Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/463 E. 2021/824 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/463 Esas
KARAR NO : 2021/824
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 09/10/2020
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı bankanın müvekkilinden haksız kesinti yaptığını, bu kesintinin iadesi için Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, bankanın haksız itiraz ettiğinden dolayı bu davayı açtıklarını, Davalı bankanın müvekkilinin hesabından 499,00 TL Paket Ücreti adı altında haksız kesintiler yaptığını, davalı bankanın tek taraflı olarak müvekkilinin talebi ve isteği olmadan yapmış olduğu bu kesintinin İadesi gerektiğini, davalı bankanın müvekkilinin talebini ispatla yükümlü olduğunu, T.C.M.B ‘Sının 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar İlakkındaki Tebliğinde belirtirldiğini, Bankaların tek taraflı hazırlamış olduğu sözleşmelerce sınırsızca müşterilerden haksız kazanç sağladığından İlgili tebliğ ile alınan bir çok ücretin iptaline yasal oran sınırlaması getirildiğini, dosyanın konusunda uzman bilirkişi incelemesi ile 499.00.-TL nin ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi ile iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkili yer mahkemesinde açılmadığını, Genel yetki kuralı olan; davacının ikametgahı yer mahkemesinde açılmamış olan davanın yetkisizlik kararı verilerek; davalı müvekkil Banka ticari merkezi olan Beşiktaş/İstanbul bölgesi yetki alanını kapsayan istanbul (çağlayan) mahkemeleri’ne gönderilmesi gerektiğini, yetki itirazındı bulunduklarını, davacının talep ettiği alacaklarının zamanaşımı süresi 2 yıl olup, bu süre sona erdiğini, talep edilen alacak kalemlerinin tümü zamanaşımına uğradığını, bu nedenle talep edilemeyeceğini, müvekkil banka ile davacı arasında “genel kredi ve teminat sözleşmesi” imzalandığını, kredi sözleşmesi maddeleri tek tek sayılarak davacı bilgilendirildiğini, ayrıca müvekkil banka tarafından tüm şubelerinde ilan teşhir edilen hizmet ücretlerinin neler olduğu hususunda da davacı gerekli bilgiye de sahip olduğunu, Davacı tarafın tacir sıfatında olduğunu, müvekkil bankanın da tacir sıfatında olduğu gözetildiğinde T.T.K.20.maddesi kapsamında müvekkil bankanın kredi kullandırılmasına ilişkin işleminde ücret istemesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, tarafların tacir olmaları ve T.T.K. hükümleri doğrultusunda basiretli davranmalarının yasal yükümlülük olduğu dikkate alındığında davacının T.B.K.24.madde kapsamındaki iddialarının dayanağının bulunmadığı ortaya çıktığını, ayrıca , Davacı ile Müvekkil banka arasında, “kobi paket program sözleşmesi” imzalandığını, Banka tarafından verilen bir hizmet olup; bunun karşılığında bankaca yapılan ücret tahsili vermiş olduğu hizmetin karşılığı olduğunu, Müşteri, Kobi Paket Ücreti talep ettiğinde işbu hizmet bankamız müşterisi yararına olup; müşterinin menfaati sağlandığını, bu sebepten müşterinin yapmış olduğu Paket Yenileme müşterinin keyfiyetine bağlı olduğunu, Paket yenileme hizmeti bankaca tek taraflı olarak dayatılan bir hizmet olmadığını, paket Yenileme tercih eden tüketicinin bunun karşılığında bankaya ücret ödemesi tabii olduğunu, Sözleşmenin bu madde kapsamında davacıdan tahsil edildiğini, Müvekkili Banka ile sözleşme imzalayan davacının sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği edimini yerine getirmesi gerektiğini, davacının daha sonra sözleşmeden cayarak, iade isteminde bulunmasının açıkça yasaya ve sözleşmeye aykırılık oluşturduğunu, Davacıdan tahsil edilen ücretin Bankanın “Hizmet Komisyon Çizelgesine” uygun ve dayanak, davacının yararlanmaya devam ettiği Bankacılık Hizmetleri bedeli olduğunu, Sözleşmenin bu maddesi kapsamında davacıdan tahsil edildiğini, öncelikle usule ilişkin itirazlarız dikkate alınarak yetki itirazımızın kabulüne ile dosyanın yetkili İstanbul (çağlayan) mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini, mümkün olmadığı takdirde, işbu haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; genel kredi sözleşmesi kapsamında bankaca kullandırılan kredi nedeniyle tahsil edilen masrafların iadesi istemiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelenmiş; alacaklının …Metal inşaat Petrol Mobilya Otomotiv Turizm Tarım Meyve Sebze ithalat İhracaat Ticaret ve Sanayi A.Ş., borçlusunun … Bankası A.Ş. olduğu, 499,00.-TL asıl alacak, 29,71.-TL işlemiş faiz, 72,78.-TL işlemiş faiz, 146,36.-TL işlemiş faiz, 42,48.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 790,33.-TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya … tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun … tarihinde takibe itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın davacıya tebliğ edilmediği ve İİK’nun 67/1 maddesi gereği yasal 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce Dosya Bankacı bilirkişi …’a tevdii edilmiş bankacı bilirkişi … tarihli raporunda sonuç olarak; davacı …Metal İnşaat Petrol Mobilya Otomotiv Turizm Tarım Meyve Sebze İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nden; … tarihinde imzalanmış Sedir KOBİ Paket Program Sözleşmesi kapsamında tahsil edilen, 499,00TL’nin davacıya iadesinin gerekmediği sonuç ve kanaatine varıldığını aynı bilirkişi …tarihli ek raporunda ise davacının … tarihinde kobi paket program sözleşmesi ile sedir paket kampanyasına başvurduğunu , davacının bu sözleşmesinin 9 maddesinde yer alan ödemeleri hiçbir çekince ileri sürmeden imzaladığını, masraf kesintisine kredi kullandırım aşamasında itiraz etmediğini bildirmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı bankanın ticari krediler nedeniyle davacıdan haksız kesinti yapıp yapmadığı, yapmış ise haksız kesinti miktarı konularında olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 18/2 maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK’nun 20 ila 25. maddeleri arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilirse de TTK 18/2. maddesi hükmü karşısında tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir. (Yargıtay 19 HD. 19/02/2018 gün, 2016/15462 Esas, 2018/713 Karar)
6098 sayılı Borçlar Kanunu sonrası imzalanan kredi sözleşmeleri yönünden, Türk Borçlar Kanunu 20. Maddesinin TTK’nın 18/2. Maddesiyle birlikte değerlendirilmesi, tarafların tacir olduğu, her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği gözetildiğinde, sözleşmede hüküm bulunması halinde buna göre, yoksa emsal banka uygulamaları araştırılarak emsal banka uygulamaları ortalamasında bankanın ücret alabileceği kabul edilip ayrıca 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi kapsamında, Bakanlar Kurulu’nun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Tebliği’nin göz önüne alınıp bankanın ayrıca alabileceği ücretlerinde tespiti gerekmektedir. Yukarıda açıklanan bilirkişi rapor bu yönde incelemeleri içermekte ve denetime elverişlidir
Bütün dosya kapsamı, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi ve yukarıda tarihi belirtilen hüküm kurmaya, Mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli bilirkişi raporu değerlendirildiğinde; Bankalar Kanununun tüketici kredilerinin dışında kalan diğer bütün kredi işlemlerinde serbestçe faiz, komisyon ve masraf alınmasının mümkün olduğu, bankaların faiz dışındaki gelirlerinin açılan kredinin üzerinden maktu ve nispi oranda komisyon niteliğinde olabileceği veya kredi işleminde fiilen yapılan herhangi bir masrafın karşılanması amacıyla masraf alınabileceği. Genel Kredi Sözleşmeleriyle taraflar arasında ticari nitelikte akdi ilişki kurulduğu, davalının kullandığı kredilerin 4077 sayılı yasada ayrıntılı olarak belirtilen tüketici kredisi niteliği göstermediği, dolayısıyla tüketici kredisi işlemleri dışında, faiz dışı ücretin sadece iş ve hizmet alımından kaynaklanmasının söz konusu olmadığı, bankaların ticari kredi sözleşmelerinde faiz ve komisyon oranlarının genel olarak yazılı olarak gösterilmediği, azami oranların tespitine yetkili olduklarının belirtildiği ve bu husustaki tarifelerin banka şubelerinde ve web sitelerinde İlan edildiği, genel bankacılık uygulamalarında alınan tutarın makul sınırlarda kabul edilebilecek oranda olduğu, paket ücreti adı altında yapılan kesintinin yerinde olduğu, davaya konu kredilerin ticari kredi olduğu ve taraflarının tacir olduğundan paket ücreti ve benzeri mali yükümlülüklerin davalı yanca tahsilinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nın m. 67/2 hükmü “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, alacaklının kötüniyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, 2004 sayılı İİK’nın 67. maddesi anlamında “haksız” ise de, “kötüniyetli” olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Davacı alacaklının takipte açıkça kötüniyetli olduğu kanaati oluşmadığından ve bu husus davalı tarafça ayırca ispatlanamadığından davalının bu talebinin reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90.-TL harcın DAVACIDAN ALINARAK HAZİNEYE İRAT KAYDINA
4-7036 sayılı yasanın 3/14. maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki saatlik ücret tutarı karşılığı 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye iradına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davada red edilen miktar dikkate alınarak hesap edilen 499,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra masrafı kendisine ait olmak üzere davacının göstereceği bir IBAN/hesap numarasına yatırılmasına ancak hesap numarası bildirilmemiş veya bildirilmez ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine veya davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı KESİN olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2021

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı