkutma ile alınması olayında da davalının adı geçmemektedir.
17.Dosyaya bakıldığında, davacı taraf, müvekkil …’ günlük hayatta kullandığı “…” isminin borçlu kısma yazılmış olmasının da haklılıklarını gösterdiğini, davalıyı tanımadıklarını özetle, beyan etmiştir.
18…., bonoda, avalist sıfatıyla yer almaktadır.
19.Aval, TTK m. 700-702’de düzenlenmiştir. Poliçede bedelin ödenmesi, aval suretiyle tamamen veya kısmen teminat altına alınabilir. Bu teminat, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir. Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır. Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.
Görülmektedir ki, kanun aval için, ” “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibare” ve “imza” aramıştır. Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder. TTK m. 708 gereği; Avale ilişkin 700 ilâ 702 nci maddeler de bonolar hakkında uygulanır.
20.Davacının iddia ettiği üzere, …’IN günlük hayatta kullandığı “…” isminin borçlu kısma yazılmış olmasının “aval” in geçerliliğine, kabule göre bir etkisi yoktur. (Yargıtay 12. HD., 2016/6043 E, 2016/23430 K)
21.Tüm dosya kapsamına göre, davacı taraf (davacılar) üzerine düşen ispat külfetini yerine getirememiştir. İspat yükü altında bulunan tarafın başvurabileceği delillerden biri de yemin delilidir. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2015/22-2376 esas, 2019/370 karar) Davacı vekili, dava dilekçesinde yemin deliline açıkça dayanmamış, “ve diğer deliller” ibaresini kullanmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 03.03.2017 gün ve 2015/2 E. 2017/1 K. no’lu kararı ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa ‘yemin teklifinde bulunma hakkı’nı hatırlatmayacağına oyçokluğu ile karar verilmiştir. Dava dilekçesinde, davacı taraf yemin deliline dayanmadığından, mahkememizce bu husus hatırlatılmamıştır.
22.Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar, iddianın usulünce ispat edilememesi karşısında, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Hükmün niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli 59,30 TL maktu ret karar harcının, davacı tarafça yatırılan 470,21 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, arta kalan harç miktarının karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır