Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/584 E. 2021/749 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/584
KARAR NO : 2021/749
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … tarihinde dava dışı … isimli kişiye 65.000,00 TL limitle kefil olduğu, kefil olduğu taksitli kredinin 2019 yılında sona ereceği, bankadan herhangi bir talep gelmediği için borcun sorunsuz olarak ödendiğinin bilindiği, yapılan takipten … tarihinde müvekkilinin aracının yakalanmasıyla haberdar olduğu, davalı banka takip avukatı hesabına haciz baskısı altında mahsuben 130.000,00 TL. ödeme yapıldığı, takip dosyasının incelenmesinde davalı banka tarafından 65.000,00 TL. asıl alacak 107.094,43 TL. işlemiş temerrüt faizi, 53.54,72 TL. TL. haksız yere fazla ödeme talep edildiği, kefilin temerrütten sorumlu tutulabilmesi için hesabın kat edildiğine ilişkin ihtarın kefile tebliğ edilmesinin gerektiği, davalı kefile ihtarnamenin tebliğ edilmediği, Yargıtay kararlarında açıkça belirtildiği üzere kefile kat ihtarnamesi tebliğ edilmediği taktirde kefilin temerrüdünün icra takip tarihi itibariyle başlayacağı, kefil …e kat ihtarı tebliğ şerhinde muhatabın adreste tespit edilemediği, TC no.su olmadığından muhtar kayıtlarına bakılmaksızın iade edilmesine ilişkin kat ihtarnamesi ve tebliğ şerhinin ekte sunulduğu, müvekkili kefilin icra takip tarihi itibariyle temerrüde düşmesiyle bu tarihten öncesi için alacak kalemlerinin müvekkilinden talep edilemeyeceği, haciz baskısı altında ödenen 130.000,00 TL’nin icra dosyasına bildirilmediği, TTK 7 uyarınca müvekkilinden talep edilebilecek tutarın 65.000,00 TL. asıl alacak, 11.006,67 TL. işlemiş … ödeme tarihine kadar faiz, 550,34 TL. gider vergisi, 9.250,00 TL. vekalet ücreti ve 5.915,00 TL tahsil harcı toplamı 91.722,01 TL. olması gerektiği belirtilerek Sayın Mahkemeden öncelikle taşınmazlar üzerindeki haciz baki kalmak üzere TBK md.590 uyarınca güvence kabul edilerek araçlara konulan haciz ve yakalamaların kaldırılmasına, yediemin otoparkına çekilen … plakalı aracın müvekkiline teslimine karar verilmesine, icra takip dosyasından ödeme sonrasında borçlu kalmadığının ve fazladan yapılan ödemenin tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
Mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile dava dışı …arasında …tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davacının Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil sıfatıyla imzaladığı, Müvekkil banka ile dava dışı … arasında … tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış, davacı işbu Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil sıfatıyla imzaladığı, Kredi Sözleşmesine istinaden alınan kefaletnamenin 3. Maddesi 1. bendinde kefilin kredi alana kullandırılmış doğmuş ve doğacak tüm borçlar ile kredi alanın ne suretle olursa olsun asaleten ve ya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının, bu borçların faiz, temerrüt faizi, vergi, komisyon gibi ferileri ve tahsili için vekalet ücreti ile gerekli her türlü masrafları da dahil olmak üzere geri ödenmesine kredi alan ile beraber ve diğer kefiller ile birlikte kefil olmayı açıkça kabul ve taahhüt ettiğinin yazılı olduğu, ekte sunulan ödeme planından anlaşılacağı üzere müvekkil banka tarafından Kredi Sözleşmesine istinaden dava dışı …’a …tarihinde Ticari İhtiyaç Kredisi tesis edilmesiyle kredi sözleşmesi yönünden de davacının kefilliği devam ettiği, ödeme planında görüleceği üzere, sözleşmede faiz oranları açıkça belirlenmiş ve asıl borçlu tarafından kabul edilerek imza altına alındığı, krediye istinaden dava dışı borçlunun kredinin şartlarına uymaması ve ödemesi gereken tutarları ödememesi sebebiyle … tarihli noter ihtarnamesi keşide edildiği, ihtarname ile borçlu ile kefillerin temerrüde düştüğü, Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçildiği, TBK 589. maddesinde taraflara tanınan sözleşmesi serbestisi neticesinde bankanın alacakları için işlemiş ve işleyecek faizlerin tamamından kefilin sorumlu olacağı, sözleşmenin kefaletname 3. Madde 5. Fıkrasında ”kefil, borcun kredi alan için her ne nedenle olursa olsun muaccel olması halinde kendisine herhangi bir bildirimde bulunmaksızın kefalet borcunundu muaccel olduğunu kabul ve beyan eder.” Hükmü bulunduğu, davacının kefalet sözleşmesinde bankaya …mahallesi …cadde no:… adresini bildirdiği, bugüne kadar davacı tarafından adres değişikliği yaptığına ilişkin müvekkil bankaya herhangi bir beyan, bildirim, ihbarname ve ihtarname keşide edilmediği, bilindiği üzere konusu ticari olan işlerde ihtarnamelerin noter aracılığı ile gönderilmesi zorunlu olduğu, ihtarnamenin tebliğine ilişkin uygulamada sorunlar yaşanmadığı, tebliğ işlemlerinde Tebligat kanunu hükümleri birebir uygulanmamakta, postacılar, özellikle ihtarname tebliğinde adreste araştırması yapmadığı, yerleşik ve güncel Yargıtay uygulamalarında muacceliyet ihtarnamesinin sözleşme de bildirilen adreslere gönderilmesinin yeterli olduğu, bizzat tebliğe gerek olmadığı, bu sebeple sözleşmelerde bildirilen adreslerin muacceliyet için yeterli olduğunun kabul edildiği, davacının muacceliyet ihtarnamesinin gönderildiği …adresine …tarihinde Kemer İcra Müdürlüğünün … Talimat dosyası üzerinden menkul haczine çıkılmış, davacı borçlunun mahalde bizzat hazır olduğunun görüldüğü, faiz başlangıç tarihinin de muacceliyet ihtarnamesi ile başlayacağından, davacının iddia ettiği gibi takip tarihi itibari ile başlaması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, davacının iddia ettiği 130.000,00 TL tutarlı ödeme ilgili borçlunun takip hesabına tahsilat olarak girilmesi için müvekkil bankaya derhal bildirildiği ve takip hesabına tahsilat olarak işlendiği, ilgili tahsilat haricen yapıldığından bahisle müvekkil banka sistemine işlendikten sonra, davaya konu icra dosyasına bildirildiği, icra dosyası incelendiğinde haricen tahsil bildiriminin görüleceği, davacının yapılan ödemeleri haciz baskısı altında kalarak yaptığını iddiasının yersiz olduğu belirtilerek davanın reddine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararında da vurgulanmıştır. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
Somut davada, taraf delilleri toplanmıştır ve dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; Davalı banka Kemer/Antalya ile dava dışı …arasında … numaralı … tarihli genel kredi sözleşmesi bağıtlandığı, bu sözleşmeye tarih ve numara yazılı olarak bağlı kılınan … tarihli kefalet sözleşmesinde davacı …’in 65.000,00 TL. kefalet limiti üzerinden süresiz çerçeve kredi sözleşmesine dayalı olarak açılan ve kullandırılan kredilere müteselsil kefil olduğu, Davacı …’in kefil sıfatıyla şahsen imzaladığı kefalet sözleşmesinin bağlı olduğu çerçeve niteliğindeki süresiz kredi genel sözleşmesine dayalı olarak dava dışı kredi lehtarına her türlü kredi işlemi açılıp kullandırılmasının mümkün olduğu, kullandırılabilecek kredi işlemlerinde kefillere bilgi verileceği ayrıca imzalarının alınacağı yönünde hiçbir bankayı bağlayıcı mevzuat bulunmadığı, müteselsil kefil olan davacının kredinin kat edildiği tarihteki borç tutarından kefalet limiti ve kendi temerrüdü sonuçlarından sorumlu olacağı, Davacı …’in müteselsil kefaleti … tarihli genel kredi sözleşmesine bağlı ve … tarihli kefalet sözleşmelerden kaynaklanmakta olup, ortada başka bir çerçeve sözleşme olmadığı dikkate alındığında, davacı çerçeve sözleşme kapsamında açılan ve kullandırılan her türlü nakdi ve gayri nakdi kredilerden kefalet limiti dahilinde ve kendi temerrüdünden kefaleten sorumlu olacağı, yapılan hesaplama gereği, davacı tarafınca … tarihinde haricen yapılan 130.000,00 TL. ödemenin … tarihi itibariyle hesaplanan borç tutarına, vekalet ücretine ve tahsil harcına mahsubuyla … tarihi itibariyle davacının kefalet sorumluluğunun sona erdiği ve mahsup sonrasında aynı tarih itibariyle 16.283,30 TL’nin iade edilmesinin gerektiği, davacı vekilince … tarihi itibariyle ikinci bir ödemenin yapıldığından söz edilmekle birlikte, bu tarih itibariyle davacının kefalet sorumluluğunun bulunmaması bir yana, ikinci ödemenin varlığıyla ilgili olarak dosyaya herhangi bir belge ibraz edilmediği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve tarafların itirazları/beyanları alınmıştır.
Tarafların itirazlarının/beyanlarının değerlendirilmesi için bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
… tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davacının talebi gereği yapılan alternatif hesaplamada, davacı tarafınca … tarihinde haricen yapılan 130.000,00 TL. ödemenin … tarihi itibariyle hesaplanan borç tutarına, vekalet ücretine ve tahsil harcına mahsubuyla … tarihi itibariyle davacının kefalet sorumluluğunun sona erdiği ve mahsup sonrasında aynı tarih itibariyle 38.176,88 TL’nin iade edilmesinin gerektiğinin yapılan hesaplama sonucu anlaşıldığı, ancak, raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere dava dışı kredi lehtarına … tarihinde 97.612.00 TL. taksitli kredi kullandırılmış olup, davacı kefalet sözleşmesi gereği kredi anapara ve işleyecek faizlerine 65.000,00 TL. ile sınırlı olmak üzere müteselsil kefil olduğunu, süresiz sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan taksitli kredinin … tarihinde anapara ve faizleriyle birlikte 109.154,70 TL. üzerinden kat edilmekle muaccel hale gelmiş olup, davacı kat tarihindeki borç tutarından kefalet limiti kadar sorumlu olup, borç tutarının temerrüt tarihine kadar faiz dışı kalmasının söz konusu olamayacağından ve müteselsil kefil davacının borç tutarı üzerinden sorumlu olduğu limiti üzerinden temerrüt tarihi olan takip tarihine kadar kredinin basit usulde akdi faizi işletilerek kök raporda hesaplama yapılması yoluna gidildiği, bir başka şekilde açıklamak gerekirse kat tarihi itibariyle kefilin kefalet limiti muaccel borç tutarının üzerinde olması halinde, muaccel borç tutarına elbette ki temerrüt tarihine kadar akdi faiz işletileceğini, bu nedenle kat tarihi itibariyle muaccel borç tutarının altına bulunan kefalet limitinin temerrüt tarihine kadar faiz dışı kalmasının düşünülemeyeceğini, kök raporda doğal olarak kefalet limitine temerrüt tarihine kadar akdi faiz işletildiğini, takdirin mahkemeye ait olduğunu, davalı itirazları yönünden, iade tarihinin tebliğ kabulüyle davacının … tarihi itibariyle temerrüt halinde bulunduğu talebi esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda ise davacı tarafınca … tarihinde haricen yapılan 130.000,00 TL. ödemenin … tarihi itibariyle hesaplanan borç tutarına, vekalet ücretine ve tahsil harcına mahsubuyla … tarihi itibariyle davacının kefalet sorumluluğunun sona erdiği ve mahsup sonrasında aynı tarih itibariyle 5.598,04 TL’nin iade edilmesinin gerektiği, takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve tarafların itirazları/beyanları alınmıştır.
Bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere, alternatifli olarak yapılan her iki hesaplamada da davacının fazla ödeme yaptığı belirlenmiştir. Davacı vekilinin … tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesi de benzer beyanları içermektedir. Davacı vekili, …tarihli duruşmada talebini netleştirmiş ve özetle, dava açılırken taleplerinin menfi tespit olduğunu, davadan önceki 130.000,00 TL lik ödemeyi zaten kendilerinin belirttiğini, ödeme nedeniyle istirdat davasına dönüştüğünü beyan etmiştir.
İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda, davacının Antalya Banka Alacakları İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında alacaklı tarafa yapmış olduğu 130.000,00 TL’lik ödeme sonrasında dava tarihi itibariyle borçlu olmadığının tespitine, devam eden icra takibi nedeniyle ödendiği anlaşılan 91.481,08 TL’nin 25.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilinin, aşamalarda, ödemelerin gerçekte davacı adına değil, asıl borçlu adına yapıldığına ilişkin iddiaları ise yerinde bulunmamıştır. 130.000,00 TL’lik ödemenin … tarafından banka yoluyla gönderildiği, süreçte dosya borcundan düştüğü, icra dosyasına …ödemesi olarak girdiği ve ayrıca icra dosyasında yer alan davalı banka vekili Av….’ın dilekçesinde de …in dosya borcuna mahsuben 130.000,00 TL’lik ödeme yaptığını belirtmiştir. Davalı banka vekilinin dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, bu ödemenin …borcuna mahsuben yapıldığı anlaşılmaktadır. Takip dosyasında taraf vekillerinin iradesinin de bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Üçüncü kişi asıl borçlunun da dosya taraf olmadığı, dosyada da taraf olmadığı, bu iddiaya benzer bir iddia ile mahkeme önünde görülen bir davadan bahsedilmediği de anlaşılmakla, davalının iddiaları yerinde bulunmamıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olayda, belirtilen kanuni şartların bütün olarak yer almadığı anlaşılmakla, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davacının Antalya Banka Alacakları İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında alacaklı tarafa yapmış olduğu 130.000,00 TL’lik ödeme sonrasında dava tarihi itibariyle borçlu olmadığının tespitine, devamı eden icra takibi nedeniyle ödendiği anlaşılan 91.481,08 TL’nin … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 1.920,36 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 4.328,71 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine, (24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle bu bentte yer alan “kararın verilmesinden itibaren iki ay” ibaresi “kararın tebliğinden itibaren bir ay” şeklinde değiştirilmiştir.)
6-Davacı tarafça yatırılan ve yukarıda (3) ve (4) numaralı hüküm fıkraları ile mahsup edilen toplamda 1.974,76 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.034,74 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 12.640,70 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili …ve davalı vekili …’nın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır