Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/395 E. 2022/367 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/395
KARAR NO : 2022/367
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ: 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …plakalı aracın sahibi olduğunu, 26/08/2018 tarihinde Antalya ili Konyaaltı ilçesi Altınkum Mahallesi GMK caddesi ile Belediye caddesi kesiştiği o tarihte kontrolsüz kavşakta kontrollü olarak geçiş üstünlüğü kendisinde iken kavşak geçişini tamamlamak üzere olduğu anda …plakalı olan …sevk ve idaresindeki aracın, müvekkilinin aracına arka sol köşe yandan çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası davalı …’ın, olay yerinden kaçtığını, bu duruma ilişkin olay mahallinde trafik ekiplerince 26/08/2018 tarihli kaza tespit tutanağı düzenlendiğini ve müvekkilinin aracının kaza sonrası halini gösterir resimlerin çekildiğini, davalı …sevk ve idaresindeki …plakalı aracın, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalandığını, davalı sigorta şirketince sigortalanan davalı …’ın sevk ve idaresindeki aracın %100 kusurlu olduğunu, davalı …’ın ifade tutanağında kavga çıkar diye kaçtığını beyan etmesinin doğru olmadığını, sigorta şirketine başvuru yapmış iseler de cevaplarında kusur raporunun da başvuru evraklarına eklenmesini talep ettiklerini, taraflarınca müvekkile ait araçta hasarın tespiti için Antalya 4. Asliye Hukuk mahkemesinde …değişik iş sayılı dosya ile kusur oranı yönünden trafik bilirkişisince tespit yapılıp kusur oranının belirlenmesi için başvurulmuşsa da hukuki yarar yokluğundan reddedildiğini, müvekkilinin davalı aracı ati sigortadan ödeme alamayacağı için ve müvekkilin araç ihtiyacını bir an evvel karşılamak adına aracının hasar durumunu … rapor numarası ile ve 05/11/2018 tarihli özel ekspertiz raporu ile tespit ettirildiğini, buna göre 25.783,53 ₺ (TL) olarak hesaplandığını, bu hasar tespit raporu sonrası müvekkile ait aracın tamiri yapıldığını ve bir takım parçalarının değiştiğini, işçilik ve KDV dahil 25.308,10 ₺ (TL) tutarındaki hasar bedelinin davacı müvekkil tarafından ödendiğini, bu zararın ZMMS tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkilinin aracının kaza sonrası arka sol teker aksı kırıldığı için yürümez hale geldiğini ve araç ihtiyacını gidermek adına muadil bir aracı 27/08/2018-27/09/2018 tarihleri arasında kiralamak zorunda kaldığını, müvekkilinin aracının parçalarının nadir bulunan ve yurt dışından temin edilen parçalardan hasar aldığı için tamirinin iki ayı bulduğunu, ancak müvekkilinin kazadan bir ay sonra yurt dışına seyahat ettiği için ülke içinde araç ihtiyacı kalmadığından bir ay süre ile araç kiraladığını, bahsedilen sebeplerle müvekkilinin …tescil plakalı aracında meydana gelen hasar ve tamir bedeline ilişkin tamir, değer kaybının ve kiralama bedeli tahsili için dava açmak zorunda kaldıklarını beyan ederek; davalılar yönünden araçta meydana gelen maddi hasar için şimdilik 1.000,00 ₺ (TL)’nin ve değer kaybı için şimdilik 1.000,00 ₺ (TL)’nin kaza tarihinden itibaren, müşterek ve müteselsilen davalı …yönünden kaza tarihi itibariyle, davalı sigorta yönünden sigortaya başvuru tarihi olan 28/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ; yalnızca …yönünden, araç kiralama bedeli için 6.750,00 ₺ (TL) +KDV olmak üzere 7965 ₺ (TL) nin 27/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak, davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B.CEVAP:
Davalı …Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası açılamayacağını, taleplerin zaman aşımına uğradığını, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve kusur ile sınırlı olduğunu, illiyet bağının ispatlanması gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …cevap dilekçesinde özetle; müvekkili yönünden mahkemenin görevsiz olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin İstanbul Çağlayan mahkemesi olduğunu, zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, müvekkili açısından zorunlu arabuluculuk şartının olmadığını ancak mahkeme aksi kanaatte olsa bile müvekkili bakımından bu şartın gerçekleşmediğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, zarar var ise sigortacı tarafından karşılanacağını, ödeme yükümlülüklerinin olmadığını, davacının kusurlu olduğunun tespit edileceğini, davanın genişletilmesini rızalarının olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, haksız fiilden (trafik kazasından) kaynaklı tazminat taleplerinden ibarettir.
C. YARGILAMA SÜRECİ, MAHKEME KABULÜ/HUKUKİ NİTELEME:
Aşamalarda, davalı vekilinin, usulsüz tebligat yapıldığına ilişkin iddiaları mahkememizce adil yargılanma hakkı ve bunun bir görünümü olan, HMK da da ifadesini bulan hukuki dinlenilme hakkı kapsamında yerinde bulunmuş, usuli eksiklik giderilmiştir.
C1. YETKİ İTİRAZI:
Davalılar yetki itirazında bulunmuşlardır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2019/71 esas, 2019/798 karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 16. Maddesi uyarınca haksız fiilden doğan davalarda genel yetkili mahkemeler yanında haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği, yahut gelme ihtimalin bulunduğu yer ile zarar görenin yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir. Motorlu aracın neden olduğu kazalardan doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, davalının yerleşim yeri (HUMK 9, KTK 110/2), haksız fiilin vuku bulduğu yer (HUMK 21, KTK 110/2), sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer (KTK 110/2) mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir. Bir dava için birden fazla ( genel ve özel ) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemeler haricindeki yetkisiz mahkemede açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Ayrıca, sigorta şirketinin hasım olarak gösterildiği davalar KTK 110 ve Sigorta Poliçesi Genel Şartları C/7 maddesine göre sigortacının merkez veya şubesinin ya da sigorta sözleşmesinin yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinde açılabilir. Yine istikrar kazanmış Yargıtay HGK ile özel daire kararları uyarınca acenteden daha üst mevkide bulunan ve onu denetleyen bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinde de dava ikame edilebilir. Anılan bölge müdürlüğünün, kazanın vuku bulduğu veya sigorta sözleşmesinin yapıldığı acentenin bağlı bulunduğu bölge müdürlüğü olması da gerekmez. (Yargıtay HGK’nın 30/04/2014 tarih, 2013/17-2099 esas, 2014/572 karar; 17. Hukuk Dairesinin 12/06/2017 gün, 2016/5765 esas, 2017/6653 karar; 12/05/2016 gün 2016/6857 – 5849 E.K.; 20/01/2016 tarih, 2015/19323 esas, 2016/641 karar sayılı içtihatları)
Somut davada, davacının yerleşim yeri Antalya’dır ve ayrıca davalılardan sigorta şirketinin mahkememiz yargı çevresi olan Antalya’da bölge müdürlüğü mecuttur(https://www….sigorta.com/iletisim) Bu nedenlerle, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, davalıların yetki itirazı yerinde değildir.
C2. GÖREV İTİRAZI:
Davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcuttur. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD’nin 2017/117 E, 2017/120 K sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu durumlarda bunlar hakkında birlikte açılan davalar birbirlerinden bağımsız olduğundan görevli mahkemenin her bir dava bakımından ayrı ayrı belirlenmesi lazım gelir. Ancak, ihtiyari dava arkadaşı durumundaki davalılardan biri veya birkaçı hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri veya diğerleri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa davaların aynı dava dilekçesi ile özel mahkemede açılması iktiza eder (HGK’nun 05.05.2004 gün ve 2004/9-261 Esas 2004/254 Karar sayılı ilamı ve HGK’nun 19.03.2014 tarih ve 2013/22-1201 Esas 2014/373 Karar sayılı ilamı). Buna göre, somut olay bakımından, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle davanın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesinde açılmasında herhangi bir usulsüzlük yoktur.
C3. ZAMAN AŞIMI DEF-İ- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE:
Dava, trafik kazası (haksız fiile) dayanmaktadır. Kanun koyucu bu kapsamda hak düşürücü süre öngörmemiştir.
Zaman aşımının geçip geçmediği hususuna bakıldığında ise; Özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde kanunun kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 72-73 maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır.İşte, zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır (Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:IV, İstanbul 2001, Cilt:2, s.1761;Von Tuhr. A.:Borçlar Hukuku (C.Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt:1-2, s.688 vd.;Canbolat, Ferhat:Def’i ve İtiraz Arasındaki Farklar ve İleri Sürülmesinin Hukuki Sonuçları, EÜHF Dergisi, Cilt:III, Sayı:1, Kayseri 2008, s.255 vd.; HGK’nun 06.04.2011 gün ve E:2010/9-629, K:2011/70 sayılı ilamı).6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 49 ve devamı maddeleri haksız fiillerden doğan borç ilişkilerini düzenlemektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 72. maddeye göre; Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. 2918 sayılı Karayolları trafik kanunu’nun 109 uncu maddesi gereğince de ; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.(HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Kaza tarihi,26/08/2018, iş bu dava tarihi ise 11/09/2020’dir. Bu yönüyle zaman aşımı süresinin geçtiği anlaşılmakla birlikte, olaya ilişkin polis merkezindeki belgelerden de anlaşılacağı üzere, kollukça “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçundan tahkikat yürütüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/17-224 E, 2020/982 K sayılı; 2017/17-1111 E, 2019/424 K; 2017/17-1103 E, 2019/423 K sayılı emsal ilamlarında da belirtildiği üzere; trafik güvenliğini tehlikeye düşürme suçu bir tehlike suçu olup, mağduru ölen/yaralanan değil, kamu güvenliğidir. Somut olayda, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan tahkikatın yürütüldüğü, uzamış zaman aşımının uygulanması için mahkumiyet hükmünün olmasının ya da ceza davasının açılmasının şart olmaması karşısında, kabule göre ceza zaman aşımının uygulanması gerekir. Somut olayda kazanın, 5237 sayılı TCK’nın 179/2. maddesinde düzenlenen ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının TCK’nın 66/1-e. maddesi uyarınca sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olması karşısında zaman aşımı def-i yerinde bulunmamıştır.
Dosyadaki zorunlu arabuluculuk tutanağına bakıldığında, her hangi bir aykırılık, davanın usulden reddini gerektirir bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ön sorunlar bakımından yukarıda yapılan bu açıklamalardan sonra somut dosyaya tekrar dönüldüğünde mahkememizce kaza yönüyle kusur raporu alınmıştır.
03/02/2021 tarihli kusur bilirkişi raporunda özetle; …plakalı araç sürücüsü …’ın, KTK’nın 57/1,a, 47/1,b, 84 maddeleri ile yönetmeliğin 95, 101, 109 uncu maddelerini ihlal ettiği, …plakalı araç sürücüsü …’ın ise; KTK’nin 47/1,c ve 52/1,a maddeleri ile yönetmeliğin 95 ve 101 inci maddelerini ihlal ettiği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Aşamalarda, davacının talepleri dikkate alınarak, sigorta eksperi bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
03/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; kaza sonucunda araçta meydana gelen hasarın, parça değişimi ve hasar gören parçaların onarım ve değişim işçiliklerinin 24.461,53 TL + KDV (KDV DAHİL 28.864,60 TL) tutarında olduğu; aracın hasarı kilometre düzeyi, boyanan parça miktarı, parça değişim adedi, aracın kullanılış şekli, aracın bu hasarından önce mevcut hasarı bulunup bulunmadığı, sigortalı ile sigorta şirketi arasında akdedilen poliçenin tanzim tarihi, gibi parametreler dikkate alınıp yapılan değerlendirmeler itibariyle araç tarafımdan fiziki olarak görülmeyip temin edilen belge (tutanak/ resimler/ fatura ve sair evraklar) doğrultusunda; inceleme konusu aracın kaza tarihinden önce piyasa değerinin 110.000,00 TL olduğu 25/09/2018 tarihindeki kaza olayından sonra piyasa koşulları gereği piyasa değerinin 97.00,00 TL olacağı, sonuç olarak inceleme konusu araç üzerinde 13.000,00 TL değer kaybı oluşacağı ;bahse konu kaza sonucu …plakalı aracın makul onarım süresinin 10 gün olacağı kanaatine varıldığı; araç mahrumiyet bedeli tutarını hesaplayabilmek için, günlük araç kiralama hizmeti veren firmalara ait muadil bir aracın kaza tarihi baz alınarak günlük araç kiralama bedellerinin araştırıldığı ve dava konusu araca muadil bir aracın günlük kira bedelleri öğrenildiği, yapılan araştırma neticesinde, kaza tarihinde muadil bir aracın ortalama günlük kiralama bedelinin 290,00 TL olduğunun tespit edildiği; buna göre dava konusu araç için mahrumiyet bedelinin: 10 gün (onarım süresi) x 290,00 TL = 2.900,00 TL olduğu tespit edildiği; davaya konu …Sigorta A. Ş.’ye ait … nolu poliçe teminat limitinin araç başına 36.000,00 TL olduğunun tespit edildiği hususları belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Davacı taraf dava değerini artırmıştır ve dilekçesi davalı taraflara tebliğ edilmiştir.
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar kusur raporunda asli – tali ayrımı da, yüzde kusur oranı da gösterilmese de; 6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazasına etki eden ve tarafların kusur durumlarının belirlenmesinde rol oynayabilecek olan araç hızlarının tespiti, aracın teknik özelliklerine göre kazanın oluş şeklinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması vs. gibi bir durum yoksa, kazadaki kusur oranlarını belirlemenin teknik bilgiyi gerektiren bir yönü bulunmamaktadır.(Yargıtay 17. HD., 2019/2909 E,2020/7805 K.) Bu nedenlerle, 03/02/2021 tarihli kusur bilirkişi raporundaki tespit ve bulgular ışığında, davacının kazada %30 oranında kusurlu olduğu, davalının ise % 70 oranında kusurlu olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, dosyadaki bilirkişi raporları gereği, kusur oranı da göz önüne alınarak; Davanın kısmen kabulü ile; davacının değer kaybı tazminatı talebinin kısmen kabulü ile, 9.100,00 TL değer kaybı tazminatının davalı …yönünden 26/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı …Sigorta yönünden 05/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına; davacının hasar/tamir bedeli tazminatı talebinin kısmen kabulü ile; 20.205,22 TL (KDV dahil) hasar/tamir bedeli tazminatının davalı …yönünden 26/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı …Sigorta yönünden 05/10/2018 tarahinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına; davacının araç kiralama bedeli tazminatı talebinin kısmen kabulü ile; 2.030,00 TL araç kiralama bedeli tazminatının 27/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki; davacının sigorta şirketine başvurusunun 24/09/2018 tarihinde olduğu, dosya içinde mevcut 03/11/2020 tarihli sigorta şirketi cevap yazısından anlaşılmaktadır. Haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalı sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut dosyada, başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrası 05/10/2022’dir. Sigorta şirketine yönelik bu tarih, talep de göz önüne alınarak faiz başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Davalı gerçek kişi yönünden bakıldığında ise; Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup, tazminat borcu haksız fiil tarihinde muaccel olur. Başka bir ifade ile haksız fiillerde borcun muaccel hale gelmesi ihtarı gerektirmez. Bu durumda, davacı tarafın talep ettiği tazminata, talep var ise talep ettiği gibi kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir(Yargıtay 17. HD., 2008/2484 E., 2008/4216 K., Yargıtay 11. HD., 25.1.2007 tarih, 2005/14182E.,2007/809 K.) Bu nedenle, davalı gerçek kişi yönüyle faiz başlangıcı kaza tarihi olarak belirlenmiştir.
HÜKÜM/ Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacının değer kaybı tazminatı talebinin KISMEN KABULÜ İLE, 9.100,00 TL değer kaybı tazminatının davalı …yönünden 26/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı …Sigorta yönünden 05/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
2-Davacının hasar/tamir bedeli tazminatı talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 20.205,22 TL (KDV dahil) hasar/tamir bedeli tazminatının davalı …yönünden 26/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı …Sigorta yönünden 05/10/2018 tarahinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
3-Davacının araç kiralama bedeli tazminatı talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 2.030,00 TL araç kiralama bedeli tazminatının 27/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Davacı tarafça yatırılan 54,40 ₺ (TL) başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 170,18 ₺ (TL) peşin harç ve aşamalarda yatan 680,80 ₺ (TL) harç toplamı 850,98 ₺ (TL)’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli 1.289,52 ₺ (TL)’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, davalı sigorta şirketinin aleyhine verilen miktar göz önüne alınarak 1.150,85 ₺ (TL)’sinden müteselsilen sınırlı sorumlu olmasına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve yukarıdaki hüküm fıkraları ile mahsup edilen toplamda 905,38 ₺ (TL)’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.572,50 ₺ (TL)’nin haklılık durumu gereği; 1.100,75 ₺ (TL)’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 ₺ (TL)’nin haklılık durumu gereği 924,00 ₺ (TL)’sinin davalılardan müteselsilen, 396,00 ₺ (TL)’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden; 5.100,0 0 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili …ile davalı …vekili …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2022

Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır