Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/516 E. 2021/609 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/516
KARAR NO : 2021/609
DAVA TARİHİ : 06/06/2018
KARAR TARİHİ : 06/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası ile alacaklı/davalı tarafından … düzenleme tarihli … faiz başlangıç tarihli … USD tutarındaki …nolu tahsilat makbuzuna dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattığını, icra takibine konu edilen tahsilat makbuzundaki imzanın davacı şirket yada yetkilisine ait olmadığını, belge altındaki imzanın sahte olması ve davacı şirket tarafından sadır olmuş bir imza olmamasının yargılama aşamasında ortaya çıkacağını, davacının Antalya C.Başsavcılığına da sahtecilik nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu, söz konusu soruşturmanın …/… soruşturma nolu dosyasında devam ettiğini, davalı tarafın davacıdan bir alacağı bulunmadığını, iş bu belgenin kötü niyetli olarak tanzim edilip takip konusu yapıldığını ileri sürererk, uygun görülecek teminat ile icra dosyasına depo edilecek paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine, davacının Antalya . İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafın icra inkar ve kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafla yaş meyve alımı konusunda … tarihinde … ve kendisini davacı yan adına her konuda hareket etmeye yetkili olarak tanıtan oğlu … ile anlaştıklarını, davacıya … tarihinde … Amerikan Doları parayı elden nakit olarak ödediğini, ürünü teslim almadan yapmış olduğu bu ödeme karşılığında alım satım sözleşmesi yapmalarını talep ettiğini, hem … hem de …’nun şirketlerinin böyle bir uygulama yapmadıklarını, güvenilir bir tacir olduklarını fakat ödediği paraya karşılık tahsilat makbuzu verebileceklerini söylediklerini, bunun üzerine … USD tutarında … sayılı tahsilat makbuzunun seri kopyalı ikinci nüshasını getirip kendisine teslim ettiğini, ikinci suret kopya olan tahsilat makbuzunu kabul etmediğini, ancak bu tahsilat makbuzunun aslını ve şirket yetkilisi tarafından ıslak imzalı özellikle tahsilatı yapan şirketin kaşesini de basması halinde kabul edebileceğini söylediğini, muhasebe görevlisi olduğunu beyan eden kız ile davacının her konuda yetkilisi olduğunu söyleyen … daha önce getirdikleri fakat kendisi tarafından kabul edilmeyen ikinci nüsha kopya üzerinden ıslak kalem ile geçmek suretiyle aynen yazdığını ve imzaladığını, ayrıca parayı alan şirketin kaşesini de üzerine basarak … sayılı tahsilat makbuzunu tanzim edip kendisine teslim edildiğini, ürünü hazır ettiklerinde teslim etmek üzere bana haber vereceklerini söylemeleri üzerine davacının ofisinden ayrıldığını, yapmış olduğu …USD tutarındaki ödemeden sonra kalan 5000 TL’yi ise …tarihinde davacı tarafın yetkilisi olan …’na şehir merkezinde ödediğini, hemen akabinde ürünü teslim edeceklerini söyledikleri için bu ödeme karşılığında herhangi bir tahsilat makbuzu almadığını, elinde yazılı bir belge bulunmadığı için bu ödemeyi daha sonra icra takibine konu etmediğini, davacı tarafın parayı tahsil etmesine rağmen taahhüt edilen ürünü teslim etmediğini, bunun üzerine elindeki yazılı belgeye ilişkin parayı geri alabilmek amacıyla davacıya Antalya .Noterliğinden … gün ve … yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiğini, ihtarnamenin … günü tebliğ edildiğini, Antalya . İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, ne ihtarnameye ne de icra takibine davacı tarafça hiç bir şekilde itiraz edilmediğini, ileriye yönelik her türlü hakkı saklı kaymak kaydıyla haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.
Mahkememizce öncelikle, …/… esas sayısı üzerinden yapılan yargılama sonunda özetle; imza incelemesi yaptırılması sonucu; “Her ne kadar takibe dayanak tahsilat makbuzundaki imza davacı şirketi temsil yetkisi bulunan …’nun imzası olmasada şirketi temsil yetkisi olan ticari mümessil …’na ait olduğu beyan edilmiş ve tahsilat makbuzundaki imza ile … imzası arasında benzerlik bulunmuş ise de; şirketi temsil yetkisinin …’na ait olduğu, tahsilat makbuzundaki imzanın …’nun eli ürünü olmadığı hususunun imza incelemesi ile anlaşıldığı anlaşıldığı, ticari temsilciye ilişkin yasal koşulların … yönünden oluşmadığı, bu hususta davalı tarafça da ispat edilemediği” beyan edilerek/tespiti ile davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememiz hükmü, davalı vekilince istinaf kanun yoluna götürülmüş ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … HD’nin …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile özetle;
“İlk derece mahkemesi tarafından da tahsilat makbuzundaki imza ile ilgili bilirkişi raporu alınmış, bu rapor ile tahsilat makbuzundaki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmadığı ancak, …’nun imzası ile benzerlikler olduğu tespit edilmiştir.
Bu durumda tahsilat makbuzundaki imzanın şirket kaşesi üzerinde yer alması ve bu imzanın davacı şirket temsilcisinin oğlu olduğu anlaşılan …’na ait olduğunun tespit edilmiş olması karşısında davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesi ile davalının bu ödemesinin davacı şirket kayıtlarında yer alıp almadığı, şirket kayıtlarında tahsilat olarak kayıtlı ise bu kaydın dayanağı ve ürün bedeli olarak kayıtlı olup olmadığının tespiti ile bu kez ispat külfetinin yer değiştirip değiştirmediği belirlenerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yalnız tahsilat makbuzundaki imzanın şirket temsilcisine ait olmadığı, imzanın ait olduğu …’nunda ticari temsilci olmadığına ilişkin yetersiz inceleme ile davanın kabulüne karar verildiğin anlaşılmıştır.” şeklindeki gerekçe ile istinaf başvurusunu esastan kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın ticari defterleri incelettirilmiştir.
… tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının dosya kapsamına ibraz etmiş olduğu … yılı Kebir Defterinin açılış tasdikinin Antalya …. Noterliğinden … tarihinde … yevmiye numarası ile açılış tasdikinin kanuni süresinde ve usulüne uygun şekilde yapıldığı, kapanış tasdikini yapılmadığı( Kebir Defteri Kapanış Tasdikine Tabi Değildir), davacının … yılı Kebir Defterinin lehe delil olma özelliği taşıdığı, davacının dosya kapsamına sunmuş olduğu … yılı Kebir Defterinde yer alan kayıtlar içerisinde …-KASA Hesabında, … BANKALAR Hesabında, ….ALICILAR Hesabında, … DİĞR TİCARİ BORÇLAR Hesabında, …. ALINAN SİPARİŞ AVANSLARI Hesabında, ….DİĞER GELİRLER Hesabında, Davalı … adına ve dava konusu … tarihli … nolu … USD tutarlı tahsilat makbuzuna ilişkin açılmış herhangi bir cari hesap, bir kayıt, hesap hareketine rastlanılamadığı, davacı şirketin dosya kapsamına sunmuş olduğu … yılı Defter-i Kebir Defteri kayıtlarına göre Davacının Davalıya herhangi bir borcu olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılamadığı, davacının … yılı Defter-i Kebir Defteri kayıtlarına göre Davacının Davalıya herhangi bir borcu olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Her ne kadar, duruşmaya katılan davalı asil tebliğden, sonradan haberdar olduğunu beyan etmekte ise de dosyada tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı alaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, BAM ilamı gereği aldırılan … tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafça iddia edilen ödemenin davacı kayıtlarında yer almadığının anlaşılması karşısında takip dayanağı belge ile bağlantılı olarak davalının alacaklı olduğunu ispat edememesi, yemin deliline de açıkça dayanmaması karşısında, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde ayrıca kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun … tarihli ve …/… esas, …/… karar, … tarihli ve …/… esas …/… karar ve … tarihli ve …/… esas, …/… sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu açıklamalar ışığında, yasal şartların mevcut olduğu kanaatiyle, davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/ Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE; buna göre, Antalya …İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasında borçlu davacı … Tarım Ürünleri Gıda Plastik Ambalaj İnşaat Taahhüt Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-İİK.72/5. Maddesi gereği takip konusu alacağın %20’si oranında hesaplanan … USD ‘nin takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanan … TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 35,90 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 162,68 TL peşin karar harcının ve aşamalarda yatırılan 590,00 TL harcın toplamı olan 752,68 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 2.253,49 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve yukarıdaki (3) ve (4) numaralı ara kararlarda mahsup edildiği belirtilen toplamda 788,58 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Harçlar Kanunu’nun 8. maddesindeki, “Bir hükmün bozulmasını müteakip verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden evvel alınmış olan karar ve ilam harcı, müteakip hükme ait harçtan mahsup olunur.” düzenlemesi, bu düzenlemenin usule ilişkin olması, usulde kıyasın mümkün olması, istinaf kanun yolunda da uygulanabilecek olması göz önüne alınarak; ortadan kaldırma konusu yapılan ilk karar nedeniyle davalı tarafından harç yatırılmış ise (harç tahsil müzekkeresi yazılmıştır) bu karar ve ilam harcı miktarının mahsubuna,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 898,08 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 6.521,02 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. … ve davalı asil Sn. … yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır