Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/485 E. 2022/721 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/485
KARAR NO : 2022/721

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/10/2020
KARAR TARİHİ: 12/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; 07/10/2019 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki …plakalı motosikleti ile Antalya ili, Konyaaltı ilçesi, Sarısu mahallesi istikametinde seyir halindeyken 138 sokak kavşağına geldiği esnada, dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile 138 sokak kavşağına kontrolsüzce giriş yapması ve davacı müvekkilin sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması neticesinde trafik kazasının meydana geldiğini, davacının yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, bakıcı ihtiyacının da doğduğunu, … plakalı aracın sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun olmadığını, kazaya sebebiyet veren aracın davalı nezdinde ZMMS ile teminat kapsamında olduğunu, davalıya yasal başvurunun yapıldığını, zorunlu arabuluculuk kurumundan sonuç alınamadığını, kusurlu sürücü hakkında Antalya CBS nezdinde soruşturma yürütüldüğünü beyan ederek; dilekçede belirttikleri şekilde geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı talebinde bulunmuştur.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız taleplerini kabul etmediklerini, davacı tarafından müvekkil şirkete başvuru yapılırken ve arabuluculuk sürecinde gerekli belgelerin sunulmasını talep etmelerine rağmen sunulmadığı için davanın usulden reddinin gerektiğini, müterafık kusur incelemesi yapılmasının gerektiğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumluluklarının olmadığını, bu kalemlerin teminat kapsamında olmadığını, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, maluliyet konusunda ATK dan rapor alınması gerektiğini, davacıya bağlanan gelirlerin hesaplamada dikkate alınması gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava,trafik kazasından (haksız fiilden) kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
6.TBK m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
7.Davalı, zaman aşımı def-inde bulunmuştur. Kaza tarihi, 29/01/2018, dava tarihi ise 26/11/2019’dur.
8.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 72-73 maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır. Zaman aşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır (Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:IV, İstanbul 2001, Cilt:2, s.1761;Von Tuhr. A.:Borçlar Hukuku (C.Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt:1-2, s.688 vd.;Canbolat, Ferhat:Def’i ve İtiraz Arasındaki Farklar ve İleri Sürülmesinin Hukuki Sonuçları, EÜHF Dergisi, Cilt:III, Sayı:1, Kayseri 2008, s.255 vd.; HGK’nun 06.04.2011 gün ve E:2010/9-629, K:2011/70 sayılı ilamı). 098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 72. maddeye göre; Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. 2918 sayılı Karayolları trafik kanunu’nun 109 uncu maddesi gereğince de ; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.(HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir)
9.Kaza tarihi 07/10/2019, dava tarihi 15/10/2020’dir. Kaza tarihi ve dava tarihi, bunun yanında, olayda yaralanmanın mevcut olması, bunun ayrıca cezayı gerektiren bir fiil olması (soruşturma da mevcuttur) karşısında, davalının zaman aşımı def-inin yerinde olmadığı açıktır. Bu nedenle, zaman aşımı def-inin reddi gerekmiştir.
10.Davalı, davacının özetle, yasanın aradığı şekilde başvuru ve zorunlu arabuluculuk başvurusu yapmadığını ileri sürmüştür. Dava dilekçesi ekinde, davacının sigorta şirketine başvuru yaptığı açıktır ve başvuru ekinde kaza tespit tutanağı, tramer belgesi, davacıya ait bir kısım hastane evraklarını, SGk hizmet dökümünü, bir kısım tahkikat dosya örneğini de sunduğu anlaşılmaktadır. Bunların sunulmadığına dair de davalının bir itirazı yoktur. 2918 sayılı KTK 97. maddesi ile, zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiştir. Davalı sigorta şirketi, davacılar tarafından davadan önce eksik belgelerle müracaat yapıldığını, bu nedenle usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigortaya başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dava öncesi, davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediği yönündeki davalı itirazı yerinde bulunmamış, yasal başvuru şartının yerine getirildiği kabul edilmiştir. Zorunlu arabuluculuk süreci ile ilgili de bir usulsüzlük mahkememizce tespit edilmemiş, bu yöne ilişkin itiraz da yerinde bulunmamıştır.
11. Davaya konu kazaya ilişkin Antalya CBS tarafından yürütülen …soruşturma sayılı dosyasında, …karar numarası ile “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verilmiştir.
12. Mahkememizce mahallinde keşif yapılmış, kusur incelemesi yaptırılmıştır. 11/02/2021 tarihli bilirkişi …tarafından düzenlenen kusur bilirkişi raporunda özetle; … plakalı araç sürücüsü …’nin 2918 sayılı kanunun 47/1-c, 57/1-a, 84/h maddeleri ile yönetmeliğin 95, 101, 109 maddelerini ihlal ettiği; …plakalı motosiklet sürücüsü …’in ise; kanunun 52/1-a ile yönetmeliğin 101’inci maddesini ihlal ettiği belirtilmiştir.
13. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
14. Kaza tespit tutanağında, kazada, …plakalı araç sürücüsü …’nin tam kusurlu olduğu, …plakalı motosiklet sürücüsü …in ise kusursuz olduğu belirtilmekle, kaza tespit tutanağı ile 11/02/2021 tarihli bilirkişi …tarafından düzenlenen kusur bilirkişi raporunda çelişki oluşmuştur. Bu çelişki giderilmeden hüküm kurulumaz. (Yargıtay 17. HD., E. 2016/15844, K. 2019/7502; 2016/19917 esas, 2017/10871 karar)Mahkememizce bu sebeple, ATK’dan kusura ilişkin, çelişkileri de giderir tekrar rapor alınmasına karar verilmiştir.
15. Ankara ATK’nın 13/04/2021 tarihli …sayılı kusur raporunda özetle; Sürücü … ‘nin %70 (Yüzde Yetmiş ) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in %30 (Yüzde Otuz) oranında kusurlu kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
16. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
17.Ankara ATK’nın 13/04/2021 tarihli …sayılı kusur raporu, mahkememizce alınan rapor ile aynı içerikte olup, kusur oranı değerlendirmesi de hükme elverişli bulunmuştur.
18. Mahkememizce maluliyet raporu alınmıştır. Yerleşik yargı kararları gereği; Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
19. Kaza tarihi, 07/10/2019 olmakla; maluliyet raporu düzenlenirken esas alınması gerekli raporun, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği düzenlenmesi gerekir. 31/01/2022 tarihli, …karar numaralı ATK raporunda özetle; davacının, Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde davacının tüm Vücut Engellilik Oranının %17(yüzdeonyedi) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 18 (onsekiz) aya kadar uzayabileceği, Başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 (bir) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği oy birliği ile beilrtilmiştir.
20. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
21.Davalı vekili, dosyaya uzman görüşü sunduklarını ve uzman görüşü ile ATK raporunun çeliştiğini beyan ederek; çelişkinin giderilmesini talep etmiştir. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savunmaların ispatı için kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde bunu dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır.
22.Davalı tarafça sunulan, adli tıp uzmanı “…” tarafından hazırlanan raporda özetle; Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre; tanımlanan yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik süresi tedavilerinin başladığı tarihten itibaren 18 aya kadar uzayabilecek olacağı, bu süre zarfında %100 malul kabul edildiğini, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı, kişinin geçirdiği trafik kazası nedeniyle tedavilerinin başlaması ile birlikte sürekli iş göremezlik raporu alana kadar tedavi süresince 180 gün süreyle bakıcıya ihtiyacı bulunduğu, davacının geçirdiği kaza nedeniyle Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyetinin %10 olması gerektiği, ATK raporunda belirtilen % 17 oranındaki maluliyet oranının ise yerinde olmadığı belirtilmiştir.
23.Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Raporunun düzenleme usulü, yönetmeliğin 8’inci maddesinde, Kurulunun teşkili ve çalışma usulü ise m. 6 da düzenlenmiştir. Bu maddelerde, tek bir hekim tarafından yönetmeliğe uygun rapor hazırlanabileceği belirtilmemiştir. Sadece, m. 6/5 te, Tek bir uzmanlık dalını ilgilendiren engel durumlarının tespitinde, ilgili uzmanlık dalından üç uzman hekimin katılımıyla kurul oluşturulabileceği belirtilerek, istisna hükmü konulmuştur.
24.Bakıldığında, ATK maluliyet raporu ile çelişen bir uzman görüşü sunulmuş ise de esasen bakıldığında, aynı mevzuat hükümleri esas alınarak ve mevzuatın öngördüğü usulde düzenlenmiş iki rapor mevcut değildir. Bu husus bir çelişki kabul edilemez. Aksi görüş kabulü, kanunun öngörmediği bir usulde düzenlenen raporun tek başına mevzuata uygun düzenlenen rapor içeriği ile her çeliştiğinde, tekrar rapor aldırılması ve davaların uzamasına sebebiyet vereceği sonucunu doğuracaktır. Usulüne uygun düzenlenen iki rapor arasında çelişki mevcut değildir. Yargıtay kararlarında usulunce düzenlenen uzman görüşü ile mahkemece alınan bilirkişi raporu arasında esaslı çelişki olması halinde çelişkinin giderilmesini ya da aksi halin hukuka uygun, denetime elverişli şekilde açıklanmasını istikrarlı şekilde belirtmekle beraber omut olayda yukarıda da anlatıldığı üzere, usulünce hazırlanan uzman görüşü mevcut olmadığından, iki rapor arasında esaslı bir çelişki durumu kabule göre mevcut değildir.
25. 31/01/2022 tarihli, …karar numaralı ATK raporu, yargı kararlarına uygun ve hükme elverişli görülmüştür.
26. Mahkememizce aktüer raporu hazırlanması için dosya hesap bilirkişisine tevdi edilmiştir.
27. 27/07/2022 tarihli, bilirkişi …tarafından düzenlenen raporda özetle; dosyadaki kusur, maluliyet verilerine göre, davacının geçici iş gücü kaybından doğan maddi zararının 15.826,61 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararının 325.412,53 TL, bakıcı giderinden kaynaklanan maddi zararın 1.790,88 TL olduğu belirtilmiştir.
28. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
29.Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
30.Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının ( Ankara ATK’nın 13/04/2021 tarihli …-…/… sayılı kusur raporu, 31/01/2022 tarihli, …karar numaralı ATK maluliyet rapor, 27/07/2022 tarihli, bilirkişi …tarafından düzenlenen rapor), hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Kaza tespit tutanağında, koruyucu ekipman hususunun tespit edilemediği belirtilmiştir. Bu husus ve bundan hariç olarak müterafık kusur indirimini gerektirir bir tespit dosya kapsamında tespit edilememiştir.
31.Davacı taraf, değer artırım dilekçesi sunmuştur ve bu dilekçe davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı, bu dilekçeye karşı itirazlarını sunmuştur. Her ne kadar davalı, itiraz dilekçesinde, “ıslah” kurumundan bahsetmiş ve zaman aşımı def-inde bulunmuş ise de dava dilekçesi ve artırım dilekçesindeki ibareler, davanın niteliğinin engel durum oluşturmadığı da göz önüne alınarak, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davacı tarafça bedel artırımı yapıldığı, ıslah yapılmadığı anlaşılmakla, davalının itirazları yerinde bulunmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği kabul edilmiş maddenin ikinci fıkrasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Bu nedenle, davalının, talep artırım dilekçesine karşı öne sürdüğü zaman aşımı def-i, yukarıda dava dilekçesine karşı yapılan zaman aşımı def-ine karşı yapılan açıklamalar ışığında yerinde değildir.
32.Tüm dosya kapsamı, Ankara ATK’nın 13/04/2021 tarihli …-…sayılı kusur raporu, 31/01/2022 tarihli, … karar numaralı ATK maluliyet rapor, 27/07/2022 tarihli, bilirkişi … tarafından düzenlenen rapor, talep ve talep artırım dilekçesi göz önüne alınarak; Davanın kabulü ile, 15.826,61 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 325.412,53 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 1.790,88 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplamda 343.030,02 TL’nin 19.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, 15.826,61 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 325.412,53 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 1.790,88 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplamda 343.030,02 TL’nin 19.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, davalının poliçe limiti olan 360.000,00 TL ile sınırlı sorumlu tutulmasına,
2-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 ₺ (TL) peşin harç ve aşamalarda yatan 1.137,47 ₺ (TL) talep artırım harcı toplamı 1.191,87 ₺ (TL)’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 22.240,51 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve yukarıda mahsup edilen toplamda 1.246,27 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi-keşif ücreti gideri toplamı 3.764,00 ₺ (TL)’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 51.024,2 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili … ve e- duruşma talep eden davalı vekili …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır