Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/304 E. 2021/577 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/304
KARAR NO : 2021/577
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/07/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; Sınırlı Sorumlu … Kooperatifine ait “… parselde bulunan taşınmaz üzerine, üyeleri adına ekli krokide görülecek şekilde bahçeli ve ortak havuzlu villalar projelendirilip inşaat yapıldığını, davalının da kooperatifin üyesi ve kura çekilişinde adına “…” numarali … bölüm isabet ettiğini, … bölümün tapusunun da davalı adına üyelikten tescil edildiğini, bu süreçte davalının, kooperatif üyeliği karşılığı edindiği bağımsız bölümünü de satış yoluyla tasarrufta bulunduğunu, davacı vekil eden kooperatife ait taşınmaz üzerine inşa edilen yükleniciye isabet eden bağımsız bölümler dışındaki üyelere ait bağımsız bölümler, ortak havuza cephe, eşit bahçeli olarak ekte de sundukları krokiye göre konumlandırıldığını, bu krokiye göre havuz başında olan ve diğer villalara göre daha geniş bahçeli olacak villalar için … tarihli genel kurul toplantısında … TL “…” belirlenip bu bedeli ödemek isteyen üyeler, kuraya tabi olmadan adlarına tahsis edilmesine, diğer villaların ise noter kurası ile hangi üye adına hangi bağımsız bölümün isabet edeceğinin belirlendiğini, kooperatif üyelerine ait villaların projesinde, kuraya tabi olmayan villalar hariç her villanın bahçesinin büyüklüğü eşit olarak belirlenip buna göre havuza doğrudan cephe ve daha büyük bahçesi olacak villaların şerefiye bedeli ödemesi karar altına alınmışken, uygulamada projeden farklı imalatlar yapılıp havuzun baş batı kısmına fitness ve sauna gibi sosyal tesisler ile havuz motor sistemlerinin yer aldığı, havuz seviyesinde alanlar inşa edildiğini, bu şekilde şerefiye bedeli ödenmesi gereken villaların ön bahçeleri neredeyse tamamı ortadan kaldırılmış buna karşın havuz başında yer almayan inşaatın batı kısmında yer alan villaların ön bahçeleri projede yer alan bahçenin iki katından büyük alana ulaşıldığını, projeye aykırı olarak havuz başında yer almayan villaların bahçeleri büyütülürken havuz başında şerefiye bedeli ödeyecek villaların ön bahçeleri daraltılıp kimisi de tümden yok edilmişken havuz başında yer almayan villalar lehine fiili durum oluşturulduğunu bu şekilde havuz başında yer almayan villalar, daha büyük bahçeli daha cazip ve tercih edilen hale geldiğini, buna dayalı olarak şerefiye bedellerinin yeniden belirlenmesinin çekişme konusu haline geldiğini ve halen şerefiye bedellerinin tartışmalı durum olduğunu, tek üye dışında şerefiye bedeli ödeyen üye de olmadığını, bu nedenle üyelerden bir şerefiye bedeli tahsil edilmemişken, davalıya şerefiye bedeli ödenmesi de söz konusu olamayacağını, davacı kooperatifin üyelerinden tahsil ettiği şerefiye bedelinin bulunmadığını, davalı takip alacaklısına şerefiye bedeline mahsuben bir ödeme yapmasının düşünülemeyeceğini, davacı kooperatifinde inşaatın fiili durumuna göre şerefiye bedellerinin belirlenerek ödenmesine ilişkin üyeler arasındaki çekişme sürmekte iken davalı takip alacaklısı tarafından, kooperatif adresine şerefiye alacağına dayalı olarak …-TL Şerefiye Bedeli alacağı bulunduğunu belirterek icra ta bine girişildiğini ve kooperatif adresinde yapılan numarataj değişikliği nedeniyle takipten haberdar olunamadığından. davacı kooperatif aleyhine başlatılan icra takibine süresi içinde itiraz edilemeyerek takibin kesinleştirilmiş olduğunu bu menfi tespit istemli davasının açılma zorunluluğunun doğduğunu, dava kooperatifin takip alacaklısına borcu bulunmadığını, davacı kooperatife ait taşınmaz üzerindeki inşaatın projesi ile uygulama farklılık arz edip, proje üzerinden şerefiye bedeli belirlenmiş iken uygulamada şerefiye bedeli belirlenmesine esas alınan kıstasların değişip şerefiye bedeli alacaklı durumda olan bağımsız bölümler şerefiye bedeli ödeyerek bağımsız bölümlere göre daha tercih edilen, projeden farklı büyük bahçelere sahip olarak kullanım alanla genişletilmiş ve bu villaların değerinin yükseltildiğini, bu nedenle de kooperatif üyeleri arasında şerefiye bedelin dayalı tartışmaların sürdüğünü, şerefiye bedellerinin ne şekilde tahsil edileceği ve ne miktar olacağının belirlenemediğini ve kooperatif tarafından tahsil edilen şerefiye bedeli olmadığından davalı takip alacaklısına da şerefiye bedeli adı altında bir ödeme yapmasının düşünülemeyeceğini, kaldı ki davacı kooperatife ait inşaatıı projelerinde mantolamaya ilişkin kalem bulunmadığından kooperatif üyeleri toplanarak, her villa için …TL ek ödeme yapılması karar altına alındığı halde davalının bu ödemeyi yapmadığını, bu nedenle kooperatif ticari kayıtlarında davalı takip alacaklısının davacı kooperatife …TL mali yükümlülüğü bulunduğunu, davacı kooperatife karşı mali yükümlülüğünü tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeyen davalı takip alacaklısının, kooperatif üyeleri arasında halen tartışmalı olan “şerefiye bedeli” alacağına dayalı olarak alacağının bulunduğunun düşünülemeyeceğinden davanın kabulü ile takip alacaklısı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ettiklerini, diğer yandan, davalı takip alacaklısı şerefiye bedeline dayalı alacak talebinde bulunmuşken kooperatif ile üyesi arasındaki ilişkinin tacir/ticari ilişkisi olmadığı, davalı takip alacaklısının da tacir olmadığı halde …-TL.’na … avans faizi işleterek takip yapılmasının da düşünülemeyeceğinden işlemiş ve işleyecek avans faizi yönünden de davacı kooperatifin davalı takip alacaklısına borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
B. CEVAP:
2.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın arabuluculuk dava şartını yerine getirmediğini, bu dava kapsamında arabuluculuğun dava şartı olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … E. … K. … tarihli kararının da bu yönde olduğunu, davacı tarafından, şirketin adresi belirtilmemiş olmakla, HMK 119 uyarınca davacıya süre verilmesini talep ettiklerini, davacı kooperatifin tasfiyeye girdiği ıttıla edilmekle: davacının dava ikame edebilmesi için tasfiye memurlarından izin alıp almadığının, dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığının ve davaya sunulan vekaletnamenin halen geçerli olup olmadığının resen araştırılması gerekmediğini, davacının sıfatının da bu haliyle kabul edilemeyeceğini ve anılan eksikliklerin davanın reddini gerektirdiğini, şerefiye bedeli alacağının, kesinleşmiş Genel Kurul Kararına dayalı bir alacak olduğunu, ortada şerefiye bedeli ödenmesine ilişkin bir Genel Kurul kararı olup bu hususun davacının da kabulünde olduğunu, kendileri de şerefiye bedeli ödemekle yükümlü olan kooperatif yöneticilerinin Genel Kurul kararına Tağmen şerefiye bedeli ödemeleri için harekete geçmemiş olmalarının, bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacağı gibi Kooperatif yöneticilerinin hukuki ve cezai sorumluluğunu doğurduğunu, projeye aykırı imalat sebebi ile şerefiye yükümlüsü olan üyelerin villalarının tercih edilmediği ve bu nedenle müvekkilin alacak hakkının bulunmadığı iddiasına ise kooperatifin, hali hazırda amacına ulaşmış, tasfiye haline geçmiş ve sile yönetimi kurularak kat malikleri ve kiracıları tarafından kullanıldığını, davacı yanın dava dilekçesinin 4. Paragrafında, projeye aykırı imalat yapıldığını ve bu sebeple şerefiye bedeli ödemekle yükümlü olan üyelerin bu yükümlülüklerinin ortadan kalktığını ve müvekkilin borçlu konuma geçtiğini ileri sürdüğünü, iddia olunan fiili durum kabul edilmemekle birlikte, her halde bu durumun müvekkilinin kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı alacağını ortadan kaldırmayacağını, projeye aykırı bir imalat var ise bunun sorumlusunun kooperatif üyelerinin menfaatlerini korumakla görevli kooperatif yöneticileri olduğunu, müvekkilinin kooperatif müteahhidi olmadığını, inşaatı da müvekkilinin değil, kooperatif yönetiminin sözleşme akdettiği müteahhidin yaptığını, projeye aykırı imalat yapıldığı iddiasının, davanın haklılığına gerekçe olamayacağını, bu iddia olsa olsa Kooperatif yönetiminin kendi ihmal ve kusurlarını ihbar etmesi durumu olduğunu, bilindiği kadarı ile, kooperatifin müteahhidine bu güne dek projeye aykırı olduğu ileri sürülen bir imalatın düzeltilmesi ile ilgili ihtar çekilmediğini dava açılmayarak yaptırım uygulanmadığını, inşaatın mevcut hali ile yönetimce kabulü yapılarak ve yapı kullanma izin belgeleri alınarak kooperatifte yaşamın başladığını, şayet projeye aykırı imalat sebebi ile zarara uğrayan üyeler var ise, kooperatif yönetim kurulu üyelerine, yapı denetim şirketine ve müteahhide karşı dava ikame ederek zararlarını tahsil etme imkanına sahip olduklarını, yargılama esnasında yönetim kusuru sebebi ile kooperatif üyelerinin zarara uğratıldığının tespiti halinde, kooperatif yöneticileri hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacı kooperatifin üyelerinden tahsil ettiği şerefiye bedeli bulunmaması sebebi ile müvekkile ödeme yapamayacağı iddiasına ise şerefiye bedellerini tahsil etmenin, yönetimin görevi olduğunu, aynı zamanda şerefiye borçlusu olan kooperatif yöneticilerinin bu görevlerini ihmal etmelerinin yahut kasten yerine getirmemelerinin müvekkilin şerefiye alacağını ortadan kaldırmadığını, mevcut durumda, taraflarınca bilindiği kadarı ile kooperatifin ortak villanın satışından kalan …TL kadar parası bulunduğunu ve şerefiye alacaklarının yönetimce kasten ödenmediğini, kendisine karşı icra takibi yapıldığını gören Kooperatif yöneticilerinin yapmaları gereken ilk işin eldeki davayı açmak değil, önce kendi yükümlülüklerini yerine getirerek Kooperatife ödeme yapmak sonrasında ise şerefiye bedeli ödememiş yükümlülerden talepte bulunmak olduğunu, Kooperatife ait inşaatın projelerinde mantolamaya ilişkin kalem bulunmadığından kooperatif üyeleri toplanarak, her villa için … TL ek ödeme yapılması karar altına alındığı halde müvekkilin bu ödemeyi yapmadığı iddiasına cevaben de, 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak çıkartılan Binalarda Enerji Performansı yönetmeliğine göre … tarihi itibari ile … m2 üzeri inşaat alanına sahip tüm binalarda Enerji Kimlik Belgesi çıkarılmasının zorunlu hale geldiğini, Yönetmeliğe göre, yeni yapılan binalarda yapı kullanım izni alabilmek için içeriği mevzuata uygun olarak hazırlanmış bir ısı yalıtım projesi hazırlanması zorunlu olduğunu, aksi halde yeni yapılan binanın yapı ruhsatının alınamayacağını, davacı kooperatifin ise inşaat sözleşmesini … yahut … yılında akdettiğini, müvekkilinin, kooperatife üye yapılırken iskana elverişli şekilde teslim alacağı bağımsız bölüm için ödeyeceği tutarın baştan ifade edildiğini, müvekkilinin kredi çekerek yükümlülüğünü eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, mantolama ücretinin esas sözleşmede bulunmaması, buna ilişkin bir kooperatif genel kurul kararının (şayet var ise) taraflarına bildirilmemesi, kooperatifin mantolama ücreti adı altında muaccel bir alacağının da bulunmaması sebebi ile taraflarınca böyle bir ödeme yapılmadığını, bu ücretin varlığının ihtilaftı olup, yargılamayı gerektirdiğini, kooperatife ait 1 adet ortak villa ve 1 adet apart daire bulunmakta olup, ortak villanın satıldığını, müvekkilinin Genel Kurul Kararına dayalı olarak, ortak villanın satış bedeli üzerinde kendi payı oranında alacak hakkı bulunduğunu, bu alacağının da davacı kooperatifçe ödenmediğini, bu konuda kooperatifin banka kayıtlarının incelenmesini ve satış bedeli için tapuya yazı yazılmasını talep ettiklerini, davacı yanın “Kooperatife Ait İnşaat Alanındaki Her Bir Villanın Kullanım Alanları ve Değerlerinin Belirlenmesi Yönünde Bilirkişi İncelemesi” talebinin davayı uzatmak maksatlı bir talep olup, kesinleşmiş Kooperatif Genel Kurulu Kararına dayalı alacakları ile bir alakası bulunmadığını, dolayısı ile bu yönde bilirkişi incelemesi talebinin ayrıca reddini talep ettiklerini, Kooperatifin ticari bir kuruluş olduğunu, ticari faaliyetlerde bulunduğunu, bu nedenle taraflarınca ticari temerrüt/avans faizi talep edildiğini, nitekim eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığını, davacının faize yönelik itirazlarının da bu sebeple haksız olduğunu, her halde davalı müvekkilin fazlaya ilişkin hak ve taleplerini saklı tuttuklarını, tebdir kararına itiraz ettiklerini, takip alacaklısı müvekkilinin alacağının kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olması ve genel kurul kararına karşı hak düşümü süresi içerisinde iptal davası açılmamış olması sebebi ile verilen tedbirin kaldırılmasını talep ettiklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
3.Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.
4.Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.(T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012)
5.Yargıtay …. HD., … Esas, … Karar sayılı, … Tarihli, “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik” vermiş olduğu ilamında; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına karar verilmiştir.(Benzer yönde Yargıtay … HD., … E, … K; … E, … K) Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD’nin de uygulamasının başından beri bu şekilde olduğu da mahkememizce bilinmektedir. Bu nedenlerle, davalının arabulculuk başvurusuna ilişkin itirazları yerinde değildir.
6.Davalı, davacının adresinin dava dilekçesinde bulunmadığını beyan ederek, eksikliğin giderilmesini talep emiştir ancak davacı vekilinin vekaletnamesinde davacı asilin adresi var olmakla, bu hususta da usuli bir eksiklik olmadığı soncuna varılmıştır.
7.Dosyaya esas olarak dönüldüğünde;
8.Yapı kooperatiflerinde konutların ya da iş yerlerinin ortaklarına dağıtımından önce kooperatif ana sözleşmesine göre, şerefiye olarak adlandırılan taşınmazın yeri, yapı durumu ve diğer özellikleri dikkate alınarak bir komisyon tarafından yapılan çalışmaların kesinleşmesi gerekmektedir. Uygulamada, konutladın ya da iş yerlerinin birbiriyle karşılaştırılması yoluyla bulunacak bu değer farklarına “şerefiye” denmektedir.(COŞKUN, Mahmut; Kooperatifler Hukuku, Ankara 2019, s.417)
9.Mahkememizce taraf delilleri toplanmıştır ve dosya, bir adet kooperatif hukukundan kaynaklı nitelikli hesaplama uzmanı ve kooperatifler konusunda uzman mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
10…. tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davalının … tarihinden itibaren davacı kooperatifin üyesi olduğu ve üyeliğinin halen devam ettiği, kooperatif ana sözleşmesinin madde 61. Maddesinde Konut Bedellerinin Tespiti adı altında şerefiye paylarının da nasıl düzenleneceğinin belirlendiği ve bu maddeye göre; şerefiye bedellerine ilişkin teknik heyetin hazırladığı raporun, yönetim kurulunca ortaklara tebliğ edilmesi gerektiği ve ortakların tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde bu kıymetlere itiraz edebilecekleri aksi halde 15 günün geçmesiyle itiraz hakkı kesin olarak düşeceğinin belirtildiği, dava dosyası içeriği de incelendiğinde, şerefiye paylarına itiraz ile ilgili ihtilaf olmadığı ve şerefiye bedellerinin kesinleştiğinin tespit edildiği; genel kurulun dahi sonradan şerefiyenin tespiti ve dağılım üzerinde hareket yetkisi kısıtlanmışken yönetim kurulunun şerefiye ile ilgili değişikliklere ilişkin işlemlerinin kanuna aykırı olduğu, genel kurul kararının kesinleştiği, kooperatifin tasfiyeye girmesinin somut olayda şerefiye alacağına etkisinin olmadığını, davacı Kooperatıfın ticari defterlerine göre, dava tarihi itibariyle davalının bakiye 5.300,00.-TL. tutarında davacı kooperatife üyelik borcunun kayıtlı olduğu, davacı kooperatifin ana sözleşmesinin 61. maddesi ve kooperatifin kesinleşmiş genel kurul kararları gereği davalı ….nın, … tarihinden itibaren şerefiye hakkı bedeli talep hakkının olduğu ve davacı kooperatifin davalıya şerefiye bedeli ödemekle yükümlü olduğu, davaya konu icra dosyası ile talep ettiği şerefiye alacak miktarı olan … TL’ye dair dayanak olan hesabın nasıl yapıldığının icra dosyası içeriğinden anlaşılamadığı, ancak genel kurul kararları ile belirtilen şerefiye bedelinin altında kaldığı, … tarihinde icra edilen … yılına ait olağan genel kurul toplantısında da … tarihine kadar şerefiye bedellerinin tahsiline ve ödemelerin yapılması hakkında yönetim kuruluna yetki verildiğinden, davacı … tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar kooperatif ortağı olduğu için yasal faiz isteyebileceği hususları belirtilmiştir.
11.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
12.Tarafların itirazlarının/beyanlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
13…. tarihli bilirkişi heyet ek raporunda özetle; kooperatif defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, … Tarihli genel kurulda yönetim kuruluna … tarihine kadar ‘.. Şerefiye Dedellerinin tahsiline ve ödemelerin yapılmasına” yetki ve karar verilmesi ve bu genel kurul kararının kesinleşmiş olması, kooperatif genel kurullarında aynı konuda alınan kararlardan, son genel kurulda alınan kararın daha önce alınan eski kararının hükmünü ortadan kaldıracağı ve genel kurulda son alınan kesinleşmiş karara itibar edilmesinin gerektiği, davacı kooperatifin … tarihli genel kurul toplantısına kadar kooperatif diğer ortaklarının hiç birine şerefiye ödemesi adı altında ödeme yapmamış olması sebebiyle de 1136 sayılı Kooperatifler Kanununun 23.maddesindeki eşitlik ilkesinin ihlal edilmediği belirtilmiştir.
14.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar/beyanlar alınmıştır.
15.Davacı vekili, dava konusu şerefiye bedelinin kaldırılmasına ilişkin yapılan genel kurula yönelik toplatı tutanağını dosyaya sunmuştur. Özetle, … tarihli genel kurul toplantı tutanağında, dava konusu olan şerefiye bedellerinin kaldırıldığının karar altına alındığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili, bu genel kurul kararına karşı iptal davası açtıklarını, kararın henüz kesinleşmediğini belirtmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-2626 E, 2021/814 K sayılı emsal/güncel ilamında da belirtildiği üzere; ilke olarak her dava açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî sebeplere göre hükme bağlanır. Davaya konu/dayanak olan şerefiye bedelinin kaldırılmasına yönelik dosyaya sunulan genel kurul kararı dava tarihinden sonradır ve kesinleşmemiştir. Bu karara göre, davanın kabul edilmesi talebi yerinde bulunmamıştır. Davalının, şerefiye alacağı kesinleşmiş bir genel kurul kararına dayanmaktadır. Bu husus esasen davacının da kabulündedir ve bu hususta uyuşmazlık yoktur. Usul hukukundaki tasarruf ilkesi ve bunun yanında davacı tarafça da bir ödeme yapıldığı hususunun da belirtilmediği de mahkememizce değerlendirmede dikkate alınarak, davaya konu icra dosyasındaki alacağın, genel kurul kararları ile belirtilen şerefiye bedelinin altında kaldığı bilirkişi raporunda da belirtilmiştir.
16.Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporlarındaki aşama tespitleri, davalının alacağının kesinleşmiş bir genel kurul kararına dayanması ve bunun bilirkişi raporunda da belirtilmesi karşısında, her davanın açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî sebeplere göre hükme bağlanacağı hususu da dikkate alınarak, davacının, iddiasında haksız olduğu kanaatiyle, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
“….Şerefiye farkını belirleyen teknik heyet raporu, ana sözleşme hükümleri çerçevesinde ortaklara tebliğ edildikten ve bu rapor kesinleştikten sonra borç muaccel hale gelir. Anılan süreç tamamlanmadan alacak talebi halinde, menfi tespit davasının kabulü gerekir….”
(Yargıtay 11. HD., 26/02/2008, T., 2006/10722;/2216; COŞKUN, age, s. 425-426’dan naklen)
“….Şerefiye bedelleri ana sözleşme hükümlerine göre kesinleştikten sonra ayrı bir dava konusu yapılamaz…”
(Yargıtay 11. HD., 15/12/2008, T., 2007/11076;/13997; COŞKUN, age, s. 425-426’dan naklen)
17.Son olarak belirtmek gerekir ki; 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesinde, icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, 72/4. fıkrasında ise, davanın alacaklı lehine sonuçlanması durumunda ihtiyati tedbirin kalkacağı ve aynı zamanda alacaklının uğradığı zarar karşılığında %20’den az olmamak üzere alacaklı lehine tazminata hükmedileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamından davacının ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması talebinin reddine karar verildiği ancak paranın alacaklıya ödenmesi talebinin kabul edildiği, teminatın yatırılmasından sonra mahkememizce icra müdürlüğüne yazı yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu belirlemeler ışığında, dava red ile sonuçlandığından, bir başka deyişle dava alacaklı lehine sonuçlandığından mahkememizce %20 oranında tazminata, davacı aleyhine hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İcra ve İflas Kanunu m.72/4 gereği hesaplanan 3.986,56 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Hükmün niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli 59,30 TL maktu ret harcının, davacı tarafça yatırılan 340,41 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, arta kalan harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) toplam 77,10 TL giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan bir miktarın, uyaptan kontrol edildiğinde mevcut olmadığı anlaşıldığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır