Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/434 E. 2023/424 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/434
KARAR NO : 2023/424
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2020
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … LİMİTED ŞİRKETİ vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının, araç sahibi olduğu, sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı ticari aracın … tarihinde … caddesinde müvekkiline ait, …’nin sevk ve idaresindeki ticari vasıflı … plakalı araca, şerit ihlali yapmak sureti ile karşıdan gelen … plakalı araç sürücüsü …’nin ön taraftan çarptığını, sonuç olarak, davalının, maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, müvekkiline ait … marka … model ticari vasıflı aracın ağır hasar gördüğünü, ayrıca, müvekkilinin tamirde geçen süre zarfında kazaya konu aracı kullanamadığını ve kazanç kaybına uğradığını, davalının % 100 kusurlu olduğunu, nitekim yerleşik yargı içtihatlarında ve uygulamada da görülmektedir ki bir şeyin kısmen hasar görmesi halinde, kullanılamamasından doğacak zararların sorumlu kişiden talep edilebileceğini, motorlu araç zarar görmüş ise, aracın kullanış amacına göre araçtan mahrumiyet zararının belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin davaya konu hasar gören aracı … model … marka ticari araç olup, iş bu davaya konu trafik kazası sonucunda büyük oranda değer kaybettiğini, iş bu davaya konu trafik kazası sonucunda büyük oranda değer kaybettiğini, müvekkilinin kaza neticesinde … tarihleri arasında aracını kullanamadığını, kazanç kaybına uğradığını, araçta meydana gelen değer kaybı ve kazanç kağbı dolayısıyla ne kadar zarara uğradığını şu aşamada taraflarınca bilinmediğinden, bilirkişi raporu ile bu tutar kesin ve net bir şekilde belirleneceğini, müvekkilinin faaliyet alanının taşımacılık olup, iş bu kaza neticesinde faaliyeti sekteye uğradığını, ilgili oda ve meslek kuruluşlarından kazanç kaybı miktarı talep edildiğinde aracın ortalama aylık getirisinin tespit edilebileceğini, ayrıca söz konusu aracın müvekkilince taşıma faaliyetlerinde kullanıldığını, dolayısıyla aracın bakımda olduğu süre zarfında ikame araç kullanıldığını beyan ederek; davanın kabulü ile, 200,00 TL değer kaybı, 100,00 TL ikame araç bedeli, 100,00 TL mahrum kalınan kar olmak üzere 400,00 TL’nin … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; araçta meydana gelen değer kaybından müvekkili şirkete ait aracın ZMMS … Sigorta AŞ’nin sorumlu tutulması gerektiğini, davanın bu sigorta şirketine ihbarını talep ettiklerini, kusur durumuna itiraz ettiklerini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, haksız fiilden kaynaklı (trafik kazasından) tazminat talebinden ibarettir.
Türk Borçlar Kanunu m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Cevap dilekçesinde ihbar talebi olduğu görülmekle, bu husus mahkememizce yerine getirilmiştir.
İhbar olunan … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ vekili beyan dilekçesinde özetle; trafik sigortası genel şartları ekinde yer alan kriterlere göre hesaplama yapılması gerektiğini, ikame araç ve kazanç kaybı tazminatı olarak talep edilen zararların dolaylı zarar olduğundan ve dolaylı zararlar teminat dışı olduğundan sorumlulukları bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. 2918 sayılı KTK madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Yine, 2918 sayılı KTK m. 97 gereği; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
Söz konusu mevzuat hükümleri dikkate alınarak, davanın da sigorta şirketine değil, araç işletenine karşı açıldığı, buna hukuken bir engelin olmadığı göz önüne alınarak, davalının, davacının sigorta şirketine başvurması gerektiği yönündeki itirazları yerinde değildir. Davalıya karşı talepte bulunmakta hukuken bir engel yoktur.
Mahkememizce tensip tutanağı ile kazanç araştırması için yazışmalar yapılmıştır.
Mahkememizce dosyada tanıklar dinlenmiştir.
Tanık … duruşmada; “Ben davacı firmada 2006 yılından beri muhasebe departmanında çalışıyorum, dava konusundan haberdarım, davacı tarafın aracı ile davalı tarafın aracı kaza yaptı, kazada haklı taraf bizdik, tutanaklardan öyle anlaşılıyordu, aracı kendi tamirhanemizde yaptırdık, kendi bünyemizde yer alan tamirhanemiz var. Yanılmıyorsam 4-5 gün kadar araç tamirde kaldı, tamirden sonra aracı kullanmaya başladık, bu süreçte o aracın yerine başka bir araç tedarik ettik, yani başka araç kiraladık, nereden kiraladığımızı hatırlamıyorum, şirket kayıtlarında faturalar olabilir emin değilim, aslında şuan başka araç mı kiraladık, şirketin başka bir aracını mı kullandık emin değilim, bu konuda beyanda bulunamıyorum, kayıtlarda mevcut olabilir, söz konusu araç 33 kişiliktir, yarım araç için tarif ettiğimiz araç şeklindedir, turizm taşımacılığı, transfer yapıyordu, bünyemizde 200’e yakın araç vardır, gelmeden önce dosyasına baktığımda hasar ücreti olarak 8.000,00 TL kayda girmişti, kazanç kaybı konusunda net birşey söyleyememem, söz konusu araç yerine tedarik ettiğimiz araçta aynı özellikte bir araçtı, araç sol taraftan hasar almıştı, bagaj kapaklarında hasar vardı, bagajdaki park lambaları da hasar görmüştü, hatırladığım bunlardı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … duruşmada; “Ben davacı şirkette 1999 yılından beri operasyon sorumlusu olarak görev yapmaktayım. Operasyon sorumlusu çalışan araçların iş bölümünü yapar. Dava konusu araçta kaza nedeniyle maddi hasar oluşmuştu, hasar miktarını tam olarak bilmiyorum, sol tarafında ve bagajlarında ve elektronik bölümünde bir hasar vardı. Kendi tamirhanemiz mevcuttu, orada tamir oldu, yaklaşık 10 gün kadar tamir sürdü, bu araç yerine kendi içimizden başka bir aracı ikame ettik, ancak doğal olarak o başka aracı bu araç yerine ikame edince o aracın yerine de başka araç kiralamak zorunda kaldık, tamirden sonra araç çalışmaya devam etti, araç havalimanından otellere, otellerden havalimanına taşıma yapardı, günlük ne kadar çalıştığı belli olmaz net bir şey söyleyemem, iş durumuna bağlıdır, hatırladığım kadarıyla kaza tarihinde işlerin yoğun olduğu bir dönemdi, ortalama günde 4 sefer yapılırdı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … duruşmada; “Ben davalı firmada yaklaşık 3,5 yıldır araç filo yöneticisi olarak çalışmaktayım, olay günü ben kaza bölgesinde idim, ancak kazayı görmedim, şöyle ki Kemer bölgesinde bir otelde 3 aracımız mevcuttu, ben onları almak için 3 çalışanımız ile birlikte oraya gitmiştim, araçları aldıktan kısa bir süre sonra telefonum çaldı, abi kaza yaptık dediler, ben hemen dönüp kaza mahalline gittim, bizim aracı kullanan arkadaş kendi dediğine göre tam virajda dönerken karşı aracı görmemiş, bana böyle söyledi, tutanağı zaten ben düzenledim, karşı tarafın şoförü de vardı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Aşamalarda, dosya bir trafik bilirkişisi ve bir sigorta eksperi bilirkişiye tevdi edilmiştir, rapor aldırılmıştır.
… tarihli kusur bilirkişisi raporunda özetle; davalı adına kayıtlı … plakalı sürücünün 2918 sayılı KTK’nın 84/f, yönetmeliğin 157/a-6, kanunun 84/g, yönetmeliğin 157/a-7, kanunun 52/1-b, yönetmeliğin 101/b maddelerini ihlal ettiği, davacı araç sürücüsünün her hangi bir kanun ve yönetmelik maddesini ihlal etmediği belirtilmiştir.
… tarihli sigorta eksperi bilirkişi raporunda özetle; İnceleme konusu aracın … tarihinden önce piyasa değerinin 80.000,00 TL olduğu … tarihindeki kaza olayından sonra piyasa koşulları ve şahsi kanaat eklendiğinde piyasa değerinin 77.000,00 TL olacağı, sonuç olarak inceleme konusu araç üzerinde 3.000,00 TL değer kaybı oluşacağı ; yapılan araştırma neticesinde, aracın günlük kazancının 750,00 TL olacağı görüş ve kanaatine varıldığı ve buna göre dava konusu araç için kazanç kaybı bedelinin: 10 gün (onarım süresi) x 750,00 TL = 7.500,00 TL olduğunun tespit edildiği, belirtilmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Söylemek gerekir ki; Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından araç kiraladığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında bilirkişi raporu alınmalıdır(Yargıtay 4. HD, 2021/26777 E, 2022/11236 K). Değer kaybı yönünden de; Yargı kararlarında, öncelikle dava konusu aracın hasar geçmişine ilişkin tüm bilgi ve belgeler (tramer kaydı, sigorta şirketlerinde oluşturulan hasar dosyası, servis belgeleri, trafik denetleme şube müdürlüklerince tanzim edilen tutanaklar ve fotoğraflar vs) ilgili yerlerden getirtilip konusunda uzman ayrı bir bilirkişiye tevdi edilerek aracın markası, modeli,yaşı, kilometresi ve değere etki eden diğer özellikleri de dikkate alınarak dava konusu aracın kaza öncesi serbest piyasa koşullarındaki 2. el değeri ile aracın onarım sonrası serbest piyasa koşullarındaki 2. el değeri (kaza sonrası onarımla değişen orijinal parçalar varsa bunların araca kattığı değer de dikkate alınarak) arasındaki farkın belirlenmesi yöntemiyle değer kaybının tespiti gerektiği belirtilmektedir.
Kazanç kaybı talebin yönünden de; Kazanç kaybının hükme elverişli, denetime esas olarak tespit edilebilmesi amacıyla davacının ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla ara karar kurulmuştur. Yargı kararları dikkate alınarak, vergi dairesi, ilgili oda gibi kurumlarla yazışma yapılmıştır. (İzmir BAM 20. HD, 2020/1088 E, 2022/580 K; Van BAM 2. HD, 2020/660 E, 2021/132 K; Yargıtay 17. HD, 2015/4516 E, 2015/14320 K) Aynı ara kararda, itirazların değerlendirilmesi amacıyla sigorta eksperinden ek rapor alınmıştır.
Sigorta eksperi bilirkişi ek raporunda, itirazlar değerlendirilmiş ve kök raporda değişiklik gerekmediği belirtilmiştir.
… tarihli mali bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada özetle; Davacı şirketin kazaya uğrayan ve … tarihleri arası tamir ve bakımda kalan … plaka sayılı aracın yerine aynı özelliklere sahip araç kiralayarak aynı iş ve faaliyetine devam ettiğinden dolayı … plaka sayılı araç ile yapmış olduğu ticari faaliyetinden sağlanan gelir yönünden bir kaybının olmadığı, belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Aşamalarda sigorta eksperinden alınan ek raporun taraflara tebliğ edilmediği görülmekle, usuli eksikliği gidermek için tebliğ eksikliği giderilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının (eksper bilirkişi ikame araç için fazla günden hesaplama yaparak talebi aşmış, davacı vekili, mali hesap uzmanı bilirkişinin bu yöndeki talebini, esas alınan miktarı kabul ederek, değer artırım yapmıştır), hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu, yukarıdaki açıklamalar ışığında düzenlendiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, talepleri yönünden değer artırım dilekçesi (…) vermiş, dilekçe tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, dosyada alınan bilirkişi raporlarındaki tespitlerin yerinde olması, taleple bağlılık ilkesi, gerçek zararın tespiti gereği, ikame araç yönünden mali hesap uzmanı raporunda belirtilen/bulunan dava konusu araç için mahrumiyet bedelinin 2.360,00 TL olduğu yönündeki tespitin dosya kapsamına, talebe uygun olması, ikame araç kullanılması, ilgili dönemde çalışmanın devam ettiğinin anlaşılması ve mali müşavir bilirkişi raporunda kazanç kaybı olmadığının belirtilmesi hususları karşısında; Davacının değer kaybı tazminatı talebinin kabulü ile; 3.000,00 TL değer kaybı tazminatının … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının ikame araç bedeli masrafı talebinin kabulü ile; 2.360,00 TL ikame araç bedelinin … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kazanç kaybı tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Haksız fiil tarihinden itibaren ve talep gereği yasal faiz işletilmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının değer kaybı tazminatı talebinin KABULÜ İLE; 3.000,00 TL değer kaybı tazminatının … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının ikame araç bedeli masrafı talebinin KABULÜ İLE; 2.360,00 TL ikame araç bedelinin … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının kazanç kaybı tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL peşin harcı ve aşamalarda yatan 85,00 TL tamamlama harcı toplamı 139,40 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye kalan 226,74 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 193,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 2.812,00 TL’nin haklılık oranı gereği; 2.755,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL’nin haklılık oranı gereği, 1.293,00 TL’sinin davalıdan, 27,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.360,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333) ;12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirten, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi” göz önünde tutularak; her hangi bir bankaya ait hesap numarası ve/veya herhangi bir banka hesabına ait IBAN numarası verilmesi halinde taraflara ait artan gider avansının bildirdikleri hesaba aktarılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansının aynı şekilde istek halinde iadesine,
13-Kararın, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavvcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m. 216 gereği ve Yargıtay 1. HD’nin 2016/12476 E, 2019/2779 K sayılı emsal ilamı gereği talep ve masraf bulunması halinde taraflara ve/veya Teb. K. m. 11 ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 22/01/2003, 2003/1-25 E., 2003/7 K., Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı., 10/07/1940, 1940/7 E., 1940/75 K. nolu kararları gereği vekil ile temsil edilen tarafın vekiline tebligata çıkartılmasına,(RUHİ, Ahmet Cemal., Tebligat Hukuku., 2008, 6. Baskı, s. 127); taraflardan birisi tarafından kanun yoluna başvurulması halinde bu hususun tebliğ isteği olarak değerlendirilerek, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. … yüzüne karşı verilen karar miktar itibariyle KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır