Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/287 E. 2021/564 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/287 Esas
KARAR NO : 2021/564
DAVA : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin …ne kooperatif yönetim kurulu üyesi olarak girmek istemesi ve kooperatife yönetim kurulu üyesi olabilmek için kooperatifte villa veya daire sahibi olması gerekmesi sebebiyle o süreçte inşaatın tamamlanıp üyelere teslim tarihi olan 2019 Temmuz ayma kadar kooperatifteki görev süresini düşünerek 3+1 daire peşinatını ödeyerek üye olduğunu, üyelik kararının genel kurulca kabulü ile hem kooperatif üyesi hem de yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin kooperatifte görev yaptığı süre boyunca hak ettiği huzur hakkı ödemelerini doğrudan tarafına almadan üye olduğu dairenin üyelik için gerekli olan peşinatı dışında kalan borcuna ilişkin taksitler halinde her ay kooperatif muhasebesince muhasebe sistemi içinde mahsup edildiğini ve bu durumun her yıl genel kurulda ibra edildiğini ancak yaşanılan ekonomik krizlerin etkisi ile kooperatifi inşaat surecinin yavaş ilerlemesi ve bunun sonucunda 2019 Haziran ayı genel kurulunda mevcut yönetim kurulu seçimi yapılarak yeni yönetimin geçmesi ile müvekkilinin kooperatif yönetim kurulu üyeliği 19 Haziran genel kurulunda sona erdiğini, müvekkilinin bu tarihe kadar üyelik peşinatını ödediğini ve kalanının her ay huzur hakkı ödemelerinden doğrudan mahsuplaştınlan daire kooperatif tarafından bitirilip müvekkiline teslim tarihi olarak vaat edilen 2019 Temmuz ayında bitirmediğinden müvekkilinin dairesini teslim aldıktan sonra kiraya vererek elde ettiği gelirle dairenin geri kalan borcunu ödemeyi düşünmesi sebebiyle geri kalan borcunu ödemekte güçlük çektiğini, diğer taraftan 2019 Haziran kooperatif olağan genel kurulunda göreve gelen yeni yönetimin müvekkilinin de içinde bulunduğu (2017-2019) arası kooperatif önceki yönetimi aleyhine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayette bulunurken aynı zamanda Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ihtiyati tedbir talebi dava açtığını, diğer taraftan kooperatif önceki yönetim kurulu başkanı ile kurucu tam yetkili müdürü …’in 2019 Haziran olağan genel kurulunun iptali için yeni seçilen yönetime karşı dava açtığını bu süreçte davalı kooperatifin iflasa ilişkin ve bu inşaatın bitmeyeceğine ilişkin söylentiler çıktığını, daire satışlarının tamamen durduğunu ve 6 ay boyunca yeni yönetimin hiçbir işlem yapmadığını, davalı yönetimin müvekkilini savcılığa verip dava açmışkemüvekkilinin kalan borcunu ödemek istemesinin gayet normal olduğunu, müvekkilinin ödeme güçlüğü çekmesi ve devir talebinde bulunması ve tamamını ödeme yoluna gitmesine rağmen kooperatif yönetim kurulunun tavrının müvekkiline yardımcı olmadığını aksine sonuçlanmamış bir dava olmasına rağmen dava sonuçlanmış gibi ödenmiş olan 300.000,00TL gibi bir paranın dava sonunda ödeneceğini … tarihli dilekçesinde belirttiğini yani müvekkilinin borcu ödemediğine ilişkin üyelikten çıkarma kararı alan yönetimin hazırdaki borcunu dava sonuna bıraktığını, Yargıtay 11 Hukuk kararlılık gösteren kararlarına göre ortaklıktan çıkarmada MK’nun 2 ve 3 maddelerinin her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğini, müvekkilini üyelikten çıkaran yönetimin müvekkiline zimmet isnadında bulunarak hakkında suç duyurusunda bulunduğunun sonrasında da Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …-… Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yani bu durumda yeni yönetimin müvekkilini üyelikten çıkarma işlemleri ile uğraşmasının tamamen kasti olarak yapılan bir durum olup ne dürüstlük ilkesine ne de iyi niyet kurallarına uymadığını kaldı ki dava konusu kooperatifin inşaatı henüz bile bitirilmediğini, müvekkilinin borcunu ödeyemediği için devretmek istediğini ona da izin verilmediğini, anasözleşmede de bu durumdan hiç bahsedilmediğini, yeni yönetimin seçilmesinin ardından 6 ay gibi bir süre zarfında kooperatifte inşaat süreci ile ilgili bir gelişme olmadığını, kooperatifin iş ve işlemlerinde bir belirsizliğin hakim olduğu böylesi bir süreçte 383.000,00TL toplam bedeli olan 3+1 dairenin kalan 83.383,00 TL borcu olan müvekkiline ödeme için iki defa ihtarname geldiğini, müvekkilinin kooperatif yönetim kurulu başkan yardımcısı ve avukat olan… ile görüşerek gelişen durumlardan dolayı ödeme zorluğu çektiğini dairenin geri kalan borcunu peşin ödeyecek ikinci bir kişiye devretmek istediğini ifade ettiğini, kendisinin yeni kooperatifin önceki kooperatif aleyhine dava açmış olduğunu, müvekkilinin devir yapamayacağını fakat bu talebini diğer yönetim kurulu üyeleri ile görüşerek arayacağını söylediğini, konu ile ilgili başkan yardımcısı…’den cevap beklerken … tarihinde müvekkilime gelen yazı ile kooperatif üyeliğinden çıkartıldığını öğrendiğini, bunun üzerine kooperatif başkanı …’i telefonla arayarak başkan yardımcısı … ile aramızda geçen konuşmaları ve kooperatife yönelik devir talebini, bu kabul edilmezse kalan borcunu faizi ile ödeyeceğini ve çıkarılma kararının iptal edilmesini istediğini, kendisinin de gözünden ciddi bir ameliyat geçirdiğini, uzunca bir süre kooperatife gitmediğini an itibariyle İstanbul’da olduğunu geri döndüğünde yönetim kurulu üyeleri ile görüşeceğini ve haber vereceğini söylediğini ancak hiçbir dönüş yapılmadığını yani müvekkilinin oyalandığını ve zaman kaybettirildiğini, müvekkilinin ekonomik olarak ve davalar yönünden zor durumda olduğunu ve çözüm yolu üretmeye çalışmasına rağmen karşı tarafın tek amacının müvekkilini üyelikten çıkartmak olduğunu, hatta bu kötüniyetin son gönderilen belgede “ödenmiş üyelik aidatlarınız hukuki süreçlerin sonunda ödenecektir. Mahkeme süreçleri bittiği zaman varsa alacağınız yasalara uygun olarak iade edilecektir.” şeklinde beyanda açık olduğunu, madem üyelikten çıkarma tamamen hukuka uygun yapılmakta bu durumu da Kooperatifler Kanunu ve kooperatif ana sözleşmesine göre yapılması gerektiğini, burada davalı tarafın amacının sadece müvekkilini zarara uğratmak olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu olduğu tüm süreçler genel kurulunca ibra edilmişken karşı tarafın müvekkilinin suçunda hakim görevi aldığını kaldı ki ana sözleşmeye göre 2019 Haziran’da teslim edilmesi gereken müvekkilinin dairesinin henüz daha iyi tamamlanmış değilken müvekkilinin ödeme sebebiyle üyelikten çıkarılmasının dürüstlük kuralına uymadığını, yönetim değişikliği sonucu gerek yeni yönetimin önceki yönetim hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunması ve Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinde …-… Esas sayılı dava açması gerekse de eski yönetimin yeni yönetimhakkında yönetim kurulu değişikliğine neden olan genel kurulun iptali istemiyle dava açılması gibi eski yönetim ile yeni yönetim arasındaki karşılıklı davalar, yeni yönetimin kooperatif müteahhiti Kubilay Kazancı ile arasındaki karşılıklı davalar yeni yönetimin uzun süre inşaata başlayamaması, yaşanılan ekonomik krizlerin yeni konutların satışı üzerindeki olumsuz etkileri ile dolayısıyla kooperatif yönetiminin inşaatın devamı için kaynak oluşturamaması gibi çok sayıda belirsizliğin olması ile kooperatifteki mevcut üyelerin üye aidatlarını ödemede sıkıntı yaşamalarına neden olduğunu, duyumlara göre çok sayıda kişinin kooperatiften devir ederek ayrıldığını çok sayıda kişinin ödemelerini yerine getirmediğini veya ödemek istemediklerini buna karşılık kooperatif yönetiminin devir yetkisini isteyen bazı üyelere verdiğini, ödemede bulunmayan kimi üyeleri üyelikten çıkartmadığı gibi ihtarname bile göndermediğini kooperatifte çalışanlar ve üyelerden bilgilerini aldıklarını bu durumu tanıklarıyla da ispatlayacaklarını, yeni yönetimin önceki yönetim ile davalık olması nedeniyle davalık olan kişilere yönelik üyelikten çıkarma yoluna giderken diğer üyeler ile ilgili aidatların ödenmesinde ekonomik sıkıntı yaşayan üyelerin tamamına herhangi bir ihtar veya çıkarma yoluna gitmediğini onlara kolaylıklar gösterdiğini, kooperatif yeni yönetiminin tavrının özellikle önceki yönetim aleyhine olduğunu, yeni yönetimin burada bütün üyelere eşit davranmadığını, yönetiminin burada aldığı tavırm eski yönetim üyelerini kooperatif üyeliğinden çıkartarak çıkarılan bu kişilerin mallarına kooperatif olarak el koyup ödenmeyen miktar farklarını kendilerine konutları ilk üyeliklerinde satın aldıkları eski fiyat üzerinden ödeme yaparak, bu gayrimenkulleri geçen zaman içinde artan değerleri ile satarak kooperatifi zenginleştirirken müvekkili gibi eski yönetim kurulunda olan üyelere zarar ettirmek istemediğini, bahsedilen biçimde alınmış olan yönetim kurulu kararlarının 1163 sayılı kanun hükümlerine aykırı olduğu gibi hukukun genel ilkelerine, hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına uyarlı olmadığını, açıkladığı sebeplerle bu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle kanuna aykırı olarak … tarihli yönetim kurulu kararı ile müvekkilinin üyelikten çıkarılması kararının iptaline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesini özetledikten sonra … Kooperatifi 2015 yılında kurulduğu ve kurulduğu günden itibaren kaydetmiş olduğu üyelerde genel prensip olarak yaklaşık %30′ a denk gelen ve her bir konut için belirtilen arsa payı peşinat tutan alıp kalan bölüm için bona veya … Bankasından bağlı kredi yöntemini benimsediğini, bu prensibin ana dayanağını ana sözleşmenin 21. maddesinde bulunan “Ortaklar taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında kooperatif amaçların gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki arsa, altyapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorundadırlar. Bu kararlarda ana sözleşmenin 33. Maddesinin 2.fıkrasında gösterilen nisap aranır.” hükmü ile 63 maddesinde bulunan “Ortağın bu anasözleşmenin 21. maddesi uyarınca yatırdığı paraların toplamı, konutun kesin maliyet bedelinden indirilerek geri kalanı genel kurulca kararlaştırılan taksitlere bağlanır. Bu taksitler için ortaklardan bono alınır.” hükmü ve bu doğrultuda alınan 24.08.2015 tarihli 6 nolu yönetim kurulu karan, … tarihli … nolu yönetim kurulu karan ve … tarihli genel kurul karan oluşturduğunu, … tarihli 6 nolu yönetim kurulu kararı, … tarihli … nolu yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulunca daireler hakkında belirlenen fiyatların 2015 yılına ait olup genel kurulca yönetim kuruluna verilen yetkiler doğrultusunda artışlar gerçekleştirilerek peşinatların da aynı oranda arttırıldığını, 09.01.2016 tarihli genel kurul karan ile “…konut fiyatlarının yönetim kurulutarafındarı belirlenmesine yönelik tüm hususların ayrı ayrı oy birliği ile kabul edilerek yönetim kuruluna tam yetki verildi, “şeklinde olduğunu, Kooperatif kayıtlarında yapılacak incelemelerden veya … Bankasına yazılacak müzekkerelerden de anlaşılacağı üzere; üyelerin tüm ödemeleri bu genel kurul karan doğrultusunda yaklaşık %30’a denk gelen peşinatın üzerine kalan bölüm için senet/kredi başvurusu şeklinde gerçekleştiğini, bu hususa örnek olarak aşağıda özellikleri üzere birtakım üyelerin üye oluş şekilleri izah edildiğini, Kooperatif ortaklarından …’ nin, peşinat haricinde kalan ödemeleri için … Bankasından kredi kullandığını ya da kooperatife senet düzenlediklerini, bu şekilde kooperatife üye kabul sistemi izah edildikten sonra davacının üyeliği alınma sürecini izah edilmesinin gerektiğini, davacı …’nun … tarihinde alınan 08/06 sayılı “Kooperatifimizin … tarihli dilekçe ile başvuruda bulunan …’nun kendi tercihi olan … nolu bağımsız bölümdeki 3+1 daire için üyelik şartlarını yerine getirdiğinden 8 nolu üye olarak kaydına oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklindeki karar ile üyeliğe kabul edildiğini, ancak mali kayıtlar incelendiğinde davacı tarafından kooperatife 299.866.67TL ödeme yapıldığını, davacının üyelik tarihi itibariyle tercih etmiş olduğu konut için belirlenen bedelin 383.250,00TL olduğunu kalan 83.383,33 TL’nin ise davacı tarafından ödenmediğinin ortaya çıkmakta olduğunu bu konuda davacı ile vekil eden arasında da herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığını bu kapsamda taraflarınca davacımn Antalya …Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiği, 83.383,33TL borcunun olduğunu buna rağmen banka kredi başvurusunun olmadığı ve borca ilişkin bir senedinde bulunmadığı kendisine bildirildiği, mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde üyelikten çıkarılmak için yönetim kurulu tarafından gerekli işlemlerin başlatılacağının tebliğ edildiğini, davacıya ödeme yükümlülüklerini yerine getirilmesine ilişkin ikinci ihtarname olan Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek tebliğ edildiğini, bu ihtarnamede ikinci kez ödenmemiş olan 83.383,33TL üyelik borcunu ödemesi veya ödemeye yarar belgelerin (senet, kredi başvurusu v.s) sunulmasının istendiğini, bu ihtarnameye de yanıt verilmemesi ve mali yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle davacımn 02.03.2020 tarihli ve 24/2 karar sayılı karan ile üyelikten çıkarıldığım ve bu üyelikten çıkarılma işleminin Antalya … Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye numaralı ihtar ile kendisine bildirildiğini, her ne kadar davacı tarafından kendileri hakkında açılan bir sorumluluk davası olduğu ve bu sebeple üyelikten çıkartıldığı belirtilmiş olsa da bu durumun kesinlikle gerçeği yansıtmadığım esasen vekil eden kooperatife karşı mali yükümlülükleri yerine getirmeyen az sayıda üye bulunduğunu davacının bahsettiği önceki dönem yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile müdürlerinden sorumluluklarını yerine getirmeyenler hakkında eşitlik ilkesi kapsamında üyelikten çıkartma işlemi tesis edildiğini, dolayısıyla üyelikten çıkartma işleminin yalnızca davacı ve diğer önceki dönem yöneticilere has bir uygulama olmayıp mali sorumluluklarını gönderilen ihtarnamelere rağmen gerçekleştirmeyen diğer üyelere aynı uygulama yapıldığını, davacının dava dilekçesinin kooperatif yönetim kurulu üyeliğinden gelen huzur hakkının yeniden yönetim kurulu üyesi seçilmediği için kesildiği, inşaatın zamanında tamamlanmadığı gerekçesiyle maddi zorluk yaşadığını belirtmiş ayrıca kendileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve sorumluluk davası açıldığından bahisle söz konusu ödemeyi yapmak istemesinin olağan olduğunu belirttiğini, söz konusu iddiaları anlamanın mümkün olmadığım, zira öncelikle yapılan suç duyurusu neticesinde davacının dosyasının halen mülki idare amiri olarak görev yaptı gerekçesiyle tefrik edildiğini ancak diğer sorumlular hakkındaki davanın Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, dolayısıyla yapılan suç duyurusunun davacıya karşı bir artniyetten ileri gelmediğinin ortada olduğunu, diğer sanıkların rüşvet, zimmet, görevi kötüye kullanma ve bunlar gibi pek çok suçtan yargılanmaya devam edildiğini, bu durumun davacının üye aidatlarını ödememesinin ya da mali yükümlülüklerini yerine getirmemesinin bir gerekçesinin asla olamayacağını, ayrıca yine huzur hakkı alamayacak olması ya da inşaatın henüz bitmemesinin de davacının üye aidatlarım geciktirmesinin ya da mali yükümlülüklerini yerine getirmemesinin bir gerekçesi kesinlikle olmayacağını çünkü davacıya kooperatife üye olurken inşaat konusu ile ilgili herhangi bir taahhütte bulunulmadığını, davacının üye sıfatını kazanması ile beraber kooperatifin belli bir pay oranında ortağı sıfatına haiz olduğunu bu ortaklık sıfatının gerektirdiği mali yükümlülükler tamamlama yükümlülüğü altına girdiğini, davacıya gerekli ödemeleri yapması bu ödemeleri yapamayacaksa da ödemeye yarar belgeleri (bono,banka kredisi) vekil eden kooperatife sunması gerektiğinin bildirildiğini, buna rağmen davacımn herhangi bir ödeme yapmadığı gibi ödemeye yarar belgelerini de kooperatife teslim etmediğini, bu durumda vekil edenin davacıyı üyelikten çıkarması değil ancak çıkarmamasının eşitlik eşitlik ilkesinin ihlali niteliğinde olduğu ve yapılan çıkarma işleminim hukuka uygun olarak yapıldığını, sonuç olarak davacının ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi ana sözleşmenin 63. maddesinde açıkça yazılmış olmasına ve ihtarname ile de kendisine bildirilmesine rağmen kooperatife senet (bono) teslim etmemiş ya da kredi başvurusunda bulunmadığım, davacının üyelikten çıkarıldığı güne kadar gerek şifahi olarak gerekse ilgili mevzuat uyarınca mali yükümlülüklerini yerine getirilmesi yönünde ikaz edilmesine rağmen bu yükümlülüklerini yerine getirmediğinden üyelikten çıkarılmasının hukuka uygun olarak tesis edildiği, mahkeme tarafından 21.07.2020 tarihli teslim tutanağının 13 numaralı ara kararında “Davalı kooperatife müzekkere yazılarak davacının üyelikten çıkarılmasına ilişkin alınan karan, bu karara dayanak tüm belgelerin, ihtarnamelerin ve tebligatların mahkememize gönderilmesinin istenilmesine” karar verildiğini, bu dilekçenin arasında sunulan eklerin davacının üyelikten çıkanlmasına ilişkin tüm bilgi ve belgeleri içermekte olduğu ve dosyaya ara karar cevabı olarak kabulü ile açıkça dayanaktan yoksun davanın reddine vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tüm deliller toplanmış, dosya kooperatifler konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu … tarihli raporda,
1-Davaya konu ihraç kararının verildiği tarih itibariyle davacının kooperatif ortağı olduğu, ihtarnameler ile davalı kooperatifin ticari defterler ve kayıtlannda davacı ortağın borcunun 22.06.2019 tarihi itibariyle 83.383,33TL olarak birbirleriyle tutarlı olduğu,
2-Davacı ortak hakkında 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16., 27. maddeleri ile davalı kooperatif ana sözleşmesinin 21. ve 14. maddeleri gereği mali yükümlülüklerinin ihlali sebebiyle gerçekleştirilen ortaklıktan çıkarılma kararının, Kooperatifler Kanunun 23. maddesinde düzenlenen ortaklar arasındaki eşitlik kurallarına ve Medeni Kanunun 2.maddesindeki iyiniyet hükümlerine uygun şekilde alındığı,
3-Davacı ortak hakkında alman ortaklıktan ihraç karannm Kooperatifler Kanunun belirlediği ve Yargıtay kararlannca da benimsenen şekil şartlarına uygun şekilde gerçekleştirildiği,
4-Davacı ortağın dava açma hakkının, ortaklıktan ihraç kararının kendisine tebliğ edildiği tarih olan 11.03.2020 tarihinden itibaren başladığı ancak, davanın kanunun aradığı 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.07.2020 tarihinde açılması sebebiyle davacı ortak hakkında alınan ortaklıktan ihraç kararının kesinleştiğinin kabulü gerektiğini bildirir rapor sunmuştur.
Dosya ek rapor aldırılmak üzere tekrar bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu … tarihli raporda,
Usulsüz tebligatın tespiti sayın mahkemenin re’sen inceleyeceği bir husus olup bu konuda nihai karar mahkemeye aittir. Sayın mahkemece tebligatların tebliğat kanununa göre düzenlenen tebligat hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulü halinde davacının ortaklıktan ihracının kanuna uygun olduğu,
Sayın mahkemece tebligatların usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi halinde davacı ortak hakkında alınan ortaklıktarn ihraç kararının kesinleştiğinin kabulünün oluşacağı yönünde kanaatini bildirir rapor sunulmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyeliğinden ihraca ilişkin yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
Davanın süresinde açılıp açılmadığına ilişkin yapılan değerlendirmede:
Kooperatifler Kanunu 16. Maddesinde; “…Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır.
Kararın onaylı örneği,çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde,genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir.” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 tarih, 2013/23-1522 Esas, 2015/1196 Karar sayılı emsal içtihadında; “Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ihraç kararının tebliğinin geçerli olup olmadığı konusunda yerel mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmak için yeterli olup olmadığı, varılacak sonuca göre ihraç kararının, davacının kooperatif ortaklar defterinde yazılı adresi dışında farklı bir adrese tebliğe çıkartılma nedeninin araştırılması gerekip gerekmediği ve kooperatif genel kurulu tarafından ihracın kabulüne karar verilmesinin davaya etkisi noktalarında toplanmaktadır.
Davacının davalı kooperatife bildirdiği adresten farklı bir adrese çıkartılan tebligatın davacı ortağa tebliğ edilmemiş olması nedeniyle yönetim kurulu ihraç kararı davacıya tebliğ edilerek kesinleşmiş değildir.”
Davalı kooperatifin üye kayıt defterinde davacının üyeliği için davalı kooperatife başvurduğu Antalya Korkuteli ilçesindeki adresi bildirdiği görülmüştür. Bu adrese davacı tarafından değiştirildiğine dair kooperatif kayıt ve belgelerinde bilgi bulunmadığı alınan bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. Davalı kooperatif tarafından tebligatın öncelikle gerçek kişi olan davacı ortağın, davalı kooperatifle arasında yaptığı üyelik taahhütnamesinde bildirdiği Antalya Korkuteli ilçesindeki adresine yapılması gerekmesine rağmen tebligatın davacının üyelik taahhütnamesinde bildirilen adrese yapılmadığı gibi tebligatların Tebligat Kanunu m. 18′ e uygun yapılmadığı dolayısıyla çıkarılan tebligatların usulüne uygun olmadığı, davacı ortağın ortaklıktan ihraç kararını, iadeli taahhütlü mektubunu postahaneden davalı kooperatife gönderdiği 20.05.2020 tarihinde tebliğ aldığı ve ortaklıktan ihraç kararının iptali davasını 20.07.2020 tarihinde yani Kooperatifler Kanununun aradığı 3 aylık hak düşürücü süre geçmeden süresinde açtığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca 30 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair” Cumhurbaşkanı Kararı ile yargı alanındaki tüm süreler 15.06.2020 tarihine kadar uzatıldığından dava açma süresinin 11.03.2020 olarak kabul edilmesi gerektiği düşünülse dahi 15 Hazirana kadar uzayan süreler nedeniyle iş bu davanın evleviyetle süresinde açıldığı hususu sabit görülmüştür.
Davanın esasına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede:
Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklıktan Çıkarılma Esasları Ve İtiraz” başlıklı 16. maddesi; “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar…Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise, ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. îtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir. Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” Hükmünü amirdir.
Yine aynı Kanunun;
“I- Süre Ve Ortaklığın Yokolması” başlıklı 27. maddesinde de;
“Ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarını anasözleşme belirtir. Kooperatif sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini ister. İlk isteğe uymayan ve ikinci istemeden sonra da bir ay içinde yükümlerini yerine getirmeyenlerin ortaklığı kendiliğinden düşer. Ortaklığın düşmesi alâkalının, anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmez.” Denilmektedir.
Konut Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesinin 14. maddesinde de ;“Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır…
2- Parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden 30 gün içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler…
Çıkarma kararı gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedilir. Kararın onaylı örneği çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edilir. Ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir veya genel kurula itiraz edebilir. Bu itiraz ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığıyla tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine iptal davası açılamaz. İtiraz üzerine Genel Kurulca verilecek karara karşı iptal davası hakkı saklıdır.
3 aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir. Ortaklar bu maddede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarma kararı kesinleşene kadar devam eder.” Hükmünü içermektedir.
Bu hükümler göstermektedir ki, ortağın ana sözleşme gereği belirlenen parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmekte; bu gereği yerine getirmediği için ihraç edilen üyeye ise, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının usulünce kendisine tebliğinden itibaren üç aylık süre içinde itiraz olanağı tanınmaktadır. Öte yandan, ortağa bildirilen borç miktarının ortağın kooperatife girişi ve sonrasındaki durumlara göre kişisel ve gerçek borç miktarını yansıtması, ihtar edilen borç ile gerçek borç arasında fahiş bir farkın bulunmaması gerektiği, aksi halde ortağın 1163 sayılı Kanunun 16 ve 27. maddesi hükümlerine uygun olarak temerrüde düşürülmüş kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bununla beraber Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereği ihraç kararına dayanak yapılan ihtarnamelerin usulüne uygun olarak tebliği gerekmektedir. Aksi aksi halde ortağın 1163 sayılı Kanunun 16 ve 27. maddesi hükümlerine uygun olarak temerrüde düşürülmüş kabul edilemeyeceği sonucu çıkacaktır.
“Dava, davacının davalı kooperatif üyeliğinden ihracına ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ihraç prosedürünün doğru uygulandığı gerekçesiyle, dava kabul edilmiştir. Oysa, ihraç kararına dayanak yapılan ihtarnamelerin tebliğine ilişkin noter şerhinden, muhatabın adreste bulunmama nedeninin 7201 sayılı Tebligat Kanunun`nun 21 nci madde hükmü uyarınca araştırılmadığı ve tespit edilmediği, dolayısıyla usule uygun bir tebligatın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, rapora ve ek rapora itirazlarında, bu usulsüzlüğü dahi bildirmiş olup, mahkemece, bu itiraz üzerinde durulmamıştır.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E: 2005/14341 K: 2007/1301)
” Somut olayda, çıkarma kararına dayanak 2. ihtarnamenin tebliğinde muhatabın adreste bulunmama nedeninin araştırılmadığı ve tespit edilmediği, dolayısıyla usule uygun bir tebligatın yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, anılan ihtarnamenin usulüne uygun olmadığı, dolayısıyla davacının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 16. ve 27. maddelerine uygun olarak temerrüde düşürülmediği gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamıştır.”(Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E:2012/4224 K: 2012/5162)
Bu açıklamalar doğrultusunda dava konusu ihraç kararına dayanak ihtarname ve ihtarname tebligatları incelendiğinde:
Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … yev. nolu ilk ihtarnamesinin, davacı ortağın işyeri adresi olan Bucak Kaymakamlığı adresine 20.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, teblig mazbatasında da davacının sanki tüzl kişi imiş gibi ”Tüzel kişiliğin temsilcisi tebliğ anında adresinde bulunmaması çarşıda olması sebebiyle, memur …’ a tebliğ edildiği,
Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … yev. nolu ikinci ihtarnamesinin yine Bucak Kaymakamlığı adresine … tarihinde tebliğ edildiği, teblig mazbatasından muhatap geçici olarak çarşıya gittiğinden beyan eden sekreteri Az.. …’a tebliğ edildiği,
Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … yev. nolu üyelikten çıkarma kararı içeren ihtarnamesinin 11.03.2020 tarihinde davacının işyeri olan Bucak Kaymakamlığı adresine tebliğ edildiği, teblig mazbatasından anlaşıldığı üzere ”Tüzel kişiliğin temsilcisi tebliğ anında adresinde bulunmaması çarşıda olması sebebiyle sekreteri …’a tebliğ edildiği,
Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … yev. nolu üyelikten çıkarma kararı içeren ihtarname … tarihinde davacının işyeri olan Bucak Kaymakamlığı adresine tebliğ edildiği, teblig mazbatasından ”Muhatabın geçici olarak dışarıya gittiği, ehil sekreteri …’ a tebliğ edildiği görülmüştür.
Tebligat Kanununun 12. Maddesi: ”Hükmü şahıslara tebliğ ,salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebligat muteberdir.” demektedir.
Tebligat Kanununun 13. Maddesi: ”Hükmü şahışlar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahtemlerden birine yapılır.” şeklindedir.
Tebligat Kanununun 18. Maddesi: ”Tebliğ yapılacak şahıs otel, hastahane, tedavi veya istirahat evi, fabrika, mektep, talebe yurdu gibi içine serbestçe girilemeyen veya arananın kolayca bulunması mümkün olmayan bir yerde bulunuyorsa, tebliğin yapılmasını o yeri idare eden veya muhatabın bulunduğu kısmın amiri temin eder. Bunlar tarafından muhatabın derhal bulundurulması veya tebliğin temini mümkün olmazsa tebliğ kendilerine yapılır.” şeklindedir.
Hükmü şahsiyetlere yapılacak tebligat usulünü düzenleyen, Tebligat kanununun 12. ve 13. maddelerinden anlaşıldığı üzere; hükmü şahsiyetlere tebliğ selahiyetli mümessillere olmaması halinde memur ve müstahdemlere yapılacağı şeklindedir. Davacı ortak ise tüzel kişi olmayıp gerçek kişidir. Davacı ortağın iş yerine yapılan bir kısım tebligatların(1. İhtarname ve ihraç kararı), tebliğ mazbatalarından anlaşıldığı üzere hükmü şahsiyetlere ilişkin tebligat bir kısmının ise gerçek kişilere ilişkin tebliğat olarak posta memuru tarafından düzenlendiği açıktır. Davacı ortağa yapılan 1. İhtarname ve ihraç kararının tebligatının hükmi şahsiyetlere ilişkin olarak yapılması geçersiz olduğundan bu tebligatların usulsüz olduğu sabit görülmüştür.
Yine Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … yev. nolu ikinci ihtarnamesi ile Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … yev. nolu ihtarnamelerine ait tebligatların teblig mazbatalarından anlaşıldığı üzere, Bucak Kaymakamlığı adresine yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı muhataba yapılan tebligatın, Bucak Kaymakamlığı adresinde kurum çalışanına yapıldığı görülmektedir. Davacının dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere davacının kendisi Bucak Kaymakamı olup ilçede en yüksek mülki amirdir. Kamu kurumuna yapılan bu tebligatın Tebligat Kanunun 18. maddesine göre; davacının olmamaması halinde tebligatın davacı ortağın kısmi amiri olan Burdur Valiliğince tebliğ edilmesi bu da oluşmazsa bizzat davacıya yapılması gerekmektedir. Tebligata bakıldığı zaman tebligatın bizzat davacıya değil kısmi amirine de değil davacı muhatabın alt makamında bulunan sekreterine yapılmasının tebligat kanununa aykırı olduğu sabit görülmüştür.
Ayrıca, davalı kooperatif tarafından tebligatın öncelikle gerçek kişi olan davacı ortağın, davalı kooperatifle arasında yaptığı üyelik taahhütnamesinde bildirdiği Antalya Korkuteli ilçesindeki adresine yapılması gerektiği aksi halde davacının mernis adresine yapılması gerekmesine rağmen dava dosyasında tebligatların davacının üyelik taahhüttamesinde bildirilen adresine veya mernis adresine yapılmadığı davacı ortağın işyeri adresi olan Bucak Kaymakamlığı adresine tebligat çıkartıldığı bu sebeple de çıkartılan tüm ihtarnamelerin usulsüz olduğu hususu sabit görülmüştür.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle, Kooperatifler Kanunu m. 27 uyarınca davalı kooperatif tarafından davacıya çıkartılan ihtarnamelerin usulüne uygun olmadığı, dolayısıyla davacının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 16. ve 27. maddelerine uygun olarak temerrüde düşürülmediği gözetilerek, davanın kabulü ile kooperatif yönetim kurulunun davacının kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin 09/03/2020 tarihli kararının iptaline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
2-Buna göre davalı kooperatif yönetim kurulunun davacının kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin … tarihli kararının iptaline,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL nin mahsubu ile eksik alınan 4,90 TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu ilk yargılama gideri, posta ve müzekkere ücreti ile bilirkişi ücretinden ibaret toplam 958,80 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır