Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/324 E. 2021/549 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/324
KARAR NO : 2021/549
AVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/08/2020
KARAR TARİHİ : 15/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin sahibinin … oluğunu, davacı şirketin 2018 yılında kurulduğunu, faaliyet konusunun kaba inşaat ve kalıp işi olduğunu, davacının sahibi … ile icra dosyasındaki diğer borçlu …’in babası …’in 30 yılı aşkın dost olduklarını, … babası ile bir çok inşaat yaptığını, 2020 yılı başı pandemi öncesinde …’in, borçlarını ödemek için bankadan kredi alacağını,, kendi şirketi olan bir diğer borçlu … Gayrimenkul LTD ŞTİ’nin bilançosunun yeterli olmadığını, bilançosu düzgün olan ve Kepez Belediyesi … Kentsel Dönüşüm projesi kaba inşaat ve kalıp işini alan davacı şirkette ortak görünmesi ve kentsel dönüşüm işinin sözlşemesini göstermesi halinde kredi kullanabileceğini söylediğini, …’in babası ile dostluğu olan …’in ise babası hatırına güvenerek …’i bedelsiz olarak ve emaneten 05/03/2020 tarihinde davacı şirkete %50 pay ile ortak ettiğini ve babası ile oaln yakınlığı sesebiyle güvendiğinden şirket müdürlüğü yetkisi tanıdığını, … ve … bankaya gittiklerinde banka şube müdürünün iki şirketi grup şirketi sayacaklarını söylemesi üzerine …’in bunu kabul etmediğini, bu nedenle, 15/06/2020 tarihinde sahibi olduğu emanet ve bedelsiz verdiği %50 hisseyi geri aldığını, …’in müdürlüğünün 12/06/2020 tarihli müdürlükten alınma kararı ile sona erdiğini, , …’in 05/03/2020 ile 12/06/2020’ye kadar şirketin imzaya yetkili temsilcilerinden biri olduğunu, … ve … …. Ltd Şti’nin alacaklı … İnşaat… Ltd Şti’den mal aldığını ve karşılığında çek verdiğini, çeklerin karşılıksız çıktığının bilindiğini, ekte sunulan whatsapp görüşmesinde de bu hususun anlaşıldığını, bir çok çekin karşılıksız çıktığının bilindiğini, …’in davalıya verdiği çeklerin karşılıksız çıkması üzerine, davacı şirketin yetkilisi olduğu dönemde düzenlenmiş gibi sahte bono verdiğini, bonoda davacıya atfen atılan kaşenin müvekkiline ait olmadığını, Antalya CBS’ye suç duyurusunda bulunduklarını, davacı ile davalı arasında bono vermeyi gerektiren bir ticari ilişki olmadığını, davacının davalıya borcunun olmadığını beyan ederek; menfi tespit talebinde bulunmuştur.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının hayal ürünü olduğunu, davacı ve dava dışı senet borçlusu … Gayrimenkul Ltd. Şti., … Dayanıklı Tüketim Maddeleri Turz. Eml. Ve İnşaat San. Ve Tic. A.Ş.’ nin yüklenicisi olduğu kentsel dönüşüm projesinde ortak olarak, inşaat ve kalıp işlerini tamamlama konusunda anlaştıklarını, bu inşaat işleri için ortaya çıkacak tüm hak edişler davacı şirket adına düzenlerken, işbu inşaat işleri için ortaya çıkan tüm borçlandırıcı işlemler de … Gayrimenkul Ltd. Şti. Adına düzenlendiğini, bu düzenin amacının borçlanma sonrası şirketlerin mali sıkıntıya girmesi halinde borçlardan sorumlu olan şirketi batırmak ve hak edişlerin ve alacakların güvende kalmasını sağlamak olduğunu, davaya konu icra dosyası ile … Dayanıklı Tüketim Maddeleri Turz. Eml. Ve İnşaat San. Ve Tic. A.Ş.’ ye gönderilen … cevabında da işbu durum açıkça göründüğünü, cevabi yazıda icra dosyaları borçlularından sadece davacı adına hakediş mevcut olduğu beyan edildiğini, nitekim durumun bir süre davacı ve ortağı … Gayrimenkul Ltd. Şti.’ nin istediği gibi gitmişse de neticede … Gayrimenkul Ltd. Şti. Maddi olarak sıkıntıya girmiş ve piyasada mevcut çekleri yazılmaya başladığını, … Gayrimenkul Ltd. Şti.’ ye ait çeklerin yazılmaya başlamasının hemen ardından … Gayrimenkul Ltd. Şti. Yetkilisi … davacı şirketteki şirket yetkililiği görevini bıraktığını, tarihlere dikkat edildiği takdirde şirket yetkililiğinden çekilme tarihinin kasıtlı olarak seçildiği görüleceğini, icra takibine dayanak senedin borçlularından biri … Gayrimenkul Tur. İnş. Hafr. Oto. Tic. Ve San. Ltd. Şti. Olmakla birlikte aynı senette şirket yetkili … ve davacı … Mühendislik İnş. Turz. Tic. Ltd. Şti. İse TTK md. 724 uyarınca aynı senette müşterek müteselsil aval olarak yer aldıklarını, tanıkların beyanları ile de sabit olacağı üzere mal alımı esnasındaki tüm pazarlıklarda şirketteki her iki yetkili de müvekkilin iş yerine gelerek yukarıda bahsedilen inşaatta kullanılmak üzere mal pazarlığı yaptıklarını, müvekkilden istenen mal bağlantısının yüklü miktarda olmasından dolayı müvekkilin, öncelikle ipotek almak istemiş ancak bu sağlanmayınca kendisini garanti altına almak amacıyla işbu takibe konu senedi teslim aldığını, senet tanzimi sırasında her iki şirkete ait imza sirküleri müvekkil tarafından kontrol edilerek imzayı atan …’ in şirkette yetkili olduğu tespit edildiğini, neticede senet tanzim edilerek her iki şirket adına ve şahıs adına davaya konu senet … tarafından düzenlendiğini, bahsedildiği üzere borçlandırıcı işlemlerin tamamı … Gayrimenkul Ltd. Şti. Adına düzenlendiğinden işbu ticari ilişki için düzenlenen kayıtlar da … Gayrimenkul Ltd. Şti. Adına olduğunu, müvekkil şirkete ait ticari defterler incelendiği takdirde görüleceği üzere … Gayrimenkul Ltd. Şti. ile müvekkil arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ticari ilişki neticesinde ortaya çıkan borç için borçlu şirket yetkilisi tarafından davaya konu senet keşide edildiğini, usulüne uygun düzenlenmiş kambiyo senedi vasfı taşıyan işbu bono ile birlikte borç ilişkisi kurulmuş, davacı da borçlu konuma geçtiğini, tüm bunlar ile birlikte icra takip dosyası incelendiğinde de görüleceği üzere, senet borçlusu … Gayrimenkul Ltd. Şti.’ nin borca itirazı mevcut olmadığını, kendisine yönelik icra takibinin kesinleştiğini, icra hukuk mahkemeleri veya genel yetkili mahkemelerde açılmış herhangi bir davanın söz konusu olmadığını, haciz işlemlerine devam edildiğini, aval verenin sorumluluğunun kefalete neden olan borç ilişkisinden değil bonodan doğduğunu, davacının iddia ettiği şekli ile … Gayrimenkul Ltd. Şti. Yetkilisinin hatır ilişkisi sonucu … Mühendislik Ltd. Şti.’ ye yetkili olması da ticari hayatın olağan akışına aykırı olmakla, işbu iddia şahsi def’ i niteliği taşıdığından, … Mühendislik Ltd. Şti.’ nin işbu beyan ile borçtan kurtulması mümkün olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.
6.Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
7.Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
8.Dosyaya bakıldığında, taraflar tacirdir. Temel ilke olarak söylemek gerekir ki; Türk Ticaret Kanunu, tacire, bütün ticarî faaliyetlerinde, basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü getirmiştir.(KARAHAN, Sami, Ticarî İşletme Hukuku, 6102 Sayılı TTK. ile 6098 Sayılı TBK. ve 6100 Sayılı HMK‟ya Göre Güncellenmiş 20 Baskı, Konya 2011, s. 86; AYHAN, Rıza, Ticarî İşletme Hukuku, Ankara 2007, s. 203) Basiret, tacirin ticarî işletmesiyle ilgili olarak, fiilî ve hukukî işlemlerde göstermesi gereken dikkat, tedbir ve objektif özen yükümlülüğü demektir. Tacir, tüm bu hukukî ve fiilî işlemlerini yaparken, ticarî hayatın gerektirdiği tüm tedbirleri almalı ve meydana gelebilecek değişmeleri önceden tahmin etmeye çalışarak yükümlülük altına girmesi gereklidir. Tacirden beklenen basiretin ne olduğu kanundan değil ticarî hayattan, özellikle ticarî teamüllerden çıkartılabilir. (KİZİR, Mahmut., “Yargıtay Kararları Işığında Basiretli İşadamı Gibi Hareket Etme Yükümlülüğünün Sözleşmenin Değişen Şartlara Uyarlanmasına Etkisi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 19 Sayı: 2 Yıl: 2011, s. 245-283)
9.Somut dosyada, Antalya Genel İcra Müdürlüğünün 2020/147297 esas sayılı dosyası uyap üzerinden dosya arasına alınmıştır. Bakıldığında; takip alacaklısının, …olduğu, takip borçlularının ise …, … MÜHENDİSLİK İNŞAAT TURİZM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ve … GAYRİMENKUL TURİZM İNŞAAT HAFRİYAT OTOMOTİV TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ olduğu, takip dayanağının 382.488,28 TL Miktarlı 14/03/2020 Tanzim Tarihli,10/06/2020 Vade Tarihli Senet olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
10.Dava dilekçesinde de yer alan dava konusu senet örneğinin incelenmesinde, senet miktarının 500.000,00 TL olduğu, davacının ise avalist olarak senette yer aldığı, bir imzanın kaşe üzerinde olduğu, bir imzanın ise kaşe dışında olduğu anlaşılmaktadır.
11.Takip konusu miktar bakımından 18/08/2020 tarihli dilekçe ile açıklama yapılmıştır. Takip dosyasının kısmi yapıldığı, davanın takip miktarı dikkate alınarak açıldığı görülmektedir.
12.Dava, dava değeri itibariyle, tanıkla ispat yasağı kapsamındadır ve bu nedenle, açık rıza da olmadığından tanık dinletme talepleri yerinde değildir.
13.Mevzuata bakıldığında, TTK m. 778 yollaması gereği bonolarda da uygulanma ihtimali bulunan TTK m. 678 gereği; Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir. Dosyadan ve iddiadan da …’in temsilci olduğu dönemde, senedin tanzim edildiği açıkça anlaşılmaktadır. TTK m. 687 gereği ise; Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun
14.Davacı şirketin senette avalist olduğu anlaşılmaktadır.
15.Sorumluluk doğması için keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından şirket kaşesi dışına atılan imza aval olarak değerlendirilir (HGK.nun 05/10/2011 tarih ve 2011/12-480 sayılı kararı).
16.Aval, TTK m. 700-702’de düzenlenmiştir. Poliçede bedelin ödenmesi, aval suretiyle tamamen veya kısmen teminat altına alınabilir. Bu teminat, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir. Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır. Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır. Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder. TTK m. 708 gereği; Avale ilişkin 700 ilâ 702 nci maddeler de bonolar hakkında uygulanır.
17.Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2017/4 E, 2018/5 K sayılı, 20.04.2018 karar tarihli ayrıntılı emsal /bağlayıcı kararında da belirtildiği üzere; Aval verenin borcu bağımsız bir borçtur, bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ileteminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren, lehine aval verdiği kişinin borcun geçerliliği ile ilgilikişisel defilerini ileri süremez; ona sadece şekil eksikliğini, borcun aval veren tarafından ödendiğini veya takas edildiğiniileri sürme hakkı tanınmıştır.
18.Davacı taraf, imzanın …’e ait olmadığını iddia etmemiştir. Dosyadan ve iddiadan da …’in temsilci olduğu dönemde, senedin tanzim edildiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu hususta esasen uyuşmazlık da yoktur. Yargıtay HGK’nun 2017/(19)11-923 E, 2021/815 K sayılı güncel emsal ilamında da belirtildiği üzere;“imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekârlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”,“senedin zamanaşımına uğramış bulunması” gibi def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Dosyada ise, tanzim tarihinde …’in yetkili olduğu anlaşılmakla beraber, imzanın sahteliğine yönelik bir iddia da yoktur. Belirtilen şekilde, bir mutlak def-i ileri sürülmemiştir. Aval hükümleri gereği, şekle ait bir noksan da davacı tarafça ileri sürülmemiştir. Bunun yanında kabule göre, dava konusu iddialarını usulünce ispat edememiştir. Bahsettiği def-ileri davalıya karşı ileri süremez. Davalının bile bile kendisinin zararına hareket ettiğine ilişkin usulünce bir delil de dosyada mevcut değildir.
19.Senetteki “malen” kaydının etkisi ise, borçlu … ….Ltd Şti’nin mal karşılığı davalıya senet verdiğidir ve bunu hukuki etkisi ise adı geçen taraflar arasında çıkacak bir ihtilafta malın teslim edildiğinin uyuşmazlık dışı kalıp, aksini iddia edenin ispat yükü altında olmasıdır. Dosyadaki uyuşmazlık konusu iddia ile ilgili doğrudan bir ilgisi yoktur.
20.Antalya CBS’nin …/… Soruşturma No, …/… Karar No sayılı dosyasına bakıldığnıda özetle; şikayetçilerin … ve … olduğu, şüphelilerin ise …,… ve … ‘in olduğu, atılı suçun resmi belgede sahtecilik olduğu, benzer iddiaların o dosyada da ileri sürüldüğü, soruşturma sonucunda, bono üzerindeki keşide tarihinin, yazılı olan tarihle uyumlu olup olmadığına ilişkin kriminal inceleme metodu bulunmadığı, buna göre şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair, müştekinin kamu tanıklarının anlatımı ve sair delillerle desteklenmeyen soyut iddiası haricinde, haklarında kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte, her türlü şüpheden uzak ve somut delillerin elde edilemediği tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla; Şüphelilerin üzerlerine atılı suç ve soruşturmaya konu olaya ilişkin kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
21.Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar, mevzuat gereğince, davacı iddiasını usulünce delillerle ispatlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde, “yemin” deliline de dayanmıştır.
22.İspat yükü altında bulunan tarafın başvurabileceği delillerden biri de yemin delilidir. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Bir başka deyişle; Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK) Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2015/22-2376 esas, 2019/370 karar)
23.Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu HMK’nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir.
24.Davacı taraf iddiasının temelini, yetkili olmadığı halde yetkili olduğu dönemde yapılmış gibi … tarafından imza atıldığını iddia etmektedir. Dava, icra takibinde alacaklı olan şirkete karşı açılmıştır. İmzanın birisine ait olup olmadığına ilişkin husus, ilgili kişiden sadır olan bir husustur. Davalıdan sadır olan bir husus olmadığından bu konuda kabule göre davalıya yemin teklif edilemez. Bu nedenle, yemin hakkı hatırlatılmamıştır. Senet alacaklısı davalı ile senet borçlusu … İnşaat ….. Ltd Şti arasındaki hukuki ilişki durumu, şekle ait bir noksan olmadığından, aval geçerlidir. İddianın, davalının yetkili olmadığı bir dönemde, yetkili olduğu döneme ilişkin imza atmasının davalının da bildiği, beraber aynı kasıtla yaptıkları bir an için düşünülse dahi yemin teklif edilemez. Çünkü, HMK m. 225 gereği, Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yemine konu olamaz. (Davacı vekili dava dilekçesinin 4 numaralı paragrafında, (diğer borçludan alacağını alamayan davalının, keşideci davacı adına senedi imzalayan …’in yetkili olduğu 05/03/2020 ile 12/06/2020 sonrasında yetkili olmadığı dönemde senet tanzim ettirmiştir) ifadesi kullanmıştır.)
25.Tüm dosya kapsamı, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davanın usulünce ispat edilemediği kanaatiyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
26.İK’nın 72/IV. maddesinde davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde ihtiyati tedbir kararının kalkacağı ve hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararını gösterilen teminattan alacağı, alacaklının uğradığı zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı hükmü getirilmiştir. Bu madde hükmüne göre menfi tespit davasının reddi halinde davacının tazminatla sorumlu tutulması için kötü niyetli ve davalı alacaklının talepte bulunması zorunlu olmayıp İİK’nın 72/III. maddesine göre ihtiyati tedbir kararı verilerek uygulanmış ve menfi tespit davasının redle sonuçlanmış olması yeterlidir. Somut dosyada, davacı taraf, dava açmadan önce yine mahkememizin 2020/252 değişik iş esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararı almıştır ve teminatı da yatırmıştır. Bu hususta icra müdürlüğüne de yazı yazıldığı anlaşılmaktadır. Somut davada da, tensipte ihtiyati tedbir kararı yenilenmiş ve/ancak değişik iş dosyasında teminat alındığından tekrar teminat alınmamasına karar verilmişir. Tedbir uygulandığından ve dava ret ile sonuçlandığından, davacı aleyhine tazminata hükmedilmiştir.
27.Son olarak belirtmek gerekir ki; Yargıtay 19. HD., 2020/237 Esas, 2020/805 Karar sayılı, 04.06.2020 Tarihli, “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik” vermiş olduğu ilamında; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına karar verilmiştir.(Benzer yönde Yargıtay 11. HD., 2020/4396 E, 2021/3198 K; 2020/6050 E, 2021/4519 K) Davacı ise dosyada, arabuluculuk kurumuna başvurmuştur. Dava ret ile sonuçlandığı için, hazinece ödenen bedelin davacıdan alınmasına karar vermek gerekmiştir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki; kabul ile sonuçlansaydı dahi, içtihatlar gereği, dava tarihi itibariyle, dava konusu talep, zorunlu arabuluculuğa başvuru koşuluna tabi değildir. Buna rağmen ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurulması halinde kabule göre bu ücret davalıya yükletilemez. Kabule göre, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen bu gider davacı üzerinde bırakılmalıdır. (Emsal olarak; Diyarbakır BAM 6. HD., 2020/641 E, 2021/327 K; Samsun BAM 5. HD., 2021/220 E, 2021/287 K; 2021/353 E, 2021/411 K) Sonuca etkili olmasa da bu hususları burada belirtmek gerekmişir.
HÜKÜM/ Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İ.İ.K. M. 72/4 gereğince alacağın (dava konusu edilen) %20’si olan 77.650,36 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Hükmün tarihi ve niteliği dikkate alınarak, alınması gerekli 59,30 TL maktu ret harcının, davacı tarafça başlangıçta yatırılan 6.630,38 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, arta kalan miktarın istek halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 35.627,63 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır