Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/423 E. 2022/392 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/423
KARAR NO : 2022/392
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2020
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı şirket ve davacı hakkında Antalya Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile 28.500-Euro bedelli 23.01.2020 tarihli bono ile icra takibine başladığını, davacıların davalıya böyle bir borcu olmadığını, davacı şirketin, yabancı sanatçıların Türkiye’de konser yapması için aracılık yapan, organizasyon yapan bir şirket olduğunu, tarafların 23.01.2020 tarihinde davalı şirketin sahibi olduğu … ve … otellerinde 2020 yılının Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında olmak üzere değişik tarihlerde 19 adet konser düzenlenmesi için anlaştıklarını ve sözleşme imzaladıklarını, sözleşmenin birden fazla edim içeren karşılıklı iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, sözleşme gereği davalı tarafın 25.01.2020 tarihinde davacı şirkete 47.500-Euro ödemesi gerektiğini, davalı şirketin davacı şirkete 28.500-Euro tutarında ödeme yaptığını, söz konusu ödeme yapmadan önce davacıya şahsi olarak ve şirket yetkilisi olarak davaya konu icra takibinde yer alan bononun imzalatıldığını, bono da yer alan düzenleme tarihi ile sözleşmede düzenlenme tarihinin aynı olduğunu, Covid 19 Salgınının pandemiye dönüşmesi ve ülkemizde de yer alan önlemler gereği konser ve organizasyonların iptal edildiğini, yurt dışı seferlerinin kaldırıldığı gerekçesi kapsamda davalı şirketin 07.05.2020 tarihinde davacı şirkete ihtarname göndererek 23.01.2020 tarihli sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini ve ödenen 28.500- Euronun kendilerine iade edilmesi talebinde bulunduğunu, davalı şirketin söz konusu 23.01.2020 düzenleme tarihli bono ile davaya konu icra takibini başlatma sebebinin haksız iade talebi olduğunu, davacı şirketçe 08.05.2020 tarihinde ihtarnameye davalı şirketin sözleşme gereği ödemesi gereken daha fazla bedel olduğu, taraflarınca sözleşmedeki edimlerin yerine getirildiği, ödenen bedellerle sanatçılara ödemelerin yapıldığı, kendi edimini ifa etmeksizin davalının pandemiyi bahane ederek sözleşmeyi haksız olarak fesh etmeye çalıştığı, TBK 138. Maddeye göre değişen koşullara göre sözleşmenin uyarlanabileceği, kısıtlamalar nedeniyle yapılamayacak konserlerin ileri bir tarihte veya bir sonraki sezonda fiyat farkı olmadan konser yapılabileceği hususlarının ihtar edildiğini ve vadesi geçmiş ödemelerin yapılmasının istenildiğini, davalı şirketce 17.06.2020 tarihinde 28.500 Euro bedelli bono ile davacı şirket ve davacı hakkında haksız icra takibi başlatıldığını, davacıların yukarıda anlatılanlar dışında davalı tarafla hiçbir ticari faaliyetlerinin bulunmadığını, dolayısıyla takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadıklarını, davanın kabulü ile taraflar arasındaki 23.01.2020 tarihli sözleşmenin, TBK 138. maddesi gereğince değişen koşullara göre uyarlanmasını, uyarlamanın mümkün olmaması halinde davalı şirket tarafından yapılan haksız fesih sebebiyle fazlaya ilişkin her türlü talep, ıslah, hak ve alacak hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davacı şirkete ödenmesine, haksız ve kötü niyetli davalılar aleyhine bono miktarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin Davalı tarafından ödenmesine Karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 23.01.2020 tarihli sözleşme ile davacının davalı şirkete ait otellerde konser organizasyonu yapımını üstlendiğini, ancak Covid-19 nedeniyle uçuşların durdurulması, sanatçıların Türkiye’ye getirilememesi sebebiyle sözleşme ile kararlaştırılan edimini yerine getiremediğini ancak 28.500 Euro ödeme yaparak ediminin bir kısmını ifa ettiğini, davacının organizasyonları gerçekleştirememesi akabinde sözleşmenin feshedildiğini, öncelikle dava konusu Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu senedin teminat senedi olmadığı gibi senedin teminat senedi olabilmesi için aranan şartların bulunmadığını, Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip dayanağı olan senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir belge ve bilgi olmadığını, bononun sebepten mücerret ve borç ikrarını havi belge olması karşısında, bonoya karşı ileri sürülen teminat senedi iddiasının yazılı delille ispatı gerektiğini, vekil edenin sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ilk ödemesi olan 25.01.2020 tarihli ödemeyi davacı tarafa yaptıklarını, akabinde Covid-19 salgın hastalığının tüm dünyayı ve ekonomik hayatı etkisi altına almasıyla devletler tarafından da bir takım önleyici tedbirler alındığını ve gerek ülkeler arası uçuşların durdurulması gerekse otellerin kapatılması neticesinde davacının gerçekleştirmekle yükümlendiği konser organizasyonunu gerçekleştirilemediğini ve sezonun neredeyse ortasına gelinmesi ve halen devletler tarafından alınan tedbirlerin devam etmesi sebebiyle, vekil eden tarafından, Antalya 22. Noterliğinin 07.05.2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile imkansızlık sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini ve TBK’nın 136/2.maddesi uyarınca ödenmiş olan 28.500 Euro’nun sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin talep edildiğini, davacının ise Antalya 1. Noterliğinin 08.05.2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile; “mücbir sebeplerin ortaya çıkması halinde performansların ihtar eden tarafın onayladığı başka bir tarihe erteleme hakkına haiz olduğu gerekçesiyle sözleşmenin uyarlanması gerektiğini” ihtar ettiğini, TBK’nın 138. Maddesi kapsamında uyarlamanın her somut olaya/sözleşme tipine/sözleşme hükümlerine uygulanması söz konusu olmamakla birlikte öncelikle taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine bakılarak taraf iradelerinin tespit edilmesini, sözleşmede düzenlenen mücbir sebep hükümlerinin gözetilmesi gerektiğini ve sözleşmenin niteliği gereği ifa imkansızlığı ya da aşırı ifa güçlüğü hususlarının ayrı ayrı irdelenmesi ve bu bağlamda akde tahammül süresinin ve taraflardan katlanması beklenilen noktaların tespit edilmesini, neticeten sözleşme konusu hizmet gereği uyarlamanın söz konusu olup olamayacağı değerlendirilerek bir sonuca gidilmesi gerektiğini, salgın hastalığın ifaya etkisi konusunda sözleşmede hüküm bulunması halinde yahut mücbir sebep hallerinde sözleşme serbestisi ilkesi gereği tarafların ortak iradesinin esas alınması gerektiğini, yani hâkim tarafından uyarlamanın yapılabilmesi için mevzuatta veya sözleşmede uyarlamayı engelleyen bir hüküm bulunmaması gerektiğini, böyle bir hüküm varsa hâkim tarafından uyarlama yapılamayacağını, mevzuat veya sözleşme ile uyarlamanın nasıl yapılacağının da gösterilebileceğini, davacının dilekçesinde, vekil edene ait otelde performans gösterecek sanatçılara ödemelerin yapıldığını bu nedenle bedel iadesinin mümkün olmadığının belirttiğini, ancak ödemelerin yapıldığına dair herhangi bir belgeyi sunmadığını, mevcut durum nedeniyle de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136/2 maddesi uyarınca ifa imkansızlığı meydana geldiğini ve tarafların karşı taraftan almış bulundukları edimi sebepsiz zenginleşme uyarınca geri vermelerinin zorunlu bir hal aldığını, bu sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının tamamı uyap sistem üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 22. Noterliğinin 07/05/2020 tarih … yevmiye, 23/07/2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameleri ve tebliğ şerhleri celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 1. Noterliğinin 08/05/2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tebliğ şerhi celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 11. Noterliğinin 20/07/2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tebliğ şerhi celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya İl Umumi Hıfzıssıha Kurulu’na müzekkere yazılarak pandemi koşulları nedeniyle 2020 yılında Antalya İl ve İlçelerindeki otellerde konser yasaklarının hangi tarihler arasında geçerli olduğu, belirlenen yasakların hangi tarihlerde kaldırıldığı hususunda bilgi ve belgeler celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … ve … otelleri tarafından 2019 ve 2020 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında konaklama yaptığı bildirilen kişi sayısı hususunda kayıt ve belgeler celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na müzekkere yazılarak … ve … otellerinde 2018-2019 ve 2020 yılı Mayıs,Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında konaklama, rezervasyon yaptığı bildirilen kişi sayısının istatistik bilgilerini gösterir kayıt ve belgeler celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… ve … otellerine müzekkere yazılarak 2018-2019 ve 2020 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında konaklama, rezervasyon yapan kişi sayısına ilişkin belge ve dökümler celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekili 28/05/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; sözleşmenin uyarlanması talepleri yönünden açmış bulundukları davayı takip etmediklerini bildirmiş, mahkememizce bu tarih itibariyle sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin talep yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yargılama sırasında: dosya uyuşmazlığın tespiti açısından davalının otel kayıtları da incelenmek suretiyle uçuşların açıldığı tarihten sonra davalının otelinde söz konusu organizasyonların gerçekleştirilme ihtimalinin bulunup bulunmadığı, organizasyonların gerçekleştirilmesi halinde davalının zararının bulunup bulunmadığı hususlarında mücbir sebep, ifa imkansızlığı, akde tahammül süreleri de dikkate alınmak suretiyle Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki takibe dayanak senedin tarafların ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olup olmadığına ilişkin re’sen seçilecek bir turizm, bir mali müşavir, bir sözleşmeler hukukunda uzman bilirkişi aracılığıyla rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 13/12/2021 tarihli raporda özetle; “…Turizmci Bilirkişi Yönünden Değerlendirmede; 2020 yılında Temmuz ayı başından itibaren Ukrayna’dan, 10.08.2020 tarihinden itibaren Rusya’dan ülkemize uçuş izni verildiği ve turist gelmeye başladığı, davalının her iki otelinde de dosyadan bulunan Ağustos ve Eylül ayı doluluklarına göre dava konusu organizasyonların sadece 2 ay yapılabileceği kanaatine varıldığı,
Mali Müşavir Bilirkişi Yönünden Değerlendirmede:
… Restaurant Turizm San. ve Tic. A.Ş. tarafından … Ltd. Şti.’ye … 30.01.2020 işlem tarihli, … işlem referanslı, 28.500,00 € tutarlı dekontu ile ödeme yapıldığı, karşılığında … Organizasyon Reklam Turizm Dayan. Tük. Mal. Tic. Ltd. Şti. tarafından … Restaurant Turizm San. ve Tic. A.Ş. veya emrühavalesine 28.500,00 € tutarlı, 23.01.2020 düzenleme tarihli senet verildiği,
… Restaurant Turizm San. ve Tic. A.Ş. tarafından … Ltd. Şti.’ye … 30.01.2020 işlem tarihli, … işlem referanslı, 28.500,00 € tutarlı dekontu ile yapılan ödemenin davacı tarafın ticari defterlerinde ilgili kayıtlarında Euro Bankalar hesabında tahsilat yapılarak … Restaurant Turizm San. cari hesabına 28.500,00€ karşılığı olan 186.307,35.-TL.nin 30.01.2020 tarih ve 18 yevmiye no ile alacak kaydının yapıldığı, … Restaurant Turizm San. ve Tic. A.Ş. tarafından … Ltd. Şti.’ye … 30.01.2020 işlem tarihli, … işlem referanslı, 28.500,00 € tutarlı dekontu ile yapılan ödemenin davacı tarafın ticari defterlerinde ilgili kayıtlarında Euro Bankalar hesabında tahsilat yapılarak … Restaurant Turizm San. cari hesabına 28.500,00 € karşılığı olan 186.307,35.-TL.nin 30.01.2020 tarih ve 18 yevmiye no ile alacak kaydının yapıldığı,
… Restaurant Turizm San. ve Tic. A.Ş. tarafından … Ltd. Şti.’ye … 30.01.2020 işlem tarihli, … işlem referanslı, 28.500,00 € tutarlı dekontu ile yapılan ödemenin davalı tarafın ticari defterlerinde ilgili kayıtlarında Euro Bankalar hesabında ödeme yapılarak … Ltd. Şti. Cari hesabına 28.500,00 € karşılığı olan 186.307,35.-TL borç kaydının yapıldığı,
Ödeme karşılığında verilen … Organizasyon Reklam Turizm Dayan. Tük. Mal. Tic, Ltd. Şti. tarafından … Restaurant Turizm San. ve Tic. A.Ş. Veya emrühavalesine 28.500,00 € tutarlı, 23.01.2020 düzenleme tarihli verilen senedin tarafların ticari defterlerinde kaydının bulunmadığı,
Davacı ticari defterlerine göre 31.12.2020 tarihi itibari ile 28.500,00 € karşılığı olan 186.307,35.-TL davalıya borcu olduğu,
Davalı Ticari defterlerine göre 31.12.2020 tarihi itibari ile 28.500,00 € karşılığı olan kur değerlemesi sonucu oluşan 256.725,15.-TL.nin davacıdan alacağı olduğu…
Hukukçu bilirkişi yönünden değerlendirme
7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile COVID-19 pandemisinin kanun koyucu tarafından mücbir sebep olarak kabul edildiği; COVID-19 pandemisi ve bu bağlamda kanun koyucu tarafından alınan önlemler ile bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak iş hayatına etkilerinin hukuken meşhur ve maruf vaktalardan olduğu
23.01.2020 tarihli sözleşme hükümlerinden hareketle, sözleşme bakımından uyarlama boşluğunun söz konusu olmadığı; mücbir sebeplerin varlığı halinde davalının performansı iptal etme hakkının bulunduğu; davalının sözleşmeden doğan hakkını kullanarak sözleşmeyi feshettiği kanaatine ulaşılması halinde, davacının davalıdan almış olduğu bedeli iade etmesi gerektiği; sözleşme hükümlerinin de bu yönde olduğu
Sözleşmede uyarlama boşluğunun bulunmadığı hususu bir an için göz ardı edilse bile kalan konser sayısı, müşteri kaybı ve kâr kaybı dikkate alındığında, akde tahammül süresinin taraflar bakımından sona ermiş olduğu ve bu sözleşmenin ifasının artık davalının menfaatine olmadığının düşünülebileceği
Davalının sözleşmeyi feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu kanaatine ulaşılması halinde ise davalı tarafından işletilmekte olan otel doluluk oranları dikkate alınarak, ağustos ve eylül ayı doluluklarına göre dava konusu organizasyonların yalnızca iki ay için yapılabileceği hususunun dikkate alınması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmaktadır…” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememize 25.01.2022 tarihli duruşmada, emsal Yargıtay kararları gereği uzman görüşü ile bilirkişi heyet raporu arasında çelişki bulunduğu görülmekle söz konusu çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın rapor tanzim eden bilirkişi heyetine tevdi ile çelişkili noktalar hususunda ek rapor tanziminin istenmesine karar verilmiştir.
22/03/2022 tarihli ek raporda özetle; “…Uzman görüşünde, pandeminin mücbir sebep teşkil ettiği ve somut olayda geçici ifa imkânsızlığının söz konusu olduğu ve sözleşmenin 6.1 nolu maddesinde belirtilen koşulların somut olayda oluştuğu noktasında esasen bilirkişi heyet raporu ile uzman görüşü arasında bir çelişki söz konusu olmadığı, uzman görüşünün 16. sayfasında, bazı durumlarda geçici imkânsızlığın sürekli imkânsızlık gibi değerlendirilmesinin mümkün olduğu; şayet edimin ifası için artık zaman geçmişse imkânsızlığın ortaya çıktığı ve kesin vadeli sözleşmelerde durumun böyle olduğu ifade edildiği,
Yine uzman görüşünde taraflar arasında 23.01.2020 tarihli sözleşmenin imzalandığı; sözleşmenin konusunun – 04.05.2020-22.09.2020 tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan konserler olduğu; ilk defa Çin’in Vuhan şehrinde ortaya çıkan COVID- 19’un Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde pandemi ilan edildiği; İçişleri Bakanlığı tarafından 81 İl Valiliğine 15.03.2020 tarihli ve Koronavirüs Tedbirleri Konulu Ek Genelge gönderildiği; bu genelge ile tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları (atari, playstation vb.), her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dâhil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetlerinin geçici süreyle durdurulduğu; davalı otelin 24.07.2020 tarihinde açıldığı; bu tarihe kadar yapılamayan konser sayısının 12 olduğu; bu tarihten sonra 7 konserin yapılabileceği ifade edilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu ile uzman görüşü arasında yukarıda değinilen konular yönünden de esasen bir çelişki bulunmadığı,
Uzman görüşünde, davalının sözleşme hükümlerini yanlış yorumladığı; davalının yalnızca münferit olarak performans iptal etme hakkına sahip olduğu; sözleşmenin 6.3 nolu maddesinin davalı iş sahibine sözleşmeyi fesih hak ve yetkisi tanımadığı; sözleşmenin 6.4 no.lu maddesinin ahlaka aykırılık teşkil ettiği; sözleşmenin feshinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu; feshin TMK md. 2’yi ihlal ettiği; davalının sözleşmeyi feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu; haksız fesih karşısında davacının kendisine yapılan ödemeyi iade etmeme hakkı yanında zararlarının tazminini isteme hakkına da sahip olduğu; davalının sözleşmeyi feshinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tarafının bulunmadığı ileri sürüldüğü,
Bilirkişi heyet raporunda ise hukuki nitelendirme ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, turizm verileri ile tarafların ticari defter ve kayıtları dikkate alınarak, sözleşmenin feshinin haklı fesih veya haksız fesih niteliğinde olabileceği ihtimalleri de gözetilerek, alternatifli bir değerlendirme yapılarak, bu noktada müşteri kaybı ve kâr kaybı dikkate alındığında, akde tahammül olduğu ve bu sözleşmenin ifasının artık davalının menfaatine – olmadı; düşünülebileceği, davalının sözleşmeyi feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu kanaatine ulaşılması halinde ise davalı tarafından işletilmekte olan otel doluluk oranları dikkate alınarak, ağustos ve eylül ayı doluluklarına göre dava konusu organizasyonların yalnızca iki ay için yapılabileceği belirtilmiş ve son söz -olması gerektiği gibi- Sayın Mahkemeye bırakıldığı,
Uzman görüşünde, dava konusu bononun teminat senedi olduğu; bu sebeple davacının icra takibine konu borcunun olmadığı; davalının bedel ödeme borcunu ihlal etti; davalının ön ödemeyi eksik yaptığı; 28.4.2020 tarihli sözleşme bedelini ise hiç ödemediği; sözleşmenin 6.7 no.lu hükmü uyarınca, davacı organizasyon firmasının programı iptal etme ve davacının yapılan ödemeyi iade etmeme hakkının bulunduğu ifade edilmiştir.
Esasen uzman görüşünde ele alınan bu konular bilirkişi heyet raporu bakımından görevlendirme kapsamı dışında kalan konulardır. Dolayısıyla bu konular bakımından bilirkişi heyet raporu ile uzman görüşü arasında bir çelişki bulunması söz konusu olmadığı,
Bilirkişi heyet raporunda, davalının sözleşmeyi feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu kanaatine ulaşılması halinde davalı tarafından işletilmekte olan otel doluluk oranları dikkate alınarak, ağustos ve eylül ayı doluluklarına göre dava konusu organizasyonların yalnızca iki ay için yapılabileceğinin belirtildiği, ancak buna ilişkin bir hesaplama yapılmamıştır.
Uzman görüşünde de davalı otelin 24.07.2020 tarihinde açıldığı; bu tarihe kadar yapılamayan konser sayısının 12 olduğu; bu tarihten sonra 7 konserin yapılabileceği ifade edilmiştir.
Toplam bedel : 34.000,00 Euro
KDV %18 : 6.120,00 Euro
Genel toplam : 40.120,00 Euro
Sayın Mahkeme tarafından davalının sözleşmeyi feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu kanaatine ulaşılması ve dava konusu organizasyonların ağustos ve eylül aylarında yapılabileceğinin kabulü halinde, davalı otelin açıldığı 24.07.2020 tarihinden sonra kalan 7 konser için kararlaştırılan bedel KDV dâhil 40.120,00 Euro olduğu,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili 26/04/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından yapılan haksız fesih sebebiyle 1.000,00 TL olan dava değerini 360.085,024 TL olarak ıslah etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava, icra takibinden sonra açılan kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemi ile kambiyo senedinin taraflar arasındaki sözleşme gereğince verildiği gerekçesiyle sözleşmenin değişen şartlara göre uyarlanması istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 23/01/2020 tarihli sözleşme ile davalılara ait otellerde 2020 yılının Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında toplam 19 adet konser düzenlenmesi için anlaşma yapıldığı, sözleşme gereği davalı tarafın 23/01/2020 tarihinde 47.500 Euro ödemesi gerektiği, ancak 28.500 Euro tutarında ödeme yaptığı, bu ödemeden sonra Covit 19 salgınının pandemiye dönüşmesi ve tüm dünya ile ülkemizde de yer alan önlemler gereği konser ve organizasyonların iptal edildiği, yurt dışı seferlerinin durdurulduğu, bu kapsamda davalı şirketin Antalya 22. Noterliğinin 07/05/2020 tarihli … yevmiye sayılı ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiği ve ödenen 28.500 Euro’nun iadesini talep ettiği görülmüştür.
Davacı tarafın ise Antalya 1. Noterliğinin 08/05/2020 tarih, … yevmiye sayılı ihtarname ile taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği 25/01/2020 tarihinde 47.500 Euro ve 28/04/2020 tarihinde 22.120 Euro davalı tarafından ödenmesi gerekli iken henüz Mayıs ayında sözleşmenin tamamının feshedilmesinin dürüstlük ilkesi çerçevesinde taraflarınca kabul edilmediği, 25/01/2020 vade tarihli eksik ödenen 19.000 Euro’nun ve 28/04/2020 vade tarihli 22.120 Euro’nun 7 gün içerisinde ödenmesini ihtar ettiği, davacı tarafın ayrıca Antalya 11. Noterliğinin 20/07/2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşme gereği taraflarına 89.660 Euro ödenmesi gerektiği, yalnızca 28.500 Euro ödendiği, ödenen 28.500 Euro’nun iade edilmeyeceğini, eksik yapılan ön ödeme bedeli 28.500 Euro tutarı kadar taraflarına düzenlenen bononun en geç 01/08/2020 tarihine kadar teslim edilmesini ihtar ettiği görülmüştür.
Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 23/01/2020 düzenleme tarihli, 28.500 Euro bedelli bonoya dayalı olarak davalı tarafından davacı aleyhine kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı görülmüştür.
Davacı tarafça takibe dayanak bononun da sözleşme nedeniyle davalıya verildiği, bu sebeple borçlu olunmadığı iddia edilmiştir.
Mahkememizce davacının takibe dayanak bono yönünden borçlu olup olmadığı hususuna ilişkin yapılan değerlendirmede: TBK md.138 uyarınca, sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifasının istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
Somut olayda, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden taraflar arasında 23/01/2020 tarihli sözleşme gereğince 04/05/2020- 22/09/2020 tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan konserler olduğu ve toplam sözleşme bedelinin 112.100 Euro olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1. nolu maddesinde “Mücbir sebepler, ülke çapında savaş, seferberlik halleri ile deprem ve sel halleri ve kanunen mücbire sebepler sayılacak diğer hallerdir. Bu hallerin dışında herhangi bir sebebin mücbir sebep sayılamayacağını taraflar karşılıklı kabul ve taahhüt eder” 6.2. nolu maddesinde “Organizasyon sanatçılarının, performansını veremeyecek kadar hasta olması veya mücbir sebepler hallerinde B’ye (davalıya) makul sürede yazılı olarak bildirerek performansı B’nin (davalının) onayladığı başka bir tarihe erteleme hakkına sahiptir” 6.3. no.lu maddesinde “Anlaşma, 6.1 şıkkında belirtilen sebeplerden dolayı iptal olursa B (davalı) sanatçının başka bir sanatçıyı başka bir sanatçı ile değiştirme, performansı başka bir tarihe erteleme veya performansı iptal etme hakkına sahiptir. B’nin (davalının) bu kararına göre A (davacı) sanatçıyı değiştirecek, performansı başka bir tarihe erteleyecek veya performansı iptal edecektir. B’nin … performansı iptal etmesi halinde bu organizasyon için ödenen ücreti A, B’ye iade edecektir” 6.4. no.lu maddesinde de ” mücbir sebepler nedeni ile programın iptali halinde B (davalı) tarafların üzerinde anlaşacağı başka bir tarihte program sergilemesini talep etme hakkını saklı tutar. Tarihi belirlemede nihai karar yetkisi B’ye ait olacaktır” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür. Söz konusu düzenlemelerden 23.01.2020 tarihli sözleşmede uyarlama boşluğunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 28.05.2021 tarihli duruşmada, davacı vekilinin “sözleşmenin uyarlanması talebimiz yönünden
açtığımız davayı takip etmiyoruz, takipsiz bırakıyoruz, davamızı sadece menfi tespit ve haksız
fesih sebebiyle tazminat davası olarak devam ediyoruz” beyanı nedeniyle sözleşmenin uyarlanması talebi yönünden mahkememizce dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, karar tarihi itibariyle de işlemden kaldırma tarihinden itibaren yasal 3 aylık sürenin dolduğu görülmekle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davalının sözleşmenin feshine ve ödediği bedelin iadesi istemi ile yaptığı takibe ilişkin olarak mücbir sebep kavramının somut olayda bulunup bulunmadığına yönelik değerlendirmede:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2018 tarih 2017/90 Esas, 2018/1259 Karar sayılı emsal içtihadında, “Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04.06.2021 tarihli ve E. 2021/3542 K. 2021/6001 sayılı emsal içtihadında “Taraflar arasında devam eden kira ilişkisini etkiler şekilde dünya genelinde ortaya çıkan COVID-I9 pandemisi ve bu bağlamda yasa koyucu tarafından alınan önlemler ve bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak iş hayatına etkileri hukuken meşhur ve maruf vakıalardandır” denmektedir. Meşhur ve maruf vakıaların ise ispatı gerekmez. Zira bunlar çekişmeli sayılmaz (HMK md. 187 f. 2).
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edilmiştir. Bunun dışında 17 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1 maddesi “Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle… ifadesiyle başlamaktadır. Görüldüğü üzere, yeni koronavirüs salgını kanun koyucu tarafından açıkça mücbir (zorlayıcı) sebep olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla, eldeki uyuşmazlık bakımından dava konusu somut olayda mücbir sebebe ilişkin koşulların bulunduğu hususu tartışmasızdır.
TBK 136. maddesinde; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder” düzenlemesi mevcuttur.
Aslolan ahde vefadır. İmkansızların geçici olması halinde tarafların bir süre daha ahde tahammül etmeleri gerekir. Ahde tahammül süresinin sona ermesi halinde ancak fesih dönme hakkı kullanılabilir. İfa imkânsızlığı borcu sona erdiren nedenlerdendir. BK. md. 117/1 ‘e göre “borçluya isnat olunamayan haller münasebetiyle borcun ifası mümkün olmazsa borç sakıt olur’. İfa imkânsızlığı ortaya çıkış nedenlerine göre bazı ayırımlara tabi tutulmaktadır. Bu ayırımlardan birisi de objektif imkânsızlık (daimi imkânsızlık) – geçici imkânsızlık ayırımıdır. Şayet ifa imkânsızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için söz konusu ise buna objektif imkânsızlık denilmektedir. Objektif imkânsızlıkta sözleşme esasen BK. Md.20 uyarınca butlanla batıldır (geçersizdir) ve ayrıca feshi gerekmez. Hâlbuki geçici imkânsızlıkta akdin ifası (icrasının istenmesi) bir hadisenin gerçekleşmesine bağlıdır. Ancak o hadise tahakkuk ederse akdin icrası istenebilir. … Şüphesiz geçici imkânsızlığın varlığı, beraberinde tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorununu getirir. Bu konudaki kural “ahde vefa-söze sadakat” ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşmeyle bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir başkası ile sözleşme yapma firsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleşmeyle bağlı tutulma süresine “akde tahammül süresi” denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Dava konusu somut olayda, sözleşmenin düzenlenmesinden sonra tüm Dünya ve Türkiye’de mücbir sebep niteliğindeki Covid 19 salgınının ortaya çıktığı ve bu kapsamda bir takım önleyici tedbirler alındığı, bu önleyici tedbirlerin taraflar arasındaki sözleşmenin ifa edilebilirliğini de belli bir süre için ortadan kaldırdığı görülmüştür. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden fesih tarihine kadar gerçekleşmesi planlanan sözleşmedeki 8 adet konserin pandemi tedbirleri sebebiyle gerçekleşmediği, davalıya ait otellerin Mayıs ve Haziran aylarında kapalı olduğu görülmüştür. Kalan konserlerin bulunduğu ve otellerin açık olduğu, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında da geçmiş yıllara göre davalının otellerinde müşteri sayısının düştüğü görülmüştür. Sözleşmeye göre kalan konser sayısı davalının uğradığı müşteri kaybı ile işletmenin uğradığı kar kaybı dikkate alındığında davalı yönünden akde tahammül süresinin fesih tarihi itibariyle sona erdiğinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Tarafların ticari defter ve belgeleri ile sözleşmenin düzenlendiği tarih ve takibe dayanak bononun düzenleme tarihinin bir bütün olarak esas alındığında davalının ödediği bedelin iadesini talep etmekte bu anlamda ödediği bedelin karşılığında düzenlenen bononun tahsili için takip yapmakta haklı olduğu, davalının sözleşmenin feshinde dürüstlük kurallarına aykırı hareket etmediği kanaatine varılmış, açıklanan gerekçelerle davacıların menfi tespit isteminin ve sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı tarafından kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de; koşuları ve yasal unsurları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davacının sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin talebinin mahkememizin 28/05/2021 tarihli oturumda işlemden kaldırılmasına karar verildiği görülmekle bu husustaki talep yönünden davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davacının menfi tespit ve sözleşmenin haksız feshi nedeni ile tazminat talebinin REDDİNE,
3-Koşulları ve yasal unsurları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 3.811,99 TL harç ile ıslah ile alınan 6.140,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.871,29 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacılara İADESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden menfi tespit ve sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat istemi yönünden ıslah ile birlikte toplam 360.085,024 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğine hesaplanan 33.655,95 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden sözleşmenin uyarlanmasına yönelik talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğine hesaplanan 5.100 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Artan ve kullanılmayan gider avansının istek aranmaksızın yatırana İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022

Başkan …
¸E- İmzalı

Üye …
¸E- İmzalı

Üye …
¸E- İmzalı

Katip …
¸E- İmzalı