Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/500 E. 2021/732 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/500
KARAR NO : 2021/732
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2020
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında …tarihli … Ref numaralı satış sözleşmesinin akdedildiğini ve tarafların davalı şirkete toplamda 94.282,00Euro bedel ile iki adet jeneratör satışı konusunda anlaştıklarını, satış sözleşmesinde ödeme yönteminin, 10.282,00Buro … tarihli çek ile ödeme 28.000,00Euro … tarihli çek ile ödeme(cihaz tesliminde) 28.000,00Buro … tarihli çek ile ödeme(cihaz tesliminde) 28.000,00Euro … tarihli çek ile ödeme(cihaz tesliminde) belirlendiğini, bilahare … tarihinde taraflar arasında ek protokol düzenlendiğini ve 910 Euro’luk farkın sözleşme bedeline eklendiğini, böylece her iki sözleşme bedeli toplamının 95.192,00Eruo olduğunu, ek sözleşme ile bu ödemelerin ise 3.144,66Euro …tarihli havale, 7.137,54EBuro … tarihli çek ile ödeme 28.280,00 Euro … tarihli çek ile ödeme 28.280,00Euro … tarihli çek ile ödeme 28.280,00 Euro … tarihli çek ile ödeme şeklinde güncellendiğini, satışa konu sözleşmenin 8/d maddesinde ve yine ek sözleşmede dövize bağlı ödemelerde vade tarihlerine göre hazırlanan çek /çekler bedelinin fiili ödeme tarihindeki T.C.M.B Euro-Usd efektif satış kuru dikkate alınarak TL’ye çevrilerek belirleneceği, doğabilecek fark/ farkların karşılıklı olarak (*) yada (-) olarak güncel tahsil edilip Ödeme/ödemeler sonunda kur farkı faturası kesilerek hesabın sıfırlanacağının belirtildiğini, sözleşmelerde Euro olarak çek keşide edileceği öngörülmesine rağmen davalının TL olarak ödeme yapmak istemesi üzerine jenaretörlerin satım bedeli Euro olarak belirlendiğinden satım bedelleri ödeme günü TCMB efektif satış kuru esas alınarak belirtilen tarihlere TL çek keşide edildiğini ve davacıya verilerek ödemelerin TL olarak yapıldığını, davalı tarafından davacıya toplam 605.400,18TL ödeme yapıldığını, davacı tarafından iş bu ödemeye ilişkin …tarih ve …sıra numaralı fatura keşide edildiğini, hesaplama sonucu toplam ödenen TL miktarı ile sözleşmede belirlenen Euro fiyatının altına düştüğünü ve 8.898,02Euro kadar kur farkı meydana geldiğini, davalıya durum iletilince ödeme yapılabilmesi için davacıdan fatura istenmesi üzerine … tarihi itibari ile 8.898,02Euro o günkü Efektif satış kurundan TL’ye çevrilerek 66.168,37TL olarak bir e-fatura kesildiğini, faturanın e-mail olarak da bildirildiğini, olumlu dönüş olmadığını, sözleşmeye aykırı olarak 8.898,02Buro bakiyenin iyi niyetli taleplere rağmen ödenmediğini, oysa ki kur farkı alacağının açıkça sözleşmede düzenlenen bir husus olduğunu, kur farkı alacağı haricinde bir de TL olarak fatura alacaklarının mevcut olduğunu, onun da sözleşmenin 3.maddesi gereği satılan jeneratörlerin devreye alınması ve 4. Maddesi gereği montaj işlemlerinin davacı şirketçe malzeme alıcıya ait olmak üzere yapılması ve çalışır hale getirilmesi için kullanulan sarf malzeme ile alakalı olduğunu, alıcıya ait olan kullanılan motor yağları ve antifiriz için … tarihli 3.127,00TL’lik fatura düzenlendiğini, bu faturanın da davalıca kabul edildiğini itiraz edilmediğini ancak ödeme yapılmadığını, iddia ederek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davanın kabulüne, davalı şirketten sözleşemeye dayalı olarak kur farkı alacağı olarak 8.898,02Buro(füli ödeme günüdeki TCMB Euro döviz kuru TL karşılığı) ve bu asıl alacağa işleyecek … tarihinden itibaren ödeme gününe kadar işleyecek aylık *61 sözleşme temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, 3.127,00TL fatura alacağı ile bu alacağa … tarihinden itibaren ödeme gününe kadar işleyecek aylık 962 sözleşme faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının bu davayı açmaya yetkisi bulunmadığından bahisle aktif husumet itirazında bulunduklarını, taraflar arasında imzalanan … ve … tarihli sözleşme ile sözleşme bedellerinin toplamının 95.192,00 euro olduğunu, davalının bu tutara karşı gelmek üzere sözleşmeye konu jeneratörlerin satım bedelini … tarihinde 20.000,00TL … tarihinde 45.400,00TL … tarihinde 180.000,00TL … tarihinde 180.000,00TL ve son olarak da …tarihinde 180.000,00TL olmak üzere toplamda 605.400,18TL olarak ödediğini, işbu sözleşmeden kaynaklı her hangi bir borcu bulunmadığını, sözleşmenin 8/d maddesi değerlendirildiğinde tahmini kurların TL’ye çevrildiğinde dahi davacı tarafın talep ettiği miktarda dahi bir borç bulunmadığını, davacının vade tarihine kadar kur karşılığı TL çevrilmek suretiyle yapılan ödemelerin mahsubu sonrası kalan TL tutarı talep etmesi gerekirken yeniden Euro üzerinden talepte bulunmasının da sözleşmeye aykırı olduğunu, her ne kadar sözleşmede Euro üzerinden çek keşide edileceği öngörülmüş ise da davacı şirketin TL üzerinden yapılan ödemeleri kabul etmesi nedeniyle sözleşmeye konu malın bedelinin ödendiğinin kabulü gerektiğini, ayrıca temerrüt halinde uygulanması öngörülen faiz oranının da fahiş olduğunu, savunarak, öncelikle aktif husumet itirazları nedeniyle davanın reddine, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, alacak isteminden ibarettir.
6.Davalı, davacının şube olarak aktif husumet ehliyetinin olmadığını beyan ederek, aktif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesine bakıldığında, davacının ticaret unvanının yanında, “Antalya Şubesi” yazdığı da anlaşılmaktadır. Sözleşmede de şube altında imzanın olduğu görülmektedir. Ticarî işletmenin faaliyetlerinin genişlemesi, yeni pazarlara ve müşteri çevrelerine ulaşmak istenmesi halinde, tacir yardımcıları kullanılabileceği gibi şube açmak da tercih edilebilir. Özellikle işletme merkezinden uzakta bulunan büyük iş potansiyellerinin değerlendirilmesi, işletmeye bağlı birimlerin yani şubelerin açılmasıyla sağlanabilir. Şubenin unsurları, merkeze bağımlı olma, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrığıdır. Davacı vekili, ilk celse taraf sıfatı itirazı hakkında beyanda bulunmuş ve özetle; vekaletnamenin şirket adına olduğunu, mersis numarası girildiğinde tek numara çıktığını, itirazın yerinde olmadığını beyan etmiştir. Vekaletnamede yer alan VKN ile dava dilekçesinde davacı unvanı altındaki numara aynıdır. Davacı kelimesinin karşısında asıl olarak şirketin ticaret unvanı yer almakta ancak parantez içinde ise “Antalya Şubesi” yazmaktadır. Usul hukuku, şubenin olduğu yerde de dava açılabileceğinden bahsederek, özünde, amacının usul ekonomisi/hak arama hürriyeti olduğunu belirtmiştir. Hatta, Yargıtay bir kararında şubenin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, uyuşmazlık konusu işlemin mutlaka şube tarafından yapılmış olmasını aramamış ve merkez tarafından yapılan işleme karşı da şubenin bulunduğu yerde dava açılabileceğini belirtmiştir (Yargıtay 21. HD’nin 23.05.2005 tarih, 2005/1107 E ve 2005/5323 sayılı kararı). Karar yetkiye iliştin ola da, bu yorum tarzından da anlaşılacağı üzere, merkez şube kavramlarına dayanarak, taraf sıfatı yokluğunu ileri sürmek hukuken yerinde değildir. Şubelerin bağımsız tüzel kişilikleri de yoktur. Bu hususlar da, davacının ilk celsedeki beyanları da göz önüne alınarak, davacının taraf sıfatının olduğu, durumun olsa olsa basit bir temsilcide yanılmaya benzer bir durum olabileceği, bu basit yazım durumunun kabul edilse dahi taraf sıfatı yokluğunu gerektirmeyeceğinin kabulü, mahkemeye erişim hakkının esas olmasının kabulü ile ile davalının taraf sıfatı yokluğu itirazının yerinde olmadığı mahkememiz kabulündedir.
7.Davalı yetki itirazında bulunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Taraflar ticaret şirketi olmakla beraber, tacirdirler. Dosya arasında bulunan sözleşmede, Antalya mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Bu yönüyle Antalya mahkemeleri yetkilidir. Bunun yanında sözleşmede Antalya şubesinin de yer aldığı görülmekle, bu yönüyle de HMK m.14 gereği Antalya mahkemeleri yetkilidir. Açıklanan nedenlerle, davalının yetki itirazı yerinde değildir.
8.Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için ara karar kurulmuştur.
9.HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
10.Davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının ibraz edilen 2019 ve 2020 yılı e-defterleri ile 2019 ve 2020 envanter defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu ve sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu, taraflar arasında …tarihinde bir sözleşme imzalandığı … tarihinde ise ek protokol düzenlendiği, en son yapılan protokole göre davacıdan satın alınacak jeneratör için ödenecek toplam tutarın 95.192,00 euro olarak belirlendiği, ek protokolde davalı tarafından TL olarak yapılan ödemeler ile ilgili son çek tarihlerinde +, – kur farkı hesaplaması yapılacağının taraflar arasında imza altına alındığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre dava tarihi … itibari ile davacının davalıdan 69.293,55TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, bu alacağın 3.127,00TL’lik kısmının düzenlenen malzeme faturası olduğu, 66.166,37TL’lik kısmının ise kur farkı alacağı olduğu, davacı ile davalı arasındaki sözleşme ve ek protokole göre toplam ödenecek tutarın 95.192,00Euro olarak belirlendiği davalı tarafından TL olarak yapılan ödemelerin ödeme günündeki T.C.M.B efektif satış kuruna göre yukarıdaki tabloda gösterildiği üzere döviz olarak tutarının ise 87.404,63Euro olduğu hesaplanmış olup sözleşmeye göre ödenmesi gereken kur farkı tutarının 95.192,00Euro-87.404,63Euro-7.787,37Euro olduğu, davacı yanın yapılan bu hesaplamaya göre dava tarihi itibari ile sözleşmeden kaynaklı olarak oluşan kur farkından kaynaklanan alacağının 7.787,37Euro olduğu ayrıca talep ettiği 3.127,00TL’lik malzeme faturasının da ödenmediği bu nedenle dava tarihi itibari ile alacağın 7.787,37Euro+3.127,00TL olduğu, davacı yan dava dilekçesinde …tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de bu tarihin arabuluculuk için başvurulan tarih olduğu bu tarihin davalının temerrüde düşürüldüğü tarih olarak kabul edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesi hukuki değerlendirme gerektirdiğinden bu hususun takdirinin sayın mahkemenize ait olduğu, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 8-b maddesinde “Ödemelerdeki gecikmelerden TL bazında aylık %2 döviz bazında aylık %1 temerrüt faizi alınır ” hükmü yer aldığından davacının dava tarihinden sonra belirlenen bu faizi talep edip edemeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
11.Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucu hazırlanan … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun; davacının, davalı ile olan uyuşmazlığının, taraflar arasındaki ticari satımdan kaynaklı alacak davasından ibaret olduğu, … tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; davacının ibraz edilen 2019 ve 2020 yılı E- Defterleri ile 2019 ve 2020 Envanter Defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu ve sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu, davalı; defterlerini 6102 sayılı TTK.m.,64/3, VUK. M.182 uyarınca tutulması zorunlu olan 2019 – 2020 yıllarına ait Yevmiye, Defter-i Kebir ve Envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2019-2020 yıllarına ait Yevmiye Defterlerinin kapanış tasdikinin yasal süresi içerisinde yapılmış olduğu, bu itibarla HMK 222 md. Ve 6102 sayılı TTK 64/3 madde gereğinde mevcut haliyle davalının 2019-2020 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcut olduğunun her iki tarafında kabulünde olduğu, dosya kapsamında taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu, taraflar arasında; 8 maddeden oluşan 2 sayfadan ibaret …tarihli tarafların imzalarının mevcut olduğu “Satış Sözleşmesi”” ve Satış sözleşmesine ilaveten taraflar arasında | sayfadan ibaret … tarihli ““Ek Protokol” imzalandığı, davacı tarafından davalıya ek protokol kapsamında 2 adet jeneratör satışına istinaden yabancı para birimi € (EURO) üzerinden düzenlenen faturaya TTK 21 /2 maddesinde; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsâ bu içeriği kabul etmiş sayılır.” Maddesi hükmü çerçevesinde davalının bu konuda dosyaya/Mübrez belgelerde itirazının bulunmadığı, … tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; davacının ticari defter kayıtlarına göre dava tarihi … itibari ile davacının davalıdan 69.293,55 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, bu alacağın 3.127,00 TL’lik kısmının düzenlenen malzeme faturası olduğu, 66.166,37 TL’lik kısmının ise kur farkı alacağı olduğu, … tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; davacı ile davalı arasındaki sözleşme ve ek protokole göre toplam ödenecek tutarın 95.192,000 EURO olarak belirlendiği, davalı tarafından TL olarak yapılan ödemelerin ödeme günündeki T.C.M.B efektif satış kuruna yukarıdaki tabloda gösterildiği üzere döviz olarak tutarın ise 87.404,63 EURO olduğu hesaplanmış olup, sözleşmeye göre ödenmesi gereken kur farkı tutarının 95.192,00 EURO — 87.404,63 EURO – 7.787,37 EURO olduğu, …tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; davacı yanın yapılan bu hesaplamaya göre dava tarihi itibari ile sözleşmeden kaynaklı oluşan kur farkından kaynaklanan alacağının 7.787,37 EURO olduğu, ayrıca talep ettiği 3.127,00 TL’lik malzeme faturasının da ödenmediği, bu nedenle dava tarihi itibari ile alacağın 7.787,00 EURO 4 3.127,00 TL olduğu, davalı tarafın hesap ekstresine göre taraflar arasında yabancı para birimleri ile yapılmış olan alış veriş tutarları tespit edilmiş olması neticesinde davalı tarafından döviz tutarlı hesap ekstresi (yabancı para cinsinden takip edilmemiş olması nedeni ile) ibraz edilemediği, davalının yasal defter ve dayanağı belgelerin tetkikinde; davacı tarafın davalı tarafa döviz € (EURO) ve TL cinsinden fatura düzenlendiği, yukarıda inceleme tespit ve değerlendirmeler bölümünde görüleceği üzere davalı tarafından cari hesabın ayrıca döviz tutarlı olarak takip edilmediği, … tarihli bilirkişi raporunda da sabit olduğu üzere davacı tarafın davalı tarafa kur farkı faturasını düzenlediği, ancak; davalının ilgili kur farkı faturasını yasal defter kayıtlarında mevcut olmadığı, yabancı para borcuna karşılık davalının ödemelerinin TL üzerinden gerçekleştirildiği, takdiri mahkemeye ait olmak üzere; davacı tarafça davalıya kesilen yabancı para EURO ve TL cinsinden davaya konu dayanağı faturalardan (cari hesap ekstresi) muhteviyatıyla birlikte Takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere davalının davacıya dava tarihi (…) itibariyle, kur farkından kaynaklı 95.192,00 € (EURO) — 87.404,63 € (EURO) — 7.787,37 €(EURO) ve malzeme faturasından kaynaklı 3.127,20 TL borçlu olduğu yönünde bakiyesinin bulunduğu, … tarihli bilirkişi raporunda da sabit olduğu üzere; davacı yan dava dilekçesinde … tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de bu tarihin arabuluculuk için başvuruları tarih olduğu, bu tarihin davalının temerrüde düşürüldüğü tarih olarak kabul edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesi hukuki değerlendirme gerektirdiğinden bu hususun takdirinin Sayın Mahkemenize ait olduğu, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 8-b maddesinde “’ödemelerdeki gecikmelerden TL bazında aylık %2 döviz bazında aylık %1 temerrüt faizi alınır.” Hükmü yer aldığından davacının dava tarihinden sonra belirlenen bu faizi talep edip edemeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
12.Tüm dosya kapsamı, taraf ticari defterlerinin incelenmesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporları içeriği, taraflar arasındaki sözleşmenin 8-b maddesi de dikkate alınarak; davanın kısmen kabulü ile; davanın kısmen kabulü ile; 7.787,37 Euro’nun … tarihinden itibaren işleyecek aylık %1 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.127,00 TL’nin … tarihinden itibaren işleyecek aylık %2 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf faiz başlangıç tarihi olarak zorunlu arabuluculuk kurumuna başvuru tarihini belirterek talepte bulunmuştur. İlk toplantı tarihi ise …’dir. Bu tarihteki toplantıya iki taraf da katılmış (son toplantı tutanağındaki anlatımdan anlaşılmaktadır) ve anlaşamamışlardır. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117/1. Maddesinde ; “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Denilmiştir. Alacak, iki tarafın katıldığı ilk toplantı tarihi olan … de davacı tarafından davalıdan talep edilmiştir. Mahkememizce faiz başlangıç tarihi … olarak kabul edilmiştir. Sözleşme hükümleri gereği faize hükmedilmiştir.
13.Son olarak belirtmek gerekir ki; Döviz alacağına ilişkin davada, hüküm altına alınan döviz için alınması gereken nispi karar harcının matrahının hesaplanmasında hükmolunan döviz cinsinin dava tarihindeki efektif satış kuru esas alınır (Yargıtay 19. HD., 2019/1862 E., 2020/159 K.) Ayrıca, mahkemece hükmedilen yabancı para alacağının, vekâlet ücretinin talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki döviz kuru karşılığı bulunarak Türk Lirası üzerinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 11. HD., 2014/9968 E., 2015/6929 K.)
HÜKÜM/ Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-7.787,37 Euro’nun … tarihinden itibaren işleyecek aylık %1 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-3.127,00 TL’nin … tarihinden itibaren işleyecek aylık %2 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 1.469,35 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 3.701,06 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine, (24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle bu bentte yer alan “kararın verilmesinden itibaren iki ay” ibaresi “kararın tebliğinden itibaren bir ay” şeklinde değiştirilmiştir.)
7-Davacı tarafça yatırılan ve yukarıda (4) ve (5) numaralı hüküm fıkraları ile mahsup edilen toplamda 1.523,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 2.008,50 TL’nin haklılık durumu gereği; 1.767,48 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin ; haklılık durumu gereği; 1.161,00 TL’sinin davalıdan; 159,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 10.639,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili …’in yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza