Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/416 E. 2021/578 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/416
KARAR NO : 2021/578
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, bu ticari ilişki kapsamında müvekkilinin davalı şirketten bakiye 222.660,63 TL alacağı olduğunu, arabuluculuk müessesindenbir sonuç alamadıklarını, bu alacağın tahsili için davalı aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğunu, davalının takip sorası dava öncesi müvekkili borcun miktarını karşılayan tutarda … tarihinde 100.000,00 TL ve 06.07.2020 tarihinde her biri 65.000,00 TL tutarında toplam 130.000,00 TL lik iki adet çek ile ödeme yaptığını, kısmi ödemelerin önceliklefaiz ve ferilerine mahsup edildikten sonra davalının bakiye borcu bulunduğunu, bu nedenle fazlaya dair hukuki hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafın Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasında kapak hesabı yapılmak sureti ile ve ödemelerin düşülmesi ile oluşacak bakiye kalan şimdilik 40.145,48 TL bakiye dosya borcu olan asıl alacağa ve ferilerine yapılan haksız itirazın iptali ile takjibin devamına ve borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olmasından dolayı asıl alacak miktarının % 20’si oranında inkar tazminatına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkili aleyhine başlatılan Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına müvekkili şirket tarafından takip konusu faturalar nedeniyle borçlu bulunmadığına dair itiraz edildiğini, ayrıca taraflar arasında ürünler nedeniyle ve talep edilen alacak nedeniyle ihtilaf mevcut olup yargılamayı gerektirdiğinden likit bit alacaktan söz edilemeyeceği için % 20 icra inkar tazminatının da reddi gerektiğini, bu nedenle haksız ve kötü niyetli iddialarla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
6.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
7.Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası, iş bu dosya arasına alınmıştır.
8.Mahkememizce taraf ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir. HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
9.Bilirkişi tarafından hazırlanan … tarihli raporda özetle; her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini karşıladığı, tarafların ticari defter kayıtlarına göre, 25.11.2019 takip tarihi itibariyle davacının davalı şirketten 222.660,63 TL alacaklı gözüktüğü, 16.01.2020 tarihi itibariyle ise davalı şirketin davacıdan 7.168,687 TL alacaklı gözüktüğü, davalı şirketin 16.01.2020 tarihi itibariyle davacıdan 7.168,68 TL alacaklı gözükmesinin davalı tarafça davacı tarafa takip sonrası ancak eldeki dava öncesi yapılan ödemeden kaynaklandığının görüldüğü, mahkeme, davalının davacı tarafa takip sonrası dava öncesi yapmış olduğu ödemelerin öncelikle asıl alacak faiz ve ferilerinden mahsup edilmesi gerektiği kanaatinde ise; bu halde davalının davacıya 25.11.2019 takip tarihi itibariyle 222.660,63 TL borçlu olduğu, dosya kapsamında davacının davalı tarafi takip öncesi yasanın öngördüğü şekilde temerrüde düşürdüğüne dair bir bilgi belge ve ihtara rastlanılamadığı, bu nedenle davacının davalı tarafı 25.11.2019 takip tarihi itibariyle temerrüde düşürdüğünden asıl alcak tutarına bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği, tarafların tacir ve yapılan işinde ticari olması nedeniyle asıl alacak tutarına 25.11.2019 takip tarihinden itibaren % 19,50 oranında faiz işletilmesi gerektiği, davalı tarafça davacı tarafa 07.01.2020 tarihinde 100.000,00 TL ve 16.01.2020 tarihinde de toplam 130.000,00 TL tutarında iki adet çek verildiği, bu yapılan ödemeleri öncelikle faiz ve ferilere mahsup edildiğinde; raporda hesaplaması gösterildiği üzere, dava tarihi itibariyle toplam bakiye borcun 28.992,69 TL olduğu, davacı tarafça davalıdan dava dilekçesinde 40.145,48 TL edildiği belirtilmiştir.
10.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
11.Bilirkişi raporuna itirazların/beyanların değerlendirilmesi için bilirkişiden ek raporu aldırılmıştır.
12…. tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; mahkeme, davacının, davalı tarafı takip öncesi temerrüde düşürmediği, bu nedenle takip öncesi işlemiş faize yer olmadığı, çekin verildiği tarihe kadar bir ödeme belgesi olduğu ve verildiği tarihten vade tarihine kadar faiz hesaplaması gerekmediği kanaatinde ise kök rapordaki tespitlerin geçerli olduğu; ancak mahkemenin söz konusu çeklerin vade tarihlerine kadar faiz hesaplanması gerektiği kanaatinde ise dava tarihi itibariyle toplam bakiye borcun 42.099,50 TL olduğu görülmüştür.
13.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
14.Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi kök ve ek raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Tekrar rapor alınmasına veya ek rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
15.Çek, Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, kanunun öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna., E/ Göç Gürbüz, D: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s:268).
16.TTK m. 786 gereği; Çekte öngörülen herhangi bir faiz şartı yazılmamış sayılır. TTK m. 795 gereği; Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir. 5941 sayılı kanunun geçici 3 üncü maddesi gereği; 31/12/2021 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir. Çek, mahiyeti itibariyle, kredi değil, ödeme aracıdır. Ayrıca, TBK m. 100 gereği; Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz. Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir.
17.Çeklerin, hukuki mahiyeti gereği yapılan bu genel açıklamalardan sonra, dosyaya dönüldüğünde; mahkememiz davacının, davalı tarafı takip öncesi temerrüde düşürmediği, bu nedenle takip öncesi işlemiş faize yer olmadığı, çekin verildiği tarihe kadar bir ödeme belgesi olduğu ve verildiği tarihten vade tarihine kadar faiz hesaplaması gerekmediği, davalının davacı tarafa takip sonrası dava öncesi yapmış olduğu ödemelerin öncelikle asıl alacak faiz ve ferilerinden mahsup edilmesi gerektiği kanaatinde olmakla; bilirkişi raporunda yapılan hesaplama gereği; bakiye borcun 28.992,69 TL olduğu, takipten önce bir temerüdün olmadığı kanaatine varılmakla; davanın kısmen kabulüne karar vermek, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
18.Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince; İcra inkar tazminatının şartları şunlardır: a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı, b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı, c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı, d)Talep olmalı, e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir. Dosyaya baktığımızda; yukarıdaki kanuni şartların mevcut olduğu, alacağın likit olduğu kanaatiyle, davacının inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ İLE, takibin 28.992,69 TL üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile, hükmolunan alacağın %20’si oranında hesaplanan 5.798,53 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 170,78 TL peşin karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 2.571,55 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 225,18 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.127,50 TL’nin, haklılık oranı gereği; 811,80 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça bir gider yapılmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin; haklılık oranı gereği; 950,40 TL’sinin davalıdan alınarak ; 369,60 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden; 4.348,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır