Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/554 E. 2022/582 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/554
KARAR NO : 2022/582
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili hakkında … Bankası Aġ Dazkırı Afyonkarahisar Şubesine ait … seri nolu 16.11.2019 keşide tarihli 40.000,00 TL tutarlı ve … seri nolu 02.11.2019 keşide tarihli 45.000,00 TL tutarlı çekler için Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile karşılıksız çek şikayeti yaptığını, müvekkiline ait şirket kayıtları incelendiğinde davalıya müvekkilinin herhangi bir borcu olmadığının ortaya çıkacağını, müvekkilinin söz konusu çekleri almayı hedeflediği malların karşılığı olarak verdiğini, söz konusu mallar müvekkiline teslim edilmediğinden dolayı müvekkilinin davalıya borcu olmadığını, müvekkiline açılan şikayetlerin iptali amacıyla ve borçlu olmadıklarının tespit amacıyla iş bu davayı açma zaruriyetleri hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle yukarıda bahsi geçen çeklerle ilgili borçlu olmadıklarının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçlunun vadesi geldiği halde borcunu ödememesi üzerine Dazkırı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 2 adet çek için icra takibi başlatıldığını, davacının açmış olduğu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, çekin bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tediyesine yönelik verildiğinin kabulü gerektiğini, bu karinenin aksini iddia eden ve çeklerin teminat amaçlı verildiğini ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması gerektiğini, çekler üzerinde teminat çeki/senedi olduklarına dair bir ibare bulunmadığını, açıklanan nedenlerle haksız
davanın reddi ile % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
.5.Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.
.6.Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararında da vurgulanmıştır. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
7.Dava, çekten kaynaklı olarak borçlu olunmadığının tespiti talebinden ibarettir.
8.Çek, Türk Ticaret Kanununun üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. Türk Ticaret Kanununun 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. Türk Ticaret Kanununun üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, A /Göle, C: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s:221, 6102 sayılı TTK’ nın 778 ve 6762 sayılı eTTK.’nın 690, 730. Maddeleri) Çek, Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir:Çek, kanunun öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna., E/ Göç Gürbüz, D: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s:268). Çek bir ödeme aracıdır. Yargıtay HGK’nun 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı kararı ile 20.6.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Somut olayda, takip dayanağı çekin ön veya arka yüzünde senedin teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı gibi (BKZ: Uyaptaki icra dosyası içeriğinde, “takip dayanağı belge” sekmesi altında) alacaklının senedin teminat senedi olduğu yönünde bir kabul beyanı da bulunmamaktadır.
9.Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesi yönünde ara karar kurulmuştur.
10.Davalının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan 16/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü … vergi kimlik numarasında kayıtlı
kurumlar vergisi mükellefi … SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SAN VE TİC. AŞ.
tarafından dosya kapsamına flaş bellek içerisinde ibraz edilen 2019 – 2020 yılı ticari defter
kayıtlarını 1 Seri No lu Elektronik Defter Tutma Genel Tebliğ uyarınca elektronik ortamda
(e-Defter) tuttuğu, bu hususla ilgili Mali Mühür, E imza, Berat ve Elektronik Sisteme sahip olduğu,
davalı tarafın flaş bellek içerisinde ibraz etmiş olduğu 2019-2020 yılı ticari defter
kayıtlarının TTK’na göre usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil olma niteliğini taşıdığı, davalının 2019-2020 yılı ticari defter kayıtlarında davalıya ait carisini 120.30.0365 nolu hesap kodundan takip ettiği, davalı tarafça davacı adına düzenlenen mal ve hizmet teslimine ilişkin faturaların ve davacı tarafça davalı tarafa yapılan ödemelerin davalının kanuni defterlerine usulüne uygun ve süresinde işlendiği, davalı tarafça davacı adına düzenlenen faturaların e-fatura olduğu, ba-bs formlarının dosya kapsamında yer almadığı, davalının 2019 yılı ticari defter kayıtlarına göre davalı şirketin davacı şirketten 31.12.2019 tarihi itibariyle 84.617,85 tl alacaklı olduğu gözüktüğü, bu alacak kalemi içerisinde davacı tarafça davalı tarafa keşide edilen dava konusu çek bedellerinin de yer aldığı, davalının 2020 yılı ticari defter kayıtlarına göre 11.11.2020 dava tarihi itibariyle davalı şirketin davacı şirketten 128.209,70 tl alacaklı gözüktüğü, 31.12.2020 tarihi itibariyle ise davalı şirketin davacı şirketten 86.703,60 tl alacaklı olduğu, bu alacak kalemleri içerisinde davacı tarafça davalı tarafa keşide edilen dava konusu çek bedellerinin de yer aldığı” hususları belirtilmiştir.
11.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
12.Taraf vekilleri itirazlarını ve beyanlarını sunmuşlardır.
13.Mahkememizce davacının da ticari defterlerinin incelenmesi için talimat ara kararı kurulmuştur.
14.Çünkü, HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
15.Davacı taraf, dava dilekçesinde, “müvekkiline ait şirket kayıtları incelendiğinde
davalıya müvekkilinin herhangi bir borcu olmadığının ortaya çıkacağı” şeklinde beyanda bulunmasına rağmen, talimat gereğini, verilen kesin sürede yerinde getirmemiştir ve talimat iade edilmiştir.
16.Duruşmada bu husus okunmuş (29/06/2022) ve davacı taraf ara kararın yerine getirilmemesine yönelik kabulü gerektirir her hangi bir mazeret bildirmemiştir.
17.Tüm dosya kapsamı, davalının ticari defterlerinde dava konusu alacağın mevcut olduğunun anlaşılması, davacı lehine davalı aleyhine dava konusuna ilişkin bir belirlemenin/kaydın olmaması, davacının ticari defterlerini sunmaması nedeniyle lehe delil olarak ticari defterlerine dayanma imkanının olmaması, ispat külfetinin davacıda olmasına rağmen yerine getirilmemesi, “yemin” deliline de dayanılmaması hususları bir arada düşünülerek, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
18.Son olarak belirtmek gerekir ki; dava, menfi tespit davasıdır ve dava tarihinden önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Zorunlu arabuluculuğa ilişkin kanun maddesinin metni ve gerekçesi açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. Zaten ileri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. İcra İflas Kanunun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, parasal bir mahkumiyeti içeren eda davası niteliğinde alacak ya da tazminatı konu almadığından dava şartı arabulucuğun uygulama alanı dışında kalır. (TANRIVER,Süha Dava Şartı Arabuluculuk Üzerine Bazı Düşünceler, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Mart-Nisan 2020, Yıl: 32, Sayı: 147, s. 111-141; EKMEKÇİ, Ömer/ ÖZEKES, Muhammet / ATALI, Murat / SEVEN, Vural, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, Oniki Levha Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, Kasım 2019, s. 189-191.)
Yargıtay 19. HD., 2020/237 Esas, 2020/805 Karar sayılı, 04.06.2020 Tarihli, “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik” vermiş olduğu ilamında; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına karar verilmiştir.(Benzer yönde Yargıtay 11. HD., 2020/4396 E, 2021/3198 K; 2020/6050 E, 2021/4519 K) Dava konusu talep, zorunlu arabuluculuğa başvuru koşuluna tabi değildir. Her ne kadar iş bu davada, hüküm sonucu itibariyle, bakanlık bütçesinden çıktığı anlaşılan zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıya yükletilmesi gerekmekte ise de zaten/zorunlu olmamasına rağmen ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurulması halinde kabule göre bu ücret davalıya yükletilemez. Kabule göre, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen bu gider davacı üzerinde bırakılmalıdır. (Emsal olarak; Diyarbakır BAM 6. HD., 2020/641 E, 2021/327 K; Samsun BAM 5. HD., 2021/220 E, 2021/287 K; 2021/353 E, 2021/411 K)
19.Yine belirtmek gerekir ki; İİK 72/4. maddesi gereğince davalı alacaklı lehine %20 tazminata hükmedilmesi için, dava konusu takibin davacının talebi ile ihtiyaten durdurulması ve daha sonra haksız çıkması gerekir. Dosyada, ihtiyati tedbir olmadığı için alacaklı/davalı lehine bir tazminata hükmedilmemiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 54,40 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Hüküm niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli 80,70 ₺ (TL) maktu ret harcının, davacı tarafça yatırılan 1.451,59 ₺ (TL) harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Zorunlu arabuluculuk ücreti 1.320,00 ₺ (TL)’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 11.850,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
Dair, e- duruşma talep eden davacı vekili Sn. Av. … ile davalı vekili Sn. Av. … yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
,e-imzalıdır