Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/376 E. 2021/734 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/376
KARAR NO : 2021/734
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ s : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; Araba alım satımı (Galericilik) yapan davalı tarafın Internet sitesi Sahibinden.com da … plaka sayılı … model … Marka araç için “çok temiz hasarsız “olarak ilan verdiğini ve servis işi yapan (ekte vergi levhası sunulmuştur) ve ticari olarak aracı kullanacak olan müvekkilinin de ilana güvenerek ve araç plakasından, şasi ve motorundan yaptığı sorgulama sonucunda herhangi bir sorun çıkmaması sonucu … tarihli Üsküdar … Noterliğince tanzim edilen … yevmiye no’lu araç satış sözleşmesi ile 132.0900,00 TL ödeyerek satın aldığını, müvekkilinin aracı İstanbul ilinden teslim aldığını ve Antalya iline … tarihinde geldiğinde klima gazı ,ön kapak, silindir kapağı ,torna işçilik ,mekanik işçilik ,kumanda gövde kapağı, krank mil keçesi .zincir seti, subap boşluğu ayarı , kayış kanalı ,balata spreyi, mbt yapıştırıcı vs vs …gibi bir çok arıza ve arabadaki ayıp veçhile toplamda faturalı olarak(ekte faturalar sunulmuştur) sanayide 12.880,00 TL ödemek zorunda kalındığını (orjinal servis fiyatı 16.000 TL civarıdır),bu hususta mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin de olduğunu, müvekkiline ayıplı olan aracı satan davalı hakkında Antalya … İcra …/… sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını ve davalının itiraz ederek takibi durduğunu bunun üzerine Antalya Arabuluculuk Bürosuna başvurulmuşduğunu ve …/… sayılı dosya ile anlaşmaya varılamadığını, davalının haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu ve itirazın iptali için iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu beyan ederek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere … tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Araç satış sözleşmesi düzenlenmeden önce, araç davacı …’ın isteği üzerine bizzat kendisinin belirlediği oto ekspertiz bayisine götürülerek ekspertiz raporu alındığını, ekte sunulan ekspertiz raporunun 1/9 sayfasında ekspertiz talep eden müşterinin davacı … olduğunun açıkça belirtildiğini, yine raporun 5/9 sayfasında acil yağ değişiminin gerekli olduğunun, motor yağ seviyesinin minimumun altında olduğunun, yağ filtre kapağından damlatma şeklinde yağ kaçırıyor olduğu ve acilen müdahale edilmesinin tavsiye edildiğinin görüldüğünü, bu hususun gerek oto ekspertiz uzmanı tarafından gerekse müvekkili … Motorlu Araçlar ve Turizm Taşımacılığı Tic. Ltd. Şti. Yetkilileri tarafından davacıya ısrarla bildirilmiş ve gerekli eksiklik giderilmeden yola çıkmamasının tavsiye edildiğini, buna rağmen, davacı …’ın araca gerekli bakımları yaptırmadan araç tesliminin gerçekleştiği İstanbul’dan Antalya’ya yola çıkmış ve yolda aracın arıza yaptığını, aynca, raporun 6/9 sayfasında ön fren disklerinde aşınmaların olduğunun tespit edildiğini, bununla birlikte, aracın belirli bölgelerinde lokal boyaların olduğu, araca rot-balans ayarı kontrolü gerektiğinin de raporlandığını, her ne kadar dava dilekçesinde ayıplı araç satışı yapıldığı ileri sürülerek masraf iadesi talebiyle icra takibi başlatıldığı belirtilse de, söz konusu aracın satışının ayıplı mal satışı kabul edilemeyeceğinin, öncelikle, araca ilişkin kusur ve eksikliklerin satıştan önce alıcıya bildirildiğini, sözleşmesel ilişki kurulmadan önce ekspertiz raporunu alan davacının bu hususları bilerek, kabull ederek ve aracı bu haliyle beğenerek araç satış sözleşmesini imzaladığını, kaldı ki, satılan şeyin tesliminden önce ayıplardan haberdar olan alıcının satış konusu eşyayı mevcut ayıplarla birtikte kabul etmiş sayılacağını, TBK’nın ayıptan doğan sorumluluğu düzenleyen 222. Maddesine göre “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir.” açıklanan sebeplerle, müvekkili … Motorlu Araçlar ve Turizm Taşımacılığı Tic. Ltd. Şti.’nin davacının iddia ettiği şekilde sorumlu olmadığının kabul edilmesi gerektiğini, dolayısıyla, davacının masraf iadesi talebi için hukuki zemin oluşmadığını, söz konusu ödeme emrine karşı yapılan itirazın haklı olduğunu, kaldı ki, arabuluculuk sürecinde, arabulucuya başvuran davacıya müvekkilinin davalı tarafından aracın satış bedeli üzerinden geri alınabileceği iyiniyetle teklif edildiğini ancak davacının bu talebi kabul etmediğini, iddia edildiği gibi satılan ayıplı olsaydı, davacının bu teklifi kabul etmiş olmasının gerektiğini, başlı başına bu hususun bile, huzurdaki davanın iyiniyetten ve hukuki dayanaktan yoksun olup kötü niyetle açıldığının göstergesi olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
6.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
7.Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; taraf delilleri mahkememizce toplanmıştır.
8.Dava konusu araç, kullanım şekli yolcu nakli olan, ticari bir araç olduğundan kabule göre mahkememiz görevlidir.
9.Davalı vekilinin, cevap dilekçesinde, icra dosyasında vekil olmalarına rağmen iş bu dosyada tebligatın kendilerine yapılmadığına yönelik itirazı hukuken yerinde değildir. Çünkü, vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez. Örneğin, hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz.(Yargıtay 15. HD., 02.11.2004 T., 2004/2041-5550 sayılı kararı; Yargıtay 9. HD., 18.09.2013 T., 2011/25392 E., 2013/23002 K.; Yargıtay 22. HD, 23.06.2020 T, 2017/29927 E., 2020/7453 K.; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. HD., 2019/794 E., 2019/888 K; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD., 29/12/2017 T, 2017/1262 E., 2017/1552 K.)
10.Genel olarak söylemek gerekir ki; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … HD’nin …/… Esas, …/… Karar sayılı, … tarihli kararında da belirtildiği üzere; Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK ‘nun 207.maddesi) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK’nun 23.maddesi). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23/1 ve 1-c hükmü de uygulanacaktır.
11.Bu noktada uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karışı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır:
12.Ayıba ilişkin hukuki düzenleme, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 6098 sayılı Borçlar Kanununun 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” denilmektedir. Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz derhal ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Eğer alıcı iğfal edilmiş, yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Ticari satımlarda da muayene ve ihbar külfeti TTK 21/1-c. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için bu durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 21/1-c. maddede gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Borçlar Kanunun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Borçlar Kanunun 223. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacaktır. Alıcı ihbar külfetini yerine getirmiş ise zamanaşımı süresi içinde Borçlar Kanununun 227. maddesinde kendisine tanınan hakları dava yoluyla talep edebileceği gibi zamanaşımı süresi dolsa bile kendisine karşı açılan davada ayıptan doğan defi hakkını ve seçimlik haklarını ileri sürebilir. Bu halde artık alıcının ayıpları bildiği ya da bilmesi gerektiği konusunda ispat yükü satıcıya aittir. Zira bu suretle satıcı yasal olarak kendisine düşen bir sorumluluğu reddetmektedir. TBK’nun 231.maddesine göre, satıcı daha uzun süre için kefalet etmemiş ise, satılanı ayıba karşı tekeffülden kaynaklanan her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile alıcıya teslimin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
13.Somut olayda, Mahkememizce araç üzerinde bilirkişiler eşliğinde keşif yapılmasına karar verilmiştir. Keşif sonucu düzenlenen … tarihli bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu araç üzerinde yapılan onarımların genel bakımları kapsamında olduğu, zamanla eskiyen ve özelliğini yitiren parçaların satış sırasında öngörülemeyebileceği, satış öncesinde tarafların ortaklaşa yaptırdıkları ekspertiz raporunda; Motor Yağ seviyesi; Acil yağ değişimi gerekli Olarak görülmesinden sonra yağ değişiminin Antalya ili sınırları içerisinde kalan … Otomotiv işyerinde yapılmış olduğu, buradan hareketle aracın yağının yaklaşık 10004 Kilometre yol almasının ardından değiştiği, dolayısıyla değişen yedek parçalarının ve işçiliklerinin davacının ihmalinden kaynaklanmış olabileceği belirtilmiştir.
14.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
15.İtirazlar/beyanlar göz önüne alınarak, uyuşmazlığı bitirmeye yarayacak gerekli belgeler de dosyaya kazandırılarak, itirazların/beyanların da değerlendirilmesi için bilirkişilerden ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
16…. tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Kök raporda yapılan tespitlerde dosya ve eklerinde bulunan eksper Raporu evrakında bahsedilen “Acil yağ değişimi gerekli” üzerinden yapılan tespitlerin kök rapordan sonra sunulan evraka göre yeniden değerlendirildiği, … tarafından sunulan fatura evrakında bahsedilen iş kalemlerinin davacı tarafından sunulan fatura evrakında ki iş kalemleri üzerinden yapılan değerlendirmeyi değiştirir nitelikte olduğu, dava konusu araç üzerinde yapılan bazı onarımların genel bakımları kapsamında olduğu, zamanla eskiyen ve özelliğini yitiren parçaların satış sırasında öngörülemeyebileceği, dava konusu araca yapılan onarım işlerinin raporda detaylı açıklanan kalemlerinin aracın eksik yağ ile uzun süre kullanılmasından kaynaklandığının anlaşıldığı (motor yağı ve yağ filtrelerinin ekspertiz yapılan gün itibariyle değiştiği fakat dava konusu araçta yine de yağ eksikliğinden kaynaklı arızalar oluştuğundan hareketle aracın satıştan önce eksik veya yetersiz yağ ile kullanılmış olduğunun anlaşıldığı), aracın zamanla ortaya çıkabilecek, olağan muavene ile ortaya çıkarılamayacak türden ayıplı olduğunun anlaşıldığı, ayıplı (yağ eksikliğinden kaynaklı olan) parçalarının onarımı için davacı tarafından sunulan faturaların detaylı incelenmesi ve ayıklanması sonucu ayıp miktarının 6.861,76 TL (KDV HARİÇ) olduğu, bu tutarın fatura tarihi itibariyle piyasa rayiçlerine uygun olduğu belirtilmiştir.
17.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
18.Somut davada, cevap dilekçesinde, davalı, davacının süresinde bir ayıp ihbarında bulunmadığını/ayıp defini ileri sürmemiştir. Ayıp ihbarı defi niteliğinde olup davalı tarafından ileri sürülmelidir. Mahkemece re’sen dikkate alınamaz.
19.Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
20.Bu hususlar doğrultusunda, … tarihli bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
21.Tüm dosya kapsamı, … tarihli bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınarak, dava konusu araç üzerinde yapılan bazı onarımların genel bakımları kapsamında olduğu, zamanla eskiyen ve özelliğini yitiren parçaların satış sırasında öngörülemeyebileceği, dava konusu araca yapılan onarım işlerinin raporda detaylı açıklanan kalemlerinin aracın eksik yağ ile uzun süre kullanılmasından kaynaklandığının anlaşıldığı (motor yağı ve yağ filtrelerinin ekspertiz yapılan gün itibariyle değiştiği fakat dava konusu araçta yine de yağ eksikliğinden kaynaklı arızalar oluştuğundan hareketle aracın satıştan önce eksik veya yetersiz yağ ile kullanılmış olduğunun anlaşıldığı), aracın zamanla ortaya çıkabilecek, olağan muavene ile ortaya çıkarılamayacak türden ayıplı olduğunun anlaşıldığı, ayıplı (yağ eksikliğinden kaynaklı olan) parçalarının onarımı için davacı tarafından sunulan faturaların detaylı incelenmesi ve ayıklanması sonucu ayıp miktarının 6.861,76 TL (KDV HARİÇ) olduğu, KDV dahil 8.096,00 TL olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
22.Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebine gelince;
23.İcra inkar tazminatının şartları şunlardır: a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı, b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı, c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı, d)Talep olmalı, e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
24.Dosyaya baktığımızda; yukarıdaki kanuni şartların mevcut olduğu, alacağın likit olduğu anlaşılmakla, inkar tazminatının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının Antalya Genel İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile, 8.096,87 TL üzerinden takibin aynı şartlarda DEVAMINA
2-Hükmolunan alacağın %20’si olan 1.619,37 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 155,66 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 397,43 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan keşif giderinin, niteliği gereği “harç” kalemlerine dahil olması ve harçların bölünmezliği ilkesi göz önüne alınarak, keşif harcı olarak alınan 384,90 TL’nin mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı ara kararlar ile mahsubuna karar verilen toplamda 594,96 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 946,50 TL’nin haklılık durumu gereği; 595,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin; haklılık durumu gereği, 831,00 TL’sinin davalıdan, 489,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı taraf kendisini vekili ile temsil ettirdiğinden, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … … ve davalı vekili Sn. Av. …’un yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren davacı yönünden kesin davalı yönünden 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸